KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 447. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Saffat Suresi

52.Ayet
يَقُولُ أَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ -52 “Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi. Derdi: sen cidden inananlardan mısın? Bana, «cidden sen de mi inananlardansın, (söylenen şeyleri tasdîk edenlerdensin) ? Derdi ki: "Sen doğrulayanlardan mısın? Derdi ki: «Sen de hakikaten tasdik edenlerden misin?» 23 / 447
Saffat Suresi

53.Ayet
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ -53 “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?” Öldüğümüz de bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?» Biz mi ölüp toprak ve kemik yığını haline geldiğimizde (yeniden dirilip) hesap ve ceza göreceğiz ?» diyordu. Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip yaptığımız işlere göre) cezâlanacağız?" «Biz öldüğümüz ve biz toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi tekrar hayat bulup cezalandırılanlar (olacağız?)». 23 / 447
Saffat Suresi

54.Ayet
قَالَ هَلْ أَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ -54 Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der. Nasıl der: bir bakıştırır mısınız? (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. (Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız?" dedi. Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz? 23 / 447
Saffat Suresi

55.Ayet
فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ -55 Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür. Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür (54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. Baktı onu cehennemin ortasında gördü. Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür. 23 / 447
Saffat Suresi

56.Ayet
قَالَ تَاللَّهِ إِنْ كِدْتَ لَتُرْدِينِ -56 Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.” Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin «Allah´a yemin olsun ki, neredeyse beni de mahvedecektin,» der. "Tallâhi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın." Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.» 23 / 447
Saffat Suresi

57.Ayet
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ -57 “Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.” Rabbımın ni´meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım Eğer Rabbimin (bana şuur ve anlayış veren) nimeti olmasaydı, elbette ben de (azaba) hazır duruma getirilenlerden olurdum. "Rabbimin ni´meti olmasaydı, şimdi ben de (oraya) getirilenlerden olurdum." «Ve eğer Rabbimin nîmeti olmasa idi, elbette ki, ben de (bu cehennemde) hazır bulundurulmuşlardan olacak idim.» 23 / 447
Saffat Suresi

58.Ayet
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ -58 (58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz (58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) "Biz bir daha ölmeyecek miyiz" der. (O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?» 23 / 447
Saffat Suresi

59.Ayet
إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ -59 (58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” ilk ölümümüzden başka. Ve biz muazzeb değiliz (58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) "Yalnız ilk ölümümüz, başka ölüm yok ve biz azâba da uğratılmayacağız ha?!" «İlk ölümümüz müstesna ve biz azap görücüler de olmayacağız değil mi?» 23 / 447
Saffat Suresi

60.Ayet
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ -60 Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır. Bu işte hiç şübhesiz o büyük murad, büyük kurtuluş Şüphesiz ki bu büyük bir kurtuluştur. Gerçekten büyük başarı ve mutluluk budur! Şüphe yok ki, bu, elbette en büyük bir kurtuluştur. 23 / 447
Saffat Suresi

61.Ayet
لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ -61 Çalışanlar böylesi için çalışsınlar! Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler (Dünya´da) çalışanlar bunun gibi bir kurtuluş için çalışsınlar ! Çalışanlar bunun için çalışsınlar. İşte çalışanlar, bunun misli için çalışıversinler. 23 / 447
Saffat Suresi

62.Ayet
أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ -62 Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı? Nasıl, böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa Zakkum ağacı mı ? (Nasıl) Ağırlanmak için bu mu hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Nasıl, bu mu bir ziyafet taamı olarak hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? 23 / 447
Saffat Suresi

63.Ayet
إِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِمِينَ -63 Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık. Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır Şüphesiz ki biz o ağacı zâlimler için bir fitne (bir dert ve kaygı) kıldık. Biz onu zâlimler için bir fitne (sınav) yaptık. Şüphe yok ki, Biz onu (O ağacı) zalimler için bir mihnet kıldık. 23 / 447
Saffat Suresi

64.Ayet
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ -64 O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. O bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar O bir ağaçtır ki Cehennem´in tâ dibinden çıkar. O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. Muhakkak o bir ağaçtır ki, cehennemin çukurunda (meydana) çıkar. 23 / 447
Saffat Suresi

65.Ayet
طَلْعُهَا كَأَنَّهُ رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ -65 Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır. Tomurcukları Şeytanların başları gibidir Tomurcukları (veya meyveleri) şeytanların başlarına benzer. Tomurcukları, şeytânların başları gibidir. Onun meyvesi sanki şeytanların başlarıdır. 23 / 447
Saffat Suresi

66.Ayet
فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ -66 Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır Onlar (Cehennem´dekiler) mutlaka ondan yiyecekler de karınlarını onunla dolduracaklar. Onlar ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır. Artık şüphe yok ki onlar, ondan elbette yiyicilerdir ve ondan karınlarını dolduruculardır. 23 / 447
Saffat Suresi

67.Ayet
ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِنْ حَمِيمٍ -67 Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır Sonra da bunun üzerine onlar için iyice kaynar bir su ile karışık bir içecek var. Sonra onların, bunun üzerine kaynar su karıştırılmış bir içkileri vardır. Sonra muhakkak ki, onlar için onun üzerine elbette pek kaynamış bir su da vardır. 23 / 447
Saffat Suresi

68.Ayet
ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ -68 Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. Sonra da dönümleri şübhesiz ki Cehennemedir Sonra elbette dönecekleri yer yine Cehennem´dir. Sonra dönecekleri yer, elbette cehennemdir. Şüphe yok ki, nihâyet onların olup gidecekleri yer cehennemdir. 23 / 447
Saffat Suresi

69.Ayet
إِنَّهُمْ أَلْفَوْا آبَاءَهُمْ ضَالِّينَ -69 Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular. Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular. Çünkü onlar babalarını sapık kimseler buldular. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. 23 / 447
Saffat Suresi

70.Ayet
فَهُمْ عَلَىٰ آثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ -70 Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler. Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar Onların izleri üzerinde koşturup durdular. Kendileri de onların izlerinde koşturuyorlar. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. 23 / 447
Saffat Suresi

71.Ayet
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ -71 Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı. Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi Ve and olsun ki, onlardan önce gelip geçenlerin çoğu da sapıtmıştı. Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı. (69-71) Muhakkak ki, onlar atalarını sapık kimseler buldular. İmdi onlar, atalarının izleri üzerine koşturuluyorlar. Andolsun ki, onlardan evvelkilerin ekserisi de sapıtmış idi. 23 / 447
Saffat Suresi

72.Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِمْ مُنْذِرِينَ -72 Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik. Celâlim hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik And olsun ki, biz onlara uyarıcı peygamberler göndermiştik. Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. 23 / 447
Saffat Suresi

73.Ayet
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَرِينَ -73 Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu! Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu? Artık sen, o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak! Bak, o uyarılanların sonu nice oldu. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. 23 / 447
Saffat Suresi

74.Ayet
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -74 Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka. Ancak Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka Ancak iyi niyetli, samimi, gösterişten uzak, kendini hakka veren Allah kulları müstesna.. Ancak Allâh´ın halis kulları o azâbın dışında kaldılar. (72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna. 23 / 447
Saffat Suresi

75.Ayet
وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُجِيبُونَ -75 Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz And olsun ki, Nûh bize seslenip hâlini arzetmişti; Onun seslenişindeki isteğini kabul edenler ne güzeldir! Andolsun Nûh bize yalvarmıştı da ne güzel kabul buyurmuştuk! Celâlim hakkı için Nûh Bize nidâ etmişti. Artık Biz ne güzel icabet edenler (olduk). 23 / 447
Saffat Suresi

76.Ayet
وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -76 Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık Biz, onu da, aile ve dostlarını da o büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. Onu ve âilesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. Ve O´nu ve ehlini o pek büyük gamdan kurtardık. 23 / 447
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014