KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 577. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Kiyamet Suresi

20.Ayet
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ -20 (20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz. Hayır hayır siz pişîni seviyorsunuz Hayır, siz tezelden dünya hayatını sevip istiyorsunuz. Hayır, siz çabuk (geçen şu dünyây)ı seviyorsunuz da, (20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz. 29 / 577
Kiyamet Suresi

21.Ayet
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ -21 (20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz. Ve Âhıreti bırakıyorsunuz Âhiret´! bırakıyorsunuz. Âhireti bırakıyorsunuz. (20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz. 29 / 577
Kiyamet Suresi

22.Ayet
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ -22 O gün birtakım yüzler aydındır. Nice yüzler o gün ışılar parlar O gün yüzler var pırıl pırıl ışılar, Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar, (22-23) O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir. 29 / 577
Kiyamet Suresi

23.Ayet
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ -23 Rablerine bakarlar. Rabbına nâzır Ve Rablarına bakar. Rabbine bakar. (22-23) O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir. 29 / 577
Kiyamet Suresi

24.Ayet
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ -24 O gün birtakım yüzler de asıktır. Nice yüzler de o gün ekşir pusarır Yüzler de var, o gün asık ve kararmıştır. Yüzler de var ki o gün asıktır. Bir kısım yüzler de o gün pek ekşi bir haldedir. 29 / 577
Kiyamet Suresi

25.Ayet
تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ -25 Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar. Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır Bel kemiğinin kırılacağını anlar. Kendisine bel kemiklerini kıran (belâ)nın yapılacağını anlar. (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur. 29 / 577
Kiyamet Suresi

26.Ayet
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ -26 (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır Hayır, (can) köprücük kemiğine dayandığı zaman. Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır, (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur. 29 / 577
Kiyamet Suresi

27.Ayet
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ -27 (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. Ve denilir: kim var bir okuyacak? Okuyup üfleyecek bir kimse yok mudur? denilecek. Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir, Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?» 29 / 577
Kiyamet Suresi

28.Ayet
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ -28 (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. Ve sezer o dem temamelfirak Artık ayrılma vaktini anlar. Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar, Ve onun şüphesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır. 29 / 577
Kiyamet Suresi

29.Ayet
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ -29 (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. Ve dolaşır el ayak, bacağa bacak Bacaklar birbirine dolaşır. Ve bacak bacağa dolaşır. (29-30) Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk olunmak yalnız Rabbinedir. 29 / 577
Kiyamet Suresi

30.Ayet
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ -30 (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir. Rabbınadır o gün yalnız mesak O gün sevk, ancak Rabbına doğru olacak. İşte o gün, sevk Rabbinedir (can, Allâh´ın huzûruna sevk edilir). (29-30) Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk olunmak yalnız Rabbinedir. 29 / 577
Kiyamet Suresi

31.Ayet
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ -31 O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı. Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı Ne gerçeği doğrulayıp kabul etmiş, ne de namaz kılmıştı. Ne sadaka verdi, ne de namaz kıldı. (31-32) Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi. 29 / 577
Kiyamet Suresi

32.Ayet
وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ -32 Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti. Ve lâkin yalan dedi ve döndü Fakat hem yalanlamıştı, hem yüzçevirmişti. Fakat yalanladı, döndü. (31-32) Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi. 29 / 577
Kiyamet Suresi

33.Ayet
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ -33 Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti. Sonra da gerneşe gerneşe ehline gitti Sonra da salına salına gurur içinde ehline (yakınlarına) gitmişti. Sonra çalım satarak âilesine gitti. Sonra da ailesinin yanına böbürlene böbürlene gitti. 29 / 577
Kiyamet Suresi

34.Ayet
أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ -34 (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir. Gerektir sana o belâ gerek Yazıklar olsun sana yazıklar! Yazık sana yazık! Vay sana! Vay sana! 29 / 577
Kiyamet Suresi

35.Ayet
ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ -35 (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir. Evet, gerektir sana o belâ gerek Sonra yine yazıklar olsun sana yazıklar! (Sen bu azaba çok daha lâyıksın.) Yine yazık sana yazık! (35-36) Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır? 29 / 577
Kiyamet Suresi

36.Ayet
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى -36 İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. Sanır mı insan muhmel bırakıla İnsan başıboş bırakıldığını mı sanır ? İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır? (35-36) Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır? 29 / 577
Kiyamet Suresi

37.Ayet
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنَىٰ -37 O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi? Değil miydi bir nutfe dökülen menîden? Kendisi atışkan bir meniyden değil miydi ? Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperm) değil miydi? (37-38) O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti. 29 / 577
Kiyamet Suresi

38.Ayet
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ -38 Sonra bu, bir “alaka” oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi. Sonra bir aleka, oldu derken biçimine koydu, derken tesviye etti de Sonra kan pıhtısı oldu derken Allah, onu yaratıp biçimlendirerek düzene koydu. Sonra alaka (rahme asılan embriyo) oldu da (Rabbi onu) yarattı, düzenledi. (37-38) O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti. 29 / 577
Kiyamet Suresi

39.Ayet
فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ -39 Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti. Yapdı ondan da iki eşi: erkek ve dişi Derken ondan dişi ve erkek çiftler meydana getirdi. O (meni)den iki çifti: Erkeği ve dişiyi var etti. (39-40) Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir) 29 / 577
Kiyamet Suresi

40.Ayet
أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ -40 Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? O, ölüleri diriltmeye kadir değil mi? Artık bunu yapan (Yüce Kudret), ölüleri diriltmeye kadir değil midir ? Şimdi bun(ları yapan Allâh)ın ölüleri diriltmeğe gücü yetmez mi? (39-40) Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir) 29 / 577
İnsan Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا -1 İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti. Fil´hakîka geldi insan üzerine dehirden bir müddet o anılır bir şey olmadı İnsan üzerine zamandan öyle bir dönem gelip geçti ki, o anılmaya değer bir şey değildi. İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi? (1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. 29 / 577
İnsan Suresi

2.Ayet
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا -2 Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık. Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katgılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire mübtelâ kılmak üzerede onu bir semî´ basîr yaptık Şüphesiz ki biz, insanı bileşik bir nutfeden yarattık da onu denemekteyiz. Bu sebeple onu işiten ve gören yaptık. Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık. (1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. 29 / 577
İnsan Suresi

3.Ayet
إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا -3 Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur. Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nânkör olur. (1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. 29 / 577
İnsan Suresi

4.Ayet
إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَ وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا -4 Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık. Çünkü biz, kâfirler için, zincirler, tomruklar, bir de Seıyr hazırladık Hakikat biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alev alev köpüren bir ateş hazırladık. Biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır. Hakikaten Biz kâfirler için zincirler ve bukağılar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık. 29 / 577
İnsan Suresi

5.Ayet
إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا -5 İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler. Haberiniz olsun ebrar (hayır sahibi iyi insanlar) öyle dolgun bir kadehten içeceklerdir ki mizacı olmuştur kâfur Şüphesiz ki, iyi kişiler, karışımı kâfur olan bir bardaktan içerler. İyiler de, karışımı kâfûr olan bir kadehten içerler. Muhakkak ki, hâlisane ibadet sahipleri bir kaseden içerler ki, ona katılmış şey, kâfûr suyudur. 29 / 577
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014