SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Mut'affifin Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ -1 |
Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! |
Veyl o mutaffifîne |
Ölçü ve tartıda doğru davranmayanların vay hâline! |
Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! |
Alışverişlerinde hile yapanların vay hallerine. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
2.Ayet |
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ -2 |
Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. |
Ki nâs üzerinden kendilerine ölçtükleri zaman tam basarlar |
Onlar ki, insanlardan ölçüp alırken noksansız alırlar. |
Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar. |
O kimseler ki, nâs aleyhine ölçtükleri zaman tam ölçer alırlar. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
3.Ayet |
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ -3 |
Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. |
Onlara ölçtükleri veya tarttıkları vakıt ise eksiltirler |
Kendileri onlara ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçüp tartarlar. |
Kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik yaparlar. |
Ve nâs için ölçtükleri veya tarttıkları zaman ise eksiltirler. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
4.Ayet |
أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ -4 |
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? |
(4-5) Zannetmez mi bunlar ki büyük bir gün için ba´s olunacaklar? |
(4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ? |
Onlar, tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı? |
Onlar sanmıyorlar mı ki şüphe yok onlar diriltileceklerdir. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
5.Ayet |
لِيَوْمٍ عَظِيمٍ -5 |
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? |
(4-5) Zannetmez mi bunlar ki büyük bir gün için ba´s olunacaklar? |
(4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ? |
Büyük bir gün için, |
Bir büyük gün için. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
6.Ayet |
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ -6 |
(4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? |
O gün ki nâs rabbül´âlemîn için kıyam edecekler |
O günde ki, insanlar kalkıp âlemlerin Rabbının huzurunda dururlar. |
Ki o gün insanlar, âlemlerin Rabbinin divânında dururlar. |
Âlemlerin Rabbi için nâsın kıyam edeceği günde. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
7.Ayet |
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ -7 |
Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir. |
Hayır hayır. Çünkü fâcirlerin yazısı siccîndedir |
Hayır, bırakın ciddiyetsizliği! Açıktan günah işleyip haklara tecâvüz edenlerin defteri «Siccîn»dedir. |
Hayır, (ölçü ve tartıda hile yapılamaz), doğrusu sapanların yazıcısı Siccin (aşağı zindan)dadır. |
(7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
8.Ayet |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ -8 |
“Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin. |
Bildin mi siccîn nedir? |
(8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır. |
Siccin´in ne olduğunu sen nereden bileceksin? |
(7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
9.Ayet |
كِتَابٌ مَرْقُومٌ -9 |
O, yazılmış bir kitaptır. |
Terkıym olunmuş bir kitab |
(8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır. |
Yazılmış bir Kitâptır. |
(O) Bir yazılmış kitaptır. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
10.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -10 |
(10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! |
Veyl o gün o yalan diyenlere |
O gün (Hakk´ı) yalanlayanların vay hâline ! |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
Yalanlayanların o gün vay hallerine. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
11.Ayet |
الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ -11 |
(10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! |
O dîn gününü tekzîb edenlere |
Onlar ki dîn gününü (ceza ve hesap gününü) yalan sayarlar. |
Onlar cezâ gününü yalanlamaktadırlar. |
O kimseler ki, ceza gününü tekzîp ediverirler. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
12.Ayet |
وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ -12 |
Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. |
Ki onu ancak her bir haddini aşgın, günaha düşgün, tekzîb eder |
Oysa onu ancak haddini aşan her günahkâr yalanlar. |
Onu, saldırgan, günâhkârdan başkası yalanlamaz. |
Halbuki O´nu, haddi aşan, günahkâr olan her bir kimseden başkası tekzîp etmez. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
13.Ayet |
إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ -13 |
Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der. |
Karşısında âyetlerimiz okunurken evvelkilerin esatîri dedi |
Karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman, «bu öncekilerin masallarıdır» der. |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masalları" der. |
Ona karşı Bizim âyetlerimiz tilâvet olunduğu vakit, «Evvelkilerin efsaneleridir» demiştir. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
14.Ayet |
كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ -14 |
Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. |
Hayır hayır! Fakat onların kazancları kalblerinin üzerine pas bağlamıştır |
Hayır, hayır; onların kazandıkları (günahlar, haklara tecâvüz) kalbleri üzerinde pas bağlamıştır. |
Hayır, doğrusu, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalblerinin üzerine pas olmuştur. |
Asla öyle değil. Fakat onların kazanmış oldukları şey, kalpleri üzerini kaplamıştır. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
15.Ayet |
كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ -15 |
Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. |
Hayır hayır! Muhakkakki onlar o gün rablarından hicabda kalacaklar |
Hayır, (iş bu kadar do değil), onlar o gün elbette Rablarından (O´nu görmekten, rahmetine, yüce nimetlerine ermekten) perde arkasında (mahrum ve mahcûb) kalacaklardır. |
Hayır, doğrusu onlar, o gün Rablerinden perdelenmişlerdir. |
Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
16.Ayet |
ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ -16 |
Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. |
Sonra onlar muhakkak Cahîme yaslanacaklar |
Sonra onlar mutlaka Cehennem´e varıp girecekler. |
Sonra onlar, elbette cehenneme gireceklerdir. |
Sonra muhakkak ki, onlar, o alevli cehenneme gireceklerdir. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
17.Ayet |
ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ -17 |
Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir. |
Sonra da denecek: işte bu, sizin o tekzîb edip durduğunuz |
Sonra da, «İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!» denilecek. |
Sonra da: "İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!" denilecektir. |
Sonra denilir ki: «İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.» |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
18.Ayet |
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ -18 |
Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır. |
Hayır hayır! Çünkü ebrarın yazısı ılliyyîndedir |
Hayır, hayır; (yalan saymak ne demek ?) İyilerin amel defteri «İl-liyyîn» dedir. |
Hayır, iyilerin yazısı İlliyyin (yüceler)dedir. |
Hakkâ ki sâlih kulların kitabı elbette ki İlliyîn´dedir. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
19.Ayet |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ -19 |
“İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin. |
Bildin mi ılliyyîn nedir? |
«İlliyyîn» nedir bilir misin? |
İlliyyin (yüceler)in ne olduğunu sen nereden bileceksin? |
(19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
20.Ayet |
كِتَابٌ مَرْقُومٌ -20 |
O, yazılmış bir kitaptır. |
Terkıym olunmuş bir kitab |
Yazılı bir kitaptır. |
Yazılmış bir Kitâptır. |
(19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
21.Ayet |
يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ -21 |
Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur. |
Ki ona mukarrebîn şâhid olurlar |
Allah´a çok yakın melekler ona şâhid olurlar. |
(Allah´a) Yaklaştırılmış olanlar, ona tanık olurlar. |
Onu mukarrep olanlar, müşahede eder görür. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
22.Ayet |
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ -22 |
Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. |
Haberiniz olsun ki ebrar muhakkak bir naîm içindedir |
Şüphesiz ki iyiler nîmet içindedirler. |
İyiler elbette ni´met içindedirler. |
(22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
23.Ayet |
عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ -23 |
Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler. |
Erîkeler üzerinde nezaret ederler |
Tahtlar üzerinde (çevreyi) seyredeceklerdir. |
Divânlar üzerinde oturup bakarlar. |
(22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
24.Ayet |
تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ -24 |
Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. |
Yüzlerinde naîmîn revnakını tanırsın |
Yüzlerinde nimetin içinde bulunmanın pırıltısını tanırsın. |
Yüzlerinde ni´metin sevinç ve parıltısını sezersin. |
Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
25.Ayet |
يُسْقَوْنَ مِنْ رَحِيقٍ مَخْتُومٍ -25 |
Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. |
Onlara öyle bir rahîktan sunulur ki mahtum |
Ağzı mühürlü saf şaraptan içirilirler, |
Onlara, mühürlü, hâlis bir şaraptan içirilir, |
(25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler. |
30 / 587 |
Mut'affifin Suresi
26.Ayet |
خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ -26 |
Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. |
Hıtamı misk, işte ona imrensin artık imrenenler |
Ki sonu misk (gibi)dir. Artık nefaset isteyenler bunun için yarışsınlar. |
Ki sonu misktir (içildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. |
(25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler. |
30 / 587 |