KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 587. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Mut'affifin Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ -1 Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Veyl o mutaffifîne Ölçü ve tartıda doğru davranmayanların vay hâline! Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Alışverişlerinde hile yapanların vay hallerine. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

2.Ayet
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ -2 Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler. Ki nâs üzerinden kendilerine ölçtükleri zaman tam basarlar Onlar ki, insanlardan ölçüp alırken noksansız alırlar. Onlar insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar. O kimseler ki, nâs aleyhine ölçtükleri zaman tam ölçer alırlar. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

3.Ayet
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ -3 Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. Onlara ölçtükleri veya tarttıkları vakıt ise eksiltirler Kendileri onlara ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçüp tartarlar. Kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik yaparlar. Ve nâs için ölçtükleri veya tarttıkları zaman ise eksiltirler. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

4.Ayet
أَلَا يَظُنُّ أُولَٰئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ -4 (4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? (4-5) Zannetmez mi bunlar ki büyük bir gün için ba´s olunacaklar? (4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ? Onlar, tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı? Onlar sanmıyorlar mı ki şüphe yok onlar diriltileceklerdir. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

5.Ayet
لِيَوْمٍ عَظِيمٍ -5 (4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? (4-5) Zannetmez mi bunlar ki büyük bir gün için ba´s olunacaklar? (4-5) Sahi bunlar büyük bir gün için dirilip kaldırılacaklarını zannetmiyorlar mı ? Büyük bir gün için, Bir büyük gün için. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

6.Ayet
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ -6 (4-6) Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? O gün ki nâs rabbül´âlemîn için kıyam edecekler O günde ki, insanlar kalkıp âlemlerin Rabbının huzurunda dururlar. Ki o gün insanlar, âlemlerin Rabbinin divânında dururlar. Âlemlerin Rabbi için nâsın kıyam edeceği günde. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

7.Ayet
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ -7 Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir. Hayır hayır. Çünkü fâcirlerin yazısı siccîndedir Hayır, bırakın ciddiyetsizliği! Açıktan günah işleyip haklara tecâvüz edenlerin defteri «Siccîn»dedir. Hayır, (ölçü ve tartıda hile yapılamaz), doğrusu sapanların yazıcısı Siccin (aşağı zindan)dadır. (7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? 30 / 587
Mut'affifin Suresi

8.Ayet
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ -8 “Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin. Bildin mi siccîn nedir? (8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır. Siccin´in ne olduğunu sen nereden bileceksin? (7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn´dedir. Siccîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? 30 / 587
Mut'affifin Suresi

9.Ayet
كِتَابٌ مَرْقُومٌ -9 O, yazılmış bir kitaptır. Terkıym olunmuş bir kitab (8-9) «Siccîn» nedir bilir misin ? Yazılı bir kitaptır. Yazılmış bir Kitâptır. (O) Bir yazılmış kitaptır. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

10.Ayet
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -10 (10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! Veyl o gün o yalan diyenlere O gün (Hakk´ı) yalanlayanların vay hâline ! Yalanlayanların vay haline o gün! Yalanlayanların o gün vay hallerine. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

11.Ayet
الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ -11 (10-11) O gün yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline! O dîn gününü tekzîb edenlere Onlar ki dîn gününü (ceza ve hesap gününü) yalan sayarlar. Onlar cezâ gününü yalanlamaktadırlar. O kimseler ki, ceza gününü tekzîp ediverirler. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

12.Ayet
وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ -12 Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkâr eder. Ki onu ancak her bir haddini aşgın, günaha düşgün, tekzîb eder Oysa onu ancak haddini aşan her günahkâr yalanlar. Onu, saldırgan, günâhkârdan başkası yalanlamaz. Halbuki O´nu, haddi aşan, günahkâr olan her bir kimseden başkası tekzîp etmez. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

13.Ayet
إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ -13 Ona âyetlerimiz okununca, “Eskilerin masalları” der. Karşısında âyetlerimiz okunurken evvelkilerin esatîri dedi Karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman, «bu öncekilerin masallarıdır» der. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masalları" der. Ona karşı Bizim âyetlerimiz tilâvet olunduğu vakit, «Evvelkilerin efsaneleridir» demiştir. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

14.Ayet
كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ -14 Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. Hayır hayır! Fakat onların kazancları kalblerinin üzerine pas bağlamıştır Hayır, hayır; onların kazandıkları (günahlar, haklara tecâvüz) kalbleri üzerinde pas bağlamıştır. Hayır, doğrusu, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalblerinin üzerine pas olmuştur. Asla öyle değil. Fakat onların kazanmış oldukları şey, kalpleri üzerini kaplamıştır. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

15.Ayet
كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ -15 Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır. Hayır hayır! Muhakkakki onlar o gün rablarından hicabda kalacaklar Hayır, (iş bu kadar do değil), onlar o gün elbette Rablarından (O´nu görmekten, rahmetine, yüce nimetlerine ermekten) perde arkasında (mahrum ve mahcûb) kalacaklardır. Hayır, doğrusu onlar, o gün Rablerinden perdelenmişlerdir. Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

16.Ayet
ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ -16 Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir. Sonra onlar muhakkak Cahîme yaslanacaklar Sonra onlar mutlaka Cehennem´e varıp girecekler. Sonra onlar, elbette cehenneme gireceklerdir. Sonra muhakkak ki, onlar, o alevli cehenneme gireceklerdir. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

17.Ayet
ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ -17 Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir. Sonra da denecek: işte bu, sizin o tekzîb edip durduğunuz Sonra da, «İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!» denilecek. Sonra da: "İşte yalanlamakta olduğunuz şey budur!" denilecektir. Sonra denilir ki: «İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.» 30 / 587
Mut'affifin Suresi

18.Ayet
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ -18 Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır. Hayır hayır! Çünkü ebrarın yazısı ılliyyîndedir Hayır, hayır; (yalan saymak ne demek ?) İyilerin amel defteri «İl-liyyîn» dedir. Hayır, iyilerin yazısı İlliyyin (yüceler)dedir. Hakkâ ki sâlih kulların kitabı elbette ki İlliyîn´dedir. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

19.Ayet
وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ -19 “İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin. Bildin mi ılliyyîn nedir? «İlliyyîn» nedir bilir misin? İlliyyin (yüceler)in ne olduğunu sen nereden bileceksin? (19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

20.Ayet
كِتَابٌ مَرْقُومٌ -20 O, yazılmış bir kitaptır. Terkıym olunmuş bir kitab Yazılı bir kitaptır. Yazılmış bir Kitâptır. (19-20) İlliyîn´in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

21.Ayet
يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ -21 Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur. Ki ona mukarrebîn şâhid olurlar Allah´a çok yakın melekler ona şâhid olurlar. (Allah´a) Yaklaştırılmış olanlar, ona tanık olurlar. Onu mukarrep olanlar, müşahede eder görür. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

22.Ayet
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ -22 Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. Haberiniz olsun ki ebrar muhakkak bir naîm içindedir Şüphesiz ki iyiler nîmet içindedirler. İyiler elbette ni´met içindedirler. (22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

23.Ayet
عَلَى الْأَرَائِكِ يَنْظُرُونَ -23 Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler. Erîkeler üzerinde nezaret ederler Tahtlar üzerinde (çevreyi) seyredeceklerdir. Divânlar üzerinde oturup bakarlar. (22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

24.Ayet
تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ -24 Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. Yüzlerinde naîmîn revnakını tanırsın Yüzlerinde nimetin içinde bulunmanın pırıltısını tanırsın. Yüzlerinde ni´metin sevinç ve parıltısını sezersin. Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

25.Ayet
يُسْقَوْنَ مِنْ رَحِيقٍ مَخْتُومٍ -25 Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. Onlara öyle bir rahîktan sunulur ki mahtum Ağzı mühürlü saf şaraptan içirilirler, Onlara, mühürlü, hâlis bir şaraptan içirilir, (25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler. 30 / 587
Mut'affifin Suresi

26.Ayet
خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ -26 Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. Hıtamı misk, işte ona imrensin artık imrenenler Ki sonu misk (gibi)dir. Artık nefaset isteyenler bunun için yarışsınlar. Ki sonu misktir (içildikten sonra misk gibi kokar). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar. (25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler. 30 / 587
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014