KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 525. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Necm Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَىٰ -1 (1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. O necme kasem ederim indiği dem ki Battığı zaman yıldıza and olsun ki, Aşağı kayan yıldıza andolsun ki: Yıldıza; tulûa başladığı zaman kasem olsun ki, 27 / 525
Necm Suresi

2.Ayet
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَىٰ -2 (1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da Arkadaşınız (Muhammed) ne sapıttı, ne de azıttı. Arkadaşınız sapmadı, azmadı. (2-3) Sahibiniz şaşırmadı ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez. 27 / 525
Necm Suresi

3.Ayet
وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَىٰ -3 O, nefis arzusu ile konuşmaz. Ve hevadan söylemiyor O, kendi hevesine de uyarak söz söylemez. O hevâ´dan konuşmaz. (2-3) Sahibiniz şaşırmadı ve bâtıla inanmadı. Ve hevâdan söz söylemez. 27 / 525
Necm Suresi

4.Ayet
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَىٰ -4 (Size okuduğu) Kur´an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. O sade bir vahiydir ancak vahyolunur O, ancak kendisine vahyolunan bir vahiydir. O(nun okuduğu Kur´ân) kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir. (4-5) O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir. 27 / 525
Necm Suresi

5.Ayet
عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَىٰ -5 (5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. Ta´lim etti ona kuvveleri şiddetli (5-6-7) Onu O´na, çok çetin güce sahip olan Melek (Cebrail) öğretti ki, o güzel bir görünümdedir ve en yüksek ufukta iken doğruldu. Onu, mühtiş kuvvetleri olan biri öğretti; (4-5) O başka değil, ancak bir vahiydir, vahyolunuverir. Onu kuvvetleri pek şiddetli olan öğretmiştir. 27 / 525
Necm Suresi

6.Ayet
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَىٰ -6 (5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı (5-6-7) Onu O´na, çok çetin güce sahip olan Melek (Cebrail) öğretti ki, o güzel bir görünümdedir ve en yüksek ufukta iken doğruldu. Üstün akıl sâhibi (melek). Doğruldu; (6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi. 27 / 525
Necm Suresi

7.Ayet
وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَىٰ -7 (5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. Ve o en yüksek ufukta idi (5-6-7) Onu O´na, çok çetin güce sahip olan Melek (Cebrail) öğretti ki, o güzel bir görünümdedir ve en yüksek ufukta iken doğruldu. Kendisi yüksek ufukta iken. (6-7) Bir kuvvet sahibi ki, hemen dosdoğru göründü. Ve o, en yüksek bir sema kıyısında idi. 27 / 525
Necm Suresi

8.Ayet
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ -8 Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. Sonra yaklaştı da tedellî etti Sonra yaklaştı ve sarktıkça sarktı. Sonra yaklaştı, (yere doğru) sarktı. (8-9) Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi. 27 / 525
Necm Suresi

9.Ayet
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ -9 (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. «kabe kavseyni ev edna» oldu da O kadar ki (aralarında) iki yay boyu veya daha az bir mesafe kaldı. (Muhammed ile arasındaki mesafe) İki yay uzunluğu kadar, yahut daha az kaldı. (8-9) Sonra yaklaştı da aşağıya iniverdi. Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi. 27 / 525
Necm Suresi

10.Ayet
فَأَوْحَىٰ إِلَىٰ عَبْدِهِ مَا أَوْحَىٰ -10 Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. Verdi kuluna verdiği vahyi Kuluna vahyettiğini etti. Kuluna, vahyettiğini vahyetti. Hemen (Allah Teâlâ´nın) kuluna vahyettiğini vahyetti. 27 / 525
Necm Suresi

11.Ayet
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ -11 Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. Gözün gördüğünü kalb tekzib etmedi Gözünün gördüğünü kalbi yalanlamadı. Gönül gördüğünde yanılmadı (yalan söylemedi, gerçeği gördü). (11-12) Gördüğü şeyi kalbi tekzîp etmedi. Onun gördüğüne karşı onunla şimdi mücadelede mi bulunacaksınız? 27 / 525
Necm Suresi

12.Ayet
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ -12 (Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? Şimdi siz ona o görüşüne karşı mücadele mi ediyorsunuz? O´nu gördüğü, (görüp görmediği) hakkında kendisiyle hâlâ tartışmak mı istiyorsunuz ? Onun gördüğünden kuşku mu duyuyorsunuz? (11-12) Gördüğü şeyi kalbi tekzîp etmedi. Onun gördüğüne karşı onunla şimdi mücadelede mi bulunacaksınız? 27 / 525
Necm Suresi

13.Ayet
وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ -13 Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. Kasem olsun ki o onu bir daha da inişinde gördü (13-14) And olsun ki, O´nun bir başka inişini Sidretü´i-müntehâ´nın yanında görmüştü. Andolsun, onu bir inişinde daha görmüştü; Andolsun ki, O´nu (Cibril´i) diğer bir inişinde de gördü. 27 / 525
Necm Suresi

14.Ayet
عِنْدَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَىٰ -14 Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında. Sidre-i münteha´nın yanında (13-14) And olsun ki, O´nun bir başka inişini Sidretü´i-müntehâ´nın yanında görmüştü. Sidretü´l-Müntehâ (uzak ağaç)ın yanında, (14-15) Sidretü´l Müntehâ´nın yanında. Onun yanında ise Cennetü´l Me´vâ bulunmaktadır. 27 / 525
Necm Suresi

15.Ayet
عِنْدَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَىٰ -15 Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. Ki Cennetü´l-me´vâ onun yanında Me´vâ Cennet´i onun yanındadır. Ki onun yanında oturulacak bahçe vardır. (14-15) Sidretü´l Müntehâ´nın yanında. Onun yanında ise Cennetü´l Me´vâ bulunmaktadır. 27 / 525
Necm Suresi

16.Ayet
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَىٰ -16 O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu Sidre´yi bürüyenler buruyordu o demde. Sidre´yi kaplayan kaplıyordu. (16-17) O vakit ki, Sidre´yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti. 27 / 525
Necm Suresi

17.Ayet
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ -17 Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. Göz, ne şaştı ne aştı Göz, ne kaydı, ne de şaştı. (Muhammed´in) Göz(ü) şaşmadı ve azmadı. (16-17) O vakit ki, Sidre´yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti. 27 / 525
Necm Suresi

18.Ayet
لَقَدْ رَأَىٰ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَىٰ -18 Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. Vallahi gördü rabbının âyâtından en büyüğünü gördü And olsun ki, O, Rabbının en büyük âyetlerini gördü. Andolsun, Rabbinin büyük âyetlerinden bazılarını gördü. Andolsun ki, Rabbinin en büyük âyetlerinden (bir kısmını) gördü. 27 / 525
Necm Suresi

19.Ayet
أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّىٰ -19 (19-20) Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz? Siz de gördünüz değil mi Lât-ü Uzza´yı? (19-20) (Siz ey putperestler !) Ne dersiniz Lât ve Uzzâ´ya, diğer üçüncüsü Menât´a ? Gördünüz mü o Lât ve ´Uzzâ´yı? (19-20) Siz Lât´ı ve Uzzâ´yı gördünüz mü? Diğer üçüncü olan Menât´ı da (gördünüz mü?) 27 / 525
Necm Suresi

20.Ayet
وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَىٰ -20 (19-20) Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz? Üçüncü olarak da menat-ı uhra´yı? (19-20) (Siz ey putperestler !) Ne dersiniz Lât ve Uzzâ´ya, diğer üçüncüsü Menât´a ? Ve üçüncü(leri olan) öteki (put) Menat´ı? (19-20) Siz Lât´ı ve Uzzâ´yı gördünüz mü? Diğer üçüncü olan Menât´ı da (gördünüz mü?) 27 / 525
Necm Suresi

21.Ayet
أَلَكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْأُنْثَىٰ -21 Erkek size de, dişi O’na mı? Size erkek ona dişi öyle mi? Erkek sizin, dişi Allah´ın öyle mi ? Demek erkek size, kadın Allah´a mı? (21-22) Sizin için erkek de O´nun için dişi mi? Bu, o halde âdilâne olmayan bir taksim. 27 / 525
Necm Suresi

22.Ayet
تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَىٰ -22 Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır. Bu öyle ise çok hayflı bir taksim O takdirde bu haksızca bir taksim ! O halde bu insafsızca bir taksim! (21-22) Sizin için erkek de O´nun için dişi mi? Bu, o halde âdilâne olmayan bir taksim. 27 / 525
Necm Suresi

23.Ayet
إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاءٌ سَمَّيْتُمُوهَا أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍ ۚ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنْفُسُ ۖ وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدَىٰ -23 Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler) yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir. Onlar hiçbir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi oluyorlar, halbuki rablarından kendilerine doğru yolu gösteren, geldi. Bunlar, sizin ve babalarınızın taktıkları adlardan başkası değildir. Allah, bu hususta hiçbir belge ve delîl indirmemiştir. Onlar, ancak zanna ve nefslerinin heveslendiğine uyarlar. Oysa, and olsun ki, Rablarından onlara doğru yolu gösteren gelmiştir. Onlar, sizin ve babalarınızın, (tanrı) diye isimlendirdiğiniz (boş, kavramsız) isimlerden başka bir şey değildir. Allâh, onlara hiçbir güç (tanrı oldukları hakkında hiçbir delil) indirmemiştir. O(putlara tapa)nlar zanna ve nefislerin hevesine uyuyorlar. Oysa kendilerine, Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir. Onlar hiçbir şey değil, ancak birtakım isimlerdir ki, onları siz ve babalarınız takmışsınızdır. Allah Teâlâ ona dâir bir hüccet indirmemiştir. Zandan ve nefislerinin arzu ettiğinden başka bir şeye tâbi olmuyorlar. Halbuki, onlara Rablerinden bir hüda (bir rehber-i hidâyet) gelmiştir. 27 / 525
Necm Suresi

24.Ayet
أَمْ لِلْإِنْسَانِ مَا تَمَنَّىٰ -24 Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır? Yoksa varmı insana her kurduğu hulya Yoksa insana her temenni ettiği mi var ? Yoksa insan, her arzu ettiğine sâhip mi olacaktır? Yoksa insan için her temenni ettiği şey var mıdır? 27 / 525
Necm Suresi

25.Ayet
فَلِلَّهِ الْآخِرَةُ وَالْأُولَىٰ -25 Oysa, Ahiret de dünya da Allah’ındır. Fakat Allahındır Âhıret ve ûlâ. Âhiret de, Dünya da Allah´ındır. Son da ilk de (âhiret de, dünyâ da) Allâh´ındır. Fakat Allah içindir ahiret de, dünya da. 27 / 525
Necm Suresi

26.Ayet
وَكَمْ مِنْ مَلَكٍ فِي السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا إِلَّا مِنْ بَعْدِ أَنْ يَأْذَنَ اللَّهُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَرْضَىٰ -26 Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar. Göklerde nice Melâike vardır da Allah dileyip razıy olduğuna izin vermezden evvel şefaatleri hiçbir şey´e yaramaz. Göklerde nice melekler vardır ki, şefaatleri hiçbir fayda vermez ; meğer ki Allah´ın dilediğine, razı olduğuna izin verdikten sonra şefaat etmiş olsunlar.. Göklerde nice melek var ki onların şefâ´ati hiçbir işe yaramaz. Meğer Allâh´ın dilediği ve râzı olduğu kimseye izin verdikten sonra olsun (ancak o zaman şefâ´atin faydası olur). Ve göklerde nice melekler vardır, onların şefaatleri hiçbir fâide vermez, meğer ki, Allah Teâlâ´nın dilediği ve razı olduğu kimse için müsaade verdiğinden sonra olsun. 27 / 525
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014