SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şuara Suresi
20.Ayet |
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ -20 |
Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.” |
O vakıt, dedi: o fi´li yaptım şaşkınlardandım |
Musâ, «o işi ben henüz (peygamberlik) yolunda değil iken yapmıştım» dedi. |
(Mûsâ): "Onu yaptığım zaman sapıklardan idim" dedi. |
(Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Onu o vakit yaptım, fakat ben (o zaman) cahillerden idim.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
21.Ayet |
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ -21 |
“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” |
Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı |
«Sizden korktuğum zaman da aranızdan kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberlerden eyledi. |
"Sizden korkunca aranızdan kaçtım, sonra Rabbim bana hükümdarlık verdi ve beni elçilerden yaptı" |
«Vaktâ ki sizden korktum, sizden firar ettim, imdi Rabbim bana hüküm verdi ve beni peygamberlerden kıldı.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
22.Ayet |
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ -22 |
“Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.” |
O başıma kakdığın bir ni´met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır. |
Sizde büyütülmemi başıma kakılan bir nîmet (görüyorsan bu), israil oğulları´nı kulköle edinmendendir.» |
"O başıma kaktığın ni´met de İsrâil oğullarını köle yapman(yüzünden)dir. (Onları köle diye kullanıp erkek çocuklarını kesmeseydin, senin eline düşmezdim)" |
«Ve o da bir nîmettir ki, benim üzerime minnet ediyorsun, İsrailoğullarından köle edinmiş olduğundan dolayıdır.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
23.Ayet |
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ -23 |
Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. |
Fir´avn, rabbülâlemin de nedir? dedi |
Fir´avn ona: «Âlemlerin Rabbı ne demektir ?» diye sordu. |
Fir´avn dedi ki: "(Ey Mûsâ) âlemlerin Rabbi nedir?" |
Fir´avun dedi ki: «Alemlerin Rabbi nedir?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
24.Ayet |
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ -24 |
Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.” |
Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi |
Musâ, «göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbıdır. Kesin olarak bilip inanırsanız (bu böyledir),» dedi. |
(Mûsâ): "Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanan kimseler iseniz (bunu anlarsınız)," dedi. |
(Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Göklerin ve yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbidir, eğer siz yakinen bilir kimseler oldunuz iseniz.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
25.Ayet |
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ -25 |
Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi. |
Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi |
Fir´avn çevresindekilere, «işitmiyor musunuz ? (Ben ne sordum, o ne cevap verdi!)» dedi. |
(Fir´avn): Çevresinde bulunanlara: "İşitiyor musunuz?" dedi. |
(Fir´avun) Etrafında olanlara dedi ki: «İşitiyor musunuz?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
26.Ayet |
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -26 |
Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi. |
Rabbınızın ve evvelki atalarınızın rabbı dedi |
(Bunun üzerine Musâ): «O, sizin de Rabbınızdır ve daha önceki atalarınızın da Rabbıdır» dedi. |
(Mûsâ): "O sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir" dedi. |
(Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Sizin Rabbinizdir ve sizin evvelki atalarınızın Rabbidir.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
27.Ayet |
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ -27 |
Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi. |
Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi |
Fir´avn, «doğrusu size gönderilen elçinin elbette aklî dengesi bozuktur» dedi. |
(Fir´avn): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi. |
(Fir´avun da) Dedi ki: «Size gönderilmiş olan resûlünüz, şüphe yok ki elbette bir mecnûndur.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
28.Ayet |
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ -28 |
Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. |
Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi |
Musâ, «eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, (bilin ki) O, doğunun da, batının da, ikisi arasındaki şeylerin de Rabbıdır; (bütün bunları yaratıp meydana getiren, terbiye edip kemâle erdirendir).» dedi. |
(Mûsâ): "Eğer düşünürseniz O, doğunun batının ve bunlar arasında bulunanların da Rabbidir" dedi. |
(Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Maşrıkın ve mağrıbın ve bunların aralarında olanların Rabbidir. Eğer siz âkilâne düşünürler oldunuz iseniz.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
29.Ayet |
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ -29 |
Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.” |
Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim |
Fir´avn, «eğer benden başka ilâh edinirsen, elbette seni zindanlıklardan ederim» dedi. |
(Fir´avn ey Mûsâ): "Andolsun ki benden başka tanrı edinirsen, seni mutlaka zindana atılanlardan yapacağım" dedi. |
(Fir´avun) Dedi ki: «Andolsun, eğer benden başka ilâh ittihaz etmiş oldun isen elbette seni zindana atılmışlardan kılarım. |
19 / 367 |
Şuara Suresi
30.Ayet |
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ -30 |
Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi. |
Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse de mi? |
Musâ ona : «Sana açık-seçik bir belge (ve mu´cize) getirsem de mi ?» dedi. |
(Mûsâ, peki): "Sana (doğruluğumu) kanıtlayan apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" dedi. |
Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
31.Ayet |
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -31 |
Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi. |
Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen |
Fir´avn, «eğer doğru kişilerden isen haydi o belgeyi getir!» dedi. |
(Fir´avn): "Eğer doğrulardansan onu getir (bakalım)," dedi. |
Fir´avun da dedi ki: «Haydi onu getir, eğer sen sâdıklardan oldun isen.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
32.Ayet |
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ -32 |
Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş. |
Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, apaçık bir ejderha kesiliverdi |
Bunun üzerine Musâ, Asâ´sını yere bırakıverdi, derken o çok açık ve belirgin ölçüde bir ejderha (oluverdi). |
(Mûsâ), asâsını attı, bir de (baktılar ki) o apaçık bir ejderha! |
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi. |
19 / 367 |
Şuara Suresi
33.Ayet |
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ -33 |
Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. |
Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi |
Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü). |
Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi. |
Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi. |
19 / 367 |
Şuara Suresi
34.Ayet |
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ -34 |
Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi. |
Etrafındaki cem´ıyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz |
Fir´avn, çevresindeki ileri gelenlere, «şüphesiz ki bu, bilgin bir sihirbazdır, |
(Fir´avn), çevresindeki ileri gelenlere: "Bu dedi, bilgin bir büyücüdür." |
(34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
35.Ayet |
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ -35 |
“Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?” |
Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz? |
Sizi kendi ülkenizden sihriyle çıkarmak istiyor; (ey ileri gelenler! Bu hususta) ne buyurursunuz ?» dedi. |
"Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz?" |
(34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
36.Ayet |
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -36 |
Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder." |
Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla |
Onlar, «bununla kardeşini gözaltında tut ve (sonra da) şehirlere toplayıcılar gönder de, |
Dediler ki: "Onu ve kardeşini eğle, kentlere toplayıcılar gönder." |
Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
37.Ayet |
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ -37 |
“Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.” |
Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler |
Bilgili olan her sihirbazı toplayıp sana getirsinler» dediler. |
"Bütün bilgin büyücüleri sana getirsinler." |
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
38.Ayet |
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -38 |
Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler. |
Bu suretle ma´lûm bir gün miykat ta´yin olunarak sihirbazlar cemolundu |
Böylece sihirbazlar bilinen bir günün belli vaktinde toplandılar. |
Derken büyücüler belli bir günün belirlenen vaktinde bir araya getirildi. |
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» |
19 / 367 |
Şuara Suresi
39.Ayet |
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ -39 |
İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi. |
Ve halka siz toplu musunuz denildi |
Halka, «siz de toplandınız mı ?» denildi. |
Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi. |
(37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» |
19 / 367 |