KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 367. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Şuara Suresi

20.Ayet
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ -20 Mûsâ, şöyle dedi: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde iken (istemeyerek) yaptım.” O vakıt, dedi: o fi´li yaptım şaşkınlardandım Musâ, «o işi ben henüz (peygamberlik) yolunda değil iken yapmıştım» dedi. (Mûsâ): "Onu yaptığım zaman sapıklardan idim" dedi. (Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Onu o vakit yaptım, fakat ben (o zaman) cahillerden idim.» 19 / 367
Şuara Suresi

21.Ayet
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ -21 “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” Onun üzerine vaktâki sizden korktum, içinizden kaçtım, derken rabbım bana huküm ihsan buyurdu ve beni mürselinden kıldı «Sizden korktuğum zaman da aranızdan kaçtım, derken Rabbim bana hüküm ve hikmet verdi ve beni peygamberlerden eyledi. "Sizden korkunca aranızdan kaçtım, sonra Rabbim bana hükümdarlık verdi ve beni elçilerden yaptı" «Vaktâ ki sizden korktum, sizden firar ettim, imdi Rabbim bana hüküm verdi ve beni peygamberlerden kıldı.» 19 / 367
Şuara Suresi

22.Ayet
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ -22 “Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir.” O başıma kakdığın bir ni´met de Beni İsraili kul, köle edinmiş olmandır. Sizde büyütülmemi başıma kakılan bir nîmet (görüyorsan bu), israil oğulları´nı kulköle edinmendendir.» "O başıma kaktığın ni´met de İsrâil oğullarını köle yapman(yüzünden)dir. (Onları köle diye kullanıp erkek çocuklarını kesmeseydin, senin eline düşmezdim)" «Ve o da bir nîmettir ki, benim üzerime minnet ediyorsun, İsrailoğullarından köle edinmiş olduğundan dolayıdır.» 19 / 367
Şuara Suresi

23.Ayet
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ -23 Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. Fir´avn, rabbülâlemin de nedir? dedi Fir´avn ona: «Âlemlerin Rabbı ne demektir ?» diye sordu. Fir´avn dedi ki: "(Ey Mûsâ) âlemlerin Rabbi nedir?" Fir´avun dedi ki: «Alemlerin Rabbi nedir?» 19 / 367
Şuara Suresi

24.Ayet
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ -24 Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.” Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer ehli yakîn iseniz dedi Musâ, «göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbıdır. Kesin olarak bilip inanırsanız (bu böyledir),» dedi. (Mûsâ): "Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanan kimseler iseniz (bunu anlarsınız)," dedi. (Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Göklerin ve yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbidir, eğer siz yakinen bilir kimseler oldunuz iseniz.» 19 / 367
Şuara Suresi

25.Ayet
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ -25 Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi. Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi Fir´avn çevresindekilere, «işitmiyor musunuz ? (Ben ne sordum, o ne cevap verdi!)» dedi. (Fir´avn): Çevresinde bulunanlara: "İşitiyor musunuz?" dedi. (Fir´avun) Etrafında olanlara dedi ki: «İşitiyor musunuz?» 19 / 367
Şuara Suresi

26.Ayet
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -26 Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi. Rabbınızın ve evvelki atalarınızın rabbı dedi (Bunun üzerine Musâ): «O, sizin de Rabbınızdır ve daha önceki atalarınızın da Rabbıdır» dedi. (Mûsâ): "O sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir" dedi. (Musa aleyhisselâm da) Dedi ki: «Sizin Rabbinizdir ve sizin evvelki atalarınızın Rabbidir.» 19 / 367
Şuara Suresi

27.Ayet
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ -27 Firavun, “Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir” dedi. Her halde size gönderilmiş olan resulünüz mutlak mecnun dedi Fir´avn, «doğrusu size gönderilen elçinin elbette aklî dengesi bozuktur» dedi. (Fir´avn): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi. (Fir´avun da) Dedi ki: «Size gönderilmiş olan resûlünüz, şüphe yok ki elbette bir mecnûndur.» 19 / 367
Şuara Suresi

28.Ayet
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ -28 Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi. Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi Musâ, «eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, (bilin ki) O, doğunun da, batının da, ikisi arasındaki şeylerin de Rabbıdır; (bütün bunları yaratıp meydana getiren, terbiye edip kemâle erdirendir).» dedi. (Mûsâ): "Eğer düşünürseniz O, doğunun batının ve bunlar arasında bulunanların da Rabbidir" dedi. (Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Maşrıkın ve mağrıbın ve bunların aralarında olanların Rabbidir. Eğer siz âkilâne düşünürler oldunuz iseniz.» 19 / 367
Şuara Suresi

29.Ayet
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ -29 Firavun, “Eğer benden başka bir ilâh edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim.” Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim Fir´avn, «eğer benden başka ilâh edinirsen, elbette seni zindanlıklardan ederim» dedi. (Fir´avn ey Mûsâ): "Andolsun ki benden başka tanrı edinirsen, seni mutlaka zindana atılanlardan yapacağım" dedi. (Fir´avun) Dedi ki: «Andolsun, eğer benden başka ilâh ittihaz etmiş oldun isen elbette seni zindana atılmışlardan kılarım. 19 / 367
Şuara Suresi

30.Ayet
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ -30 Mûsâ, “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi. Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse de mi? Musâ ona : «Sana açık-seçik bir belge (ve mu´cize) getirsem de mi ?» dedi. (Mûsâ, peki): "Sana (doğruluğumu) kanıtlayan apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?" dedi. Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben sana apaçık bir şey getirmiş olunca da mı beni zindana atacaksın!» 19 / 367
Şuara Suresi

31.Ayet
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -31 Firavun, “Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu,” dedi. Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen Fir´avn, «eğer doğru kişilerden isen haydi o belgeyi getir!» dedi. (Fir´avn): "Eğer doğrulardansan onu getir (bakalım)," dedi. Fir´avun da dedi ki: «Haydi onu getir, eğer sen sâdıklardan oldun isen.» 19 / 367
Şuara Suresi

32.Ayet
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ -32 Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş. Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, apaçık bir ejderha kesiliverdi Bunun üzerine Musâ, Asâ´sını yere bırakıverdi, derken o çok açık ve belirgin ölçüde bir ejderha (oluverdi). (Mûsâ), asâsını attı, bir de (baktılar ki) o apaçık bir ejderha! Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi. 19 / 367
Şuara Suresi

33.Ayet
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ -33 Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü). Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi. Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi. 19 / 367
Şuara Suresi

34.Ayet
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ -34 Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır” dedi. Etrafındaki cem´ıyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz Fir´avn, çevresindeki ileri gelenlere, «şüphesiz ki bu, bilgin bir sihirbazdır, (Fir´avn), çevresindeki ileri gelenlere: "Bu dedi, bilgin bir büyücüdür." (34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» 19 / 367
Şuara Suresi

35.Ayet
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ -35 “Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?” Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz? Sizi kendi ülkenizden sihriyle çıkarmak istiyor; (ey ileri gelenler! Bu hususta) ne buyurursunuz ?» dedi. "Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz?" (34-35) (Fir´avun) Etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: «Şüphe yok, bu elbette bir ziyâde bilgin sâhirdir. Sizi büyüsü ile yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Artık siz ne emredersiniz?» 19 / 367
Şuara Suresi

36.Ayet
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -36 Dediler ki: "Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder." Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla Onlar, «bununla kardeşini gözaltında tut ve (sonra da) şehirlere toplayıcılar gönder de, Dediler ki: "Onu ve kardeşini eğle, kentlere toplayıcılar gönder." Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere toplayıcılar yolla.» 19 / 367
Şuara Suresi

37.Ayet
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ -37 “Sana bütün usta sihirbazları getirsinler.” Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler Bilgili olan her sihirbazı toplayıp sana getirsinler» dediler. "Bütün bilgin büyücüleri sana getirsinler." (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» 19 / 367
Şuara Suresi

38.Ayet
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -38 Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler. Bu suretle ma´lûm bir gün miykat ta´yin olunarak sihirbazlar cemolundu Böylece sihirbazlar bilinen bir günün belli vaktinde toplandılar. Derken büyücüler belli bir günün belirlenen vaktinde bir araya getirildi. (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» 19 / 367
Şuara Suresi

39.Ayet
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ -39 İnsanlara da “Siz de toplanır mısınız?” denildi. Ve halka siz toplu musunuz denildi Halka, «siz de toplandınız mı ?» denildi. Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi. (37-39) «Sana çok bilgin sâhirleri getirsinler.» Artık sâhirler, malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanmış oldu. Ve nâsa da denildi ki: «Siz toplanıcılar mısınız?» 19 / 367
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014