SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Tur Suresi
15.Ayet |
أَفَسِحْرٌ هَٰذَا أَمْ أَنْتُمْ لَا تُبْصِرُونَ -15 |
“Bu Kur’an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?” |
Bu da mı sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz? |
Bu da mı sihirdir, yoksa siz göremiyor musunuz? |
"(Nasıl) Şimdi bu, büyümüymüş, yoksa siz mi görmüyor muşsunuz?" |
Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz? |
27 / 523 |
Tur Suresi
16.Ayet |
اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -16 |
“Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.” |
Yaslanın ona bakalım, ister sabredin, ister etmeyin, artık hepsi bir, hep yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz |
Girin oraya! İster katlanın, ister katlanmayın sizin için birdir. Siz, ancak yapageldiklerinize karşılık cezalandırılıyorsunuz. |
"Girin ona, ister dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Ancak yaptıklarınıza göre cezâlandırılacaksınız." |
(16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler. |
27 / 523 |
Tur Suresi
17.Ayet |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ -17 |
(17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. |
Fakat korunan müttakıler Cennetler, ni´metler içinde |
Şüphesiz ki muttâkîler (Allah´tan saygı ile korkup kötülüklerden sakınan mü´minler) Cennetlerde nîmet içindedirler. |
Korunanlar da cennetlerde, ni´met içindedirler. |
(16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler. |
27 / 523 |
Tur Suresi
18.Ayet |
فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ -18 |
(17-18) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. |
Rablarının kendilerine verdiği ile zevkyab olmaktadırlar, rabları korumuştur da onları o Cahim azâbından |
Rablarının kendilerine verdikleriyle neşelenip zevk u safa sürmektedirler. Rabları, onları o çok yakıcı Cehennem azabından korumuştur. |
Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefâ sürerler. Rableri onları, cehennem azâbından korumuştur. |
Kendilerine Rablerinin verdiği şey ile zevkiyâb olmaktadırlar ve onları Rableri cehennem azabından korumuştur. |
27 / 523 |
Tur Suresi
19.Ayet |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -19 |
(19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. |
Yeyin için, afiyetler olsun çalıştığınız için |
İşlediklerinize karşılık afiyetle gönül huzuru içinde yeyiniz içiniz. |
"Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin, için;" |
(19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik. |
27 / 523 |
Tur Suresi
20.Ayet |
مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ -20 |
(19-20) Onlara, “Dünya’da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. |
Dayanarak, sıra sıra dizilmiş a´lâ koltuklara, eş etmişizdir de kendilerine güzel iri gözlü hurîleri |
Bunlar, birer dizi halinde sıralanan kanepelere, tahtlara yaslanırlar ve biz, kendilerini iri kara gözlü eşlerle evlendiririz. |
"Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak." Onları, iri gözlü hûrilerle evlendirmişizdir. |
(19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik. |
27 / 523 |
Tur Suresi
21.Ayet |
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍ ۚ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ -21 |
İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir. |
Ve İyman edenleri ki zürriyyetleri de iyman ile arkalarından gelmiş, zürriyyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiçbir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır. |
Onlar ki imân ettiler ve soyları da kendilerine imân ile uydular, soylarını onlara eriştirip katarız ve biz, onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Her kişi kazandığına karşılık rehindir. |
Kendileri inanmış, zürriyetleri de imânda kendilerine uymuş olan kimselerin zürriyetlerini de kendilerine katmışızdır; kendi ameller(inin sevâb)ından da hiçbir şey eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazandığına bağlıdır. |
Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır. |
27 / 523 |
Tur Suresi
22.Ayet |
وَأَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ -22 |
Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik. |
Bir de onlara bir meyve ve içlerinin çekeceği bir et yetiştirmekteyizdir. |
Onlara (Cennet´tekilere), canlarının çektiği meyvalardan ve etten sunarız. |
Ve onlara canlarının istediği meyvadan ve etten bol bol vermişizdir. |
(22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah. |
27 / 523 |
Tur Suresi
23.Ayet |
يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ -23 |
Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar. |
Orada bir peymâne çekiştirirler ki ne bir saçmalama vardır onda ne bir günaha sokma |
Orada kadeh tokuştururlar ki bunda ne bir boşanlamsız saçmalama, ne de günaha sokma vardır. |
Orada bir kadeh kapışırlar ki içinde ne saçmalama var, ne de günâha sokma. |
(22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah. |
27 / 523 |
Tur Suresi
24.Ayet |
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَكْنُونٌ -24 |
Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar. |
Bırıl bırıl da üzerlerine döner kendilerine mahsus hizmetciler, sanki sadeflerinde saklı inciler |
Kendilerine ait hizmetçiler etraflarında dönüp dolaşırlar da sanki herbiri sedefteki saklı inciler gibi... |
Çevrelerinde de kendilerine mahsus, sedef içinde saklı inci gibi civanlar dolaşır (hizmet eder). |
Ve onların üzerlerine kendilerine mahsus birtakım genç hizmetçiler dolaşırlar ki, sanki onlar saklı olan incilerdir. |
27 / 523 |
Tur Suresi
25.Ayet |
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ -25 |
Birbirlerine dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar. |
Ve ba´zısı ba´zısına dönmüş soruşuyorlardır |
Birbirlerine dönüp sorarlar; |
Birbirlerine dönmüş soruyorlar: |
(25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.» |
27 / 523 |
Tur Suresi
26.Ayet |
قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ -26 |
Derler ki: “Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.” |
Demektedirler: Evet biz bundan evvel ehlimizde korkular içinde idik. |
Derler ki: Hakikat biz bundan önce (Dünya´da) ailemiz içinde korkup endişe duyardık ? |
"Daha önce biz âilemiz içinde (iken sonumuzdan) korkardık." dediler. |
(25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.» |
27 / 523 |
Tur Suresi
27.Ayet |
فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ -27 |
“Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.” |
Bakınız Allah bize lûtfetti ve bizleri o semûm azâbından korudu. |
Allah, bize bol lûtufta bulundu da Cehennem´in kavurucu azabından korudu. |
"Allâh bize lutfetti de bizi o delikçiklere işleyen azâbdan korudu." |
(27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.» |
27 / 523 |
Tur Suresi
28.Ayet |
إِنَّا كُنَّا مِنْ قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ -28 |
“Gerçekten biz bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.” |
Evet biz bundan evvel ona duâ ediyor korumasını istiyorduk, hakikat o öyle keremkâr öyle rahîm |
Şüphesiz biz, bundan önce de O´na yalvarıp ibâdet ederdik. Çünkü O, iyiliği bol, rahmeti geniştir. |
"Biz bundan önce yalnız O´na yalvarır (bizi korumasını O´ndan niyaz eder)dik. Çünkü iyilik eden, esirgeyen O´dur, O." |
(27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.» |
27 / 523 |
Tur Suresi
29.Ayet |
فَذَكِّرْ فَمَا أَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ -29 |
(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. |
O halde va´z-u tezkire devam et, çünkü sen, rabbının ni´meti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun |
Sen öğüt vermeye devam et. Sen, Rabbin nîmetiyle ne bir kâhinsin, ne de deli... |
(Ey Muhammed), Sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin ni´meti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnun. |
(29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?» |
27 / 523 |
Tur Suresi
30.Ayet |
أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ -30 |
Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar? |
Yoksa «bir şâir biz ona «reybul menun»u gözetiyoruz» mu diyorlar? |
Yoksa onlar (senin için) O şâirdir, zamanın tokadını yemesini bekliyoruz mu diyorlar? |
Yoksa onlar (senin hakkında): "Bir şâ´irdir, zamanın felâketlerine çarpılmasını gözetliyoruz" mu diyorlar? |
(29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?» |
27 / 523 |
Tur Suresi
31.Ayet |
قُلْ تَرَبَّصُوا فَإِنِّي مَعَكُمْ مِنَ الْمُتَرَبِّصِينَ -31 |
Onlara de ki: “Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” |
De ki: Gözetin, çünkü ben de sizinle gözetenlerdenim. |
De ki, siz bekleye durun, doğrusu ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. |
De ki: "Gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim. (Bakalım hangimiz felâketlere çarpılacağız?)" |
De ki: «Gözetiniz, ben de şüphe yok sizinle beraber gözeticilerdenim.» |
27 / 523 |