SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şura Suresi
23.Ayet |
ذَٰلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ۗ قُلْ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَىٰ ۗ وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ -23 |
İşte bu, Allah’ın, inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: “Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.” Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir. |
İşte bu müjdedir ki Allah iyman edip iyi iyi işler yapan kullarına tebşir buyuruyor. De ki; buna karşı sizden yakınlıkta sevgiden başka bir ecir istemem ve her kim çalışır bir güzellik kazanırsa ona onda daha ziyade bir güzellik veririz, çünkü Allah gafurdur, şekûrdur. |
İşte bununla Allah, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunan kullarını müjdeler. De ki: Ben, (Allah´ın buyruklarını tebliğ hususunda) yakınlıkta, hısımlıkta sevgiden başka sizden bir ücret istemiyorum. Kim çalışıp iyilik kazanırsa, ona, ondaki iyiliği artırırız. Çünkü Allah, gerçekten çok bağışlayandır ve şükredene nîmetini artırandır. |
Allâh´ın, inanan ve iyi işler yapan kullarını müjdelediği (büyük lutuf). De ki: "Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ancak (Allah´a) yaklaşmayı arzu ediyorum." Kim bir iyilik yaparsa onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allâh bağışlayan, (iyiliğe) karşılık verendir. |
İşte bu, o (haber)dir ki, Allah imân eden ve sâlih sâlih amellerde bulunan kullarına tebşir eder. De ki: «Ben bunun üzerine sizden akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum.» Ve kim bir güzellik kazanırsa onun için onda bir güzelik arttırırız. Şüphe yok ki Allah gafûrdur, şekûrdur. |
25 / 485 |
Şura Suresi
24.Ayet |
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا ۖ فَإِنْ يَشَإِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَىٰ قَلْبِكَ ۗ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ ۚ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ -24 |
Yoksa “Yalan uydurup Allah’a iftira etti” mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah batılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanları) hakkıyla bilendir. |
Yoksa Allaha iftira etti bir yalanı mı diyorlar? Allah dilerse senin de kalbini üstünden mühürleyiverir, Allah batılı mahveder de kelimatı ile hakkı ıhkak eyler, şübhesiz ki o bütün sînelerin künhünü bilir |
Yoksa (senin için) Allah´a karşı yalan uydurdu mu diyorlar ? Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah kendi sözleriyle bâtılı yok eder; hakkı isbât edip ortaya koyar. Şüphesiz ki O, gönüllerde dönüp dolaşanı bilir. |
Yoksa: "Allah´a yalan uydurdu" mu diyorlar? Öyle bir durumda Allâh, dilese senin kalbine mühür basar; bâtılı mahveder, hakkı sözleriyle yerleştirir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü bilir. |
Yoksa derler mi ki: «Allah´a karşı yalan yere iftirada bulundu?» Eğer Allah dilese senin kalbin üzerine mühür basar ve bâtılı mahveder ve kelimeleriyle hakkı tahakkuk ettirir. Şüphe yok ki O, göğüslerde olanı bilicidir. |
25 / 485 |
Şura Suresi
25.Ayet |
وَهُوَ الَّذِي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَعْفُو عَنِ السَّيِّئَاتِ وَيَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَ -25 |
O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir. |
Hem odur ki o, kullarından tevbeyi kabul eder ve kabahatlerden afiv buyurur ve her ne yaparsanız bilir |
O ki, kullarının tevbelerini kabul eder, kötülüklerini affeder ve neler işlediklerini bilir. |
O´dur ki kullarından tevbeyi kabul eder, kötülüklerden geçer ve yaptıklarınızı bilir. |
Ve O, o zâttır ki, kullarından tevbeyi kabul eder ve günahlardan affeyler ve ne yapar olduklarınızı bilir. |
25 / 485 |
Şura Suresi
26.Ayet |
وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ ۚ وَالْكَافِرُونَ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ -26 |
Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir. Kâfirler için ise çetin bir azap vardır. |
Ve iyman edip salih ameller yapanlara icabet buyurur, fazlından onlara ziyade de verir, küfredenlere gelince onlara şiddetli bir azâb var |
İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanların (dilek ve dualarını) kabul eder de kendi bol nimetinden, geniş ihsanından onlara artırır. Kâfirlere gelince: Onlar için çok çetin bir azâb vardır. |
İnanan ve iyi işler yapanların dileklerini kabul eder; lutuf ve kereminden onlara, daha fazlasını da verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azâb vardır. |
Ve imân edenlere ve sâlih sâlih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara fazlından (sevaplarını) arttırır. Kâfirlere gelince onlar için şiddetli bir azap vardır. |
25 / 485 |
Şura Suresi
27.Ayet |
وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاءُ ۚ إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ -27 |
Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir. |
Bununla beraber Allah kullarına rızkı bol bol seriverse Arzda azar ve taşgınlık ederlerdi. Ve lâkin dilediği kadar bir mıkdar ile indiriyor, şübhesiz ki o kullarına habîrdir, basîrdir. |
Eğer Allah, rızkı kullarına iyice genişletip bol bol verseydi, elbette azıp tuğyan ederlerdi. Fakat onu dilediği ölçüye göre indirir. Şüphesiz ki O, kullarından haberlidir, görendir. |
Allâh kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat (O rızkı) dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü O, kullarını(n her halini) haber alandır, görendir. |
Ve eğer Allah, rızkı kulları için yayacak olsa elbette yerde haddi tecavüz ederlerdi. Velâkin dilediğini bir miktar ile indiriyor. Şüphe yok ki O, kullarından haberdardır. Ve (hepsini) görücüdür. |
25 / 485 |
Şura Suresi
28.Ayet |
وَهُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ ۚ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ -28 |
O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır. |
Ve öyledir ki o, ümidi kesmişlerken feyz indirir ve rahmetini neşr eder, o öyle veliy, öyle hamîddir. |
O ki, (kulları) umutlarını kestikten sonra yağmur indirir de rahmetini yayar. (Gerçek) dost ve yardımcı O´dur, övülmeğe de lâyık O´ dur. |
O´dur ki (kulları) umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir, rahmetini yayar. O velidir, övülmüştür. |
Ve O, o (Hâlık-i Azîm)dir ki, ümitsizliğe düştüklerinden sonra, yağmuru indirir ve rahmetini neşreder ve O´dur velî, hamîd olan O´dur. |
25 / 485 |
Şura Suresi
29.Ayet |
وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَثَّ فِيهِمَا مِنْ دَابَّةٍ ۚ وَهُوَ عَلَىٰ جَمْعِهِمْ إِذَا يَشَاءُ قَدِيرٌ -29 |
Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, O’nun varlığının delillerindendir. O, dilediği zaman, onları bir araya getirmeye de gücü yetendir. |
O Göklerin ve Yerin yaradılışı ve onlarda ürettiği her dabbenin üretilişi de onun âyâtındandır ve o dileyeceği zaman onları toplamağa da kadirdir. |
O´nun varlığına (delâlet eden) belgelerden biri de, göklerin ve yerin yaratılması ve ikisinde serpiştirip yaydığı canlılardır. O´nun, dilediği zaman onları toplayıp biraraya getirmeğe gücü ve kudreti yeter. |
Gökleri, yeri ve bunların içine yaydığı canlıları yaratması da O´nun âyetlerinden (birliğinin ve kudretinin işâretlerinden)dir. O, dilediği zaman onları toplamağa da kâdirdir. |
Ve göklerin ve yerin yaradılışı O´nun âyetlerindendir. Onlarda her hareket edenden yaymış olduğu şeyde ve o dilediği zaman onları toplamaya da kâdirdir. |
25 / 485 |
Şura Suresi
30.Ayet |
وَمَا أَصَابَكُمْ مِنْ مُصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ -30 |
Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder. |
Başınıza ne musıybet geldi ise kendi ellerinizin kazancı iledir, halbuki bir çoğundan afvediyor. |
Başınıza gelen her musîbet, ellerinizle işleyip kazandığınız (günah ve kötülükler) yüzündendir. (Bununla beraber) çoğunu affeder. |
Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir. (Allâh, hatâlarınızın) Birçoğunu da affeder. |
Ve size musibetten her ne şey isabet ederse kendi ellerinizin kazandığı şey sebebiyledir ve bir çoğundan ise affeder. |
25 / 485 |
Şura Suresi
31.Ayet |
وَمَا أَنْتُمْ بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ ۖ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ -31 |
Yeryüzünde O’nu âciz bırakamazsınız. Sizin için Allah’tan başka hiçbir dost ve yardımcı yoktur. |
Hem siz Arzda âciz bırakacak değilsiniz ve size Allahdan başka kurtaracak ne bir hâmî, ne de bir yardımcı yoktur. |
Siz yeryüzünde (Allah´ı) âciz bırakacak (güçte) değilsiniz. Sizin için Allah´tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır. |
Siz, yeryüzünde O(nun cezâsı)na engel olamazsınız. Sizin Allah´tan başka ne bir veliniz, ne de bir yardımcınız vardır. |
Ve siz yeryüzünde âciz bırakıcılar değilsiniz ve sizin için Allah´tan başka bir hâmi ve bir yardımcı da yoktur. |
25 / 485 |