KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 527. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Necm Suresi

45.Ayet
وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ -45 (45-46) Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır. Hakıkat odur erkeği dişiyi iki eş yaratan (45-46) Ve gerçekten O´dur, nutfeden atıldığında (ana rahmine intikal ettiğinde) erkeği dişiyi çift yaratan. O yarattı iki çifti: erkeği ve dişiyi, Ve muhakkak ki, iki çifti, erkek ile dişiyi o yarattı. 27 / 527
Necm Suresi

46.Ayet
مِنْ نُطْفَةٍ إِذَا تُمْنَىٰ -46 (45-46) Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır. Bir nutfeden ekildiği zaman (45-46) Ve gerçekten O´dur, nutfeden atıldığında (ana rahmine intikal ettiğinde) erkeği dişiyi çift yaratan. Atıldığı zaman nutfe (sperm)den. Bir nutfeden rahîmlere döküldüğü zaman. 27 / 527
Necm Suresi

47.Ayet
وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَىٰ -47 Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir. Şübhesiz ona aiddir neş´eti uhrâ da Sonradan oluşturup yaratma da O´na aittir. Şüphesiz tekrar yaratmak da O´nun işidir. Ve muhakkak ki O´na aittir, ölenlerin bilâhare diriltilmeleri. 27 / 527
Necm Suresi

48.Ayet
وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَىٰ وَأَقْنَىٰ -48 Şüphesiz O, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardı ve varlık sahibi kıldı. Hakıkat zengin eden, sermaye veren o Ve şüphesiz O, hem zengin edendir, hem anasermaye verendir. Zengin eden O´dur, bol verip memnun eden O. Ve şüphe yok ki, O´dur zengin eden ve fakir düşüren O´dur. 27 / 527
Necm Suresi

49.Ayet
وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَىٰ -49 Şüphesiz O, Şi’râ’nın Rabbidir. Ve hakıkat Şi´ranın rabbı o Ve elbette ki O, Şi´râ yıldızı´nın da Rabbıdır. (Taptıkları) Şi´râ (yıldızı)nın Rabbi O´dur. Ve muhakkak ki, Şi´ra (yıldızı)nın Rabbi O´dur. 27 / 527
Necm Suresi

50.Ayet
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ -50 (50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı. Ve fil´vakı´ o helâk etti evvelki Âd´ı (50-51) Ve gerçekten O, ilk Âd´ı ve Semûd´u yok edip geriye bırakmayandır. O helâk etti, önce gelen ´Âd´ı, Ve şüphe yok ki, O helâk etti evvelki Âd´i. 27 / 527
Necm Suresi

51.Ayet
وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ -51 (50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı. Ve Semûd´u da hiç bırakmadı (50-51) Ve gerçekten O, ilk Âd´ı ve Semûd´u yok edip geriye bırakmayandır. Semûd´u, komadı (onları). (51-52) Ve Semûd´u (da o helâk etti) artık (onlardan hiçbirini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler). 27 / 527
Necm Suresi

52.Ayet
وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ -52 Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi. Daha evvel de Nuhun kavmını, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar Daha önce Nûh milletini de yok edendir. Çünkü onlar, hem çok zâlim, hem çok azgın idiler. Önceden de Nûh kavmini (helâk etmişti). Çünkü onlar daha zâlim ve azgın idiler. (51-52) Ve Semûd´u (da o helâk etti) artık (onlardan hiçbirini) bırakmadı. Ve evvelce de Nûh kavmini (helâk etmişti). Şüphe yok ki, onlar olmuşlardı onlar, en zalim ve en azgın (kimseler). 27 / 527
Necm Suresi

53.Ayet
وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ -53 (53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür. Mü´tefikeyi de Haviyeye attı Yerlebir edilecek kasabaların, O, altını üstüne getirdi de, Altı üstüne getirilen kentleri (Lût kavminin oturduğu bölgeleri) devirip yıktı. (53-54) Mü´tefike´yi de yerlere atıverdi. Artık onların yurdlarını kaplayan kapladı. 27 / 527
Necm Suresi

54.Ayet
فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ -54 (53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür. Sardırttı da onlara o sardırdığını Onları örtecek şeyler örttü de örttü.. Onların üstüne neler çöktü, neler! (53-54) Mü´tefike´yi de yerlere atıverdi. Artık onların yurdlarını kaplayan kapladı. 27 / 527
Necm Suresi

55.Ayet
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ -55 O hâlde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!). Şimdi rabbının hangi eltafına şekkedersin? Artık Rabbının hangi nimetinde şüphe edersin ? O halde Rabbinin hangi ni´metinden kuşku duyuyorsun? (55-56) Artık Rabbin hangi nîmetlerinde şek edersin? İşte bu da evvelki korkutuculardan bir korkutucudur. 27 / 527
Necm Suresi

56.Ayet
هَٰذَا نَذِيرٌ مِنَ النُّذُرِ الْأُولَىٰ -56 Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır. Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar Bu (Muhammed) ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. Bu (Kur´ân veya peygamber) de ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. (55-56) Artık Rabbin hangi nîmetlerinde şek edersin? İşte bu da evvelki korkutuculardan bir korkutucudur. 27 / 527
Necm Suresi

57.Ayet
أَزِفَتِ الْآزِفَةُ -57 Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı. Yaklaştı yaklaşıcı Yaklaşan yaklaşıyor (kurtuluş yok). O yaklaşıcı, yaklaştı. (57-58) Saat yaklaştı Kıyamet tekarrüb etti. Onun için Allah Teâlâ´dan başka yoktur bir açıcı. 27 / 527
Necm Suresi

58.Ayet
لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ -58 Onu Allah’tan başka açacak kimse yoktur. Yoktur ona Allahdan başka açıcı Onu Allah´tan başka açıp ortaya koyacak yok. Onu Allah´tan başka açacak (geldiği zaman kaldıracak, vaktini erteleyecek veya onun ne zaman geleceğini belirleyecek) kimse yoktur. (57-58) Saat yaklaştı Kıyamet tekarrüb etti. Onun için Allah Teâlâ´dan başka yoktur bir açıcı. 27 / 527
Necm Suresi

59.Ayet
أَفَمِنْ هَٰذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ -59 (59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz Yoksa bu söze mi şaşıyorsunuz? Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz? (59-60) Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? 27 / 527
Necm Suresi

60.Ayet
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ -60 (59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? Gülüyorsunuz ve (fakat) ağlamıyorsunuz. Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? (59-60) Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? 27 / 527
Necm Suresi

61.Ayet
وَأَنْتُمْ سَامِدُونَ -61 (59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller? Ve siz gaflet içinde diretiyorsunuz. Ve siz baş kaldırıyorsunuz? Ve halbuki siz gâfillersiniz 27 / 527
Necm Suresi

62.Ayet
فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا ۩ ۩ -62 Haydi Allah’a secde edin ve O’na kulluk edin. Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin Artık Allah´a secde edip O´na kulluk edin !. Haydi Allah´a secde edin ve kulluk edin! Artık Allah için secde ediniz ve ibadette bulununuz. 27 / 527
Kamer Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ -1 Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Yaklaştı Saat, yarıldı Kamer Kıyâmet´in kopuş saati yaklaştı, Ay yarıldı. O sâ´at yaklaştı, ay yarıldı. Kıyamet yaklaştı ve ay ikiye ayrıldı. 27 / 527
Kamer Suresi

2.Ayet
وَإِنْ يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ -2 Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler. Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir Bir âyet (açık bir belge, bir mu´cize) görseler yüzçevirirler ve «devamedegelen bir sihir» derler. Bir mu´cize görecek olsalar yüz çevirirler ve "Süregelen bir büyüdür" derler. Onlar, bir mûcize görecek olsalar, yüz çevirirler ve daimi bir büyüdür derler. 27 / 527
Kamer Suresi

3.Ayet
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ -3 Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir. Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekır (Hakk´ı) yalanladılar da kendi heveslerine uydular. Oysa her işin kararlaştırılmış bir vakti vardır. Yalanladılar, nefislerinin heveslerine uydular. Halbuki her iş, yerini bulacaktır (Allâh´ın kararına kimse engel olamaz). Ve onlar tekzîp ettiler ve kendi hevâlarına uydular. Halbuki, her iş kararlaşmıştır. 27 / 527
Kamer Suresi

4.Ayet
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنَ الْأَنْبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ -4 Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi. Celâlim hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var And olsun ki, onlara öyle haberler geldi ki içinde onları (tutumlarından) vazgeçirecek olanı da vardı. Andolsun, onlara, (bâtılda kalmalarını) önleyecek (ibret verici olayları anlatan) haberler geldi. Andolsun ki, onlara haberlerden öylesi gelmiştir ki, onda sakındıracak öğüt vardır. 27 / 527
Kamer Suresi

5.Ayet
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ -5 Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor! Bir hikmet-i baliga, fakat inzarlar faide vermiyor. Gayesinin doruğuna yükselmiş bir hikmet! Ne var ki, uyarmalar, korkutmalar yarar sağlamıyor. Bunlar üstün hikmettir! Ama uyarılar fayda vermiyor. Son derecedeki bir hikmettir. Fakat bu korkutucular bir faidebahş olmuyor. 27 / 527
Kamer Suresi

6.Ayet
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَىٰ شَيْءٍ نُكُرٍ -6 (6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey´e çağırır Onlardan yüzçevir. O gün çağrıcı, bilinmedik (korkunç) bir şeyle çağırır. Öyleyse sen de onlardan yüz çevir; o çağırıcının görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağıracağı gün, Artık sen onlardan yüz çevir. O gün ki dâvetci bir korkunç, nâhoş bir şeye dâvet eder. 27 / 527
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014