KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 389. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Kasas Suresi

36.Ayet
فَلَمَّا جَاءَهُمْ مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي آبَائِنَا الْأَوَّلِينَ -36 Mûsâ, onlara delillerimizi apaçık olarak getirince onlar, “Bu, ancak uydurulmuş bir sihirdir. Biz geçmiş atalarımızın zamanında böyle bir şeyin varlığını duymadık” dediler. Vaktâ ki Musâ bunun üzerine açık açık âyetlerimizle onlara vardı bu, dediler: sırf uydurma bir sihir, biz bunu evvelki atalarımızda dahi işitmedik Musâ, açık-seçik belge ve mu´cizelerle onlara gelince, «bu ancak uydurulmuş bir sihirdir. Önce gelen atalarımızdan böyle bir şey işitmedik» dediler. Mûsâ, onlara açık açık âyetlerimizle gelince: "Bu uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. İlk atalarımız arasında böyle bir şey (olduğunu) işitmedik." dediler. Vaktâ ki, Mûsa onlara bizim gayet açık açık âyetlerimizle geldi, dediler ki: «Bu başka değil, ancak uydurulmuş bir sihirdir ve biz bunu evvelki atalarımızdan işitmedik.» 20 / 389
Kasas Suresi

37.Ayet
وَقَالَ مُوسَىٰ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَنْ جَاءَ بِالْهُدَىٰ مِنْ عِنْدِهِ وَمَنْ تَكُونُ لَهُ عَاقِبَةُ الدَّارِ ۖ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ -37 Mûsâ, “Katından kimin hidayet getirdiğini ve bu yurdun (güzel) sonucunun kimin olacağını Rabbim daha iyi bilir. Doğrusu zalimler kurtuluşa eremezler” dedi. Musâ da, rabbım daha iyi bilir, dedi: tarafından hidayetle gelen kim? Ve yurdun akıbeti kimin olur? Doğrusu bu: zalimler felâh bulmaz Musâ dedi ki: «Rabbim kendi katından kimin doğru yol üzere geldiğini ve (Dünya ile Âhiret) yurdunun neticesi kimin olacağını daha iyi bilir. Gerçek şu ki, zâlimler kurtuluşa eremezler.» Mûsâ, "Rabbim, kimin kendisinin yanından hidâyet getirdiğini ve bu (dünyâ) evin(in) sonun(da güzel sonuc)un kime âidolacağını daha iyi biliyor. Muhakkak ki zâlimler iflah olmaz" dedi. Mûsa da dedi ki: «Rabbim, kendi nezdinde kimin hidâyet ile geldiğini ve yurdun akibetinin kimin için olacağını daha iyi bilendir. Şüphe yok ki zalimler, felâh bulamazlar.» 20 / 389
Kasas Suresi

38.Ayet
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرِي فَأَوْقِدْ لِي يَا هَامَانُ عَلَى الطِّينِ فَاجْعَلْ لِي صَرْحًا لَعَلِّي أَطَّلِعُ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبِينَ -38 Firavun, “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için bir ateş yakıp tuğla pişir de bana bir kule yap! Belki Mûsâ’nın ilâhına çıkar bakarım(!) Şüphesiz ben onun mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum” dedi. Fir´avn ise dedi ki: Ey millet, ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum, haydi benim için çamura ocağı yak da ya Hâmân bana bir kule yap belki Musânın tanrısına muttali´ olurum, maamafih ben onu her halde yalancılardan sanıyorum Fir´avn dedi ki: «Ey ileri gelenler ! Ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum. Ey Hâmân ! Balçık(tan hazırlanan tuğlalar) üzerinde ateş yak da benim için bir kule yap ; belki Musa´nın tanrısına doğru yükselip onun hakkında bir şeyler öğrenirim. Doğrusu, ben, Musa´yı yalancılardan sanıyorum.» Fir´avn dedi ki: "Ey ileri gelenler, ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum, ey Hâmân, haydi benim için çamurun üzerinde ateş yak(arak tuğla imal et de) bana bir kule yap, belki Mûsâ´nın tanrısına çıkarım, çünkü ben onu (Mûsâ´yı) yalancılardan sanıyorum." Fir´avun da dedi ki: «Ey Eşraf! Ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiş değilim, haydi ey Haman! Benim için çamurun üzerine ateş yak (tuğla yap) hemen benim için bir köşk yapıver. Umulur ki, ben Mûsa´nın ilâhına muttali olurum ve şüphe yok ki, ben O´nu (Musa´yı) yalancılardan sanıyorum.» 20 / 389
Kasas Suresi

39.Ayet
وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ إِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ -39 O ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Hem de o ve askerleri yeryüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve zannettiler ki onlar bize iâde olunmıyacaklar O ve askerleri yeryüzünde haksız olarak gurura kapılıp büyüklük tasladılar ve zannettiler ki bize hiç döndürülmeyecekler. O (Fir´avn) ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve kendilerinin bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Ve o da (Fir´avun da) askerleri de yeryüzünde haksız yere kibirlendiler ve sandılar ki, onlar Bize döndürülmeyeceklerdir. 20 / 389
Kasas Suresi

40.Ayet
فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ ۖ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمِينَ -40 Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak! Biz de kendisini ve ordularını tuttuk da deryaya fırlatıverdik, şimdi bak o zâlimlerin akıbeti nasıl oldu? Biz onu da, askerlerini de yakalayıp (Kızıldeniz´in) sularına fırlatı verdik. Bir bak, o zâlimlerin sonu ne oldu.. Biz de onu ve askerlerini tuttuk, suya attık; bak, o zâlimlerin sonu nasıl oldu! Onu da, askerlerini de yakaladık, onları hemen denize atıverdik. Artık bak ki, zalimlerin akibeti nasıl oldu? 20 / 389
Kasas Suresi

41.Ayet
وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ ۖ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ لَا يُنْصَرُونَ -41 Biz onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü de kendilerine yardım edilmeyecektir. Biz onları öyle baş kumandanlar yaptık ki ateşe da´vet ederler ve kıyamet günü yardım olunmazlar Biz, onları (tuttukları yol gereği) Cehennem ateşine davet eden liderler kıldık ve Kıyamet gününde ise yardım göremiyecekler. Biz onları ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyâmet günü asla yardım olunmazlar. Ve onları ateşe dâvet eder ön ayaklar kıldık, yevm-i Kıyamette ise yardım olunmayacaklardır. 20 / 389
Kasas Suresi

42.Ayet
وَأَتْبَعْنَاهُمْ فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً ۖ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ هُمْ مِنَ الْمَقْبُوحِينَ -42 Bu dünyada onları lânete uğrattık. Kıyamet gününde de onlar iğrenç kılınmış kimselerden olacaklardır. Hem kendilerine bu Dünyada arkalarından bir lâ´net yağdırmaktayız hem de Kıyamet günü bunlar pek menfurlardandırlar Bu Dünya´da peşlerinden lanet gönderdik ; Kıyamet gününde ise çok çirkin suratlılardan olacaklardır. Bu dünyâ hayâtında biz onların ardına bir la´net taktık (dâimâ la´netle anılacaklardır). Kıyâmet günü ise onlar çirkinleştirilenlerdendir. Ve onlara bu dünyada bir lânet tâbi kıldık, Kıyamet gününde ise onlar çok çirkin kimselerdendirler. 20 / 389
Kasas Suresi

43.Ayet
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِ مَا أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْأُولَىٰ بَصَائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ -43 Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ’ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Celâlim hakkı için biz Mûsâya o kitabı kurûnı ûlâyı ihlâk ettiğimizden sonra nâsın vicdanlarını tenvir edecek basîretler ve bir hidayet-ü rahmet olmak üzere verdik, gerek ki tezekkür ederler Ve and olsun ki biz, önceki kuşakları yok ettikten sonra Musâ´ya, insanların kalb ve vicdanlarını açıp aydınlatacak, doğru yol (rehberi) ve rahmet olacak Kitab´ı verdik; ola ki düşünüp öğüt alırlar. Andolsun biz, ilk nesilleri (Nûh, Hûd, Sâlih ve Lût kavimlerini) helâk ettikten sonra Mûsâ´ya, insanların gönül gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitabı verdik, belki düşünür, öğüt alırlar diye. Celâlim hakkı için evvelki asırlardakileri helâk ettikten sonra nâs için kalp gözleri ve bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere Mûsa´ya kitap verdik. Gerek ki, düşünürler (diye). 20 / 389
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014