SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şuara Suresi
184.Ayet |
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ -184 |
“Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.” |
O sizi ve sizden evvelki cibilleti yaratan hâlıktan korkun |
Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan (O eşsiz kudret)ten korkun» dedi. |
"Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korkun. |
«Ve sizi ve sizden evvelki ümmetleri yaratandan korkun.» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
185.Ayet |
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ -185 |
Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.” |
Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin |
«Sen ancak büyülenmiş (aklî dengesini kaybetmiş)lerden birisin. |
Dediler: "Sen iyice büyülenmişlerdensin." |
Dediler ki: «Şüphe yok, sen (iyice) büyülenmişlerdensin.» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
186.Ayet |
وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ -186 |
“Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” |
Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz |
Sen ancak bizim gibi bir insansın ; biz seni elbette yalancılardan sanıyoruz. |
"Sen de bizim gibi bir insansın, biz seni mutlaka yalancılardan sanıyoruz." |
«Ve sen bizim gibi bir insandan başka değilsin. Ve seni muhakkak yalancılardan zannediyoruz.» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
187.Ayet |
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -187 |
“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.” |
Üzerimize Semâdan bir kıt´ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen |
Eğer doğrulardan isen haydi göğün bir parçasını üzerimize düşür» dediler. |
"Eğer doğrulardansan o halde üzerimize gökten parçalar düşür." |
«Artık sen eğer sâdıklardan isen üzerimize gökten bir parça düşürüver.» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
188.Ayet |
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ -188 |
Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi. |
Rabbım a´lemdir, dedi: yaptıklarınıza |
Şuâyb onlara: «Rabbim yapageldiğinizi cok iyi bilir» dedi. |
"Rabbim yaptığınızı daha iyi bilir" dedi. |
Dedi ki: «Rabbim yapar olduğunuza pek ziyâde alîmdir.» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
189.Ayet |
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -189 |
Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. |
Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi |
Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi. |
Onu yalanladılar, nihâyet o gölge gününün azâbı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azâbı idi. |
Velhasıl O´nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
190.Ayet |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -190 |
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. |
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı |
Bunda elbette bir öğüt ve ibret vardır. Zaten onların çoğu mü´min değildi. |
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır ama yine çokları inanmazlar. |
Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü´min kimseler olmadı. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
191.Ayet |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -191 |
Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. |
Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm |
Şüphesiz ki, Rabbın çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir. |
Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. |
Ve şüphe yok ki, senin Rabbin elbette o, azîzdir, rahîmdir. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
192.Ayet |
وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -192 |
Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir. |
Ve hakıkat bu (kur´an) rabbül´âlemînin şübhesiz bir tenzilidir |
Gerçekten bu Kur´ân, âlemlerin Rabbından indirilmedir. |
Muhakkak ki o (Kur´ân), âlemlerin Rabbinin indirmesidir. |
Ve şüphe yok ki, o (Kur´an) âlemlerin Rabbinin indirmiş olduğudur. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
193.Ayet |
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ -193 |
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. |
Onu Ruhı emîn indirdi |
(193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. |
Onu, er-Rûhu´l-Emin (güvenilir ruh, Cebrâil) indirdi: |
Onu Rûh-ül-Emîn indirdi. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
194.Ayet |
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ -194 |
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. |
Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın |
(193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. |
Senin kalbine; uyarıcılardan olman için, |
Senin kalbin üzerine, tâ ki, sen korkutuculardan olasın. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
195.Ayet |
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ -195 |
(193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. |
Açık parlak bir Arabi lisan ile |
(193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. |
Apaçık Arapça bir dille. |
(195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
196.Ayet |
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ -196 |
Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı. |
Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var |
Hem o, öncekilere (indirilen semavî) kitaplarda da (bazı özellikleriyle) vardır. |
O(nun içeriği), evvelkilerin Kitaplarında da vardır. |
(195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
197.Ayet |
أَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ آيَةً أَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ -197 |
İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir? |
Onu Beni İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi |
Onu İsrail oğulları´ndan olan ilim adamlarının bilmesi onlar için (gerçeği yansıtan) bir belge ve kanıt değil midir? |
İsrâiloğulları bilginlerinin onu bilmesi de onlar için (Kur´ân´ın Güvenilir Rûh tarafından vahyedildiğine) yeterli bir delil değil mi? |
Onlar için bir delil olmuş değil midir, onu Benî İsrail âlimlerinin bilir olmaları. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
198.Ayet |
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ -198 |
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. |
Eğer onu Arabca bilmiyenlerin birine indirseydik de |
(198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. |
Biz onu yabancılardan birine indirseydik de, |
(198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
199.Ayet |
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ -199 |
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. |
o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi |
(198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. |
Onu onlara okusaydı, ona inanmazlardı: |
(198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
200.Ayet |
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ -200 |
İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk. |
Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur. |
(200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. |
Biz onu, suçluların kalblerine öyle soktuk. |
İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
201.Ayet |
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ -201 |
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. |
İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar |
(200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. |
Acı azâbı görünceye kadar da ona inanmazlar. |
O pek acılı azabı görünceye değin ona (Kur´an´a) imân etmezler. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
202.Ayet |
فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -202 |
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. |
Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken |
Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de, |
Azâb onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar. |
Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir. |
19 / 374 |
Şuara Suresi
203.Ayet |
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَ -203 |
(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. |
Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi? |
Acaba bize mühlet verilmez mi ? derler. |
(Birden onu karşılarında bulunca) "Acaba bize süre verilir mi?" derler. |
İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?» |
19 / 374 |
Şuara Suresi
204.Ayet |
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ -204 |
Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar? |
Ya şimdi azâbımızı iviyorlar mı? |
Onlar azabımızı mı acele istiyorlar ? |
Hâlâ bizim azâbımızı mı acele istiyorlar (doğru söyleyenlerden isen bizi tehdid ettiğin azâbı getir mi diyorlar)? |
Şimdi Bizim azabımızı isti´cal mi ederler? |
19 / 374 |
Şuara Suresi
205.Ayet |
أَفَرَأَيْتَ إِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ -205 |
Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak, |
Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek |
(205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, |
Baksana, biz onları yıllarca yaşatsak, |
Gördün mü onları senelerce faidelendirmiş olsak? |
19 / 374 |
Şuara Suresi
206.Ayet |
ثُمَّ جَاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَ -206 |
Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?) |
Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa |
(205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, |
Sonra tehdid edildikleri (azâb) kendilerine gelse, |
Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa. |
19 / 374 |