KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 374. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Şuara Suresi

184.Ayet
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ -184 “Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının.” O sizi ve sizden evvelki cibilleti yaratan hâlıktan korkun Sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan (O eşsiz kudret)ten korkun» dedi. "Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korkun. «Ve sizi ve sizden evvelki ümmetleri yaratandan korkun.» 19 / 374
Şuara Suresi

185.Ayet
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ -185 Onlar şöyle dediler: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.” Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin «Sen ancak büyülenmiş (aklî dengesini kaybetmiş)lerden birisin. Dediler: "Sen iyice büyülenmişlerdensin." Dediler ki: «Şüphe yok, sen (iyice) büyülenmişlerdensin.» 19 / 374
Şuara Suresi

186.Ayet
وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ -186 “Sen sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz Sen ancak bizim gibi bir insansın ; biz seni elbette yalancılardan sanıyoruz. "Sen de bizim gibi bir insansın, biz seni mutlaka yalancılardan sanıyoruz." «Ve sen bizim gibi bir insandan başka değilsin. Ve seni muhakkak yalancılardan zannediyoruz.» 19 / 374
Şuara Suresi

187.Ayet
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -187 “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.” Üzerimize Semâdan bir kıt´ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen Eğer doğrulardan isen haydi göğün bir parçasını üzerimize düşür» dediler. "Eğer doğrulardansan o halde üzerimize gökten parçalar düşür." «Artık sen eğer sâdıklardan isen üzerimize gökten bir parça düşürüver.» 19 / 374
Şuara Suresi

188.Ayet
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ -188 Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi. Rabbım a´lemdir, dedi: yaptıklarınıza Şuâyb onlara: «Rabbim yapageldiğinizi cok iyi bilir» dedi. "Rabbim yaptığınızı daha iyi bilir" dedi. Dedi ki: «Rabbim yapar olduğunuza pek ziyâde alîmdir.» 19 / 374
Şuara Suresi

189.Ayet
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -189 Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi. Onu yalanladılar, nihâyet o gölge gününün azâbı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azâbı idi. Velhasıl O´nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. 19 / 374
Şuara Suresi

190.Ayet
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -190 Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Bunda elbette bir öğüt ve ibret vardır. Zaten onların çoğu mü´min değildi. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır ama yine çokları inanmazlar. Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü´min kimseler olmadı. 19 / 374
Şuara Suresi

191.Ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -191 Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Şüphesiz ki, Rabbın çok üstündür, çok güçlüdür, çok merhamet sahibidir. Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. Ve şüphe yok ki, senin Rabbin elbette o, azîzdir, rahîmdir. 19 / 374
Şuara Suresi

192.Ayet
وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -192 Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir. Ve hakıkat bu (kur´an) rabbül´âlemînin şübhesiz bir tenzilidir Gerçekten bu Kur´ân, âlemlerin Rabbından indirilmedir. Muhakkak ki o (Kur´ân), âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Ve şüphe yok ki, o (Kur´an) âlemlerin Rabbinin indirmiş olduğudur. 19 / 374
Şuara Suresi

193.Ayet
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ -193 (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Onu Ruhı emîn indirdi (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. Onu, er-Rûhu´l-Emin (güvenilir ruh, Cebrâil) indirdi: Onu Rûh-ül-Emîn indirdi. 19 / 374
Şuara Suresi

194.Ayet
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ -194 (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Senin kalbin üzerine ki o münzirlerden olasın (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. Senin kalbine; uyarıcılardan olman için, Senin kalbin üzerine, tâ ki, sen korkutuculardan olasın. 19 / 374
Şuara Suresi

195.Ayet
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ -195 (193-195) Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh (Cebrail) senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir. Açık parlak bir Arabi lisan ile (193-194-195) Uyarıcılardan olasın diye Ruhu´l-emîn (Melek Cebrail) onu senin kalbine açık-seçik Arap diliyle indirmiştir. Apaçık Arapça bir dille. (195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. 19 / 374
Şuara Suresi

196.Ayet
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ -196 Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı. Hem o şübhesiz evvelkilerin kitablarında da var Hem o, öncekilere (indirilen semavî) kitaplarda da (bazı özellikleriyle) vardır. O(nun içeriği), evvelkilerin Kitaplarında da vardır. (195-196) Pek açık olan Arabî bir lisan ile. Ve şüphe yok ki, o, daha evvelkilerin kitaplarında da (mezkûr)dur. 19 / 374
Şuara Suresi

197.Ayet
أَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ آيَةً أَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ -197 İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar (Mekke müşrikleri) için bir delil değil midir? Onu Beni İsrail ulemasının bilmesi de onlara bir âyet (bir delil) değil mi Onu İsrail oğulları´ndan olan ilim adamlarının bilmesi onlar için (gerçeği yansıtan) bir belge ve kanıt değil midir? İsrâiloğulları bilginlerinin onu bilmesi de onlar için (Kur´ân´ın Güvenilir Rûh tarafından vahyedildiğine) yeterli bir delil değil mi? Onlar için bir delil olmuş değil midir, onu Benî İsrail âlimlerinin bilir olmaları. 19 / 374
Şuara Suresi

198.Ayet
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ -198 (198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. Eğer onu Arabca bilmiyenlerin birine indirseydik de (198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. Biz onu yabancılardan birine indirseydik de, (198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. 19 / 374
Şuara Suresi

199.Ayet
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ -199 (198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi (198-199) Eğer Kur´ân´ı Arap olmayanlardan birine indirseydik, o da onlara bunu okusaydı, yine de ona inanacak değillerdi. Onu onlara okusaydı, ona inanmazlardı: (198-199) Eğer onu Arapça bilmeyenlerin bazısı üzerine indirmiş olsa idik. Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. 19 / 374
Şuara Suresi

200.Ayet
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ -200 İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk. Biz onu mücrimlerin kalblerine öyle sokmuşuzdur. (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. Biz onu, suçluların kalblerine öyle soktuk. İşte öylece onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokmuşuzdur. 19 / 374
Şuara Suresi

201.Ayet
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ -201 (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. İyman etmezler ana tâ o elim azâbı görecekleri deme kadar (200-201) İşte biz onu (=inkâr ve sapıklığı) böylece suçlu günahkârların kalblerine aktarıp soktuk da elem verici azabı görmedikçe mümkün değil ona inanmazlar. Acı azâbı görünceye kadar da ona inanmazlar. O pek acılı azabı görünceye değin ona (Kur´an´a) imân etmezler. 19 / 374
Şuara Suresi

202.Ayet
فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -202 (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de, Azâb onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar. Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir. 19 / 374
Şuara Suresi

203.Ayet
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَ -203 (201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, “Bize mühlet verilmez mi?” demedikçe, ona inanmazlar. Desinler ki acaba bize bir müsaade edilir mi? Acaba bize mühlet verilmez mi ? derler. (Birden onu karşılarında bulunca) "Acaba bize süre verilir mi?" derler. İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?» 19 / 374
Şuara Suresi

204.Ayet
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ -204 Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar? Ya şimdi azâbımızı iviyorlar mı? Onlar azabımızı mı acele istiyorlar ? Hâlâ bizim azâbımızı mı acele istiyorlar (doğru söyleyenlerden isen bizi tehdid ettiğin azâbı getir mi diyorlar)? Şimdi Bizim azabımızı isti´cal mi ederler? 19 / 374
Şuara Suresi

205.Ayet
أَفَرَأَيْتَ إِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ -205 Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak, Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek (205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, Baksana, biz onları yıllarca yaşatsak, Gördün mü onları senelerce faidelendirmiş olsak? 19 / 374
Şuara Suresi

206.Ayet
ثُمَّ جَاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَ -206 Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?) Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa (205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va´dolundukları (günün azabı) onlara geliverse, Sonra tehdid edildikleri (azâb) kendilerine gelse, Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa. 19 / 374
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014