KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 516. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Hucurat Suresi

12.Ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ ۖ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا ۚ أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَحِيمٌ -12 Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. Ey o bütün iyman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin çünkü zannın ba´zısı vebaldir, tecessüs de etmeyin, ba´zınız ba´zınızı gıybet de etmesin, hiç arzu eder mi ki biriniz kardeşinin ölü halinde etini yesin? Demek tiksindiniz! O halde Allaha korunun, çünkü Allah tevvabdır, rahîmdir Ey imân edenler! Zann´ın çoğundan kaçının. Şüphesiz ki, zann´ın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Birbirinizi gıyabında çekiştirmeyin. Sizden biriniz, ölen kardeşinin etini yemek ister mi ? Ondan tiksinirsiniz. Allah´tan korkun. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çokça kabul edendir. Çok merhametlidir. Ey inananlar, zandan çok sakının. Zira zannın bir kısmı günâhtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın; biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeği sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah´tan korkun, şüphesiz Allâh, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir. Ey imân edenler! Çokça zannetmekten kaçınınız. Şüphe yok ki, zannın bâzısı günahtır ve araştırmakta bulunmayınız ve bazınız bazınızı gıybet etmeyiniz. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? (Bilakis) Onu kerih görmüş olursunuz. Artık Allah´tan korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ tevbeleri kabul edicidir, çok esirgeyicidir. 26 / 516
Hucurat Suresi

13.Ayet
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَىٰ وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا ۚ إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ -13 Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. Ey o bütün insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, hem de sizi şaab şaab, kabîle kabîle yaptık ki tanışasınız, haberiniz olsun ki Allah yanında ekreminiz en takvalınızdır, her halde Allah alîmdir, habîrdir Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefli ve itibarlınız, (O´ndan saygı ila en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır. Muhakkak Allah bilir ve haberlidir. Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allâh yanında en üstün olanınız, (günâhlardan) en çok korunanınızdır. Allâh bilendir, haber alandır. Ey insanlar! Muhakkak ki, Biz sizi bir erkek ile dişiden yarattık ve sizleri şubelere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Şüphe yok ki, sizin ind-i ilâhide en mükerrem olanınız en ziyâde müttakî olanınızdır. Muhakkak ki Allah Teâlâ alîmdir, habîrdir. 26 / 516
Hucurat Suresi

14.Ayet
قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا ۖ قُلْ لَمْ تُؤْمِنُوا وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُمْ مِنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ -14 Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” A´râbîler iyman ettik dediler, de ki: siz henüz iyman etmediniz ve lâkin henüz iyman kalblerinizin içine girmemiş olduğu halde islâma girdik deyin ve eğer Allaha ve Resulüne itâat ederseniz size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez, çünkü Allah gafur, rahîmdir. Bedeviler, «imân ettik» dediler. De ki: Siz imân etmediniz, belki İslâm´a girdik (zahiren teslimiyet gösterdik) deyin. İmân henüz kalblerinize girmedi. Eğer Allah´a ve Peygamberine itaat ederseniz, amellerinizden (iyi işlerinizin karşılığında) hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Göçebe Araplar: "İnandık" dediler. De ki: "İnanmadınız, fakat ´İslâm olduk´ deyin. Henüz iman kalblerinize girmedi. Eğer Allah´a ve Elçisine itâ´at ederseniz (Allâh), yaptığınız güzel işlerden hiçbirinin sevâbını size eksik vermez. Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir." Bedeviler dedi ki: «Biz imân ettik». De ki: «Siz imân etmediniz; velâkin deyiniz ki, biz İslâma girdik. Ve henüz imân sizin kalplerinizin içine girmiş değildir ve eğer Allah´a ve Resulüne itaat ederseniz sizin amellerinizden hiçbirşeyi sizin için noksan kılmaz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.» 26 / 516
Hucurat Suresi

15.Ayet
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ -15 İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. Mü´minler ancak o kimselerdir ki Allaha ve Resulüne iyman ettikten sonra şübheye düşmeyip Allah yolunda mallariyle, canlariyle mücahede etmektedirler işte onlardır ki sâdıklardır Mü´minler ancak o kimselerdir ki, Allah´a ve Peygamberine imân etmişler, sonra da (imânlarında) şüpheye düşmemişler ve mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihâd etmişlerdir. İşte onlar doğrulardır. Mü´minler onlardır ki Allâh´a ve Elçisine inandılar, sonra şüphe etmediler; Allâh yolunda mallarıyle, canlarıyle cihâd ettiler. İşte (iman sözlerinde) doğru olanlar onlardır. Mü´minler ancak o zâtlardır ki, Allah´a ve O´nun Peygamberine imân etmişlerdir, sonra bir şüpheye düşmemişler ve mallarıyla ve nefisleriyle Allah yolunda mücâhedede bulunmuşlardır. İşte sâdık olanlar da onların tâ kendileridir. 26 / 516
Hucurat Suresi

16.Ayet
قُلْ أَتُعَلِّمُونَ اللَّهَ بِدِينِكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ -16 (Ey Muhammed!) De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” De ki: Siz Allaha dindarlığınızı mı öğretiyorsunuz, halbuki Allah Göklerdekini ve Yerdekini bilir ve Allah her şey´e alîmdir. De ki: Siz, dininizi Allah´a mı öğretmek istiyorsunuz ?! Allah, göklerde olanı da, yerde olanı da bilir. Allah her şeyi (en iyi) bilendir. De ki: "Siz mi Allah´a din(darlığ)ınızı öğreteceksiniz? Allâh, göklerde ve yerde olanları bilir. Allâh, her şeyi bilendir." De ki: «Siz dininizi Allah´a mı öğretiyorsunuz? Allah ise göklerde olanı da yerde olanı da bilir ve Allah Teâlâ herşeyi bihakkın bilendir.» 26 / 516
Hucurat Suresi

17.Ayet
يَمُنُّونَ عَلَيْكَ أَنْ أَسْلَمُوا ۖ قُلْ لَا تَمُنُّوا عَلَيَّ إِسْلَامَكُمْ ۖ بَلِ اللَّهُ يَمُنُّ عَلَيْكُمْ أَنْ هَدَاكُمْ لِلْإِيمَانِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -17 Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor.” İslâma girdiklerini senin başına kakıyorlar, de ki islâmınızı benim başıma kakmayın, belki sizi iymana hidâyet buyurduğundan dolayı Allah sizin başınıza kakar, eğer sadıksanız islâm´a girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: islâm´a girmenizi benim başıma kakmayın, ama eğer doğru kimselerseniz Allah, sizi doğru yola eriştirdiği için sizi minnet altında tutar. İslâm olmalarını senin başına kakıyorlar. De ki: "Müslüman olmanızı benim başıma kakmayın. Tersine, eğer gerçekten inanmışsanız, sizi imâna ilettiği için Allah, sizin başınıza kaksa yeridir." İslâm olduklarından dolayı sana karşı minnette bulunurlar. De ki: «Benim üzerime İslâmiyetinizle minnette bulunmayın. Belki Allah Teâlâ sizi imâna hidayet ettiğinden dolayı size minnet buyurur, eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz.» 26 / 516
Hucurat Suresi

18.Ayet
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ -18 Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Göklerin Yerin gaybını Allah bilir ve Allah görür her ne yaparsanız Şüphesizki, Allah, göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen her şeyini) bilir. Allah, yapageldiğiniz şeyleri görüp bilendir. Şüphesiz Allâh, göklerin ve yerin gizlisini bilir. Allâh yaptıklarınızı görmektedir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ göklerin ve yerin gaybını bilir ve Allah Teâlâ işlediğinizi görücüdür. 26 / 516
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014