SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Duhan Suresi
19.Ayet |
وَأَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي آتِيكُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ -19 |
“Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.” |
Ve Allaha karşı baş kaldırmayın, çünkü ben size açık bir bürhan ile geliyorum |
Ve sakın Allah´a karşı kendinizi yüksek görmeyin. Şüphesiz ki ben size çok açık bir belgeyi, inandırıcı delili getirdim. |
"Allah´a karşı ululanmayın. Ben size apaçık bir delil getiriyorum." |
«Ve Allah´a karşı yücelikte bulunmayın. Muhakkak ki, ben size bir apaçık hüccet ile geliyorum.» |
25 / 496 |
Duhan Suresi
20.Ayet |
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ -20 |
“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.” |
Ve haberiniz olsun ki ben sizin beni recminizden rabbım ve rabbınıza sığınmışımdır |
Hem beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbınız (olan Allah)´a sığındım. |
"Ben, beni taşla(yıp öldür)menizden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan (Allâh)´a sığındım." |
«Ve şüphe yok ki ben, beni taşlamanızdan Rabbime ve Rabbinize iltica etmişimdir.» |
25 / 496 |
Duhan Suresi
21.Ayet |
وَإِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ -21 |
“Bana inanmadınızsa benden uzak durun.” |
Onun için eğer bana iyman etmezseniz bari benden çekilin |
Eğer bana inanmıyorsanız, beni yalnız başıma bırakıp çekilin. |
"Eğer bana inanmadınızsa bari ben(im yolum)dan çekilin." |
«Ve eğer bana imân etmeyecek iseniz artık benden ayrılın.» |
25 / 496 |
Duhan Suresi
22.Ayet |
فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ -22 |
Sonra Mûsâ, Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi. |
Sonra rabbına duâ etti: bak bunlar mücrim bir kavim dedi |
Sonra da Rabbına, «bunlar suçlu günahkâr bir millettir,» diye duâ etti. |
Sonra (Mûsâ): "Bunlar, suç işleyen bir toplumdur!" diye Rabbine du´â etti. |
Sonra Rabbine dua etti ki: «Muhakkak bunlar, günahkârlar olan bir kavimdir.» |
25 / 496 |
Duhan Suresi
23.Ayet |
فَأَسْرِ بِعِبَادِي لَيْلًا إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ -23 |
Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.” |
Hemen buyurdu; kullarımı geceleyin yürüt, çünkü siz ta´kıyb olunacaksınız |
Bunun üzerine (Allah ona:) «Kullarımı gecenin bir bölümünde yola çıkarıp götür. Şüpheniz olmasın ki takip olunacaksınız. |
(Allâh): "O halde kullarımı geceleyin yürüt. Çünkü takibedileceksiniz" (dedi). |
Allah Teâlâ da emretti ki, hemen geceleyin kullarım ile yürüyüver. Şüphe yok ki, sizler takib olunmuşlar olacaksınızdır. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
24.Ayet |
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ -24 |
“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. |
Ve denizi açık bırak, çünkü onlar ordu halinde gelip gark olunacaklar |
Denizi (geçtikten sonra) sakin ve (yol verir şekilde) açık bırak. Onlar elbette boğulacak bir ordudur. |
"Denizi (yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi) açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur." |
Ve denizi hâli üzere bırak. Çünkü onlar boğulmuşlar olan bir ordudur. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
25.Ayet |
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -25 |
Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar. |
Neler terketmişlerdi: ne Cennetler, ne kaynaklar, |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
Onlar geride nice şeyler bıraktılar: Bahçeler, çeşmeler. |
(25-26) Neler terkettiler, bağlardan ve pınarlardan! Ve ekinlerden ve güzel ikametgâhtan! |
25 / 496 |
Duhan Suresi
26.Ayet |
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ -26 |
Nice ekinler, nice güzel konaklar! |
ne çiftlikler, ne kerîm makam |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
Ekinler, güzel makamlar! |
(25-26) Neler terkettiler, bağlardan ve pınarlardan! Ve ekinlerden ve güzel ikametgâhtan! |
25 / 496 |
Duhan Suresi
27.Ayet |
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ -27 |
Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler! |
Ve içinde zevk sürdükleri ne ni´met ve refah |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
Ve zevkü sefa sürdükleri nice ni´metler! |
Ve içinde zevk ile müstefit oldukları nîmetten. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
28.Ayet |
كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ -28 |
İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık. |
Evet öyle ve hep onları başka bir kavma miras kıldık |
Evet bu böyledir. O nimetleri başka bir millete mîras bıraktık. |
İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma mirâs verdik. |
İşte böyle oldu ve onları başkalar olan bir kavme miras kıldık. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
29.Ayet |
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ -29 |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular |
Üzerlerine ne gök ağladı, ne de yer... Onlara artık mühlet de ve rilmedi. |
Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve kendilerine fırsat da verilmedi. |
Artık onların üzerine gök ve yer ağlamadı ve bir mühlet verilmişler de olmadılar. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
30.Ayet |
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ -30 |
(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi. |
Celâlım hakkı için, Beni İsraîli kurtarmıştık o ihanetli azâbdan |
(30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. |
Andolsun biz, İsrâil oğullarını o küçültücü azâbdan kurtardık: |
Andolsun ki, İsrailoğullarını o ihanetli azabtan kurtarmıştık. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
31.Ayet |
مِنْ فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِنَ الْمُسْرِفِينَ -31 |
(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi. |
Fir´avinden, çünkü o üstün müsriflerden idi |
(30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. |
Fir´avn´dan. Çünkü o, (insanları ezip) ululanan, sınırı aşanlardan biri idi. |
Fir´avun´dan, şüphe yok ki, o, müsriflerden bir mütekebbir olmuştu. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
32.Ayet |
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ -32 |
Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık. |
Ve şanım hakkı için; biz onları bir ılim üzere âlemîne karşı ıhtıyar eylemiştik |
And olsun ki, İsrail oğulları´ nın durumunu bilerek onları Dünya milletlerinin üzerine seçip tercih ettik. |
Andolsun biz, onları bir bilgiye göre âlemlere üstün kıldık. |
Celâlim hakkı için onları (Benî İsrâil´i) bilerek âlemler üzerine mümtaz kılmıştık. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
33.Ayet |
وَآتَيْنَاهُمْ مِنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُبِينٌ -33 |
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik. |
Ve onlara âyetlerden öylesini vermiştik ki onda açık bir ni´met ile imtihan vardı |
Onlara öylesine açık belgeler, mu´cizeler verdik ki, herbirinde hem açık nîmet ve bereket, hem de imtihan vardı. |
Onlara, içinde açık bir sınav bulunan âyetler verdik. |
Ve onlara kendisinde apaçık imtihan olan âyetlerden vermiştik. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
34.Ayet |
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ -34 |
(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.” |
Fakat şu berikiler diyorlar ki: |
(34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. |
Şunlar (Kureyş kâfirleri) de diyorlar ki: |
Muhakkak ki, işte onlar elbette diyeceklerdir ki: |
25 / 496 |
Duhan Suresi
35.Ayet |
إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَرِينَ -35 |
(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.” |
ilk ölümümüzden ilerisi yok ve biz yeniden neşrolunacak değiliz |
(34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. |
"İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz." |
«Bu başka değil, ancak ilk ölmemizden ibaret ve biz yeniden neşrolunacaklar değiliz». |
25 / 496 |
Duhan Suresi
36.Ayet |
فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -36 |
“Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.” |
Haydi getirin babalarımızı doğru iseniz |
Eğer doğrulardan iseniz, haydi bize (ölen) babalarımızı getirin. |
"Doğru söylüyorsanız, babalarımızı getirin." |
«Haydi eğer siz sâdıklar oldu iseniz, babalarımızı getiriveriniz.» |
25 / 496 |
Duhan Suresi
37.Ayet |
أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَاهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ -37 |
Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba’ kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi. |
Ya onlar mı hayırlı? Yoksa Tübbain kavmı ve onlardan evvelkiler mi? Hep onları helâk ettik, çünkü mücrim idiler |
Bunlar mı daha iyi, yoksa T u b b â´ milleti ve onlardan önce gelenler mi ? Onları yok ettik. Çünkü onlar cidden suçlu günahkârlar idiler. |
Onlar mı hayırlı, yoksa Tubba´ kavmi ve onlardan önce gelen (kavim)ler mi? Suç işledikleri için biz onların hepsini helâk ettik. |
Ya onlar mı hayırlı yoksa Tubba´ kavmi mi? Ve kendilerinden evvel olanlar mı? Onları helâk ettik, şüphe yok ki onlar günahkârlar idiler. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
38.Ayet |
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ -38 |
Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık. |
Ve biz o Göklerle Yeri ve aralarındakileri oyunculukla yaratmadık |
Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri oyun ve oyuncak olsun diye boş ve anlamsız yaratmadık. |
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık! |
Ve gökte ve yerde ve onların arasında olanları oyuncular olarak yaratmadık. |
25 / 496 |
Duhan Suresi
39.Ayet |
مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -39 |
Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar. |
İkisini de ancak hak sebebiyle yarattık ve lâkin pek çokları bilmezler |
Biz, ikisini de ancak hakk ile yarattık, ne var ki onların çoğu bilmezler. |
Onları sadece gerçek bir sebeple, (hikmetli bir gâye ile) yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. |
İkisini de yaratmadık, ancak Hakk´a mukarin olarak yarattık, fakat onların birçokları bilmezler. |
25 / 496 |