SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Enfal Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَنْفَالِ ۖ قُلِ الْأَنْفَالُ لِلَّهِ وَالرَّسُولِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ ۖ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ -1 |
(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.” |
Sana ganimetlerin taksiminden soruyorlar, de ki ganimetlerin taksimi Allaha ve Resulüne aid, onun için siz gerçekten mü´minlerseniz Allahdan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin, Allaha ve Resulüne ıtaat edin |
Sana (savaşta elde edilen) ganimetlerden soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah´a ve Peygamberine aittir. Eğer cidden inanıyorsanız. Allah´ tan korkup (tartışmayı bırakın) aranızı düzeltin; Allah´ın ve Peygamberinin (buyruklarına) uyun. |
Sana ganimetlerden sorarlar; de ki: "Ganimetler, Allâh´ın ve Elçi(si)nindir. Siz, (gerçekten) inananlar iseniz, Allah´tan korkun, aranızı düzeltin, Allah´a ve Elçisine itâ´at edin!" |
Sana ganîmetlerden soruyorlar. De ki: «Ganîmetler Allah Teâlâ´ya ve Peygamber´e aittir. Artık Allah Teâlâ´dan korkunuz. Aranızdaki hâli düzeltiniz ve Allah Teâlâ´ya ve Resûlüne itaat ediniz, eğer mü´min kimseler iseniz.» |
9 / 176 |
Enfal Suresi
2.Ayet |
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ -2 |
Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. |
Gerçekten mü´minler ancak o mü´minlerdir ki Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, karşılarında âyetleri okunduğu zaman iymanlarını artırır ve rablarına tevekkül ederler. |
Gerçek mü´minler o kimselerdir ki, Allah anildığı zaman kalbleri ürperir; karşılarında âyetleri okununca bu onların imânını artırır ve onlar. Rablarına güvenip dayanırlar. |
Mü´minler o kimselerdir ki, Allâh anıldığı zaman yürekleri ürperir, O´nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler. |
Filhakika mü´min olanlar o kimselerdir ki, Allah Teâlâ zikredildiği zaman yürekleri titrer ve onlara Cenâb-ı Hakk´ın âyetleri okunduğu vakit imânlarını arttırır ve Rablerine tevekkülde bulunurlar. |
9 / 176 |
Enfal Suresi
3.Ayet |
الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ -3 |
Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. |
O kimseler ki nemazı dürüst kılarlar ve kendilerine merzuk kıldığımız şeylerden infak eylerler, |
Hem onlar namazı dosdoğru kılarlar ve bizim rızık olarak kendilerine sunduğumuzdan (Allah için) harcarlar. |
Namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allâh için) harcarlar. |
Onlar (o mü´minlerdir ki) namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden infakta bulunurlar. |
9 / 176 |
Enfal Suresi
4.Ayet |
أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ -4 |
İşte onlar gerçekten mü’minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır. |
işte hakka mü´minler onlar, onlara rablarının yanında dereceler var, bir mağfiret ve bir rizkı kerîm var |
İşte bunlar, gerçekten mü´minler bunlardır. Rabları yanında onlar için dereceler, mağfiret ve güzel-şerefli rızık(lar) vardır. |
İşte gerçek mü´minler onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler, bağışlanma ve tükenmez rızık var. |
İşte bihakkın mü´minler onlardır. Onlar için Rablerinin nezdinde dereceler ve mağfiret ile bînihaye bir rızık vardır. |
9 / 176 |
Enfal Suresi
5.Ayet |
كَمَا أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِنْ بَيْتِكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقًا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ -5 |
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü’minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi. |
Nasıl ki: rabbın seni hakk uğruna evinden çıkardı ve mü´minlerden bir kısmı ise istemiyorlardı |
Nitekim Rabbin seni hak uğrunda (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı da mü´minlerden bir kısmı bundan hoşlanmamış, isteksizlik göstermişlerdi. |
(Ganimetlerin bölüştürülmesinde bazı kimselerin hoşnutsuzluk göstermesi, daha önce, Bedir Savaşı´na çıkmanı hoş görmeyenlerin durumuna benzer). Nitekim hak uğruna (savaşa gitmek için) Rabbin seni, evinden çıkardığı zaman, mü´minlerden birtakımı, bundan hoşlanmıyordu. |
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğrunda evinden çıkarmıştı. Mü´minlerden bir kısmı ise şüphe yok ki, bunu hoş görmüyorlardı. |
9 / 176 |
Enfal Suresi
6.Ayet |
يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَمَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنْظُرُونَ -6 |
Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı. |
Tebeyyün etmişken hakta seninle münakaşa ediyorlardı, sanki göre göre ölüme sevkolunuyorlardı |
Hak besbelli olup ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlar ; sanki baka baka ölüme sürükleniyormuş gibi oluyorlardı. |
Hak ortaya çıkmış iken sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı. |
Hak tebeyyün ettikten sonra onda seninle mücadelede bulunurlar. Sanki onlar bakar oldukları halde ölüme sevkolunuyorlarmış! |
9 / 176 |
Enfal Suresi
7.Ayet |
وَإِذْ يَعِدُكُمُ اللَّهُ إِحْدَى الطَّائِفَتَيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ الشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُحِقَّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ -7 |
Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va’dediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kâfirlerin ardını kesmek istiyordu. |
Ve o vakıt Allah, size iki taifenin birini va´dediyordu ki sizin olsun, siz, ise arzu ediyordunuz ki şekvetsiz olan sizin olsun, halbuki Allah, kelimatiyle hakkı ihkak etmek ve kâfîrlerin arkasını kesmek dileyordu |
Hani Allah iki taifeden birini size va´dediyordu da siz ise güçsüz, silâhsız olanın size düşmesini arzu ediyordunuz. Allah da sözleriyle hakkın yerine gelmesini ve kâfirlerin kökünü kesmeyi diliyor; |
Allâh size, iki topluluktan birinin sizin olduğunu va´dediyordu; siz de kuvvetsiz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allâh, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (kuvvetli olan takımı yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu. |
Ve hani Allah Teâlâ size iki tâifeden birini, «Şüphesiz o sizindir!» diye vaadleşti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, kuvvet sahibi olmayan sizin olsun. Halbuki, Allah Teâlâ emirleriyle hakkı izhar etmeyi ve kâfirlerin arkasını kesmeyi irâde buyuruyordu. |
9 / 176 |
Enfal Suresi
8.Ayet |
لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ -8 |
Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi. |
Ki hakkı hak tanıtsın ve bâtılı ibtal etsin, varsın mücrimler istemesin |
Suçlular hoşlanmasa bile hakkı hak olarak ortaya koymayı, bâtılı boşa çıkarıp hükümsüz kılmayı (murad ediyordu). |
Ki suçlular istemese de hakkı gerçekleştirsin, bâtılı da ortadan kaldırsın. |
Tâ ki hakkı isbat ve bâtılı iptal etsin. Velev ki, günahkâr olanlar hoşnut olmasınlar. |
9 / 176 |