SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Tur Suresi
32.Ayet |
أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُمْ بِهَٰذَا ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ -32 |
Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur? |
Yoksa onlara bunu (bu tenakuzu) akılları mı emrediyor? Yoksa azgın bir kavım mıdırlar? |
Yoksa bunu (bu tutarsızlık ve çelişkiyi) akılları mı onlara emrediyor ? Değilse onlar, azıp sapıtan bir millet midir? |
Akılları mı bunu kendilerine emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur? |
Yoksa onlara bununla akılları mı emrediyor? Yoksa onlar bir azgın kavim midirler? |
27 / 524 |
Tur Suresi
33.Ayet |
أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ ۚ بَلْ لَا يُؤْمِنُونَ -33 |
Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar. |
Yoksa onu (o Kur´anı) kendisi uydurmakta mı diyorlar? Hayır kendileri inanmazlar |
Yoksa bunu (Kur´ân´ı) kendisi mi uydurup söyledi diyorlar ? Hayır, onlar inanmazlar. |
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır, onlar inanmıyorlar. |
(33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler. |
27 / 524 |
Tur Suresi
34.Ayet |
فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِثْلِهِ إِنْ كَانُوا صَادِقِينَ -34 |
Eğer doğru söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler! |
Haydi onun gibi bir söz getirsinler, doğru iseler |
Eğer doğru sözlü kimseler iseler bu sözün bir benzerini getirsinler! |
Doğru iseler haydi onun gibi bir söz getirsinler. |
(33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler. |
27 / 524 |
Tur Suresi
35.Ayet |
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ -35 |
Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? |
Yoksa kendileri «lâ şey»den mi yaratıldılar? Yoksa yaratan onlar mıdırlar? |
Yoksa onlar, hiçbir şeysiz mi yaratıldılar? Değilse, yaratanlar kendileri midir? |
Yoksa kendileri, hiçbir şey olmadan (raslantı sonucu olarak) mı yaratıldılar? Yoksa yaratanlar kendileri midir? |
(35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler. |
27 / 524 |
Tur Suresi
36.Ayet |
أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ ۚ بَلْ لَا يُوقِنُونَ -36 |
Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar. |
Yoksa Gökleri ve Yeri mi yarattılar? Hayır iykan ehli değiller |
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı ? Hayır, onlar kesinlikle inanmazlar. |
Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır, onlar düşünüp de inanmazlar. |
(35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler. |
27 / 524 |
Tur Suresi
37.Ayet |
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَ -37 |
Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir? |
Yoksa rabbının hazîneleri onların yanında mı? Yoksa onlar mı istiylâ etmişler? |
Yoksa Rabbin hazineleri onların yanında mıdır ? Yoksa onlar mı (Kâinat´ta) hüküm ve saltanat kurup (düzeni) yürütenlerdir ? |
Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut hâkim olan (her şeyi istedikleri gibi yöneten) kendileri midir? |
Yoksa onların yanlarında Rabbin hazineleri mi vardır? Yoksa onlar musallat, zorba kimseler midir? |
27 / 524 |
Tur Suresi
38.Ayet |
أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ -38 |
Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin! |
Yoksa onlara mahsus bir merdiven var da ondan dinliyorlar mı? Öyle ise dinleyicileri beyan edecek bir bürhan getirsin |
Yoksa onların merdivenleri var da onunla mı (yükselip göklerin haberlerini) dinliyorlar ? O halde dinleyenleri (bu hususta) açık belge, isbatlayıcı delil getirsinler. |
Yoksa onların, (göğe çıkıp meleklerin sözlerini ve onlara vahyedileni) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, (meleklerin sözlerini dinlediklerine) açık bir delil getirsin. |
Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin. |
27 / 524 |
Tur Suresi
39.Ayet |
أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَكُمُ الْبَنُونَ -39 |
Yoksa, kızlar O’na (Allah’a) da oğullar size mi? |
Yoksa kızlar ona oğullar size öyle mi? |
Yoksa kızlar Allah´a, oğlanlar size, öyle mi ? |
Yoksa kızlar O´na, oğullar size mi? |
Yoksa onun için kızlar var da sizin için oğlanlar mı (var). |
27 / 524 |
Tur Suresi
40.Ayet |
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُمْ مِنْ مَغْرَمٍ مُثْقَلُونَ -40 |
Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır? |
Yoksa kendilerinden bir ücret istiyorsun da cereme vermekten ezilmekteler mi? |
Yoksa sen, onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altına mı giriyorlar? |
Yoksa sen onlardan (vahiyleri duyurmana karşı) bir ücret istiyorsun da onlar, ağır bir borç yükü altında mı kalmışlardır? |
Yoksa onlardan bir ücret mi istiyorsun da artık onlar borçtan dolayı ağır bir yük altında bulunmuşlardır? |
27 / 524 |
Tur Suresi
41.Ayet |
أَمْ عِنْدَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ -41 |
Yoksa, gayb ilmi onların yanında da ondan mı yazıyorlar? |
Yoksa gayb onların yanında da onlar mı yazıyorlar? |
Yoksa gayb (görünmeyen, bilinmeyen hususlar), onların yanında bulunuyor da onu kendileri mi yazıp tesbit ediyorlar ? Ama o küfre sapanlar kendileri tuzağa düşeceklerdir. |
Yoksa gayb (görülmeyen bilgi) kendilerinin yanındadır da kendileri mi (oradan istediklerini) yazıyorlar? |
Yoksa gayb onların yanında mı ki, artık ondan yazıyorlar? |
27 / 524 |
Tur Suresi
42.Ayet |
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ -42 |
Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler tuzağa düşecek olanlardır. |
Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenler kendileri o tuzağa düşeceklerdir. |
Yoksa bir hile ve tuzak mı kurmak istiyorlar ? Ama o küfre sapanlar kendileri tuzağa düşeceklerdir. |
Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl tuzağa düşecek olanlar, o inkâr edenlerin kendileridir. |
Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar? Fakat o kimseler ki kâfir oldular, tuzağa düşmüş olanlar onlardan ibarettir. |
27 / 524 |
Tur Suresi
43.Ayet |
أَمْ لَهُمْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ -43 |
Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. |
Yoksa onların Allahdan başka bir ilâhları mı var? Allah onların koştukları şirklerden münezzehtir. |
Yoksa onların, Allah´tan başka bir tanrıları mı var? Allah, onların ortak koştuklarından yücedir, münezzehtir. |
Yoksa onların Allah´tan başka bir tanrısı mı var? Allâh´ın şânı onların ortak koştuklarından yücedir. |
Yoksa onlar için Allah´tan başka bir ilâh mı vardır? Allah bunların şerik koştuklarından münezzehtir. |
27 / 524 |
Tur Suresi
44.Ayet |
وَإِنْ يَرَوْا كِسْفًا مِنَ السَّمَاءِ سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَرْكُومٌ -44 |
Gökten düşmekte olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler. |
Hem onlar Semadan bir kıt´ayı düşerken görseler, teraküm etmiş bir bulut diyecekler |
Gökten bir kütlenin düştüğünü görseler, birbiri üstüne yığılmış bulut kümesidir derler. |
Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, (yine inatlarından): "Üst üste yığılmış bulutlardır" derler. |
Eğer gökten bir parçanın düşücü olduğunu görseler, derler ki: «Toplanmış bir bulut.» |
27 / 524 |
Tur Suresi
45.Ayet |
فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ -45 |
Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. |
O halde bırak onları ta o çarpılacakları günlerine kadar |
Sen onları çarpılacakları güne kavuşmalarına kadar bırak. |
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. |
Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır. |
27 / 524 |
Tur Suresi
46.Ayet |
يَوْمَ لَا يُغْنِي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ -46 |
O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir. |
O gün ki hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerrece faidesi olmıyacaktır ve hiçbir suretle kurtarılmıyacaklardır. |
O gün onların hile ve tuzağı kendilerine hiçbir fayda vermez ve onlar yardımda olunmazlar. |
O gün, tuzakları kendilerine hiçbir yarar sağlamaz ve onlara yardım da edilmez. |
O gün ki, onların tuzakları kendileri için hiçbir fâide vermeyecektir. Ve onlara yardım da edilmeyecektir. |
27 / 524 |
Tur Suresi
47.Ayet |
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -47 |
Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler. |
O zulmedenlere ondan beride de bir azâb vardır velâkin pek çokları bilmezler |
Şüphesiz ki, zâlimler için bundan başka da azâb vardır. Ama çoğu bunu bilmezler. |
Zulmedenlere, bundan başka bir azâb da vardır. Fakat çokları bilmezler. |
Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler. |
27 / 524 |
Tur Suresi
48.Ayet |
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ -48 |
Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et. |
Hem rabbının hukmüne sabret çünkü sen bizim nezaretimiz altındasın, kalktığın sırada rabbına hamd ile tesbih eyle, |
(48-49) Rabbin hükmüne (o gelinceye kadar) sabret. Şüphesiz ki sen, bizim gözetimimizdesin. Kalktığında Rabbini hamd ile tesbîh et; gecenin bir bölümünde ve yıldızların batmasının ardından da tesbîh vam et. |
Rabbinin hükmüne sabret, çünkü sen, gözlerimizin önündesin (korumamız altındasın), Kalktığın zaman Rabbini övgü ile an. |
Ve Rabbin hükmü için sabret. Çünkü sen, muhakkak Bizim nazar-ı hıfz ve himayemizdesin ve kalkacağın vakit Rabbine hamd ile tesbihte bulun. |
27 / 524 |
Tur Suresi
49.Ayet |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ -49 |
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et. |
geceden de tesbih et ona, hem de nücumun idbarı sıra. |
(48-49) Rabbin hükmüne (o gelinceye kadar) sabret. Şüphesiz ki sen, bizim gözetimimizdesin. Kalktığında Rabbini hamd ile tesbîh et; gecenin bir bölümünde ve yıldızların batmasının ardından da tesbîh vam et. |
Gecenin bir kısmında ve yıldızların ardından da O´nu tesbih et. |
Ve geceden de ve yıldızların batmaya başladıklarında da O´nu tesbihe devam et. |
27 / 524 |