KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 264. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Hicr Suresi

52.Ayet
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ -52 Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selâm” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti. O vakıt ki yanına girdiler de, selâm dediler, biz dedi: sizden cidden korkuyoruz Bir vakit İbrahim´in yanına gelerek «selâm !» demişlerdi. O da, «doğrusu biz sizden korkuyoruz» demişti. Onun yanına girmişler: "Selâm" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkuyoruz." dedi. O vakit ki, O´nun huzuruna girmişler de selâm vermişlerdi. O da, «Biz sizden hakikaten korkuyoruz,» demişti. 14 / 264
Hicr Suresi

53.Ayet
قَالُوا لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ -53 Onlar, “Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz” dediler. Korkma, dediler: biz sana alîm bir oğul tebşir ediyoruz Onlar, «korkma, çünkü biz seni bilgin bir oğulla müjdeliyoruz» demişlerdi. "Korkma dediler, biz sana bilgin bir çocuk(un olacağını) müjdeleriz!" (Onlar da) Demişlerdi ki: «Korkma, muhakkak seni ziyade bilgin bir oğul ile müjdeleriz.» 14 / 264
Hicr Suresi

54.Ayet
قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَىٰ أَنْ مَسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ -54 İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi. Beni mi, dedi: tebşir ettiniz? Bana ihtiyarlık gelib çatmışken, artık beni ne suretle tebşir edersiniz? Yaşlılık gelip yapışmışken, beni mi müjdeliyorsunuz? Hem neye göre müjdeliyorsunuz ? demişti. "Bana ihtiyarlık dokunduktan sonra mı beni müjdelediniz? Ne tuhaf bir şey ile müjdeliyorsunuz beni?" dedi. Dedi ki: «Bana müjde verir misiniz ki, üzerime ihtiyarlık çökmüştür. Artık beni ne ile müjdeliyorsunuz?» 14 / 264
Hicr Suresi

55.Ayet
قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِطِينَ -55 “Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler. Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik. Artık sen ümitsizlerden olma !» "Sana gerçeği müjdeledik, umut kesenlerden olma!" dediler. Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik, artık sen ümitsizliğe düşmüş olanlardan olma.» 14 / 264
Hicr Suresi

56.Ayet
قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ -56 Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?” Rabbının rahmetinden, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser? O da, «sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser ?» demişti. "Sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden umut keser?" dedi. Dedi ki: «Sapıtmışlardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser.» 14 / 264
Hicr Suresi

57.Ayet
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ -57 İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi. Ey mürseller, dedi: bunu müteakıb me´muriyyetiniz nedir? «Ey elçiler! Göreviniz ne?» diyerek sormuştu. (İbrâhim gelenlerin Hak elçileri melekler olduklarını anlayınca): "Ey elçiler, dedi, işiniz nedir?" Ve dedi ki: «Ey elçiler! Artık işiniz nedir?» 14 / 264
Hicr Suresi

58.Ayet
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُجْرِمِينَ -58 Şöyle dediler: “Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik. Haberin olsun dediler: biz mücrim bir kavme gönderildik Onlar da: «Doğrusu biz suçlu günahkâr bir kavme gönderildik.» "Biz suç işleyen bir kavme gönderildik," dediler. Dediler ki: «Muhakkak biz, mücrimler olan bir kavime gönderilmişizdir.» 14 / 264
Hicr Suresi

59.Ayet
إِلَّا آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ -59 (59-60) Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. Ancak âli Lût müstesna biz onların hepsini behemehal kurtaracağız «Ancak Lût ailesi müstesna, onların hepsini elbette kurtaracağız. Yalnız Lût âilesi suçlu değildir. Biz onların hepsini kurtaracağız." «Lût´un efrâd-ı ailesi müstesna. Şüphesiz ki, biz onların hepsini kurtaracağız.» 14 / 264
Hicr Suresi

60.Ayet
إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا ۙ إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ -60 (59-60) Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. Ancak karısını takdir ettik o muhakkak kalacaklardandır Yalnız Onun karısını değil; onun (helak olmasını) takdîr etmişizdir ; o elbette geride kalanlardandır» demişlerdi. "Ancak karısı hâriç. Onun da (suçlularla beraber) kalanlardan olmasını uygun gördük." Zevcesi başka, takdir ettik ki, muhakkak o, elbette (azapta) kalacaklardandır. 14 / 264
Hicr Suresi

61.Ayet
فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ -61 (61-62) Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince, Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi. Bunun üzerine vaktâ ki âli Lûta mürseller geldiler Ne vakit ki, Lût ailesine elçiler geldi, Elçiler Lût âilesine geldiklerinde: Vaktâ ki, gönderilmiş olanlar, Lût´un âl´ine geldiler. 14 / 264
Hicr Suresi

62.Ayet
قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ -62 (61-62) Elçiler (melekler) Lût’un ailesine gelince, Lût onlara, “Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz” dedi. Siz, dedi: cidden ürkülecek bir kavmsiniz Lût, onlara : «Elbette (yabancısınız) tanınan bir topluluk değilsiniz,» dedi. (Lût): "Siz hiç tanınmamış kimselersiniz!" dedi. (Lut aleyhisselâm) Dedi ki: «Muhakkak siz, meçhul bir tâifesiniz.» 14 / 264
Hicr Suresi

63.Ayet
قَالُوا بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُوا فِيهِ يَمْتَرُونَ -63 Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.” Yok dediler biz sana onların şekkedip durduklarını getirdik Onlar da, «kavmin, hakkında şüphe edip durdukları şeyi (gelecek azabı) sana getirdik. Dediler ki: "Doğrusu, biz onların, hakkında şüphe ettikleri((tanrı azâbı)nı sana getirdik," (63-64) (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.» 14 / 264
Hicr Suresi

64.Ayet
وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ -64 “Biz, sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz.” Ve sana emri hakkile geldik, emin ol biz sadıklarız Sana Hakk´ın (buyruğuyla) geldik; şüphen olmasın ki biz doğrularız. "Sana gerçeği getirdik, biz elbette doğru söyleyenleriz!" (63-64) (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.» 14 / 264
Hicr Suresi

65.Ayet
فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ أَحَدٌ وَامْضُوا حَيْثُ تُؤْمَرُونَ -65 “Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin.” Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emrolunduğunuz yere geçin gidin Gecenin bir bölümünde aileni yola koy, sen de arkalarından onları izle ve sakın sizden hiçbiri dönüp arkasına bakmasın ; emrolunduğunuz yere geçip gidin» dediler. "Hemen gecenin bir parçasında âileni yürüt, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse ardına dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere gidin!" (65-66) «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emrolunduğunuz tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût´a) şu emri kat´iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır. 14 / 264
Hicr Suresi

66.Ayet
وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ مُصْبِحِينَ -66 Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak.” Ona kat´î olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları kat´iyyen kesilecek Lût´a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.» Ona: "Şunlar sabaha girerlerken arkaları kesilecektir!" buyruğunu bildirdik. (65-66) «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emrolunduğunuz tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût´a) şu emri kat´iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır. 14 / 264
Hicr Suresi

67.Ayet
وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ -67 Şehir halkı sevinerek geldiler. Şehir ahalisi de haber alıb keyf içinde gelmişlerdi (Memleketlerine yabancı kimselerin geldiğini haber alan) şehir halkı birbirine müjde vererek (Lût´a) geldiler. (Lût kavminin oturduğu Sodom) Kent(inin) halkı, (Lût´un genç konuklarını duyup) sevinerek geldiler. (67-69) Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah´tan korkun ve beni utandırmayın.» 14 / 264
Hicr Suresi

68.Ayet
قَالَ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ ضَيْفِي فَلَا تَفْضَحُونِ -68 Lût, dedi ki: “Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin.” Amanın dedi onlar benim müsafirlerim, artık beni rüsvay etmeyin O da «şüpheniz olmasın ki, bunlar benim konuklarımdır; beni rüsvay etmeyin ; (Lût onlara): "Bunlar benim konuğumdur, dedi, beni mahcubetmeyin!" (67-69) Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah´tan korkun ve beni utandırmayın.» 14 / 264
Hicr Suresi

69.Ayet
وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ -69 “Allah’a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın” dedi. Allahtan korkun, beni utandırmayın Allah´tan korkun da beni utandırıp üzmeyin» dedi. "(Ne olur), Allah´tan korkun, beni rezil etmeyin!" (67-69) Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah´tan korkun ve beni utandırmayın.» 14 / 264
Hicr Suresi

70.Ayet
قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ -70 Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler. Seni dediler, âlemden nehyetmedikmi? Onlar: «Biz seni yabancıları (konuk edinmek)den men´etmemiş miydik ?» dediler. "Seni âlemlerden (başkalarının işine karışmaktan) menetmemiş miydik?" dediler. (Kavmi de) Dediler ki: «Biz seni âlemlerin işine karışmaktan men etmiş değil miydik?» 14 / 264
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014