SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
İsra Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ -1 |
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. |
Tenzih o Sübhana ki kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan o havalisini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya isrâ buyurdu ona âyetlerimizden gösterelim diye, hakıkat bu: odur o işiden gören |
Kulu (Muhammedi) gecenin bir bölümünde —kendisine bir kısım âyetlerimizi (kudretimizi yansıtan belgelerimizi) göstermek için— Mescid-i Haram´dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya götüren Allah (bütün noksanlıklardan) yücedir, münezzehtir, işiten ve gören O´dur. |
Eksiklikten uzaktır O (Allâh) ki gecenin bir vaktinde kulunu, âyetlerimizden bir bölümünü, kendisine göstermemiz için, Mescid-i Harâm´dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksâ´ya yürüttü. Gerçekten O, işitendir, görendir. |
Münezehtir o (Hâlik-i Kudret) ki, kulunu bir gece Mescid-i Haram´dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa´ya yürüttü. Tâ ki, O´na âyetlerimizden gösterelim. Şüphe yok ki, ancak O (Hâlik-i Kadîm)dir ve herşeyi işiten, gören. |
15 / 281 |
İsra Suresi
2.Ayet |
وَآتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِي وَكِيلًا -2 |
Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve onu, “Benden başkasını vekil edinmeyin” diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık. |
Musaya da kitab verdik ve onu Beni İsrail için bir hidayet rehberi kıldık, şöyle ki: benden başka bir vekil tutmayın diye |
Musa´ya da kitap verdik ve benden başkasını vekîl edinmeyin diye onu İsrail oğulları için doğru yolu gösteren bir rehber kıldık. |
Biz Mûsâ´ya Kitabı verdik ve onu İsrâil oğullarına "Benden başka bir vekil tutmayın!" diye bir kılavuz yaptık. |
Ve Mûsa´ya kitap verdik ve onu (o kitabı) İsrailoğullarına bir hidâyet rehberi kıldık, Benden başkasını vekil tutmayın diye. |
15 / 281 |
İsra Suresi
3.Ayet |
ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا -3 |
Ey kendilerini Nûh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin çocukları! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu. |
Ey Nuh ile beraber yüklediğimiz kimselerin zürriyyeti!, o doğrusu çok şükredici bir kul idi |
Ey Nûh ile beraber (gemiye) yüklediğimiz kimselerin soyundan olanlar! (Nuh´un sabrını taşıyın); şüphesiz ki, Nûh çok şükreden bir kul idi. |
Ey Nûh ile beraber (gemide) taşıdıklarımızın çocukları, doğrusu o (Nûh), çok şükreden bir kuldu. (Siz de atanız gibi olun.) |
Nûh ile beraber (gemiye) yüklediğimiz kimselerin zürriyeti! Şüphe yok ki o ziyâde şükredici bir kul idi. |
15 / 281 |
İsra Suresi
4.Ayet |
وَقَضَيْنَا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبِيرًا -4 |
Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik. |
Biz Beni İsraîle kitabda şu kazıyyeyi de takdir ettik, muhakkak siz Arzda iki kerre fesad yapacaksınız, ve muhakkak büyük bir yükseliş yükseleceksiniz |
İsrail oğullan´na kitapta şunu hükmettik: Şanıma and olsun ki, yeryüzünde iki defa fesâd çıkaracaksınız ve elbette gururlanıp büyük bir serkeşlik göstereceksiniz. |
Kitapta İsrâil oğullarına şu hükmü verdik: "Siz o ülkede iki kez bozgunculuk yapacaksınız ve çok böbürleneceksiniz (zorbalık edeceksiniz)! |
Ve İsrailoğullarına kitapta hükmettik ki, muhakkak siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak ki, büyük bir yükselişle yükseleceksiniz. (serkeşlik yapıp kabaracaksınız). |
15 / 281 |
İsra Suresi
5.Ayet |
فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ أُولَاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَا أُولِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ ۚ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا -5 |
Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi. |
İmdi birincisinin va´desi geldiği vakıt üzerinize milkiniz, şiddetli harb ehli bir takım kullar göndereceğiz de onlar tâ evlerin aralarına girib araştıracaklar, ve bu fı´le çıkarılmış bir va´d oldu |
Onlardan birincisinin va´desi ( = mukadder vakti) gelince üzerinize çok güçlü (savaşçı) kullarımızı gönderdik, yurtları(nızın) arasına kadar sokulup (her tarafı didik didik edip) araştırdılar. Bu, yerine getirilmiş bir va´d idi ki (gerçekleşti). |
Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu, yapılması gereken bir va´d idi. |
İmdi o ikiden (iki fesattan) birini vadesi (vakt-i cezası) gelince üzerinize Bizim çok şiddetli kuvvet sahibi olan kullarımızdan göndereceğiz. Artık evlerin aralarını bile araştıracaklardır. Bu, bir yerine getirilmiş hükümden ibaret bulunmuştur. |
15 / 281 |
İsra Suresi
6.Ayet |
ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا -6 |
Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. |
Sonra size tekrar onların üzerine devleti iâde ettik ve size mallarla ve oğullarla imdad verdik ve sizi cemıyyetce daha çoğalttık |
Sonra onlara karşı size tekrar üstünlük verdik; size mallarla, oğullarla yardımda bulunduk ve topluluğunuzu çoğalttık. |
Sonra tekrar size, onları yenme imkânı verdik ve sizi mallarla, oğullarla destekledik ve savaşçılarınızı çoğalttık. |
Sonra da onların üzerine tekrar size bir galibiyet verdik ve size mallar ile ve oğullar ile imdat ettik ve sizi aşiretce (düşmanlarınızdan) daha ziyâde kıldık. |
15 / 281 |
İsra Suresi
7.Ayet |
إِنْ أَحْسَنْتُمْ أَحْسَنْتُمْ لِأَنْفُسِكُمْ ۖ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا ۚ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا -7 |
İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) |
Eğer güzellik yaparsanız kendinize güzellik etmiş olursunuz, yok eğer kötülük yaparsanız o da ona, derken sonrakinin va´desi geliverdi mi! Yüzlerinizi kötületsinler için, evvelki defa girdikleri gibi yine Mescide girsinler için ve her istilâ ettiklerini mahvetsinler de etsinler için |
İyilik ederseniz, kendinize iyilik yapmış olursunuz ; kötülük işlerseniz, onu da kendi aleyhinize (işlemiş olursunuz). Diğer ikinci fesadın vakti gelince, yüzlerinizi karartıp kötüleştirenleri, ilk defa girdikleri gibi Mescid´e girmeleri; alt-üst ettiklerini büsbütün mahvu perişan etmeleri için (üstünüze yeni güçlü düşmanları göndereceğiz). |
İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendi aleyhinizedir. Son taşkınlığınızın zamanı gelince (yine öyle kullar göndeririz) ki, yüzlerinizi kötü duruma soksunlar (üzüntüden suratlarınızın asılmasına sebeb olsunlar) ve ilk kez girdikleri gibi yine Mescid´e (Kudüs´e) girsinler ve ele geçirdiklerini mahvetsinler. |
Eğer iyilik etmiş olursanız kendi nefisleriniz için iyilik etmiş olursunuz ve eğer fenalık etmiş olursanız kendi nefisleriniz için etmiş olursunuz. Artık ikinci va´de gelince yüzlerinizi çirkinleştirsinler için ve evvelce girdikleri gibi yine mescide girsinler için ve galebe ettikleri şeyleri helâk eylesinler diye (düşmanlarınızı yine size musallat ettik). |
15 / 281 |