SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Meryem Suresi
52.Ayet |
وَنَادَيْنَاهُ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا -52 |
Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık. |
Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik |
Ona Tûr dağının sağ tarafından seslenmiş, konuşmak için onu yaklaştırmıştık. |
Ona Tûr´un sağ tarafından seslendik ve onu, özel konuşmak için (kendimize) yaklaştırdık. |
Ve o´na Tûr´un sağ tarafından nidâ ettik ve onu münacaat eder bir halde yaklaştırdık. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
53.Ayet |
وَوَهَبْنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا -53 |
Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn’u bir nebî olarak kendisine bahşettik. |
Ve rahmetimizden ona biraderi Harûnu da bir Peygamber olarak ihsan eyledik |
Ve rahmetimizden kardeşi Harun´u peygamber olarak ona (bir rahmet bağışı olarak) verdik. |
Ona, acıdığımızdan dolayı kardeşi Hârûn´u da peygamber olarak armağan ettik. |
Ve ona rahmetimizden olarak kardeşi Harûn´u bir nebi olmak üzere ihsan ettik. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
54.Ayet |
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا -54 |
Kitap’ta İsmail’i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl, bir nebî idi. |
Kitabda İsmaili de an, çünkü o cidden va´dinde sadık idi, ve bir Resul, bir Peygamber idi |
Kitapta İsmail´i de an. Doğrusu o sözünde sâdık bir kimse; (aynı zamanda) bir resul ve nebî idi. |
Kitapta İsmâ´il´i de an. Çünkü o sözünde duran, elçi bir peygamberdi. |
Ve kitapta İsmail´i de an, şüphe yok ki, o vaadinde sâdık idi ve bir resûl, bir nebi idi. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
55.Ayet |
وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا -55 |
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı. |
Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi |
Ailesine ve yakınlarına namaz ve zekât ile emrederdi ve o, Rabbinin yanında beğenilmiş, hoşnutluğa erişmişti. |
Halkına namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi. Rabbi yanında beğenilmişti. |
Ve hanedanına namaz ile ve zekât ile emrederdi ve Rabbinin indinde rızaya nâil olmuştu. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
56.Ayet |
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا -56 |
Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi. |
Kitabda İdrisi de an, çünkü o bir sıddık, bir Peygamber idi |
Kitapta İdrîs´i de an. Doğrusu o, doğruluğun timsali bir peygamberdi. |
Kitapta İdris´i de an: Çünkü o, çok doğru bir peygamberdi. |
Ve kitapta İdris´i de zikret. Şüphe yok ki o, bir sıddık, bir peygamber idi. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
57.Ayet |
وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا -57 |
Onu yüce bir makama yükselttik. |
Ve biz onu yüksek bir mekâna ref´ettik |
Biz onu yüce bir yere yükselttik. |
Onu yüce bir yere yükseltmiştik. |
Ve onu yüksek bir makama kaldırdık. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
58.Ayet |
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ مِنْ ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِنْ ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ۩ ۩ -58 |
İşte bunlar, Âdem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. |
İşte bunlar Allahın kendilerine in´am eylediği Peygamberlerden, Âdem zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın âyetleri tilâvet olunduğu zaman ağlıyarak secdelere kapanırlardı |
İşte bunlar Allah´ın kendilerine nîmetler verdiği peygamberler; Âdem´in soyundan, Nûh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ile İsmail´in neslinden ve doğru yola erdirdiğimizdendirler. Rahmân´ın âyetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. |
İşte bunlar; Allâh´ın ni´met verdiği peygamberlerden, Âdem neslinden, Nûh ile beraber gemide taşıdıklarımızın neslinden, İbrâhim ve İsrâil (Ya´kûb) neslinden, yol gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Onlara Rahmân´ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. |
İşte bunlar ki, Allah Teâlâ´nın kendilerine in´am buyurmuş olduğu peygamberlerdendir. Âdem´in zürriyetinden ve Nûh ile beraber gemiye yüklemiş olduklarımızdandır ve İbrahim ile İsrail´in zürriyetindendir ve hidâyete erdirdiğimiz ve ihtiyar eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine Rahmân´ın âyetleri okunduğu zaman secde eder ve ağlar oldukları halde yere kapanırlardı. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
59.Ayet |
فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا -59 |
Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır. |
Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı zayi´ ettiler ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da «Gayya» yı boylıyacaklar |
Bunların ardından (bozuk) bir nesil geldi, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Onlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. |
Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular. Onlar kötülük bulacaklardır. |
Sonra arkalarından bir tâife onlara halef oldu ki, namazı zâyi ettiler ve şehvetlere tâbi oldular. Artık yakında cehennem deresine yetişeceklerdir. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
60.Ayet |
إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا -60 |
(60-61) Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O’nun va’di kesinlikle gerçekleşir. |
Ancak tevbe edip iymana gelen ve salih amel işliyenler müstesna, çünkü bunlar zerre kadar hakları yenmiyerek Cennete gireceklerdir |
Ancak tevbe edip imân eden ve iyi-yararlı işlerde bulunanlar müstesna.. Bunlar Cennet´e girecekler ve hiçbir haksızlığa uğramıyacaklar. |
Ancak tevbe eden, inanan ve iyi işler yapanlar, cennete girecekler ve hiç haksızlığa uğratılmayacaklardır. |
Ancak tövbekar olan ve imân eden ve sâlih amelde bulunan kimseler müstesna. Çünkü onlar cennete girerler ve birşey ile zulme uğratılmış olmazlar. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
61.Ayet |
جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا -61 |
(60-61) Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân’ın, kullarına gıyaben vaad ettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O’nun va’di kesinlikle gerçekleşir. |
Rahmanın kullarına va´d buyurduğu Adn Cennetlerine, şüphe yok ki onun va´di icra olunagelmiştir |
Rahmân´ın kullarına gıyaben va´dettiği ÂDN Cennetlerine girecekler. Şüphesiz ki O´nun va´di yerine gelecektir. |
Rahmân´ın kullarına gıyâben va´dettiği Adn cennetleri(ne gireceklerdir). Şüphesiz O´nun va´di yerine gelecektir. |
Âdn cennetleri ki, Rahmân, kullarına gayb olarak vaad buyurmuştur. Şüphe yok ki, O´nun vaadi vücuda getirilmekte bulunmuştur. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
62.Ayet |
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا ۖ وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا بُكْرَةً وَعَشِيًّا -62 |
Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) “selâm!” (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır. |
Orada hiç boş söz işitmezler, ancak bir selâm, rızıkları da vardır orada sabah, akşam |
Orada boş anlamsız bir söz değil, sadece «selâm» işitecekler. Onların orada sabah akşam rızıkları hazırdır. |
Orada boş söz değil, yalnız selâm işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır. |
Orada faidesiz lakırdı işitmezler, ancak selâm (işitirler) ve onlar için orada sabah ve akşam rızıkları da vardır. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
63.Ayet |
تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَنْ كَانَ تَقِيًّا -63 |
İşte bu, kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir. |
O o Cennettir ki kullarımızdan her kim korunur takıyy ise ona miras kılarız |
İşte bu Cennet´lere kullarımızdan (Allah´tan) korkup (fenalıklardan) sakınanları vâris kılacağız. |
İşte kullarımızdan, korunanlara vereceğimiz cennet budur. |
O, o cennettir ki, ona kullarımızdan muttakî olanları varis kılarız. |
16 / 308 |
Meryem Suresi
64.Ayet |
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا -64 |
(Cebrail, şöyle dedi:) “Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O’nundur. Rabbin unutkan değildir.” |
Bir de rabbının emri olmayınca biz (rabbının Resulleri) inemeyiz, önümüzdeki ardımızdaki ve bunun arasındaki hep onundur ve rabbın seni unutmuş değildir |
Biz görevli melekler ancak Rabbın buyruğuyla ineriz. Önünüzde, arkanızda ve bunun arasındaki her şey O´nundur. Senin Rabbin unutkan değildir. |
Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan herşey O´na âittir. Rabbin, asla unutkan değildir. |
Ve (Cibril-i Emîn demiştir ki:) «Biz inemeyiz, ancak Rabbin emri ile ineriz. Ve önümüzde ve ardımızda ve bunların arasında ne varsa (hepsi) O´nun içindir ve Rabbin unutkan değildir.» |
16 / 308 |