SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Mürselat Suresi
20.Ayet |
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ -20 |
Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı? |
Yaratmadık mı sizi bir hakîr sudan? |
Sizi bayağı bir sudan yaratmadık mı ? |
Sizi âdi bir sudan yaratmadık mı? |
Sizi bir değersiz sudan yaratmadık mı? |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
21.Ayet |
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَكِينٍ -21 |
(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk. |
Kılıp da onu bir makarda temkin |
(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ? |
Onu sağlam bir karar yerine koyduk. |
İmdi onu bir sağlam karargâhta (bulunur) kıldık. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
22.Ayet |
إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ -22 |
(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk. |
Ma´lûm bir kadere değin |
(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ? |
Belli bir süreye kadar. |
Bir malum müddete kadar. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
23.Ayet |
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ -23 |
Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz! |
Demek ki ölçmüşüz, demek ki biz ne güzel kâdiriz |
Biz, onu kudretimizle belli ölçüde tuttuk. Kudret yettirenler olarak biz ne güzel kudretlileriz!. |
Biçimlendirdik. Ne güzel biçim vereniz Biz. |
İşte Biz kâdir olduk, artık ne güzel kâdir olanlarız. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
24.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -24 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline !. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
25.Ayet |
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا -25 |
(25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı? |
Ve kılmadık mı Arzı bir tokat |
(25-26) Yeryüzünü dirilere de, ölülere de bir toplanma yeri (hazırlık devresi) yapmadık mı? . |
Arz´ı toplanma yeri yapmadık mı? |
(25-26) Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
26.Ayet |
أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا -26 |
(25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı? |
Gerekse diriler için gerekse emvat |
(25-26) Yeryüzünü dirilere de, ölülere de bir toplanma yeri (hazırlık devresi) yapmadık mı? . |
Diriler ve ölüler için. |
(25-26) Biz yeri bir toplantı mevzii yapmadık mı? Dirilere ve ölülere. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
27.Ayet |
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا -27 |
Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi? |
Ve oturdup da onda yumru yumru oturaklı dağlar, sunmadık mı size bir su (tatlı) bir furat |
Orada sabit yüce dağlar meydana getirdik ve size tatlı içimi kolay bir su içirmedik mi ? |
Orada yüksek yüksek dağlar meydana getirmedik mi? Ve size tatlı su(lar) içirmedik mi? |
Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık ve size bir tatlı su içirdik. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
28.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -28 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
29.Ayet |
انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ -29 |
Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.” |
Haydi boşanın o yalan dediğinize |
Yalanlayıp durduğunuz şey´e (azaba) doğru yollanın. |
"Haydi yalanladığınız (azâb)a gidin! |
(28-29) O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
30.Ayet |
انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ -30 |
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.” |
Haydi boşanın bir üç çatallı gölgeye |
(Cehennem´in kara dumanının oluşturduğu) üç kollu gölgeye gidin. |
Üç dallı bir gölgeye gidin." |
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
31.Ayet |
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ -31 |
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.” |
Ne gölgelendirir ne alevden korur |
O, ne gölgelendiricidlr, ne de yükselen alevden korur.. |
Ki ne gölgelendirir, ne de alevden korur. |
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
32.Ayet |
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ -32 |
Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar. |
çünkü o, öyle şerareler atacaktır ki her biri bir saray gibi |
Şüphesiz ki, o, saray gibi (büyüklük ve yükseklikte) kıvılcım atar. |
O, kütük gibi kıvılcım(lar) saçar. |
(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
33.Ayet |
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ -33 |
Bunlar sanki birer kızıl devedir. |
Sanki sarı sarı hopalar gibi |
Sanki o kıvılcımın herbiri sarı renkte birer devedir. |
(Saçtığı) kıvılcım, sanki sarı bir halattır. |
(32-33) Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o birer sarı erkek develerdir. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
34.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -34 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
35.Ayet |
هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَ -35 |
Bu, konuşamayacakları gündür. |
Bugün nutukları tutulacağı gündür |
Bu, onların nutkunun tutulacağı gündür. |
Bu, konuşamayacakları gündür. |
(34-35) O gün vay haline yalanlayanların. Bu bir gündür ki, konuşamazlar. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
36.Ayet |
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ -36 |
Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler. |
İzin de verilmez ki i´tizar ederler |
Kendilerine izin verilmez ki özür beyân etsinler. |
Kendilerine izin de verilmez ki özür dilesinler. |
Ve onlar için izin verilmez, itizarda da bulunamazlar. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
37.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -37 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(37-38) O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırd etme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
38.Ayet |
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ -38 |
Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır. |
Bu işte o fasıl günü topladık sizi ve evvelkileri |
Bu, sizleri ve öncekileri toplayıp biraraya getirdiğimiz (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, gerçeği yalandan) ayırd eden hüküm günüdür. |
İşte bu, hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık. |
(37-38) O gün vay haline yalanlayanların. İşte bu, ayırd etme günüdür, sizleri de evvelkileri de toplayıverdik. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
39.Ayet |
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ -39 |
Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun! |
Varsa bir fenniniz atlatın beni |
O halde eğer bir hile ve düzeniniz varsa, o hileyi hemen bana karşı uygulayın !. |
Eğer (kurtulmak için yapacağınız) bir hileniz varsa bana hile yapın (da beni atlatın). |
(39-40) Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
40.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -40 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline ! |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(39-40) Artık sizin için bir hile var ise hemen bana hilede bulunun. O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
41.Ayet |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ -41 |
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar. |
Şübhesiz ki (korunan) müttakîler gölgelerde, kaynaklarda |
Şüphesiz ki muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup hile, yalan ve düzenbazlıktan sakınanlar) gölgelikte pınarlar başında, canlarının çektiği meyveler arasındadırlar. |
Korunanlar ise gölgeler altında, çeşme başındadırlar. |
Şüphe yok ki, muttakîler ise gölgelerde ve çeşmelerdedirler. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
42.Ayet |
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ -42 |
Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler. |
Ve canlarının istediğinden meyveler içindedirler |
Yapageldiğiniz (güzel, yararlı) amellere karşılık afiyetle, gönül huzuruyla yeyiniz, içiniz. |
Gönüllerinin çektiği meyvalar içindedirler. |
Ve canlarının istediğinden meyveler (içindedirler). |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
43.Ayet |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -43 |
“Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.” |
Yeyin, için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil |
(43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.. |
"Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin, için!" |
Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
44.Ayet |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -44 |
Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. |
İşte biz muhsinleri böyle karşılarız |
(43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.. |
"Biz, güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız." |
Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
45.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -45 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline !. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
46.Ayet |
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ -46 |
Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız. |
Yeyin, zevk edin biraz, çünkü mücrimlersiniz |
(Ey Peygamberi ve Kitab´ı inkâr edip yalanlayanlar!) Yeyiniz, az bir süre yararlanıp geçininiz. Çünkü gorçekten sizler suçlu günahkârlarsınız.. |
"Yeyin, azıcık sefâ sürün, siz suçlularsınız!" |
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
47.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -47 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(45-47) O gün vay haline yalanlayanların. Yeyiniz ve menfaatleniniz biraz, muhakkak ki, siz günahkârlarsınız. O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
48.Ayet |
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ -48 |
Onlara, “Rükû edin (namaz kılın)” dendiği zaman rükû etmezler. |
Yerler, içerler de rükû´ edin denildiği zaman onlara, rükû´ etmezler |
Onlara «rükû´ edin» denildiği zaman rükû´ etmezler. |
Onlara: "Rükû´ edin" dendiği zaman rükû´ etmezler. |
Onlara «Rükû ediniz!» denildiği zaman rükû etmezler. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
49.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -49 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline !. |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 580 |
Mürselat Suresi
50.Ayet |
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ -50 |
Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar? |
Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar? |
Bundan (Kur´ân´dan) sonra artık hangi söze inanırlar? |
Onlar bun(a inanmadık)dan sonra hangi hadise (söze) inanacaklar? |
Artık bundan sonra hangi bir söze inanıverirler? |
29 / 580 |