KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 568. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Mearic Suresi

11.Ayet
يُبَصَّرُونَهُمْ ۚ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ -11 (11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. Birbirlerine gösterilirlerken, mücrim ister ki fidye verse o günün azâbından oğullarını (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdine düştüğünden, başkasıyle ilgilenemez). Suçlu ister ki o günün azâbından (kurtulmak için) fidye versin: Oğullarını, (11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin. 29 / 568
Mearic Suresi

12.Ayet
وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ -12 (11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. Ve refikasını ve biraderini (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. Eşini ve kardeşini, (11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin. 29 / 568
Mearic Suresi

13.Ayet
وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْوِيهِ -13 (11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. Ve kendini barındıran fasîlesini (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm âilesini, (13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın. 29 / 568
Mearic Suresi

14.Ayet
وَمَنْ فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنْجِيهِ -14 (11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın. Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister. Ve yeryüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın. (13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın. 29 / 568
Mearic Suresi

15.Ayet
كَلَّا ۖ إِنَّهَا لَظَىٰ -15 (15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir. Hayır, çünkü o salgın bir lezâ, Hayır (bu mümkün değil), doğrusu Cehennem alev alev köpürüp duran yerdir.. Hayır! O (ateş), alevlenen bir ateştir. (15-16) Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır. 29 / 568
Mearic Suresi

16.Ayet
نَزَّاعَةً لِلشَّوَىٰ -16 (15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir. etrafı soyan nari ceza´ Bedenin etrafını ve organlarını koparırcasına kavurur. Derileri kavurur, soyar. (15-16) Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır. 29 / 568
Mearic Suresi

17.Ayet
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّىٰ -17 (17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. Çağırır arkasını dönüp tersine gideni (17-18) Arkasını döneni, yüzçevirip gideni, mal toplayıp yığanı davet eder. (Kendine) Çağırır; sırtını dönüp gideni, (17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı. 29 / 568
Mearic Suresi

18.Ayet
وَجَمَعَ فَأَوْعَىٰ -18 (17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. Ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı (17-18) Arkasını döneni, yüzçevirip gideni, mal toplayıp yığanı davet eder. (Mal) Toplayıp kasada yığanı! (17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı. 29 / 568
Mearic Suresi

19.Ayet
إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا -19 Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. Hâkikat o insan helu´ yaradılmıştır Şüphesiz ki insan, hırslı açgözlü yaratılmıştır. Doğrusu insan hırslı (ve huysuz) yaratılmıştır. (19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir. 29 / 568
Mearic Suresi

20.Ayet
إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا -20 Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. Şer dokundumu mızıkcı Kendisine bir kötülük dokununca basar feryadı. Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır, (19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir. 29 / 568
Mearic Suresi

21.Ayet
وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا -21 Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır. Hayır dokundumu kıskanç Bir iyilik erişince de (kıskanır da onu başkasından) men´eder. Kendisine hayır dokundu mu yardım etmez (sıkı sıkı tutar). (21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna. 29 / 568
Mearic Suresi

22.Ayet
إِلَّا الْمُصَلِّينَ -22 Ancak, namaz kılanlar başka. Müstesna ancak o musallîler (22-23) Ancak şunlar müstesna : Namaz kılanlar ve namazlarına devam edenler. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır. (21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna. 29 / 568
Mearic Suresi

23.Ayet
الَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ -23 Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. Onlar ki namazlarına müdavimdirler (22-23) Ancak şunlar müstesna : Namaz kılanlar ve namazlarına devam edenler. Onlar ki: Namazlarını sürekli kılarlar (aksatmazlar). (23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır. 29 / 568
Mearic Suresi

24.Ayet
وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌ -24 (24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Ve onlar ki mallarında vardır bir hakkı ma´lûm (24-25) Mallarında, muhtaç durumda olana, maldan yoksun bulunana belirli bir hak ayıranlar. Onların mallarında belli bir hisse vardır: (23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır. 29 / 568
Mearic Suresi

25.Ayet
لِلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ -25 (24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Hem sâil için hem mahrum (24-25) Mallarında, muhtaç durumda olana, maldan yoksun bulunana belirli bir hak ayıranlar. Sâile ve mahruma (isteyene ve utancından dolayı istemeyip mahrum kalana). Dilenen ve mahrum olan için. 29 / 568
Mearic Suresi

26.Ayet
وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ -26 Onlar, ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Ve onlar ki dîn gününü (ceza gününü) tasdîk ederler Hesap ve ceza gününü doğrulayıp inananlar. Cezâ gününü tasdik ederler, (26-27) Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır. 29 / 568
Mearic Suresi

27.Ayet
وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ -27 Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. Ve onlar ki Rablarının azâbından korkarlar (27-28) Rablarının azabından korkup içi titreyenler, —ki Rablarının azabından elbette güven içinde kalınmaz—. Rablerinin azâbından korkarlar. (26-27) Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır. 29 / 568
Mearic Suresi

28.Ayet
إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ -28 Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz. Çünkü rablarının azâbından emîn olunmaz (27-28) Rablarının azabından korkup içi titreyenler, —ki Rablarının azabından elbette güven içinde kalınmaz—. Çünkü Rablerinin azâbına güven olmaz. Şüphe yok ki, Rablerinin azabı gayr-i me´mundur, ondan kimse emin olamaz. 29 / 568
Mearic Suresi

29.Ayet
وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ -29 Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ve onlar ki apışlarını korurlar (29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar, Irzlarını korurlar. Ve onlar ki, kendi tenâsül uzuvlarını muhafaza ederler. 29 / 568
Mearic Suresi

30.Ayet
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ -30 Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka. Çünkü bunda levm olunmazlar (29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar, Yalnız eşlerine ya da ellerinin altında bulunan (câriyelerin)e karşı (korumazlar. Bundan ötürü de) onlar kınanmazlar. Zevcelerine veya mâlik bulundukları cariyelerine karşı müstesna, çünkü onlar kınanmış değildirler. 29 / 568
Mearic Suresi

31.Ayet
فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ -31 Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan haşarılardır Bunun ötesini arayıp arzu edenler (olursa), işte onlar (meşru´ sınırı) aşanlardır.. Ama kim bundan ötesini ararsa, onlar (sınırı) aşanlardır. Artık her kim bunun ötesini araştırırsa işte haddi aşmış olanlar onlardır, onlar. 29 / 568
Mearic Suresi

32.Ayet
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ -32 Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riayet ederler Emanetlerini ve verdikleri sözü yerine getirirler. Emânetlerini ve ahidlerini gözetirler. (32-33) Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler. 29 / 568
Mearic Suresi

33.Ayet
وَالَّذِينَ هُمْ بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ -33 Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir. Ve onlar ki şâhidliklerinde dürüstürler Şahitliklerini dosdoğru yerine getirirler. Şâhidliklerini yaparlar. (32-33) Ve onlar ki emanetlerine ve ahdlerine riâyet ederler. Ve onlar ki, şehâdetlerini doğruca ikame ederler. 29 / 568
Mearic Suresi

34.Ayet
وَالَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ -34 Onlar, namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. Ve onlar ki namazları üzerine muhafızlık ederler Namazlarını (vakitlerinde) kılarak korurlar. Namazlarını korurlar. Ve onlar ki, namazları üzerine muhafazada bulunurlar. 29 / 568
Mearic Suresi

35.Ayet
أُولَٰئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَ -35 İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir. İşte onlar Cennetlerde ikrâm olunanlardır İşte bunlar Cennetlerde ağırlananlardır. İşte onlar cennetlerde ağırlanırlar. İşte onlar cennetlerde ikram olunmuş zâtlardır. 29 / 568
Mearic Suresi

36.Ayet
فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ -36 (36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar? Şimdi ne var o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar? (36-37) O inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan bölük bölük boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar ? Nânkörlere ne oluyur ki sana doğru koşuyorlar? (36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan. 29 / 568
Mearic Suresi

37.Ayet
عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ -37 (36-37) Şimdi, inkâr edenlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak (alay etmek için) sağdan soldan gruplar hâlinde sana doğru koşuyorlar? Sağdan ve soldan fırka fırka (36-37) O inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan bölük bölük boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar ? Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde (gelip etrafını sarıyorlar)? (36-37) Artık ne var o kâfir olanlara ki senin cihetine koşarlar. Dağınık fırkalar olarak sağdan ve soldan. 29 / 568
Mearic Suresi

38.Ayet
أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ -38 Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? Onlardan her kişi na´îm Cennetine sokulacağını ümid mi ediyor? Onlardan her kişi Nîmet Cenneti (veya Naim Cennetijne yerleştirilmeyi mi umuyorlar? Onlardan her biri, ni´met cennetine sokulacağını mı umuyor? Onlardan her bir şahıs naim cennetine girdirileceğini mi ümit ediyor? 29 / 568
Mearic Suresi

39.Ayet
كَلَّا ۖ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ -39 Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden (meniden) yarattık. Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık Hayır, elbette biz, onları bildikleri şeyden yarattık.. Hayır! Öyle şey yok! Biz onları bildikleri şeyden yarattık. Hayır, asla. Şüphe yok ki Biz onları bilir oldukları şeyden yarattık. 29 / 568
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014