KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 372. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Şuara Suresi

137.Ayet
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ -137 “Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir.” Bu sırf eskilerin âdeti Bu tutumunuz, öncekilerin (sürüp gelen) âdetlerinden başkası değildir. "Bu (davranışımız), sadece evvelkilerin ahlâkı (ve geleneği)dir." (137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.» 19 / 372
Şuara Suresi

138.Ayet
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ -138 “Biz azaba uğratılacak da değiliz.” Biz ta´zib olunmayız Ve biz azâb edilecek de değiliz. "Biz azâba uğratılacak değiliz." (137-138) «Bu, evvelkilerin adetinden başka bir şey değildir.» «Ve bizler ise muazzep olacaklar değiliz.» 19 / 372
Şuara Suresi

139.Ayet
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -139 Böylece onlar Hûd’u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helâk ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helâk ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı Böylece Hûd Peygamber´i yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır ; ne yazık ki onların çoğu imân etmedi. (Böylece) onu yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar. Artık O´nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar. 19 / 372
Şuara Suresi

140.Ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -140 Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şübhesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Şenin Rabbın elbette O´dur cok güçlü, çok üstün ; O´dur cok merhametli. Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, azîzdir, rahimdir. 19 / 372
Şuara Suresi

141.Ayet
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ -141 Semûd kavmi de Peygamberleri yalanladı. Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti Semûd (kavmi) de peygamberleri yalanladılar. Semûd (kavmi) de gönderilen elçileri yalanladı: (141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?» 19 / 372
Şuara Suresi

142.Ayet
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ -142 Hani kardeşleri Salih, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” O vakıt ki kardeşleri Salih onlara demişti: Allahdan korkmaz mısınız? Hani kardeşleri Sâlih onlara dedi ki: «Artık (putlara tapmaktan, Hakk´ı inkâr etmekten) sakınmaz mısınız ? Kardeşleri Sâlih, onlara demişti ki: "Korunmaz mısınız?" (141-142) Semûd (kavmi de) gönderilmiş olan peygamberleri tekzîp etti. O vakit, onlara kardeşleri Salih dedi: «Korkmaz mısınız?» 19 / 372
Şuara Suresi

143.Ayet
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -143 “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, eminim Şüpheniz olmasın ki ben sizin için güvenilir bir peygamberim. "Ben sizin için güvenilir bir elçiyim." (143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» 19 / 372
Şuara Suresi

144.Ayet
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -144 “Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!” Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin Artık Allah´tan korkun ve bana uyun. "Allah´tan korkun ve bana itâ´at edin." (143-144) «Şüphe yok, ben size bir emîn resûlüm. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» 19 / 372
Şuara Suresi

145.Ayet
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -145 “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Buna karşı ben sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim (hizmetimin) mükâfatı ancak âlemlerin Rabbına aittir. "Ben sizden buna karşı bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbine âittir." «Ve onun üzerine sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ancak âlemlerin Rabbine aittir.» 19 / 372
Şuara Suresi

146.Ayet
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ -146 (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” Siz burada emn-ü eman ile bırakılacak mısınız? (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? "Siz burada güven içinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?" «Siz burada emin kimseler olarak bırakılacak mısınız?» 19 / 372
Şuara Suresi

147.Ayet
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -147 (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” O Cennetler, pınarlar (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında?" «Bağlarda ve ırmaklarda?» 19 / 372
Şuara Suresi

148.Ayet
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ -148 (146-148) “Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?” Lâtıf tal´ı sarkmış hurmalar, ekinler içinde (146-147-148) Şu bulunduğunuz yerde ; bağlar ve bahçelerde ; pınarlar başında, ekinler içinde, gönül çekici salkım hurmalıklarda güven içinde kendi halinize bırakılacak mısınız? "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu güzel hurmalıklar arasında?" «Ve ekinlerin ve tomurcukları latif hurma ağaçlarının içinde?» 19 / 372
Şuara Suresi

149.Ayet
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ -149 “Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.” Ki bir de dağlardan keyfli keyfli evler yontuyorsunuz Dağlardan da ustaca sayılacak şekilde (fakat) şımarıkça evler yontuyorsunuz : (Bunun böyle devam edeceğini mi sanıyorsunuz ? Hayır aldanıyorsunuz). "Dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz." «Ve dağlardan hazıkâne bir halde evler yontuyorsunuz?» 19 / 372
Şuara Suresi

150.Ayet
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -150 “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Gelin Allahdan korkun da bana itaat eyleyin Artık Allah´tan korkun, bana itaat edin. "Allah´tan korkun ve bana itâ´at edin." «Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» 19 / 372
Şuara Suresi

151.Ayet
وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ -151 (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” İtaat etmeyin o kimselere ki (151-152) Yeryüzünde fesâd çıkarıp orada dirlik-düzenlik getirmeyenlerin; inkâr ve azgınlıktan aşırı gidenlerin emrine uymayın.» "O aşırıların emrine uymayın." (151-152) «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.» 19 / 372
Şuara Suresi

152.Ayet
الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ -152 (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” yeryüzünü fesada verirler de islâh etmezler (151-152) Yeryüzünde fesâd çıkarıp orada dirlik-düzenlik getirmeyenlerin; inkâr ve azgınlıktan aşırı gidenlerin emrine uymayın.» "Yeryüzünde bozgunculuk yapan, ıslah etmeyen o kimseler(in sözüyle hareket etmeyin)." (151-152) «Ve müsriflerin emrine itaat etmeyin. Öyle kimseler ki, yerde ifsat ederler ve ıslah olmazlar.» 19 / 372
Şuara Suresi

153.Ayet
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ -153 Dediler ki: “Sen ancak büyülenmişlerdensin.” Sen dediler: çok büyülenmişlerdensin Dediler ki: «Elbette sen büyülenenlerden birisin. "Dediler: "Sen, iyice büyülenmişlerdensin." Dediler ki: «Şüphe yok sen çok büyülenmişlerdensin.» 19 / 372
Şuara Suresi

154.Ayet
مَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -154 “Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir.” Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin? Haydi bir âyet getir eğer sadıklardan isen Sen de ancak bizim gibi bir insansın ; eğer (iddianda) doğrulardan isen haydi bize bir açık belge, bir mu´cize getir.» "Sen de bizim gibi bir insansın. Eğer doğrulardansan bize bir mu´cize getir." «Sen başka değil, bizim gibi bir insansın. Eğer sâdıklardan isen haydi bir alâmet getiriver.» 19 / 372
Şuara Suresi

155.Ayet
قَالَ هَٰذِهِ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -155 Salih, şöyle dedi: “İşte bir dişi deve! Onun (belli bir gün) su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır.” Ha, dedi: işte bir naka ona bir şirb hakkı, size de ma´lûm bir günün şirb hakkı Sâlih, «işte (belge ve mu´cize olarak) bir dişi deve ! Su içme sırası (bir gün) onun, belirli bir gün de sizindir. Dedi: "İşte bu dişi deve (mu´cize)dir. (Bir gün) onun su içme hakkı var, belli bir günün su içme hakkı da sizin." (155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.» 19 / 372
Şuara Suresi

156.Ayet
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ -156 “Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.” Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin ki o yüzden sizi büyük bir günün azâbı yakalar Sakın ona kötü (niyetle) dokunmayın ; sonra büyük bir azâb sizi yakalar» dedi. "Sakın, ona bir kötülük dokundurmayın, sonra büyük bir günün azâbı sizi yakalar." (155-156) Dedi ki: «İşte bu bir dişi devedir. Bunun için belli bir günde bir su içme hakkı vardır, sizin için de malum bir günde bir su içme hakkı vardır. Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.» 19 / 372
Şuara Suresi

157.Ayet
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ -157 Derken onu kestiler, fakat pişman oldular. Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular Buna rağmen onlar o deveyi (bacaklarına) vurup devirdiler, (inatla onu) kestiler. (Sonra da) pişmanlık duyarak sabahladılar. Nihâyet onu kestiler, ama pişman oldular. Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar. 19 / 372
Şuara Suresi

158.Ayet
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -158 Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü´min olmadı O sebeple azâb onları yakaladı. Şüphesiz ki (bu olayda) bir ibret ve öğüt vardır; ama onların çoğu imân edenler olmadı. Ve azâb onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar. Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar. 19 / 372
Şuara Suresi

159.Ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -159 Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır. Ve şüphesiz rabbın o, öyle azîz öyle rahîm Ve senin Rabbin şüphesiz ki yegâne üstündür, çok güçlüdür; çok merhamet edendir. Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. Ve muhakkak, senin Rabbin elbette O, pek galipdir, pek esirgeyicidir. 19 / 372
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014