SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Al-i İmran Suresi
194.Ayet |
رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ -194 |
“Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize va’dettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, va’dinden dönmezsin.” |
Rabbena! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va´dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va´dinde hulfetmezsin |
Rabbimiz! peygamberlerine bizim için va´dettiklerini bize ver, Kıyamet günü bizi rezîl ve rüsvay etme. Şüphesiz ki sen va´dinden dönmezsin. |
"Rabbimiz bize, elçilerine va´dettiğini ver, kıyâmet günü bizi rezil, perişan etme. Zira sen verdiğin sözden caymazsın!" |
«Ey Rabbimiz! Peygamberlerine karşı bizlere vaad buyurduklarını bizlere ihsan buyur. Ve bizleri Kıyamet gününde rüsvay etme. Şüphe yok ki, sen vaad buyurduğundan dönmezsin.» |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
195.Ayet |
فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لَا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ ۖ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ ۖ فَالَّذِينَ هَاجَرُوا وَأُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأُوذُوا فِي سَبِيلِي وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ثَوَابًا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ -195 |
Rableri, onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.” |
Rableri de dualarına şöyle icabet buyurdu: her halde ben içinizden gerek erkek ve gerek dişi hiç bir hayr işleyenin işlediğini boşa gidermem, hep biribirinizdensiniz, benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye uğrıyanların, cihada gidenlerin ve bu uğurda katledilenlerin, kabahatlerini taraflarından keffaretleyeceğim, onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağım, tasavvur edemeyeceğiniz bir sevâb ile Allah tarafından müsâb olacaklar, sevâbın da en güzeli Allah yanında |
Rableri onların dualarını kabul buyurdu da, «Sizden erkek ve kadın hiç kimsenin amelini zayi´ etmem; birbirinizdensiniz. Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda işkenceye uğratıldılar ; savaştılar, öldürüldüler, şanıma and olsun ki, onların günah ve kötülüklerini örtüp temizleyeceğim, altlarından ırmaklar akan Cennetlere elbette sokacağım; (böylece) Allah katından bir sevaba (erişecekler). Sevabın güzeli Allah katındadır. |
Rableri onlara karşılık verdi: "Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vuruşanlar ve öldürülenler... Elbette onların kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Yaptıklarına), Allâh katından bir karşılık olarak (onlara bu ni´metleri vereceğim). Karşılıkların en güzeli Allâh katındadır." |
Artık Rabb-i Kerîmleri onlara şöyle icabet etti ki: «Ben sizden gerek erkek ve gerek kadın, bir amel edenin amelini zâyi kılmam. Bazınız bazınızdansınız. İmdi hicret etmiş olanlar ve yurtlarından çıkarılmış bulunanlar ve Benim yolumda eziyete uğrayanlar ve savaşta bulunan ve öldürülenler yok mu, elbette Allah indinde bir sevap olmak üzere onların suçlarını örteceğim ve elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım!. Ve güzel mükâfaat ise Allah Teâlâ nezdindedir.» |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
196.Ayet |
لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِ -196 |
Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın. |
O Allahı tanımıyanların refah içinde diyar diyar dönüb dolaşmaları sakın seni aldatmasın |
İnkarcıların diyar diyar refah içinde gezip dolaşmaları sakın seni aldatmasın. |
İnkâr edenlerin, öyle şehirlerde gezip dolaşması seni aldatmasın. |
Kâfir olanların beldelerde dolaşıp durmaları sakın seni aldatmasın. |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
197.Ayet |
مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۚ وَبِئْسَ الْمِهَادُ -197 |
(Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası! |
Az bir zevk, sonra varacakları Cehennem, ne fena döşek |
Az bir geçim ve yararlanma, sonra da varacakları yer Cehennem´dir; o ne kötü eyleşim yeridir! |
Bu, az bir geçimdir. Sonra gidecekleri yer, cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası! |
Azıcık bir metadır, sonra onların varıp sığınacakları yer cehennemdir ve o ne fena bir yatak! |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
198.Ayet |
لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلًا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ ۗ وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ لِلْأَبْرَارِ -198 |
Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır. |
Lâkin o Allahdan korkan, korunan kullar, onlar için cennetler var altından ırmaklar akar, içlerinde kalmak üzere onlar, Allah tarafından konukluklar, Allah yanındaki ise ermişler için daha hayırlıdır |
Ama Rablerinden (üstün saygı ile) korkanlar için altlarından ırmaklar akan, ebedî kalacakları Cennetler, Allah tarafından konaklar vardır. Allah katındaki (nimetler), iyi ve temiz bir hayat yaşayanlar için daha hayırlıdır. |
Fakat Rablerinden korkanlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler var. Orada ebedi kalacaklar, Allâh tarafından ağırlanacaklardır. İyiler için Allâh yanında bulunan ödüller ise (dünyâ varlığından) daha hayırlıdır. |
Fakat o kimseler ki, Rablerinden korkmuşlardır, onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedîyyen kalacaklardır, taraf-ı ilâhî´den verilecek nice ziyafetler olduğu halde. Ve Allah Teâlâ´nın indinde olanlar ise sâlih kullar için daha hayırlıdır. |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
199.Ayet |
وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ خَاشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشْتَرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا ۗ أُولَٰئِكَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ -199 |
Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah’a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah’ın âyetlerini az bir değere satmazlar. Onlar var ya, işte onların, Rableri katında mükâfatları vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. |
Şüphesiz ehli kitab içinden kimi de vardır ki, Allaha iman ettikleri gibi Allah için hakka boyun eğerek kendilerine indirilene de size indirilene de iman ederler, Allahın âyâtını bir kaç paraya satmazlar, işte bunlar, Rablarının indinde kendilerinin ecirleri vardır, şüphe yok ki Allah hisabını çabuk yapar |
Şüphesiz ki Kitap Ehli´nden Allah´a imân edip size ve kendilerine indirilene inanan, Allah´a karşı üstün saygı duyup O´nun yüce huzurunda kalbi ürpererek eğilenler ve Allah´ın âyetlerini az ve önemsiz bir değere değiştirmeyenler vardır. İşte onların mükâfatı Rableri katındadır. Şüphesiz ki Allah, hesabı çabuk görendir. |
Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah´a inanırlar, size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar; Allah´a karşı saygılıdırlar; Allâh´ın âyetlerini birkaç paraya satmazlar. Onların da Rableri katında ödülleri vardır! Şüphesiz Allâh, hesabı çabuk görendir. |
Ve şüphe yok ki, ehl-i kitaptan öyleleri de vardır ki, Allah Teâlâ´ya ve size indirilmiş olana ve kendilerine indirilmiş olana imân ederler, Allah için korkar bulunurlar. Allah Teâlâ´nın âyetleri ile az bir pahayı satın almazlar. İşte onlar için Rableri nezdinde mükâfaatları vardır. Muhakkak Allah Teâlâ hesabını pek çabuk görendir. |
4 / 75 |
Al-i İmran Suresi
200.Ayet |
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ -200 |
Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız |
Ey imân edenleri Sabredin ve dayanıklı olma yarışında (düşmanlarınızı) geçin; düşmana karşı hazır vaziyette durun ve Allah´tan (üstün saygı duyarak) korkun ki, kurtuluşa erişesiniz. |
Ey inananlar, sabredin, direnin. Savaşa hazırlıklı, uyanık bulunun ve Allah´tan korkun ki, başarıya eresiniz. |
Ey imân edenler! Sabrediniz, sabır yarışında bulununuz ve nöbet bekleyiniz ve Allah Teâlâ´ dan korkunuz ki, felâh bulabilesiniz. |
4 / 75 |