SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
A'raf Suresi
121.Ayet |
قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ -121 |
“Âlemlerin Rabbine iman ettik” dediler. |
İyman ettik, dediler: o rabbül´âlemîne |
(120-121-122) Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine imân ettik» dediler. |
"Âlemlerin Rabbine inandık!" dediler. |
Ve dediler ki: «Âlemlerin Rabbine imân ettik.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
122.Ayet |
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -122 |
“Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine.” |
Musâ ve Harunun rabbına |
(120-121-122) Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine imân ettik» dediler. |
"Mûsâ ve Hârûn´un Rabbine!" |
«Mûsa ile Harun´un Rabbine.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
123.Ayet |
قَالَ فِرْعَوْنُ آمَنْتُمْ بِهِ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَمَكْرٌ مَكَرْتُمُوهُ فِي الْمَدِينَةِ لِتُخْرِجُوا مِنْهَا أَهْلَهَا ۖ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ -123 |
Firavun, “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!” dedi. “Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Göreceksiniz!” |
Fir´avn, siz, dedi: Ona ben izin vermeden iyman ettiniz ha, bu her halde bir hud´a siz bu hud´ayı şehirde kurmuşsunuz, yerli ehaliyi ondan çıkarmak istiyorsunuz, o halde yakında anlarsınız |
Fir´avn onlara: «Ben size izin vermeden ona imân mı ettiniz? Doğrusu bu, halkını çıkarmak için ülkede kurduğunuz bir hiledir; ama yakında (neler yapacağımı) göreceksiniz. |
Fir´avn: "Ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi. "Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz!" |
Fir´avun dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel O´na imân etmişsiniz. Şüphe yok bu bir hud´adır. Siz bu hud´ayı şehirde yaptınız ki, ahalisini ondan çıkarıveresiniz. Artık yakında bileceksiniz.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
124.Ayet |
لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ ثُمَّ لَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ -124 |
“Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da (ibret olsun diye) sizin tümünüzü elbette asacağım.” |
Mutlak sizin ellerinizi, ayaklarınızı çaprazına keseceğim, mutlak sizi, hepinizi birden asacağım |
And olsun ki ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve (sonra da) hepinizi asacağım» dedi. |
"Elbette ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi (hurma dallarına) asacağım!" |
«Elbette sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazvari keseceğim. Sonra da sizi elbette cümleten asacağım.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
125.Ayet |
قَالُوا إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ -125 |
Dediler ki: “Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz.” |
Biz, dediler: Şüphesiz rabbımıza, döneceğiz, |
Onlar (o takdirde) biz (can verip) Rabbimize dönücüleriz. |
Dediler ki: "Biz zaten Rabbimize döneceğiz!" |
Dediler ki: «Biz şüphe yok Rabbimize dönüvericileriz.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
126.Ayet |
وَمَا تَنْقِمُ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءَتْنَا ۚ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ -126 |
“Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.” |
senin bize kızman da sırf rabbımızın âyetleri gelince iyman etmemizden; ey bizim rabbımız! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı iyman selâmetiyle al |
Rabbimizin âyetleri bize gelince sırf onlara inandığımız için bizden intikam (öc) almak istiyorsun! dediler. (Ve sonra şöyle duada bulundular) : «Ey Rabbimiz! üzerimize sabır (ve dayanma gücünü) boşalt ve müslimler (Hakk´a teslimiyet gösterenler) olarak canımızı al!» |
"Rabbimizin, bize gelmiş olan âyetlerine inandığımız için bizden öc alıyorsun. (Ey) Rabbimiz, üzerimize sabır boşalt ve bizi müslümanlar olarak öldür!" |
«Ve bizden intikam alman da başka değil, ancak bize Rabbimizin âyetleri geldiği zaman onlara imân ettiğimizden dolayı. Ey Rabbimiz! üzerimize sabır yağdır ve bizleri müslüman olarak öldür.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
127.Ayet |
وَقَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ أَتَذَرُ مُوسَىٰ وَقَوْمَهُ لِيُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَيَذَرَكَ وَآلِهَتَكَ ۚ قَالَ سَنُقَتِّلُ أَبْنَاءَهُمْ وَنَسْتَحْيِي نِسَاءَهُمْ وَإِنَّا فَوْقَهُمْ قَاهِرُونَ -127 |
Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: “Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ’yı ve kavmini, bu ülkede fesat çıkarsınlar, seni ve ilâhlarını terk etsinler diye bırakacak mısın?” Firavun, “Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üzerinde ezici bir güce sahibiz?” dedi. |
Fir´avnın kavmından yine o cemiyyet ya, dediler: Musâyı ve kavmini bırakacaksın ki seni ve ilâhlarını bıraksın da yer yüzünde fesad çıkarsınlar? Yine, dedi: Oğullarını öldürürüz ve kadınlarını diri tutarız, yine tepelerinde mutlak kahrımızı yürütürüz |
Fir´avn kavminin ileri gelenleri (görüşlerini ortaya koyup): «Yeryüzünde fesad çıkarsınlar ve seninle ilâhlarını terkedip (bir tarafa itsinler) diye mi Musa ile kavmini (serbest) bırakacaksın ?» dediler. Fir´avn : «Onların erkek çocuklarını öldüreceğiz, kadınlarını (kız çocuklarını) sağ bırakacağız. Elbette biz onların üstünde kahredici güce sâhibizdir» dedi. |
Fir´avn kavminden ileri gelen bir topluluk dedi ki: "Mûsâ´yı ve kavmini bırakıyorsun ki, seni ve tanrılarını terk edip yeryüzünde bozgunculuk mu yapsınlar?" (Fir´avn): "Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz dâimâ onların üstünde eziciler olacağız!" dedi. |
Fir´avun´un kavminden ileri gelenler dediler ki: «Mûsa´yı ve kavmini bırakır mısın ki, yerde fesatta bulunsunlar. Ve seni ve tanrılarını terkeylesinler.» O da dedi ki: «Elbette onların oğullarını öldüreceğiz ve kadınlarını diri bırakacağız ve şüphe yok ki, biz onların üstünde kâhir kimseleriz.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
128.Ayet |
قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ اسْتَعِينُوا بِاللَّهِ وَاصْبِرُوا ۖ إِنَّ الْأَرْضَ لِلَّهِ يُورِثُهَا مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ -128 |
Mûsâ, kavmine, “Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır. Ona, kullarından dilediğini mirasçı kılar. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır” dedi. |
Musâ kavmine siz, dedi: Allahın avn-ü ınayetini isteyin ve acıya tahammül edib dayanın, her halde arz Allahındır ona kullarından dilediğini varis kılar, akıbet ise müttekilerindir |
Musa, kavmine dedi ki: «Allah´tan yardım dileyin ve sabredin ; şüphesiz ki yeryüzü Allah´ındır, kullarından dilediğini ona vâris kılar; iyi ve hayırlı sonuç (Allah´tan korkup kötülüklerden) sakınanlarındır.» |
Mûsâ, kavmine; "Allah´tan yardım isteyin, sabredin!" dedi; yeryüzü Allâh´ındır, onu kullarından dilediğine verir. Sonuç, korunanlarındır!" |
Mûsa kavmine dedi ki: «Allah Teâlâ´dan yardım isteyiniz ve sabrediniz. Şüphe yok ki, yer Allah Teâlâ´nındır. Ona kullarından dilediğini varis kılar. Akibet ise muttakîler içindir.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
129.Ayet |
قَالُوا أُوذِينَا مِنْ قَبْلِ أَنْ تَأْتِيَنَا وَمِنْ بَعْدِ مَا جِئْتَنَا ۚ قَالَ عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُهْلِكَ عَدُوَّكُمْ وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ -129 |
Dediler ki: “Sen bize gelmeden önce de bize işkence edildi, geldikten sonra da.” Mûsâ, “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk edecek ve sizi bu yerde (Mısır’da) egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır” dedi. |
Biz, dediler: sen bize gelmezden evvel de eza edildik sen bize geldikten sonra da, umulur ki, dedi: Rabbınız hasmınızı helâk edib de sizi yer yüzünde halife kılacak, sizin de nasıl işler yapacağınıza bakacaktır |
Kavmi Ona : «Ey Musa ! Sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de ve bize geldikten sonra da hep eziyete uğradık» diye (sızlandılar). Musa onlara : «Umulur ki Rabblniz düşmanınızı yok eder ve sizi yeryüzünde onların yerine geçirir de nasıl (hareket) edeceğinize bakar» dedi. |
"(Ey Mûsâ), sen bize gelmezden önce de, sen bize geldikten sonra da bize işkence edildi." dediler. (Mûsâ) dedi: "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı yok eder ve onların yerine sizi yeryüzüne hâkim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar." |
Dediler ki: «Biz senin bize gelmenden evvel de ve bize geldiğinden sonra da eza edildik». «Umulur ki,» Dedi, «Rabbiniz düşmanlarınızı helâk eder de sizi yerde onların halefi kılacak olur. Tâ ki nasıl amel edeceğinize nazar buyursun.» |
9 / 164 |
A'raf Suresi
130.Ayet |
وَلَقَدْ أَخَذْنَا آلَ فِرْعَوْنَ بِالسِّنِينَ وَنَقْصٍ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ -130 |
Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık. |
Filhakika ali Fir´avnı tuttuk senelerce kıtlık ve hasılât eksikliğiyle sıktık, gerekti ki düşünüb ıbret alsınlar |
And olsun ki Fir´avn taraftarlarını, öğüt ve ibret alsınlar diye kıtlık yılları ve ürünlerinin noksanlığıyla tutup (sıkıntıya uğrattık). |
Andolsun biz, Fir´avn âilesini tuttuk, öğüt alsınlar diye yıllarca kıtlıkla ve ürünleri azaltmakla sıktık. |
Ve andolsun ki, Fir´avun´un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye. |
9 / 164 |