SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şura Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1 |
Hâ Mîm. |
Hâ, mîm |
(1-2) Hâ - Mîm / Ayn - Sîn - Kaf. |
Hâ mim |
Hâ, Mîm. |
25 / 482 |
Şura Suresi
2.Ayet |
عسق -2 |
Ayn Sîn Kâf |
ayn, sîn, kaf |
(1-2) Hâ - Mîm / Ayn - Sîn - Kaf. |
´Ayın sin kâf. |
Ayın, Sîn, Kâf. |
25 / 482 |
Şura Suresi
3.Ayet |
كَذَٰلِكَ يُوحِي إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ -3 |
(Ey Muhammed!) Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder. |
İşte böyle vahiy veriyor sana -senden evvelkilere de- Allah, o, azîz, hakîm. |
O çok üstün, çok güçlü yegâne hikmet sahibi Allah, böylece hem sana, hem senden öncekilere vahyeder. |
O aziz ve hakim olan Allâh, sana ve senden öncekilere böyle vahyeder: |
İşte böyle vahyediyor. Sana ve senden evvel olanlara o azîz, hakîm olan Allah. |
25 / 482 |
Şura Suresi
4.Ayet |
لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ -4 |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O, yücedir, büyüktür. |
Onundur bütün Göklerdeki ve Yerdeki ve o, öyle ulu, öyle azîm |
Göklerde olan her şey, yerde bulunan her şey O´nundur. O yücedir, uludur. |
Göklerde ve yerde bulunan herşey O´nundur. O, yücedir, uludur. |
Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O´nun içindir. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür. |
25 / 482 |
Şura Suresi
5.Ayet |
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْ فَوْقِهِنَّ ۚ وَالْمَلَائِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِمَنْ فِي الْأَرْضِ ۗ أَلَا إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ -5 |
Neredeyse gökler (O’nun azametinden) üstlerinden çatlayacaklar. Melekler ise, Rablerini hamd ile tespih ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilin ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
Ki Gökler hemen hemen üstlerinden çatlıyacak gibi titreşiyorlar, Melekler hamd ile rablarına tesbih ediyorlar ve Yerdeki kimse için mağrifet diliyorlar, uyan Allahdır ancak öyle gafur, öyle rahîm |
Gökler neredeyse (ilâhî kudretin azametinden veya inkarcıların Allah´ı tanımamasından) üstünden yarılacak.. Melekler ise hamd ile tesbîh etmekteler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilemekteler. Haberiniz olsun ki, Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. |
Neredeyse gökler üstlerinden çatlayacaklar. Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler; yerdekiler için de mağfiret dilerler. İyi bil ki Allâh, işte çok bağışlayan, çok esirgeyen O´dur. |
Az kalıyor ki, gökler üstlerinden çatlayacaklar. Melekler de Rablerine hamd ile tesbihte bulunuyorlar ve yerde olanlar için mağfiret diliyorlar. Agâh olunuz! Şüphe yok ki Allah, O çok affedicidir, çok esirgeyicidir. |
25 / 482 |
Şura Suresi
6.Ayet |
وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ اللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَكِيلٍ -6 |
Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin. |
Onun berisinden veliylere tutunanlara gelince: onların da üzerlerine Allah gözcü, sen değilsin üzerlerine vekil |
Onlar ki, Allah´ı bırakıp başka (tanrıları) dost ve sahip edindiler, Allah, onlar üzerinde görüp gözetleyicidir ve sen onlar üzerinde (koruyucu, savunucu, gözetleyici) vekîl değilsin. |
O´ndan başka veliler edinenleri Allâh kollamaktadır. Sen onların üzerinde vekil değilsin. |
Ve o kimseler ki, Allah´tan başkasını velîler ittihaz ettiler. Onların üzerlerine Allah nâzırdır ve sen onların üzerlerine bir vekîl değilsin. |
25 / 482 |
Şura Suresi
7.Ayet |
وَكَذَٰلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لِتُنْذِرَ أُمَّ الْقُرَىٰ وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنْذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ فِيهِ ۚ فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ -7 |
Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir. |
Ve işte böyle sana Arabî bir Kur´an vahiyetmekteyiz ki Ümmülkurayı ve çevresindekileri sakındırasın ve o toplama gününün dehşetini haber veresin onda şübhe yok, bir fırka Cennette, bir fırka saîrde |
İşte böylece biz sana Arapça Kur´ân indirdik ki, Ümmü´l-Kurâ´yı (Mekke halkını) ve çevresindekileri uyarasın ve meydana geleceğinde hiç şüphe olmayan o toplanma (Kıyamet) gününü hatırlatıp korkutasın. (O gün insanların) bir kısmı Cennette, bir kısmı da çılgın ateşli Cehennem´dedir. |
Biz sana böyle Arapça bir Kur´ân vahyettik ki Anakent (Mekke´y)i ve çevresinde bulunanları ikaz edip; (vukuunda) asla kuşku bulunmayan toplanma gününe karşı uyarasın. (O gün), bir bölük cennette, bir bölük ateştedir. |
Ve işte sana böyle Arapça bir Kur´an vahyettik ki, Ümmü´lKurâ´yı ve onun çevresinde bulunanları korkutasın ve kendinde şüphe olmayan o toplanma gününden korkutasın. Bir fırka cennettedir ve bir fırka da cehennemdedir. |
25 / 482 |
Şura Suresi
8.Ayet |
وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُمْ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ -8 |
Allah dileseydi, onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur. |
Dilese idi Allah elbet hepsini bir ümmet de yapardı ve lâkin dilediğini rahmetine koyuyor da zalimlere gelince ne bir veliy var onlara ne de bir nasîr |
Allah dileseydi hepsini bir ümmet yapardı. Ama O, dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlerin ise ne bir dostu, ne de bir yardımcısı vardır. |
Allâh dileseydi, onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlere gelince: Onların ne velisi ne de yardımcısı vardır. |
Ve eğer Allah dilemiş olsa idi elbette onları bir ümmet kılmış olurdu. Velâkin dilediği kimseyi rahmetine girdirir. Zalimlere gelince onlar için ne bir velî ve ne de bir yardımcı vardır. |
25 / 482 |
Şura Suresi
9.Ayet |
أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ ۖ فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ -9 |
Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. |
Yoksa ondan beride veliylerimi idindiler? Fakat Allahdır ancak veliy, ölüleri o diriltir ve her şey´e kadîr odur. |
Yoksa onlar, Allah´tan başkasını dostlar ve sahip çıkanlar mı edindiler ?! Halbuki asıl dost ve sahip çıkan Allah´tır. Ve O, ölüleri diriltir ; O´nun kudreti her şeye yeter. |
Yoksa Allah´tan başka veliler mi edindiler? Veli yalnız Allah´tır. Ölüleri O diriltir. O her şeye kâdirdir. |
Yoksa ondan başkasını velîler mi edindiler? Fakat Allah´tır, O´dur velî olan ve O, ölüleri diriltir. Ve O her şey üzerine bihakkın kâdirdir. |
25 / 482 |
Şura Suresi
10.Ayet |
وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّهِ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبِّي عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ -10 |
Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir. İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum. |
Ihtılâf ettiğiniz herhangi bir şey hakkında da huküm Allaha âiddir, işte de: o Allah benim rabbım ben ona dayanmaktayım ve hep ona sığınırım |
Hakkında farklı görüşler ortaya koyduğunuz herhangi bir şey´in hükmü Allah´a aittir. İşte bu Allah, benim Rabbımdır; ancak O´na güvenip dayanır ve ancak O´na yönelip gönül veririm. |
Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah´a âittir. İşte Rabbim Allâh budur. O´na dayandım, O´na yöneldim. |
Ve hangi bir şeyde ihtilâfa düşmüş iseniz, artık onun hükmü Allah´a aittir. «İşte o Allah´tır benim Rabbim. O´na tevekkül ettim ve O´na müracaat ederim.» |
25 / 482 |