SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Kasas Suresi
6.Ayet |
وَنُمَكِّنَ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَنُرِيَ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا مِنْهُمْ مَا كَانُوا يَحْذَرُونَ -6 |
Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim. |
Ve Arzda onlara kuvvet ve müknet verelim de Fir´avne, Haman´e ve ordularına onlardan kortukları şeyi gösterelim |
O yerlere yerleştirmeyi ve Fir´avn´a, Hâmân´a ve askerlerine onlardan (hep endişe duyup) kaçındıkları hususu göstermeyi diledik. |
Ve onları o yerde iktidâra getirelim de Fir´avn´a, Hâmân´a ve askerlerine, onlardan (ezdikleri zümreden) korktukları şeyi gösterelim. |
Ve yeryüzünde onlara kudret vermek ve Fir´avun ile Haman´a ve ordularına onlardan kaçındıkları şeyi (bizler) göstermek istedik. |
20 / 385 |
Kasas Suresi
7.Ayet |
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ أُمِّ مُوسَىٰ أَنْ أَرْضِعِيهِ ۖ فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي ۖ إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ -7 |
Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik. |
O esnada Musânın anasına şu vahyi verdik: onu emzir, derken aleyhinde bir korku hissettin mi o vakıt onu deryaya bırakıver, hem korkma ve mahzun olma, biz muhakkak onu sana iade edeceğiz ve kendisini mürselînden yapacağız |
Musa´nın anasına : «Çocuğunu emzir, ona karşı (bir kötülük ve tecâvüzden) korktuğun zaman onu suya (Nil ırmağının akıntısına) atıver; korkma ve üzülme. Şüphen olmasın ki onu mutlaka sana döndüreceğiz ve onu tebliğ görevini yüklenen peygamberlerden kılacağız» diye ilhamda bulunduk. |
Mûsâ´nın annesine, "O (çocuğu)nu emzir, başına bir şey gelmesinden korkuyorsan (bir sandık içinde) onu suya bırak, korkma, üzülme biz onu tekrar sana geri vereceğiz ve onu elçilerden yapacağız." diye vahyettik. |
Mûsa´nın validesine de ilham ettik ki: «O´nu emzir, O´nun üzerine korkunca da O´nu denize bırak ve korkma ve mahzun olma, şüphe yok ki, Biz O´nu sana geri döndüreceğiz ve O´nu peygamberlerden kılacağız.» |
20 / 385 |
Kasas Suresi
8.Ayet |
فَالْتَقَطَهُ آلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُوًّا وَحَزَنًا ۗ إِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِئِينَ -8 |
Nihayet Firavun ailesi kendilerine düşman ve üzüntü kaynağı olacak olan o çocuğu bulup aldı. Şüphesiz Firavun, (veziri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı. |
Bunun üzerine âli Fir´avn onu lekıyt olarak aldı, çünkü ileride kendilerine bir düşman, bir gamm olacaktı. Doğrusu Fir´avn de Hamân de, askerleri de hep cânîlerdiler |
Fir´avn´ın ailesinden bir kısmı, kendilerine ileride düşman, üzülmelerine sebep olsun diye (bilmeden) onu suya atılmış sahipsiz bir çocuk olarak kendi himayelerine aldılar. Doğrusu Fir´avn da, Hâmân da, askerleri de hep suçlu günahkârlar idiler, |
Nihâyet onu Fir´avn âilesi aldı ki, kendilerine bir düşman ve başlarına derd olsun. Gerçekten Fir´avn, Hâmân ve askerleri yanılıyorlardı. |
Artık O´nu Fir´avun´un adamları bulup aldılar, tâ ki, kendileri için bir düşman ve bir üzüntü olsun. Şüphe yok ki Fir´avun ile Haman ve orduları, hata eden kimseler olmuşlardı. |
20 / 385 |
Kasas Suresi
9.Ayet |
وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِي وَلَكَ ۖ لَا تَقْتُلُوهُ عَسَىٰ أَنْ يَنْفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -9 |
Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi. |
Fir´avnin hatunu ise «bir göz bebeği: bana ve sana, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, yâhud evlâd ediniriz» dedi ve onlar farkında değillerdi |
Fir´avn´ın eşi, «bu bulunan çocuk benim için de, senin için de göz bebeği (veya gözümün aydınlığı) ! Sakın onu öldürmeyin ; umulur ki bize yararlı olur veya onu kendimize evlâd ediniriz» dedi. Kendileri (bunun altındaki sır ve hikmetten) habersiz idiler. |
Fir´avn´ın karısı (çocuğu sandıktan çıkarınca): "Bana da, sana da göz bebeği (olacak, çok sevimli bir çocuk). Onu öldürmeyin, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz." dedi. (Onu almakla hatâ ettiklerini) anlamıyorlardı. |
Ve Fir´avun´un refikası dedi ki: «Benim için ve senin için bir göz aydınlığı. Bunu öldürmeyiniz. Umulur ki bize faideli olacaktır veya O´nu oğul ediniriz.» Onlar ise farkında olamıyorlardı. |
20 / 385 |
Kasas Suresi
10.Ayet |
وَأَصْبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَىٰ فَارِغًا ۖ إِنْ كَادَتْ لَتُبْدِي بِهِ لَوْلَا أَنْ رَبَطْنَا عَلَىٰ قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -10 |
Mûsâ’nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı. |
Musânın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer iymanlılardan olsun diye |
Musa´nın anası ise, yüreği bomboş olarak sabahladı. (Hakk´ın verdiği sözün eninde sonunda gerçakleşeceğine) inananlardan olması için onun kalbini güçlendirip yatıştırmasaydık, neredeyse olup biteni açığa vuracaktı. |
Mûsâ´nın annesinin gönlü bomboş sabahladı (meraktan çıldıracak oldu). Eğer biz, (va´dimize) inananlardan olması için onun kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı. |
Mûsa´nın validesinin kalbi bomboş olarak sabahladı. Eğer inananlardan olsun diye O´nun kalbine bir rabıta vermese idik az kaldı onu açığa vuracaktı. |
20 / 385 |
Kasas Suresi
11.Ayet |
وَقَالَتْ لِأُخْتِهِ قُصِّيهِ ۖ فَبَصُرَتْ بِهِ عَنْ جُنُبٍ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -11 |
Annesi, Mûsâ’nın kız kardeşine, “Onu takip et” dedi. O da Mûsâ’yı, onlar farkına varmadan uzaktan gözledi. |
Onun hemşiresine izini ta´kıyb et de demişti, o da uzaktan gözetti, onlar farkında değillerdi |
O, Musa´nın kızkardeşine, «kardeşini izle!» dedi. O da uzaktan onu gözetti. Onlar (Fir´avn ailesi) bunu farketmemişlerdi. |
(Mûsâ´nın) kızkardeşine "Onun izini takip et," dedi. O da onlar farkına varmadan onu uzaktan gözetledi. |
Ve kızkardeşine dedi ki: «Onun izini takib et.» Artık o da onu uzaktan bakıp gördü. Onlar ise farkında değillerdi. |
20 / 385 |
Kasas Suresi
12.Ayet |
وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ مِنْ قَبْلُ فَقَالَتْ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ أَهْلِ بَيْتٍ يَكْفُلُونَهُ لَكُمْ وَهُمْ لَهُ نَاصِحُونَ -12 |
Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi. |
Önceden ona emzikcileri haram etmiştik bu vesîle ile vardı da sizin hisabınıza bunun bakımını deruhde edecek hem ona hayırhahâne bakacak bir ehli beyt buluvereyim mi size? dedi |
Daha önceden ona, süt analarının göğsünü emmeyi yasakladık. Bunun üzerine Musa´nın kızkardeşi, (Fir´avn ailesine) «sizin için bu çocuğu emzirip besleyecek, onu iyi eğitecek bir aile halkını size bulup göstereyim mi ?» dedi. |
Biz daha önce ona, süt verenler(in sütünü emmey)i harâm etmiştik. (Hiçbir kadının sütünü emmiyordu. Fir´avn ve âilesi, çocuğun emeceği bir dadı bulma telaşı içinde idiler. Kızkardeşi uzaktan durumu görünce sokuldu): "Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt ver(ip onu güzelce eğit)ecek bir âileyi göstereyim mi?" dedi. |
Ve önceden onun için süt anaları men etmiştik. Bunun üzerine (kızkardeşi) dedi ki: «Size bir hane halkını göstereyim mi ki, O´nu sizin için güzelce korurlar ve onlar O´nun için hayırhâh bulunurlar.» |
20 / 385 |
Kasas Suresi
13.Ayet |
فَرَدَدْنَاهُ إِلَىٰ أُمِّهِ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -13 |
Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler. |
Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va´di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler |
Böylece onu, tekrar anasına döndürdük ki gözü aydınlık olsun, üzülmesin ve Allah´ın va´dinin hak olduğunu bilsin. Ne var ki onların çoğu bunu (bu gerçeği ve taşıdığı hikmeti) bilmezler. |
Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allâh´ın va´dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler. |
Artık O´nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah´ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler. |
20 / 385 |