SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Al-i İmran Suresi
38.Ayet |
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ ۖ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً ۖ إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ -38 |
Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. |
O aralık Zekeriyya rabbına dua etti: Yarab! dedi: Bana ledünnünden bir temiz zürriyyet ihsan eyle şüphesiz ki sen duayı işidensin |
işte orada Zekeriyya, Rabbine duâ ederek dedi ki: Rabbim ! bana kendi katından temiz bir soy bağışla Şüphesiz ki sen duayı işitirsin. |
Orada Zekeriyyâ, Rabbine du´â etmiş: "Rabbim, demişti, bana katından temiz bir nesil ver. Sen du´âyı işitensin!" |
O vakit Zekeriya Rabbine dua ederek dedi ki: «Yarabbi! Bana kendi tarafından pek temiz bir zürriyet bağışla. Şüphe yok ki, Sen duayı hakkıyla işiticisin.» |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
39.Ayet |
فَنَادَتْهُ الْمَلَائِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَىٰ مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ -39 |
Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. |
Derken melâikeler kendisine nida ettiler, o kalkmış mihrabda namaz kılıyordu: Haberin olsun Allah sana Yahyayı müjdeliyor: Allahdan bir kelimeyi tasdik edecek, hem bir efendi, hem gayet zahid, ve bir Peygamber, salihînden. |
Bunun üzerine Zekeriyya mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi: Allah´tan bir kelime (olan İsâ)yı tasdîk edici, baş olmaya lâyık, son derece nefsine hâkim, iffetli ve iyilerden bir peygamber olmak üzere Allah Yahya´yı sana müjdeliyor. |
Zekeriyyâ, mabedde durmuş namaz kılarken, melekler ona: "Allâh sana, Allah´tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya´yı müjdeler," diye ünlediler. |
Zekeriya mihrapta kâim olarak namaz kılmakta iken ona melekler nidâ etti: «Muhakkak Allah Teâlâ sana Allah tarafından olan bir kelimeyi musaddık ve seyyid ve nefsine hakim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya´yı müjde eder.» |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
40.Ayet |
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ ۖ قَالَ كَذَٰلِكَ اللَّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ -40 |
Zekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi. |
Yarab! dedi: benim için bir oğul nasıl olur? kendime ihtiyarlık çatmış haremim de kısırken, buyurdu ki: öyle, Allah ne dilerse yapar |
Zekeriyya (bu müjdeyi alınca) dedi ki: «Ey Rabbim ! oğlum nasıl olur ? Gerçekten bana yaşlılık gelip çattı, karım da kısırdır.» Allah oha : «Öyledir ama, Allah dilediğini yapar» buyurdu. |
Dedi ki: "Rabbim, bana ihtiyarlık gelip çatmış, karım da kısırken benim nasıl oğlum olur?" (Allâh): "Öyle (ama) Allâh, dilediğini yapar." dedi. |
Dedi ki: «Yarabbi! Bana bir oğul nasıl olabilir ki, bana hakikaten ihtiyarlık yetişti. Refikam ise kısırdır.» Buyurdu ki, «Öyledir.» (Fakat) Allah Teâlâ dilediğini yapar. |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
41.Ayet |
قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِي آيَةً ۖ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ إِلَّا رَمْزًا ۗ وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ -41 |
Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” |
Yarab! dedi: Bana bir âyet (bir alâmet) yap, buyurdu ki: Ayetin nasa üç gün sade işaretten başka söz söyliyememendir. Bununla beraber rabbını çok zikret ve akşam sabah tesbih eyle |
(Zekeriyya): «Ya Rab ! bana bir alâmet ver» diye niyaz etti. Allah da ona : «Alâmetin, üç gün —işaretle anlaşma dışında— insanlarla konuşmamandır. Bir de Rabbini çokça an ve akşam-sabah tesbihte bulun,» buyurdu. |
"Rabbim, o halde bana (oğlum olacağına dair) bir alâmet ver!" dedi. (Allâh) buyurdu ki: "Senin alâmetin üç gün insanlarla işâretten başka türlü konuşamamandır; Rabbini çok an, akşam sabah (O´nu) tesbih et!" |
Dedi ki: «Yarabbi! Benim için bir alâmet kıl.» Buyurdu ki: «Senin için alâmet, nâs ile bir işaretten başka üç gün tekellüm edememektir. Maamafih Rabbini çokça zikret ve akşam sabah namaz kıl!» |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
42.Ayet |
وَإِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَاكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفَاكِ عَلَىٰ نِسَاءِ الْعَالَمِينَ -42 |
Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” |
Hem Melekler dediği vakit, ya Meryem! her halde Allah seni süzüb seçti, ve seni çok temiz pâk kıldı, hem seni âlemin kadınlarının fevkında seçti |
Hani bir de melekler: «Ey Meryem !» demişlerdi, «doğrusu Allah seni seçip beğendi, süzüp tertemiz kıldı ve seni (çağındaki milletlerin) kadınlarından üstün tuttu.» |
Melekler demişti ki: "Ey Meryem, Allâh seni seçti, temizledi ve seni dünyâların kadınlarına üstün kıldı." |
Hani melekler dedi ki: «Ey Meryem! Şüphe yok ki, Allah Teâlâ seni mümtaz kıldı ve seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınları üzerine ihtiyar buyurdu.» |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
43.Ayet |
يَا مَرْيَمُ اقْنُتِي لِرَبِّكِ وَاسْجُدِي وَارْكَعِي مَعَ الرَّاكِعِينَ -43 |
“Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (O’nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et” demişlerdi. |
Ya Meryem! rabbına divan dur, ve secdeye kapan ve rükû´ edenlerle beraber rükûa var |
«Ey Meryem! saygı dolu bir gönülle huzurda durup Rabbine ibâdete devam et; secdeye kapan ve rükû´ edenlerle beraber rükû´a var. |
"Ey Meryem, Rabbine divân dur, secde et ve (O´nun huzûrunda) eğilenlerle beraber eğil!" |
Ey Meryem! Rabbin için itaate devam et, secde kıl, rükûya varanlarla rükûya var.» |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
44.Ayet |
ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ ۚ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ -44 |
(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. |
Bu işte sana gayb haberlerinden, onu sana vahy ile bildiriyoruz (ya Muhammed), yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak, diye kalemleriyle kur´a atarlarken de sen yanlarında değildin, çekişirlerken de yanlarında değildin. |
İşte bu sana vahyettiğimiz, gayb haberlerindendir. (Yoksa) Meryem´i kim himayesine alıp onu koruyacak diye kalemlerini (kur´a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) tartışırlarken de yanlarında bulunmadın.. |
(Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, görünmez âlemin haberlerindendir. Meryem´e hangisi kefil olacak diye (kur´a) oklarını atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin. |
Bu sana gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Meryem´i hangisi tekeffül edecek diye kalemlerini attıkları zaman sen onların yanında değildin ve onlar muhâsemede bulundukları zaman da sen onların yanında bulunmuyordun. |
3 / 54 |
Al-i İmran Suresi
45.Ayet |
إِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِنْهُ اسْمُهُ الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَجِيهًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ -45 |
Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah, seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.” |
Melekler dediği vakit: Ya Meryem! Haberin olsun Allah seni tarafından bir kelime ile müjdeleyor: İsmi Mesih İsa ibni Meryem, dünya ve ahırette vecîh olarak hem de mukarrebînden. |
Melekler bir de şöyle demişlerdi : «Ey Meryem ! Allah seni kendinden gelen bir kelimeyle müjdeliyor ki ismi Meryem oğlu Mesîh İsâ´ dır; Dünya ve Âhirette şerefli ve itibarlıdır ; aynı zamanda Allah´a çok yakınlardandır. |
Melekler demişti ki: "Ey Meryem, Allâh seni, kendisinden bir kelime ile müjdeliyor: Adı Meryem oğlu Îsâ Mesih´dir; dünyâda da, âhirette de gözde (şerefli) ve (Allah´a) yakın olanlardandır." |
Vaktâ ki melekler demişlerdi: «Ey Meryem! Şüphesiz Allah Teâlâ sana taraf-ı ilâhisinden bir kelime ile müjde veriyor ki, adı Mesih, Meryem oğlu İsâ´dır. Dünyâda da ahirette de vecih ve mukarrep olanlardandır.» |
3 / 54 |