SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Nahl Suresi
94.Ayet |
وَلَا تَتَّخِذُوا أَيْمَانَكُمْ دَخَلًا بَيْنَكُمْ فَتَزِلَّ قَدَمٌ بَعْدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُوا السُّوءَ بِمَا صَدَدْتُمْ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۖ وَلَكُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ -94 |
Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için büyük bir azap vardır. |
Yeminlerinizi aranızda hud´a ve fesada vesile ittihaz etmeyin ki sonra sağlam basmışken bir ayak kayar ve Allah yolundan saptığınız için fena acı tadarsınız, Âhırette de size pek büyük bir azâb olur |
Yeminlerinizi aranızda dolaylı-hileli yoldan bozmayın. Sonra sağlamca basmakta olan ayak kayabilir de Allah yolundan alıkoymanız sebebiyle azabı tadarsınız ve sizin için (o takdirde) büyük bir azâb vardır. |
Yeminlerinizi aranızı bozan bir şey yapmayın, sonra sağlam basmış olan ayak, kayar ve Allâh´ın yoluna engel olduğunuzdan dolayı kötülüğü(n cezâsını) tadarsınız ve büyük bir azâba uğrarsınız. |
Ve yeminlerinizi aranızda hileye, (fesada) vesile ittihaz etmeyiniz ki, bir ayak, sabit olduğundan sonra kayar. Ve Allah yolunda men ettiğinizden dolayı fenalığı tadarsınız ve sizin için büyük bir azap da vardır. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
95.Ayet |
وَلَا تَشْتَرُوا بِعَهْدِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا ۚ إِنَّمَا عِنْدَ اللَّهِ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ -95 |
Allah’a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin. Eğer bilirseniz, şüphesiz Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır. |
Allahın ahdini cüz´î bir bedele değişmeyin her halde Allah yanındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilir iseniz |
Allah dına verdiğiniz sözü, yaptığınız andlaşmayı az bir pahaya değiştirmeyin. Eğer bilirseniz, Allah yanında olan sizin için daha hayırlıdır. |
Allah´a verdiğiniz sözü (peygambere yaptığınız bey´atı) az bir paraya satmayın. Zira bilirseniz Allâh´ın yanında olan, sizin için daha hayırlıdır. |
Ve Allah´ın ahdini az bir bedel ile değişmeyin. Şüphe yok ki, Allah´ın katındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
96.Ayet |
مَا عِنْدَكُمْ يَنْفَدُ ۖ وَمَا عِنْدَ اللَّهِ بَاقٍ ۗ وَلَنَجْزِيَنَّ الَّذِينَ صَبَرُوا أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -96 |
Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz. |
Sizin yanınızdaki tükenir, Allahın yanındaki ise bâkîdir, elbette biz o sabredenlere yaptıkları amelin daha güzelile ecirlerini muhakkak vereceğiz |
Sizin yanınızdaki şeyler tükenir. Allah yanındaki ise sonsuzdur (sınırsızdır) tükenmez. Biz elbette sabredenleri, yapageldikleri şeyden daha güzeliyle mükâatlandıracağız. |
Sizin yanınızda bulunan (dünyâ malı) tükenir. Allâh´ın yanında bulunan ise kalıcıdır. Biz sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle vereceğiz. |
Sizin katınızdaki fenâ bulur, Allah´ın katındaki ise bâkidir. Ve sabredenleri amellerinin daha güzeli ile muhakkak ki mükâfaata nâil edeceğiz. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
97.Ayet |
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً ۖ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -97 |
Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. |
Erkekten dişiden her kim mü´min olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzelile ecirlerini muhakkak vereceğiz |
Erkek veya kadınlardan kim —mü´min olduğu halde— güzel yararlı amelde bulunursa, mutlaka biz ona hoş bir hayat yaşatırız ve mükâfatlarını da işlediklerinin daha güzeliyle karşılayıp değerlendiririz. |
Erkek ve kadından her kim inanmış olarak iyi bir iş yaparsa, onu (dünyâda) hoş bir hayâtla yaşatırız, onların ücretini yaptıklarının en güzeliyle veririz. |
Erkekten veya kadından her kim mü´min olduğu halde bir sâlih amelde bulunursa, elbette onu temiz bir hayat ile yaşatırız ve onları yapar oldukları amellerin daha güzeliyle muhakkak ki, mükâfaata erdireceğiz. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
98.Ayet |
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ -98 |
Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. |
İmdi Kur´an okuduğun vakıt evvelâ Allaha sığın o recîm Şeytandan |
Kur´ân okunduğu zaman, koğulup lanetlenen şeytandan Allah´a sığın. |
Kur´ân, oku(mak iste)diğin zaman kovulmuş şeytândan Allah´a sığın. |
İmdi, Kur´an´ı okuyacağın zaman o kovulmuş olan şeytandan hemen Allah´a sığın. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
99.Ayet |
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ -99 |
Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. |
Hakikat bu ki iyman edip de Rablarına tevekkül edenler üzerine onun sultası yoktur |
Şüphesiz ki şeytanın, imân edip Rablerine güvenip dayananlar üzerinde sultası yoktur. |
Çünkü inananlara ve Rablerine dayananlara o(şeytâ)nın bir gücü yoktur. |
Muhakkak ki, imân etmiş olanların ve Rablerine tevekkülde bulunanların üzerine Onun için bir hakimiyet yoktur. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
100.Ayet |
إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ -100 |
Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir. |
Onun sultası ancak onu veliy ittihaz edenlere ve Allaha şirk koşanlaradır |
Onun sultası ancak, onu kendine dost ve yâr edinenler ve bir de Allah´a ortak koşanlar üzerindedir. |
Onun gücü, sadece kendisini dost tutanlara ve Allah´a ortak koşanlaradır (o, sadece onları etkileyebilir). |
Şüphesiz ki, onun hakimiyeti ancak onu velî ittihaz edenlerin ve Allah´a şerik koşanların üzerinedir. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
101.Ayet |
وَإِذَا بَدَّلْنَا آيَةً مَكَانَ آيَةٍ ۙ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مُفْتَرٍ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -101 |
Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler. |
Bir âyeti bir âyetin yerine bedel yaptığımız vakıt Allah indirdiğine ve indireceğine a´lem iken o Şeytan yârânı: «Sen sırf bir müfterîsin» dediler, hayır onların çoğu bilmezler |
Biz bir âyeti başka bir âyetin yerine koyup değiştirdiğimizde —ki Allah indireceğini daha iyi bilir— onlar, sen ancak uyduruyorsun, derler. Hayır, onların çoğu (hakikati) bilmezler. |
Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman, -Allâh ne indirdiğini bilirken- "Sen (Allah´a) iftirâ ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allâh´ın üstüne atıyorsun)" derler. Hayır, onların çokları bilmiyorlar. |
Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler. |
14 / 277 |
Nahl Suresi
102.Ayet |
قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُوا وَهُدًى وَبُشْرَىٰ لِلْمُسْلِمِينَ -102 |
Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.” |
Söyle onlara: onu Rabbından hikmeti hakkile Ruhulkudüs indirdi ki iyman edenleri tesbit etmek ve müslimanlara bir hidayet, bir bişaret olmak için |
De ki: Onu, imân edenlerin inancını daha da sağlamlaştırmak, Müslümanlara doğru yolu göstermek ve müjde olmak için Rabbinden hak ile Ruhu´l-kuds indirmiştir. |
De ki: "İnananları sağlamlaştırmak ve müslümanlara yol gösterici ve müjde olmak üzere onu, Ruhu´l-Kudüs (Cebrâil) Rabbinden gerçek (bilgi) olarak indirdi." |
De ki: «Onu Rabbin tarafından hak olarak Rûhu´l Kudüs indirmiştir ki, imân edenleri sabit kılsın ve müslümanlar için bir hidâyet ve beşaret olsun.» |
14 / 277 |