KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 449. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Saffat Suresi

103.Ayet
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ -103 (103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı Bunun üzerine her ikisi de (hakkın buyruğuna) teslimiyet gösterdiler ve O, oğlunu alnı üzeri yere yatırdı. İkisi de böylece (Allâh´ın emrine) teslim olup (İbrâhim, kurban etmek için) çocuğu alnı üzerine yıkınca, Vaktâ ki, ikisi de inkiyâd ettiler ve O´nu alnının bir yanı üzerine yatırdı. 23 / 449
Saffat Suresi

104.Ayet
وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ -104 (103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! (104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. Biz ona: "İbrâhim!" diye ünledik. Ve O´na: «Ya İbrahim!» diye nidâ ettik ki, 23 / 449
Saffat Suresi

105.Ayet
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -105 “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” Ru´yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere (104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. "Sen rüyâyı doğruladın, işte biz, güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız!" «Sen muhakkak rüyâyı tasdik ettin. Biz böylece muhakkak muhsinleri mükâfaatlandırırız.» 23 / 449
Saffat Suresi

106.Ayet
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ -106 “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat´î bir imtihan Şüphesiz bu, açık bir imtihan idi. Gerçekten bu, apaçık bir sınav idi. Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir imtihandır. 23 / 449
Saffat Suresi

107.Ayet
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ -107 Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik Ve onun yerine fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. Ve fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik. Ve O´na bir büyük kurbanlık bedel verdik. 23 / 449
Saffat Suresi

108.Ayet
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -108 Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. Namını da bıraktık sonrakiler içinde Sonrakiler arasında onu (onun şerefli ismini) bıraktık. Sonra gelenler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık. (108-109) Ve sonrakilerin arasında O´na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. 23 / 449
Saffat Suresi

109.Ayet
سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ -109 İbrahim’e selâm olsun. Selâm İbrahime Selâm İbrahim´e olsun ! (İleride gelecek nesiller): "İbrâhim´e selâm olsun!" (diyeceklerdi.) (108-109) Ve sonrakilerin arasında O´na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun. 23 / 449
Saffat Suresi

110.Ayet
كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -110 İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere Biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. İşte biz güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız. İşte muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. 23 / 449
Saffat Suresi

111.Ayet
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -111 Çünkü o mü’min kullarımızdandı. Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan Şüphesiz o, bizim mü´min kullarımızdandır. Çünkü o bizim mü´min kullarımızdandı. Şüphe yok ki, o mü´min olan kullarımızdandır. 23 / 449
Saffat Suresi

112.Ayet
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ -112 Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik Ve biz ona İshâk´ı da iyi-yararlı kişilerden sayılan bir peygamber olarak müjdeledik. Biz ona İshâk´ı, iyilerden bir peygamber olarak müjdeledik. Ve O´nu sâlihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile de müjdeledik. 23 / 449
Saffat Suresi

113.Ayet
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِهِ مُبِينٌ -113 Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de. Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden Onu da, İshâk´ı da mübarek kıldık (üzerlerine feyiz, bereket ve rahmet indirdik). İkisinin soyundan iyiler de vardır; kendine açıkça zulmeden de vardır. Kendisine de, İshâk´a da bereketler verdik. Onların neslinden (gelenler arasında) iyi hareket eden de var, açıkça kendisine zulmeden de. Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de. 23 / 449
Saffat Suresi

114.Ayet
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -114 Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk. Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik And olsun ki, biz, Musâ İle Harun´a (peygamberliğin) bereketli nîmetini verdik. Andolsun Mûsâ´ya ve Hârûn´a da lutuflarda bulunduk. (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. 23 / 449
Saffat Suresi

115.Ayet
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -115 Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık İkisini de, milletlerini de büyük bir sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. Onları ve kavimlerini büyük sıkıntıdan kurtardık. (114-115) Andolsun ki, Mûsa ve Harun üzerine de ihsanda bulunduk. Ve ikisini de ve kavimlerini de pek büyük bir gamdan kurtardık. 23 / 449
Saffat Suresi

116.Ayet
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ -116 Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular. Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular Kendilerine yardım ettik ve onlar da bu sayede üstünlük sağladılar. Onlara yardım ettik de üstün gelenler kendileri oldular. Ve onlara yardım ettik. Artık galip olanlar onlar oldular. 23 / 449
Saffat Suresi

117.Ayet
وَآتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَبِينَ -117 Biz onlara (hükümlerimizi) açıklayan Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Hem kendilerine o belli kitabı verdik İkisine (hükümleri rahatlıkla anlaşılır) çok açık kitap verdik. Onlara açık ifâdeli Kitabı verdik. (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. 23 / 449
Saffat Suresi

118.Ayet
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ -118 Onları doğru yola ilettik. Ve kendilerini doğru yola çıkardık İkisini de dosdoğru yola ilettik. Ve onları doğru yola ilettik. (117-118) Ve ikisine de o açıkça bildiren kitabı verdik. Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik. 23 / 449
Saffat Suresi

119.Ayet
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْآخِرِينَ -119 Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık. Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık Sonrakiler arasında ikisini (ikisinin şerefli ismini) bıraktık. Ve sonra gelenler arasında onlara (iyi bir ün) bıraktık. Ve sonrakiler arasında da onlar için güzel bir sena bıraktık. 23 / 449
Saffat Suresi

120.Ayet
سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -120 Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun. Selâm Musâ ile Haruna Selâm Musâ ile Harun´a olsun. (Hep): "Mûsâ´ya ve Hârûn´a selâm olsun!" (diyeceklerdi). Mûsa ve Harun üzerine (bizden) selâm olsun. 23 / 449
Saffat Suresi

121.Ayet
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -121 Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne Şüphesiz biz, iyiliği, yararlı işleri, güzelliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. İşte biz güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız. Şüphe yok ki Biz, muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız. 23 / 449
Saffat Suresi

122.Ayet
إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -122 Çünkü onlar mü’min kullarımızdan idiler. Çünkü ikisi de bizim mü´min kullarımızdan İkisi de elbette bizim mü´min kullarımızdandır. Çünkü ikisi de bizim inanan kullarımızdandı. Muhakkak ki, ikisi de Bizim mü´minler olan kullarımızdandır. 23 / 449
Saffat Suresi

123.Ayet
وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -123 Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi. Şübhesiz İlyas da mürselînden Şüphesiz İlyâs da gönderilen peygamberlerdendir; İlyâs da elçilerdendi. Ve şüphe yok ki, İlyas da gönderilmiş (peygamber)lerdendir. 23 / 449
Saffat Suresi

124.Ayet
إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ -124 Hani kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” Zira kavmine demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? Hani o, kendi kavmine, «siz (Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ? Kavmine demişti ki: "(Allâh´ın azâbından) Korunmaz mısınız?" O vakit, kavmine demişti ki: «Siz korkmaz mısınız?» 23 / 449
Saffat Suresi

125.Ayet
أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ -125 (125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” Bir ba´le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni (125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. "Ba´l´e yalvarıyorsunuz da, bırakıyor musunuz, yaratıcıların en güzelini?" «Ba´l´e mi tapınırsınız? Ve Hâlikların en güzeline (ibadeti) terk mi edersiniz?» 23 / 449
Saffat Suresi

126.Ayet
اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -126 (125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı? (125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. "Sizin Rabbiniz ve önceki atalarınızın Rabbi olan Allâh´ı?" «Sizin de Rabbiniz ve evvelki atalarınızın da Rabbi olan Allah´a (ibadeti mi terkeylersiniz?)» 23 / 449
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014