SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Mü'minun Suresi
75.Ayet |
وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِمْ مِنْ ضُرٍّ لَلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ -75 |
Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı. |
Eğer biz onlara acıyıb da baskılarını açıversek mutlaka tuğyanlarında ınad eder hiç bir şey görmezler |
Eğer biz onlara merhamet edip de üzerlerine çöken sıkıntıyı kaldırıversek, yine de azgınlıklarında inad edip bocalar dururlar. |
Biz onlara acıyıp da başlarındaki sıkıntıyı açsaydık, yine azgınlıklarında bocalamağa devam ederlerdi. |
Ve eğer onlara merhamet etsen ve kendilerindeki zararı açıversen, elbetteki yine azgınlıklarında devam edip tereddütte bulunacaklardır. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
76.Ayet |
وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ -76 |
Andolsun, biz onları azap ile kıskıvrak yakaladık da yine Rablerine boyun eğmediler ve O’na yalvarıp yakarmadılar. |
Filhakika biz, onları azâba tuttuk da yine rablarına karşı uslanmadılar ve yalvarmıyorlar |
And olsun ki biz onları azâb ile yakalayıvermiştik de (buna rağmen) yine Rablarına boyun eğmemiş, yalvarıp yakarmamışlardı. |
Andolsun biz onları azâb ile yakaladık, ama yine Rabblerine boyun eğmediler, O´na yalvarmıyorlar. |
Andolsun ki, Biz onları azap ile yakaladık, onlar yine Rableri için tevazuda bulunmadılar ve yalvarışta bulunmadılar. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
77.Ayet |
حَتَّىٰ إِذَا فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَابًا ذَا عَذَابٍ شَدِيدٍ إِذَا هُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ -77 |
Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımızda bir de bakarsın onun içinde ümitsizliğe düşüvereceklerdir. |
Nihayet üzerlerine şedid azâblı bir kapı açtığımız vakıt da onun içinde ye´se düşüvereceklerdir |
Sonunda üzerlerine şiddetli bir azâb kapısı açtığımızda, ansızın şaşırıverdiler de ümitsizliğe kapıldılar. |
Nihâyet üzerlerine şiddetli bir azâb kapısı açtığımız zaman, derhal O´nun içinde şaşkın ve umutsuz kalırlar. |
Nihâyet onların üzerine bir şiddetli azapkarîn kapı açtığımız vakit de onlar onun içinde ye´se düşmüş mütehayyir kimselerdir. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
78.Ayet |
وَهُوَ الَّذِي أَنْشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۚ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ -78 |
Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz! |
Halbuki sizin için o kulağı, o gözleri, o Gönülleri inşa eden o siz, pek az şükrediyorsunuz |
O ki size kulağı, gözleri, gönülleri yarattı; ne de az şükrediyorsunuz !. |
O´dur ki, sizin için o kulağı, o gözleri ve gönülleri inşâ etti. Ne kadar az şükrediyorsunuz! |
Halbuki O, o (Hâlık-i Kerîm)´dir ki, sizin için kulağı ve gözleri ve kalpleri yaratmıştır. Sizler ise ne kadar az şükredersiniz! |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
79.Ayet |
وَهُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ -79 |
O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sadece O’nun huzurunda toplanacaksınız. |
Ve sizi Arzda yaratıp yayan o, hep ona haşrolunacaksınız |
O ki sizi yeryüzünde yaratıp yaydı ve ancak (dirilip) O´nun huzurunda biraraya getirileceksiniz. |
O´dur ki, sizi yeryüzünde yaratıp yaydı ve O´na götürüleceksiniz. |
Ve sizi yerde yaratıp yayan, O´dur ve O´na haşrolunacaksınızdır. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
80.Ayet |
وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -80 |
O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takib etmesi de O’na aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? |
Ve o öldüren ve dirilten o, gece ve gündüzün ıhtilâfı da hep onun için, artık akıllanmıyacak mısınız |
O ki diriltir ve öldürür; gece ile gündüzün değişip durması, O´nun (koyduğu şaşmayan kanunlar) iledir. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? |
O´dur ki yaşatıyor, öldürüyor. Gecenin ve gündüzün değişmesi O´nun (eseri)dir. Aklınızı kullanmıyor musunuz? |
Ve O, o (Hâlık-i Azîm)dir ki, diriltir ve öldürür ve gecenin ve gündüzün ihtilâfı da O´nundur. (dilemesiyledir.) Hâlâ âkilâne düşünmez misiniz? |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
81.Ayet |
بَلْ قَالُوا مِثْلَ مَا قَالَ الْأَوَّلُونَ -81 |
Hayır onlar, öncekilerin söyledikleri sözler gibi sözler ettiler. |
Hayır, evvelkilerin dedikleri gibi dediler |
Bilâkis öncekilerin dedikleri gibi dediler. |
Hayır, onlar da evvelkilerin dedikleri gibi dediler: |
Hayır. Evvelkilerin dedikleri gibi dediler. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
82.Ayet |
قَالُوا أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ -82 |
Dediler ki: “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?” |
«Öldüğümüz ve bir türab, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı, cidden biz mi mutlak ba´solunacağız? |
Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman diriltilip kaldırılacak mıyız ? |
"Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı, biz mi diriltileceğiz?" dediler. |
Dediler ki: «Öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı biz herhalde diriltilip kaldırılacağız?» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
83.Ayet |
لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا هَٰذَا مِنْ قَبْلُ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ -83 |
Andolsun, biz de bizden önce atalarımız da bununla tehdit edildik. Bu, öncekilerin uydurduğu masallardan başka bir şey değildir. |
Yemîn ederiz ki bize de, atalarımıza da bu, bundan evvel va´dolundu, bu eskilerin masallarından başka bir şey değil» dediler |
And olsun ki, biz de, bundan önce babalarımız da bununla va´dolunmuştuk. Bu öncekilerin masallarından başkası değildir, dediler. |
"Andolsun bu tehdid bize de bizden önce atalarımıza da yapıldı. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir." |
Andolsun ki, biz de ve evvelce babalarımız da bununla vaad olunmuşuzdur. Şüphe yok ki bu, evvelkilerin efsanelerinden başka değildir. |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
84.Ayet |
قُلْ لِمَنِ الْأَرْضُ وَمَنْ فِيهَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ -84 |
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?” |
«Kimin o Arz ve ondaki kimseler, eğer biliyorsanız?» de! |
De ki: Yerküre ve içinde olanlar kime aittir? Eğer biliyorsanız (haydi cevap verin). |
De ki: "Biliyorsanız dünyâ ve içinde bulunanlar kimindir?" |
De ki: «Yer ve onda olanlar, kimindir? Eğer siz bilir kimseler oldunuz ise (söyleyin).» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
85.Ayet |
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ -85 |
“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” de. |
«Allah´ın» diyecekler, «o halde düşünmez misiniz?» de! |
Allah´a aittir diyecekler. De ki: Artık iyice düşünmez misiniz ? |
"Allâh´ındır" diyecekler. "O halde düşün(üp, ilk kez yaratanın, ikinci defa yine yaratılabileceğini anla)mıyor musunuz?" de. |
Elbette diyeceklerdir ki: «Allah´tır.» De ki: «O halde düşünmez misiniz?» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
86.Ayet |
قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ -86 |
De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, büyük Arş’ın Rabbi kimdir?” |
«Kim o yedi Semânın rabbı ve o azametli Arşın rabbı?» de! |
De ki: Yedi göğün ve o büyük Arş´ın Rabbı kimdir ? |
"Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş´ın Rabbi kimdir?" de. |
De ki: «Yedi semanın Rabbi ve Azîm arşın Rabbi kimdir?» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
87.Ayet |
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ -87 |
“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” de. |
«Allah´ın» diyecekler, «o halde korkmaz mısınız?» de! |
Allah´tır, diyecekler. De ki: O halde (O´ndan korkup inkâr ve sapıklıktan) sakınmaz mısınız? |
"Bunlar Allâh´ındır" diyecekler. "O halde korunmuyor musunuz?" de. |
Hemen diyeceklerdir ki: «Allah» De ki: «O halde korkmaz mısınız?» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
88.Ayet |
قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ -88 |
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulamaz olan kimdir?” |
«Kim o her şeyin melekûtü yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırılmaz olan eğer ılminiz varsa?» de! |
De ki: Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin mülkü ve tasarrufu kimin elindedir? O, güven verip korur, kendisi korunmaya muhtaç değildir. |
"Biliyorsanız (söyleyin) her şeyin melekûtu (mülkü ve yönetimi) elinde olan, koruyup kollayan, fakat kendisi korunup kollan(maya muhtaç ol)mayan kimdir?" de. |
De ki: «Her şeyin melekûtu elinde (yed-i kudretinde) olan kimdir ki, o himaye eder ve kendisine karşı kimse himaye edilemez. Eğer siz bilir kimseler oldunuz iseniz (söyleyin bakalım).» |
18 / 346 |
Mü'minun Suresi
89.Ayet |
سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ فَأَنَّىٰ تُسْحَرُونَ -89 |
“Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise nasıl aldanıyorsunuz?” de. |
«Allah´ın» diyecekler, «o halde nereden büyüleniyorsunuz?» de! |
Allah´ın elindedir, diyecekler. De ki: O halde nasıl nereden büyüleniyorsunuz ?! |
"(Her şeyin yönetimi) Allah´a âittir" diyecekler. "O halde nasıl büyüleniyorsunuz?" de. |
Hemen diyeceklerdir ki: «Allah içindir.» De ki: «Artık siz nereden büyüleniyorsunuz?» |
18 / 346 |