SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Kaf Suresi
36.Ayet |
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِنْ مَحِيصٍ -36 |
Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? |
Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar. Var mı bir kaçamak? |
Bu küfre sapanlardan önce nice kuşakları yok ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü, daha çetin, vurup kırıcı, tutup yıkıcı idiler. Şehirlerde delikler, sığınaklar meydana getirmişlerdi. Var mı bir kaçıp kurtulacak yer? |
Bunlardan önce nice kuşakları helâk etmiştik ki onların tutuşu, bunlardan daha kuvvetli idi, yakalaması daha güçlü idi. Ülkelerde gezip dolaşmışlardı, ama bir kurtuluş buldular mı? |
Ve onlardan evvel nice nesilleri helâk ettik ki onlar kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler, beldelerde dolaşıp durdular. Hiç kaçıp kurtulacak bir yer var mıdır? |
26 / 519 |
Kaf Suresi
37.Ayet |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ -37 |
Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. |
Şübhesiz ki bu söylenende kalbi olan yâhud şuhud halinde kulak tutan kimse için uyandıracak bir ıhtar vardır |
Şüphesiz ki bunda kalbi olana veya hazır bulunduğu halde kulak verip dinleyene hatırlatma ve öğüt vardır. |
Muhakkak ki bunda, kalbi olan, yahut şâhid olarak (zihnini toplayarak dikkatle) kulak veren kimse için bir öğüt vardır. |
Şüphe yok ki, bunda elbette bir öğüt vardır, kendisi için bir kalb olan veya kendisi şahid olarak kulak veren kimse için. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
38.Ayet |
وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ -38 |
Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. |
Şanım hakkı için biz o Gökleri ve Yeri ve aralarındakileri altı günde halk ettik, bize bir yorgunluk da dokunmadı. |
And olsun ki gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı gün (devir)de yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. |
Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık, bize hiçbir yorgunluk dokunmadı. |
Kasem olsun ki, gökleri ve yeri ve bunların aralarındakilerini altı günde yarattık ve Bize yorgunluktan bir şey dokunmadı. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
39.Ayet |
فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ -39 |
O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et. |
O halde onların lâflarına karşı sabret de rabbına hamd ile tesbih eyle güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel |
O halde onların (o inkarcı sapıkların) dediklerine karşı sabırlı ol ve Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbîh et. |
Onların dediklerine sabret ve Rabbini övgü ile an! Güneş doğmadan önce, batmadan önce, |
Artık dediklerine karşı sabret ve güneşin doğmasından evvel ve gurubundan evvel Rabbini hamd ile tesbih et. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
40.Ayet |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ -40 |
Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et. |
Geceden de tesbih et ona hem de secde arkalarında |
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından O´nu tesbîh et. |
Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O´nu tesbih et. |
Ve geceden de O´na tesbihte bulun ve secdelerin arkalarından da. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
41.Ayet |
وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَرِيبٍ -41 |
(Ey Muhammed!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver. |
Ve dinle o münadînin bağıracağı günü yakın bir yerden |
Çağrıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver. |
Dinle, o gün o ünleyici, yakın bir yerden çağırır. |
Ve dinle, o gün ki, bir münâdi, yakın bir mekandan nidâ eder. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
42.Ayet |
يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ -42 |
O gün insanlar hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, (kabirlerden) çıkış günüdür. |
Hakka çağıran o sayhayı işidecekleri gün, işte o, huruc günüdür |
O gün, o haykırışı hakkıyle işitirler. İşte o gün (kabirlerden) çıkış günüdür |
O gün o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bu, (dirilip) çıkış günüdür. |
O gün ki, o hak iIe olan sayhayı işiteceklerdir. İşte o çıkış günüdür. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
43.Ayet |
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ -43 |
Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir. |
Şübhesiz ki biz biziz, hem diriltiriz, hem öldürürüz ve dönüş bizedir. |
Şüphesiz ki biz, evet biz diriltiriz, öldürürüz ve dönüş ancak bizedir. |
Yaşatan ve öldüren ancak biziz, biz. Dönüş de bizedir. |
Şüphe yok ki, Biz, diriltiriz ve öldürürüz ve dönüş de Bizedir. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
44.Ayet |
يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ۚ ذَٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ -44 |
O gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır. |
O gün ki Arz onlardan ayrılır sür´atle koşarlar, o, bir haşirdir ki ancak bize kolaydır |
O gün ki, yer onlardan yarılıp ayrılır da (onlar da dirilip çıkarlar ve) sür´atle koşarlar. İşte bize göre çok kolay bir toplanmayı sağlamadır bu.. |
O gün yer onlar(ın üstün)den yarıl(ıp açıl)ır, (çağırana doğru) sür´atle koşarlar. İşte bu, toplamadır; bize göre kolaydır. |
O gün ki, yer, onlardan sür´atle çatlayıp ayrılır. İşte o, bir haşrdır, Bize göre pek kolaydır. |
26 / 519 |
Kaf Suresi
45.Ayet |
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَنْ يَخَافُ وَعِيدِ -45 |
Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver. |
Biz pek a´lâ biliyoruz ki ne diyorlar, maamafih sen onlara karşı bir cebbar değilsin, şimdi sen benim veîdlerimden korkacaklara bu Kur´an ile öğüd ver |
Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur´ân ile öğüt ver. |
Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur´ân ile öğüt ver. |
Biz onların neler söyler olduklarını pek iyi bileniz ve sen onların üzerlerine bir cebredici değilsin. Artık Benim tehdidimden korkacaklara Kur´an ile öğüt ver! |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا -1 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
O tozdurup savuranlara |
Tozup savuranlara, |
Savurup kaldıranlara, |
Savurup dağıtan rüzgarlara andolsun ki, |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
2.Ayet |
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا -2 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
Derken bir ağırlık taşıyanlara |
Ağır yük yüklenip taşıyanlara, |
(Yağmur) Yüklü (bulut)lara, |
Sonra yağmurları yüklenen bulutlara andolsun ki, |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
3.Ayet |
فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًا -3 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
Derken bir kolaylıkla akanlara |
Kolayca akıp gidenlere, |
Kolayca akıp gidenlere, |
Sonra kolaylıkla akıp gidenlere andolsun ki, |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
4.Ayet |
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا -4 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
Derken bir emir taksim edenlere kasem olsun |
İş bölümü yapanlara and olsun ki, |
İş(ler)i taksim edenlere (rızıkları, yağmurları dağıtan güçlere) andolsun ki, |
Sonra (hangi) bir emri taksim eden (melek)lere andolsun ki, |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
5.Ayet |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ -5 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
Ki muhakkak o size va´d olunan her halde doğrudur |
Size va´dolunan elbette yerine gelecektir. |
Size va´dedilen, mutlaka doğrudur. |
Size vaadolunan, şüphe yok ki, elbette doğrudur. |
26 / 519 |
Zariyat Suresi
6.Ayet |
وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ -6 |
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. |
Ve muhakkak ki ceza şübhesiz vakı´dir |
Hesap ve ceza günü mutlaka gerçekleşecektir. |
Cezâ muhakkak olacaktır. |
Ve muhakkak ki, ceza da herhalde vâkîdir. |
26 / 519 |