KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 265. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Hicr Suresi

71.Ayet
قَالَ هَٰؤُلَاءِ بَنَاتِي إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ -71 Lût: “İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız (onlarla evlenebilirsiniz)” dedi. Tâ şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız dedi O da, «işte kızlarım, eğer yapmak (evlenmek) istiyorsanız, (onları size nikâhlıyabilirim)» dedi. "Eğer yapacaksanız, işte kızlarım." dedi. (Hazret-i Lût) da dedi ki: «İşte onlar benim kızlarımdır. Eğer siz (teehhül) yapacak kimseler iseniz.» 14 / 265
Hicr Suresi

72.Ayet
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ -72 (Melekler, Lût’a:) “Ömrüne andolsun ki onlar (şehvetten) gözleri dönmüş hâlde, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar (Bu durumda asla seni dinlemezler)” dediler. Resulüm! ömrüne kasem olsun ki hakikaten onlar serhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı (Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı. Ömrüne andolsun ki, şüphe yok, onlar kendi sarhoşlukları içinde şaşırıp durur kimseler idi. 14 / 265
Hicr Suresi

73.Ayet
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ -73 Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. Derken işrak vaktine girdikleri sırada bunları o sayha tutuverdi Güneş doğarken bir ses, bir uğultu onları yakalayıverdi. Güneşin doğma zamanına girerlerken korkunç ses onları yakaladı. Artık onları işrak vaktine girdikleri sırada, o sayha tutuverdi. 14 / 265
Hicr Suresi

74.Ayet
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجِّيلٍ -74 Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. Derhal şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine siccilden taşlar yağdırdık Şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık. O kentin üstünü altına getirdik ve üzerlerine de çamurdan pişmiş taşlar yağdırdık. Hemen onların üstünü altına getirdik ve onların üzerine balçıktan yapılmış taşlar yağdırdık. 14 / 265
Hicr Suresi

75.Ayet
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ -75 Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. elbette bunda fikr-u firaseti olanlara âyetler var Şüphesiz ki bunda seziş, anlayış, görüş yeteneği olanlara öğütler, ibretler, belgeler vardır. Şüphesiz bunda işâretten anlayanlara (nice) ibretler vardır. Şüphe yok ki, bunda düşünceli kimseler için elbette ibretler vardır. 14 / 265
Hicr Suresi

76.Ayet
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُقِيمٍ -76 O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. Hem o harabe yol üstünde duruyor Ve şehrin kalıntısı, öteden beri işlek olan yol üzerinde duruyor. Ve o (kent, herkesin gelip geçtiği) bir yol üzerinde durmaktadır. (76-77) Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü´minler için elbette bir ibret vardır. 14 / 265
Hicr Suresi

77.Ayet
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِلْمُؤْمِنِينَ -77 Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır. elbette bunda iymanı olanlar için bir âyet var Doğrusu bunda mü´minler için âyetler vardır. Elbette bunda inananlar için bir ibret vardır. (76-77) Ve şüphe yok ki, o bir sabit yoldur. Muhakkak ki, bunda mü´minler için elbette bir ibret vardır. 14 / 265
Hicr Suresi

78.Ayet
وَإِنْ كَانَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ -78 “Eyke” halkı da şüphesiz zalim idiler. Hakikaten eshabı eyke de zalimler idi EYKE halkı da cidden zâlimlerdi. Gerçekten Eyke halkı da zâlim kimselerdi. Ve şüphe yok ki, Eyke ahalisi de elbette zalimler idi. 14 / 265
Hicr Suresi

79.Ayet
فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُبِينٍ -79 Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. Onlardan da intikam aldık, ikisi de apaçık önde bulunuyor O yüzden onlardan da intikam aldık. (Sözünü ettiğimiz) şehirlerin ikisi de açık bir (yolun) önünde bulunuyordur. Onlardan da öcümüzü aldık, her ikisi de (Sodom da, Eyke de) hâlâ (yol üzerinde, gözler) ön(ün) de apaçık durmaktadır. Artık onlardan da intikam aldık ve şüphe yok ki, ikisi de elbette apaçık öndedirler. 14 / 265
Hicr Suresi

80.Ayet
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ -80 Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı. Hakikaten eshabı hıcir dahi Peygamberleri tekzib ettiler And olsun ki, Hicir halkı da peygamberleri yalanlamışlardı. Andolsun Hicr halkı (Semûd kavmi) de peygamberleri yalanladılar. Kasem olsun ki Hicr ahalisi de peygamberleri tekzîp etmişlerdir. 14 / 265
Hicr Suresi

81.Ayet
وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ -81 Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirmişlerdi. Ve biz onlara âyetlerimizi vermiştik de ondan i´raz ediyorlardı Biz ise onlara âyetler (açık belgeler ve mu´cizeler) verdik; buna rağmen ondan yüzçevirdiler. Onlara âyetlerimizi verdik, ama onlardan yüz çeviriyorlardı. Ve onlara âyetlerimizi vermiş idik de onlardan yüz çevirici olmuşlardı. 14 / 265
Hicr Suresi

82.Ayet
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ -82 Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı. Dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı (82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi. Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı. Ve onlar emniyet içinde olarak dağlardan evler yontar olmuşlardı. 14 / 265
Hicr Suresi

83.Ayet
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ -83 Onları da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses yakalayıverdi. Bunları da sabahleyin sayha tutuverdi (82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi. Sabaha girerlerken onları da (o) korkunç ses yakaladı. Sonra onları, sabahladıkları an o sayha yakalamış oldu. 14 / 265
Hicr Suresi

84.Ayet
فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ -84 Kazanmakta oldukları şeyler kendilerine bir fayda vermedi. de o kesb edegeldikleri şeylerin kendilerine hiç faidesi olmadı. Artık elde ettikleri şeylerin kendilerine hiç de yararı olmadı. Kazandıkları, kendilerinden hiçbir şeyi savamadı. Artık o kazanageldikleri şeyleri kendilerini kurtaramadı. 14 / 265
Hicr Suresi

85.Ayet
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ ۖ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ -85 Biz, gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele et. Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safh-ı cemil ile muamele et! Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri ancak Hak ile yarattık. Kıyamet mutlaka gelecektir. O halde onları bağışla da güzel-tatlı davranmaya devam et. Biz gökleri yeri ve bunlar arasında bulunanları hak ile yarattık; (gerçeğin ortaya çıkacağı) o sâ´at, mutlaka gelecektir! Şimdi sen güzel bir hoşgörü ile hareket et. Ve semaları ve yeri ve aralarında olanları yaratmadık, ancak hak ile yarattık ve Kıyamet anı da elbette gelecektir. Artık sen güzel bir kaçınmakla kaçın. Onlardan yüz çevir. 14 / 265
Hicr Suresi

86.Ayet
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ -86 Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve her şeyi) bilenin ta kendisidir. Çünkü rabbın o öyle hallâk öyle alîm Şüphesiz ki senin Rabbin (gerektiği ölçüde) yaratan ve (her şeyi hakkıyle) bilendir. Yaratan, bilen ancak Rabbindir.. Şüphe yok ki, senin Rabbindir bihakkın bilen, ziyâdesiyle yaratıcı olan ancak O´dur. 14 / 265
Hicr Suresi

87.Ayet
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ -87 Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik. Celâlim hakkı için sana «seb´ul mesâni»´yi ve Kur´anı azımi verdik And olsun ki sana tekrarlanan yedi ikili âyeti ve çok büyük kutsal Kur´ân´ı verdik. Andolsun sana ikililerden yedi ve bu büyük Kur´ân´ı verdik. Zâtı akdesime kasem olsun ki, sana tekrarlanan yediyi (Fatiha sûresini) ve büyük Kur´an´ı verdik. 14 / 265
Hicr Suresi

88.Ayet
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ -88 Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir. Sakın o kâfirlerden bir takımlarını zevkıyap ettiğimiz şeylere göz atma ve onlara karşı mahzun olma da mü´minlere kanadını indir Kâfirlerden bir kısmına —birbirine emsal sayılacak ölçüde— verdiğimiz servete gözlerini dikme, onların imân etmemesine karşı üzülme ; bir de (tevazu) kanadını mü´minlere indir. Onlardan bazı çiftlere (sınıflara) verdiğimiz dünyâlığa gözlerini dikme ve (sana inanmadıkları için) onlara üzülme. Mü´minlere kanadını indir, (onlara karşı mütevâzi, şefkatli davran). Sakın onlardan bazı sınıfları faidelendirmiş olduğumuz şeylere iki gözünü uzatma ve onlara karşı mahzun olma ve mü´minler için kanatlarını indir. 14 / 265
Hicr Suresi

89.Ayet
وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ -89 De ki: “Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım.” Ve de ki haberiniz olsun; ben o nezîri mübîn ben Ve de ki: Şüphesiz ben açık bir uyarıcıyım. Ve: "Ben, ancak ben, apaçık bir uyarıcıyım!" de. Ve de ki: «Ben, şüphesiz ben (sizi azab-ı ilâhî ile) apaçık korkutucuyum.» 14 / 265
Hicr Suresi

90.Ayet
كَمَا أَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ -90 Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik. Tıpkı indirdiğimiz gibi o taksimcilere Nitekim işbölümü yapanlara. (Siz bilirsiniz, inanmazsanız Allâh´ın azâbı başınıza inecektir.) Tıpkı o bölücülere (veya and içenlere) indirdiğimiz gibi (sizin başınıza da azâb indiririz)! Nitekim (o azabı,) taksimcilerin üzerlerine indirmiştik. 14 / 265
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014