SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
İbrahim Suresi
11.Ayet |
قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِنْ نَحْنُ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَمُنُّ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ وَمَا كَانَ لَنَا أَنْ نَأْتِيَكُمْ بِسُلْطَانٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ -11 |
Peygamberleri, onlara dedi ki: “Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah’ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” |
Resulleri onlara: evet, dediler: biz, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değiliz ve lâkin Allah kullarından dilediğine nı´metini ihsan buyurur ve Allâhın izni olmadıkça size bir sülta ve bürhan getirmek bizim haddimiz değildir, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mü´minler |
Peygamberleri onlara dediler ki: «Doğrusu biz de sizin gibi insandan başkası değiliz, ama Allah, kullarından dilediğine minnet buyurup nîmetini verir. Allah´ın izni olmadıkça size belge ve delil (açık mu´cize) getirmek ne haddimize. Ve artık mü´minler ancak Allah´a güvenip dayansınlar! |
Elçileri onlara dediler ki: "Evet biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz. Fakat Allâh, kullarından dilediğine lutfeder. Allâh´ın izni olmadan biz size delil getiremeyiz. İnananlar, Allah´a dayansınlar." |
Peygamberleri onlara dedi ki: «Biz sizin gibi bir beşer olmaktan başka değiliz. Velâkin Allah Teâlâ kullarından dilediği kimseye ihsan eder ve Allah Teâlâ´nın izni olmadıkça bizim size bir hüccet getirmeğe kudretimiz yoktur ve mü´minler artık Allah Teâlâ´ya tevekkül etsinler.» |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
12.Ayet |
وَمَا لَنَا أَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللَّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا ۚ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَىٰ مَا آذَيْتُمُونَا ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ -12 |
“Allah, bize yollarımızı dosdoğru göstermişken, biz ne diye O’na tevekkül etmeyelim? Bize yaptığınız eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.” |
Ve biz, neyimize Allaha mütevekkil olmıyalım ki, o, bizlere yollarımızı dosdoğru gösterdi, ve elbette bize yaptığınız ezalara karşı sabredeceğiz, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mütevekkiller |
Biz ne diye ancak Allah´a güvenip dayanmıyalım ki O cidden bize yollarımızı göstermiştir. Bize yaptığınız eziyetlere karşı elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler sadece Allah´a güvenip dayansınlar. |
"Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah´a dayanmayalım? Sizin bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler, Allah´a dayansınlar." |
«Ve biz ne için Allah Teâlâ´ya tevekkül etmeyelim ki, bize yollarımızı muhakkak O dosdoğru göstermiştir ve elbette bize yaptığınız eziyetlere sabrederiz. Ve mütevekkil olanlar da artık Allah´a tevekkülde bulunsunlar.» |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
13.Ayet |
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُمْ مِنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۖ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ -13 |
İnkâr edenler, peygamberlerine; “Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz” dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.” |
Küfredenler de resullerine dediler ki mutlak ve mutlak sizi toprağımızdan çıkarırız, yâhud ki milletimize dönersiniz, rabları da onlara şöyle vahiy verdi ki muhakkak ve muhakkak zalimleri ihlâk edeceğiz |
İnkâra sapanlar, peygamberlerine, «and olsun, ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz !» diyerek (tehdîdde bulundular). Bu sebeple Rabları onlara ; «Şanıma and olsun ki, zâlimleri elbette yok edeceğiz» diye vahyetti. |
İnkâr edenler, elçilerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz!" Rableri de onlara şöyle vahyetti, "zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!" |
Ve kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi yurdumuzdan çıkarırız, veyahut bizim milletimize dönüverirsiniz.» Artık Rableri de onlara vahyetti ki: «Elbette biz o zalimleri helâk edeceğiz.» |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
14.Ayet |
وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِي وَخَافَ وَعِيدِ -14 |
“Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.” |
Ve arkalarından sizi o Arza iskân eyliyeceğiz, bu işte makamımdan korkana, vaıydimden korkana va´dim |
Onların ardından sizi o yurda mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (mutlu sonuç) makamımdan ve tehdidimden korkanlaradır. |
"Ve onların ardından sizi o yere yerleştireceğiz. Bu, makâmımdan korkan ve tehdidimden korkan için(verdiğim söz)dür." |
«Ve elbette onlardan sonra o yurda sizi yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve vaadimden korkana mahsustur.» |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
15.Ayet |
وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ -15 |
Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. |
Hem futuhat istediler, hem de haib oldu her cebbarı anîd |
Peygamberler fetih ve yardım dilediler; inatçı her zorba ise ziyana uğrayıp mahvoldu. |
(Elçiler, düşmanlarına karşı Allah´tan) fetih istediler ve her inatçı zorba perişan oldu. |
Ve (peygamberler) fütühat istediler. Her zorba, inatcı da hüsrâna uğradı. |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
16.Ayet |
مِنْ وَرَائِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَىٰ مِنْ مَاءٍ صَدِيدٍ -16 |
Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. |
Arkasından Cehennem, neler olacak ve irin suyundan sulanacak |
Önünde ise, Cehennem vardır ; kanlı su ve irin içirilir. |
Ardından da kendisine irin (gibi) bir suyun içirileceği cehennem vardır. |
Onun arkasından da cehennem vardır. Ve irinli sudan içirilecektir. |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
17.Ayet |
يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُسِيغُهُ وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍ ۖ وَمِنْ وَرَائِهِ عَذَابٌ غَلِيظٌ -17 |
Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir. |
Yutmağa çalışacak, boğazından geçiremiyecek, her taraftan ona ölüm gelecek, halbuki ölmiyecek, arkasından da galiz bir azâb |
Yudum yudum içmeye çalışacak, hiç de boğazından rahat geçmeyecek. Ölüm her yandan gelecek, ama o yine ölmiyecek. (Bunun) arkasından da büyük bir azâb vardır. |
O suyu yutmağa çalışır, fakat boğazından geçiremez ve her yandan ona ölüm geldiği halde yine ölemez. Bunun ardından da kaba bir azâb! |
Onu yudum yudum içer ve onu boğazından geçiremeyecektir ve ona her taraftan ölüm gelecek. Halbuki, o ölmüş olmayacaktır, ve onun arkasından da ağır bir azap vardır. |
13 / 256 |
İbrahim Suresi
18.Ayet |
مَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ ۖ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ ۖ لَا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلَىٰ شَيْءٍ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ -18 |
Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır. |
Rablarına küfredenlerin meseli şudur: amelleri bir küle benzer ki onu fırtınalı bir günde rüzgar şiddetli savurmaktadır, kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez, işte budur asıl o uzak dalâl |
Rablerini inkâr edip küfre sapanların (Allah´ı tanımıyanların) misâli, amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle esip savurduğu küle benzer. Kazandıklarından bir şey elde edemezler. Bu da (gerçekten) uzak sapıklığın, şaşkınlığın kendisidir. |
Rablerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur! |
Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur. |
13 / 256 |