SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Nur Suresi
54.Ayet |
قُلْ أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ ۖ وَإِنْ تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا ۚ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ -54 |
“Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir. |
De ki Allaha itaat edin ve Resule itaat edin, yine dinlemezseniz artık onun üzerindeki ancak ona yükletilen, sizin üzerinize de size yükletilendir ve eğer ona itaat ederseniz hidayete irersiniz, Resulün üzerindeki ise ancak açık bir tebliğdir |
De ki: Allah´a itaat ediniz, Peygamber´e itaat ediniz. Bununla beraber Yüzçevirirlerse, Peygamber´e gereken, kendisine yüklenilen (tebliğ ve irşâd)dır; size de kendinize yüklenen düşer. (Herkes kendine yükletilenden sorumludur). Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber´e gereken sadece açık tebliğdir. |
De ki: "Allah´a itâ´at edin, Elçiye itâ´at edin." Eğer dönerseniz, ona gereken, kendisine yükletilen (duyurma görevini yapmak), size gereken de size yükletilen (itâ´at görevini yapmak)dır. Eğer ona itâ´at ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Elçiye düşen, sadece açık bir şekilde duyurmaktır. |
De ki: «Allah´a itaat edin ve Peygambere itaat edin.» İmdi eğer yüz çevirirseniz artık O´nun üzerine olan, (O´na) yükletilmiş olandır ve sizin üzerinize düşen de, size yükletilmiş olandır ve eğer O´na itaat ederseniz hidâyete erersiniz ve Peygamber üzerine (ait olan vazife) ise apaçık tebliğden başka değildir. |
18 / 356 |
Nur Suresi
55.Ayet |
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَىٰ لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا ۚ يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا ۚ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ -55 |
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. |
Sizden iyman edip salih ameller işliyenlere Allah şöyle va´d buyurdu: kasem olsun ki onlardan evvelkileri istıhlâf ettiği gibi kendilerini Arzda mutlak ve muhakkak istıhlâf edecek ve behemehal onlara kendileri için marzıysi olan dinlerini kuvvetle icra kudreti verecek ve behemehal onları korkularının arkasından emne erdirecek, hakkımda hiç bir şeyi şerik koşmıyarak hep bana ıbadet edecekler, kim de bundan sonra küfranda bulunursa artık onlar hep fasıklardır |
Allah sizden imân edip iyi-yararlı işlerde bulunanları, onlardan öncekileri yeryüzünde (inkarcı sapıkların) yerine getirdiği gibi, onları da (putperest müşriklerin) yerine getireceğini, onlar için hoş görüp razı olduğu dini yine onlar için sağlam temellere oturtup yerleştireceğini ve korkularının ardından güvene çevireceğini yeminle va´detmiştir: Öyle ki bana ibâdet edecekler, hiçbir şeyi ortak koşmayacaklar. Bundan sonra kim küfrederse, işte onlar ilâhî sınırları aşanların kendileridir. |
Allâh sizden, inanıp iyi işler yapanlara va´detmiştir: Onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, onları da yer yüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından kendilerini (tam) bir güvene erdirecektir. Bana kulluk edecekler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmayacaklar. Ama kim(ler) bundan sonra da nankörlük ederse işte onlar, yoldan çıkanlardır. |
Allah sizden imân eden ve sâlih sâlih amellerde bulunanlara vaadetmiştir ki, elbette onları yer yüzünde halife kılacaktır. Nasıl ki, onlardan evvelkileri halife kılmıştır ve elbette onlara kendileri için razı olduğu dinlerini temkin edecektir. Ve muhakkak ki, onları korkularından sonra bir eminliğe çevirecektir. Bana ibadet ederler, Bana bir şeyi şerik koşmazlar, ve bundan sonra kim kâfir olursa artık fâsıklar olan, onların kendileridir. |
18 / 356 |
Nur Suresi
56.Ayet |
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ -56 |
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin. |
Hem namazı kılın, zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki rahmete irdirilesiniz |
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı yerin. Peygamber´e itaat edin. Olaki rahmete lâyık görülürsünüz. |
Namazı kılın, zekâtı verin, Elçiye itâ´at edin ki size acınsın. |
Ve namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin ve Peygambere itaat edin, tâ ki rahmete erdirilesiniz. |
18 / 356 |
Nur Suresi
57.Ayet |
لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ ۚ وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۖ وَلَبِئْسَ الْمَصِيرُ -57 |
İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o! |
Sakın o küfr edenleri Arzda âciz bırakabilirler sanma, onların varacakları yer ateştir ve her halde o pek fena gidiştir |
Küfre sapanların (bizi) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sakın sanma ; onların varacağı yer ateştir ve o ne kötü bir gidiştir! |
Nankörlerin, yer yüzünde (Allâh´ı) âciz bırakacaklarını, (Allâh´ın azâbına engel olacaklarını) sanma. Onların varacağı yer ateştir. Ne kötü bir gidiş yeridir o! |
Sakın kâfir olan kimseleri, Bizi yeryüzünde aciz bırakacak kimseler sanma ve onların varacakları yer ateştir ve elbette ne fena bir gidiştir. |
18 / 356 |
Nur Suresi
58.Ayet |
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنْكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنْكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ ۚ مِنْ قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُمْ مِنَ الظَّهِيرَةِ وَمِنْ بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاءِ ۚ ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَكُمْ ۚ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ ۚ طَوَّافُونَ عَلَيْكُمْ بَعْضُكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ -58 |
Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Ey o bütün iyman edenler! ellerinizdeki memlûkleriniz ve sizden henüz bülûğa irmiyenler üç vakıt size istiyzan etsinler: sabah namazından evvel ve öğle sıcağından elbisenizi çıkardığınız sırada, bir de yatsu namazından sonra ki sizin üç eksikli vaktınızdır, bunların maadasında ne size ne onlara günah yoktur, üzerinize dolaşırlar, birbirinize bakarsınız, işte böyle size Allah âyetleri beyan ediyor, ve Allah alîmdir, hakîmdir |
Ey imân edenler! Ellerinizin sahip bulunduğu köle, câriye ve hizmetçileriniz ve sizden henüz ergen olmayanlar, (odanıza girmek istediklerinde şu) üç vakit sizden´ izin istesinler : Sabah namazından önce, öğle sıcağından (bunalıp) elbisenizi çıkararak (bir tarafa) koyduğunuzda ve yatsı namazından sonra. Bu üç vakit utanç yerlerinizin açık olabileceği halvet zamanıdır. Bu vakitlerin dışında (yanınıza girmelerinde) birbirinize uğrayıp dolaşmanızda ne size, ne de onlara bir sakınca yoktur. İşte Allah böylece âyetlerini size açıklar. Allah bilendir, hikmet sahibidir. |
Ey inananlar, ellerinizin altında bulunan (köle ve hizmetçi)ler ve henüz erginliğe ermemiş çocuklarınız üç vakitte (odalarınıza girebilmek için) izin istesinler: Sabah namazından önce, öğle vakti elbisenizi çıkar(ıp yat)acağınız zaman ve yatsı namazından sonra. Bunlar sizin üstünüzün açılabileceği üç vakittir. Bunların dışında (hizmetçilerin ve çocukların, izin almadan içeri girmelerinden dolayı) ne size, ne de onlara bir günâh yoktur. (Onlar sizin) yanınızda dolaşırlar, birbirinizin yanına girip çıkarsınız. Allâh âyetleri size böyle açıklar. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir. |
Ey imân etmiş olanlar! Mülk-i yemininiz olan kimseler ve sizden olup da henüz buluğ çağına ermemiş bulunanlar, üç defa izin istesinler. Sabah namazından önce ve öğle vaktinde esvabın çıkarmış olduğunuz sırada ve yatsı namazından sonra. (Bunlar) Sizin için üç avrettir. Bu vakitlerden sonra üzerinize bazınızın bazısı üzerine dolaşır olmalarından dolayı ne sizin üzerinize ve ne de onların üzerlerine bir günah yoktur. İşte Allah âyetlerini size böyle açıkça beyan ediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir. |
18 / 356 |