SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Kamer Suresi
28.Ayet |
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ -28 |
“Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun.” |
Hem haber ver onlara ki su aralarında nevbetle taksim ve her su alış huzur iledir |
Suyun aralarında belli bir sıraya göre taksim edildiğini haber ver. Herbiri su alış sırasına hazır bulunsun. |
Onlara, suyun aralarında paylaştırılacağını, (bir gün devenin, bir gün de kendilerinin su içme nöbeti olacağını) haber ver; içme sırası kiminse o gelip suyunu alsın. |
(28-29) Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
29.Ayet |
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ -29 |
Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti. |
Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı |
Bu uyarıya rağmen (bir azgın gözü dönmüşe) arkadaşları seslendiler ; o da silahını kullanarak deveyi düşürüp kesti! |
Bir arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağı çekip (deveyi) kesti. |
(28-29) Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
30.Ayet |
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ -30 |
Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış! |
Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (bir görün) ? |
Ama azâbım ve uyarılarım nasıl oldu? |
(30-31) O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
31.Ayet |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ -31 |
Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular. |
Çünkü biz üzerlerine tek bir sayha salıverdik, ağılcı çırpısı gibi kırılıp döküle kaldılar |
Hakikat biz, üzerlerine bir tek haykırış salıverdik, onlar da, davar ağılındaki kuru ot gibi oldular. |
Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı kuru ot gibi kırılıp döküldüler. |
(30-31) O halde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim? Muhakkak ki, onların üzerlerine bir sayha gönderdik. Artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
32.Ayet |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ -32 |
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? |
şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? |
And olsun ki, biz Kur´ân´ıöğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? |
Andolsun Biz Kur´ân´ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? |
Kasem olsun ki, Biz Kur´an´ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı? |
27 / 529 |
Kamer Suresi
33.Ayet |
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ -33 |
Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı. |
Lûtun kavmı o inzarlara yalan dediler |
Lût kavmi de yapılan uyarıları yalanladılar. |
Lût´un kavmi de uyarıları yalanladı. |
(33-34) Lût kavmi korkutucuları tekzîp etti. Şüphe yok ki, Biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgar gönderdik. Lût´un âl´i müstesna; onları bir seher vakti kurtardık. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
34.Ayet |
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ ۖ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍ -34 |
(34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız. |
Biz gönderdik üzerlerine taşlar yağdıran, yalnız Lûtun ailesini necata çıkardık bir seher. |
(34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız. |
Biz de üstlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik, yalnız Lût âilesini seher vakti kurtardık; |
(33-34) Lût kavmi korkutucuları tekzîp etti. Şüphe yok ki, Biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgar gönderdik. Lût´un âl´i müstesna; onları bir seher vakti kurtardık. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
35.Ayet |
نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ -35 |
(34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız. |
Tarafımızdan bir ni´met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız |
(34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız. |
Katımızdan bir ni´met olarak. Biz şükredeni böyle mükâfâtlandırırız. |
Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak, işte şükredeni öylece mükâfaatlandırırız. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
36.Ayet |
وَلَقَدْ أَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ -36 |
Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar. |
Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar |
Ve and olsun ki, Lût, onları bizim şiddetli tutup kahretmemize karşı uyardı; ama onlar, bu uyarılarda şüphe edip inâdlarını sürdürdüler. |
Lût, onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı, fakat uyarılara karşı kuşku duydular. |
Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiyle korkutmuş idi. Fakat onlar bu korkutuş ile şekk ve şüphede bulundular (onu tasdik etmediler). |
27 / 529 |
Kamer Suresi
37.Ayet |
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ -37 |
Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik. |
Ve onun müsafirlerinden kâm almağa kalkıştılar, biz de gözlerini siliverdik de tadın bakalım dedik azâbımı ve inzarlarımı? |
And olsun ki onlar (o ahlâksız cinsel sapıklar), Lût´un konuklarına sataşmak için devamlı O´na gidip geldiler. Bu yüzden onların gözlerini silme kör ettik de «tadın azabımı ve uyarılarımı I» (dedik). |
Onun (güzel delikanlılar şeklinde görünen melek) konuklarından murâd almağa kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik: "Haydi azâbımı ve uyarılarımı tadın!" |
(37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O´ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
38.Ayet |
وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَابٌ مُسْتَقِرٌّ -38 |
Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi. |
Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır |
(38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik), |
Sabah erken, onları kararlı bir azâb yakaladı. |
(37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O´ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
39.Ayet |
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ -39 |
“Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik. |
Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı |
(38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik), |
"Azâbımı ve uyarılarımı(n âkıbetini) tadın!" |
(39-40) «Artık azabımı ve tehditlerimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur´an´ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı? |
27 / 529 |
Kamer Suresi
40.Ayet |
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ -40 |
Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? |
Şanım namına Kur´anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? |
And olsun ki biz, Kur´ân´ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır? |
Andolsun biz Kur´an´ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? |
(39-40) «Artık azabımı ve tehditlerimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur´an´ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı? |
27 / 529 |
Kamer Suresi
41.Ayet |
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ -41 |
Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti. |
Şanım hakkı için al-i Fir´avn´e de geldi inzar edici Peygamberler. |
And olsun ki, Fir´avn ailesine de uyarılar geldi. |
Fir´avn´ın kavmine de uyarılar gelmiştir. |
(41-42) Celâlim hakkı için Fir´avun´un âl´ine korkutucular gelmişti. Âyetlerimizin hepsini de tekzîp ettiler, artık Biz de onları bir muktedir azîzin yakalamasıyla yakaladık. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
42.Ayet |
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ -42 |
Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık. |
Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır |
Onlar ise, âyetlerimizin hepsini yalanladılar. Biz de onları çok üstün, çok güçlü muktedire yakışır şekilde yakalayıverdik. |
Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları, gâlib ve güçlü (pâdişah)ın yakalaması gibi yakaladık. |
(41-42) Celâlim hakkı için Fir´avun´un âl´ine korkutucular gelmişti. Âyetlerimizin hepsini de tekzîp ettiler, artık Biz de onları bir muktedir azîzin yakalamasıyla yakaladık. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
43.Ayet |
أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِنْ أُولَٰئِكُمْ أَمْ لَكُمْ بَرَاءَةٌ فِي الزُّبُرِ -43 |
(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var? |
Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâet mi var? |
Sizin kâfirleriniz mi bunlardan hayırlıdır, yoksa önceki kitaplarda sizin için bir berat mı bulunuyordu ? |
Şimdi sizin kâfirleriniz, ötekilerinizden hayırlı mı? Yoksa Kitaplarda sizin için bir berâet (inkârınızdan dolayı size sorumsuzluk) mu var? |
Sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mıdır? Yoksa sizin için kitapta bir beraat mi vardır? |
27 / 529 |
Kamer Suresi
44.Ayet |
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُنْتَصِرٌ -44 |
Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar? |
Yoksa biz yardımlaşır bir cem´iyyetiz mi diyorlar? |
Yoksa onlar, «biz yardım gören (yardımlaşan) bir cemiyet miyiz» diyorlar ? |
Yoksa "Biz muzaffer (yenilmez) bir topluluğuz" mu diyorlar? |
(44-45) Yoksa Biz yardımlaşır (intikamımızı alabilir) bir cemaatiz mi diyorlar? O cemiyet muhakkak ki, yakında bozulacak ve arkalarını çevireceklerdir. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
45.Ayet |
سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ -45 |
O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. |
Her halde o cem´iyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler |
Yakında o cemiyet hezimete uğrayıp arkalarını dönüp kaçacaklar. |
O topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır. |
(44-45) Yoksa Biz yardımlaşır (intikamımızı alabilir) bir cemaatiz mi diyorlar? O cemiyet muhakkak ki, yakında bozulacak ve arkalarını çevireceklerdir. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
46.Ayet |
بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ -46 |
Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır. |
Daha doğrusu onların asıl mev´ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve beterdir. |
Hayır, onlara va´dolunan gün Kıyâmet´tir. Kıyamet gününün (azabı) daha korkunç ve daha acıdır. |
Hayır, buluşma zamanları o (uyarıldıkları) sâ´attir. O sâ´at cidden çok feci ve acıdır; |
(46-47) Hayır. Onların asıl mev´idleri Kıyamettir. O Kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır. Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
47.Ayet |
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ -47 |
Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler. |
Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler |
Şüphesiz ki, suçlu günahkârlar sapıklık ve çılgınlık içindedirler. |
Suçlular bir sapıklık ve çılgınlık içindedir. |
(46-47) Hayır. Onların asıl mev´idleri Kıyamettir. O Kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır. Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
48.Ayet |
يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ -48 |
Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek. |
O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar |
Ateşe yüzüstü sürülecekleri gün, «Sakar (Cehennem)in dokunan azabını tadın !» (denilecek). |
O gün yüzükoyun ateşe sürüklenecekler: "Cehennemin dokunuşunu tadın!" diye. |
(48-49) O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık. |
27 / 529 |
Kamer Suresi
49.Ayet |
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ -49 |
Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık. |
Haberiniz olsun ki biz her şey´i bir kaderle yaratmışızdır |
Şüphesiz ki biz, her şeyi (belli) bir ölçüye göre yarattık. . |
Biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye, plana) göre yarattık. |
(48-49) O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık. |
27 / 529 |