SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
A'raf Suresi
12.Ayet |
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ ۖ قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ -12 |
Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. |
Sana, buyurdu: «emrettiğim halde secde etmemene mani´ ne oldu?» ben, dedi: ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın |
(Allah ona:) «Sana emrettiğim halde seni secde etmekten alıkoyan şey nedir?» dedi. İblîs: «Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın» diye cevap verdi. |
(Allâh) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." |
Buyurdu ki: «Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten ne men etti?» Dedi ki: «Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
13.Ayet |
قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَنْ تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَاخْرُجْ إِنَّكَ مِنَ الصَّاغِرِينَ -13 |
Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. |
Hemen, buyurdu: in oradan ne haddine ki orada tekebbür edesin, haydi çık, çünkü sen alçaklardansın |
(Allah ona:) «İn oradan, sana orada büyüklük taslayıp gururlanmak gerekmez; çık, çünkü elbette sen alçağın tekisin !» buyurdu. |
(Allâh) buyurdu: "Öyle ise oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın!" |
Buyurdu ki: «Artık oradan aşağı in, çünkü orada senin için böbürlenmek selâhiyyeti yoktur. Artık çık, şüphe yok ki, sen alçaklardansın.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
14.Ayet |
قَالَ أَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -14 |
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” |
Bana, dedi: ba´solunacakları güne kadar mühlet ver |
İblîs, «kabirlerden dirilip kalkılacağı güne kadar bana mühlet ver» dedi. |
(İblis) dedi: "(Bari) bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar süre ver." |
Dedi ki: «Bana ba´s olunacakları güne kadar mühlet ver.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
15.Ayet |
قَالَ إِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ -15 |
Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi. |
buyurdu ki: hâydi mühlet verilenlerdensin |
Allah da: «Sen mühlet verilenlerdensin» buyurdu. |
(Allâh) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin." |
Buyurdu ki: «Sen muhakkak mühlet verilmişlerdensin.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
16.Ayet |
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ -16 |
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” |
Öyle ise dedi beni azdırmana karşılık yemin ederim ki ben de onları saptırmak için her halde senin doğru yoluna oturacağım, |
(16-17) (İblîs): «Beni azgınlığa itmene karşılık, and olsun ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerinde oturacağım, sonra da onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından (yaklaşıp) geleceğim ve Sen, onların çoğunu şükreder bulamıyacaksın» dedi. |
"Öyle ise, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım." |
Dedi ki: «Sen beni azgınlığa uğrattığından dolayı ben de yemin ederim ki elbette onlar için senin dosdoğru yolun üzerinde oturacağım.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
17.Ayet |
ثُمَّ لَآتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَائِلِهِمْ ۖ وَلَا تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ -17 |
“Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” |
sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım, sen de çoğunu şükredici bulmıyacaksın |
(16-17) (İblîs): «Beni azgınlığa itmene karşılık, and olsun ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerinde oturacağım, sonra da onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından (yaklaşıp) geleceğim ve Sen, onların çoğunu şükreder bulamıyacaksın» dedi. |
"Sonra (onların) önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım ve çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" |
«Sonra muhakkak ki, onların önlerinden, arkalarından, sağ taraflarından ve sol taraflarından geleceğim ve onların ekserisini şükrediciler bulmayacaksın.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
18.Ayet |
قَالَ اخْرُجْ مِنْهَا مَذْءُومًا مَدْحُورًا ۖ لَمَنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكُمْ أَجْمَعِينَ -18 |
Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.” |
Çık oradan mezmûm, matrûd olarak buyurdu: kasem ederim ki onlardan her kim sana uyarsa kat´ıyyen ve katıbeten sizin mecmuunuzdan Cehennemi doldururum |
(Allah ona :) «Yerilmiş ve kovulmuş bir halde çık oradan. And olsun ki, onlardan kim sana uyarsa, Cehennemi sizlerle (evet) hepinizle dolduracağım» buyurdu. |
(Allâh) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun ki onlardan sana kim uyarsa (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım (azdıran sizler de, size uyup yoldan çıkan insanlar da cehenneme gireceksiniz)!" |
Buyurdu ki: «Haydi oradan hakir ve koğulmuş olarak çık. Andolsun ki onlardan her kim sana tâbi olursa, elbette cehennemi sizden, hepinizden dolduracağım.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
19.Ayet |
وَيَا آدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ فَكُلَا مِنْ حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ -19 |
“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” |
Ve ya Âdem! Mesken et o Cenneti sen zevcenle de ikiniz dilediğiniz yerden yeyin ve şu ağaca yaklaşıb da zâlimlerden olmayın! |
Ey Âdem! Sen ve eşin Cennet´te eylesin, dilediğiniz yerde(ki nimetlerden yeyin; (yalnız) şu ağaca yaklaşmayın, sonra Hakk´a karşı gelip kendine yazık edenlerden olursunuz, (buyurdu). |
(Sonra Allâh, Âdem´e hitâbetti): "Ey Âdem, sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zâlimlerden olursunuz." |
«Ve ey Âdem! Sen ve eşin cennette ikamet ediniz, dilediğiniz yerden yiyiniz ve şu ağaca yaklaşmayınız, sonra ikiniz de zalimlerden olursunuz.» |
8 / 151 |
A'raf Suresi
20.Ayet |
فَوَسْوَسَ لَهُمَا الشَّيْطَانُ لِيُبْدِيَ لَهُمَا مَا وُورِيَ عَنْهُمَا مِنْ سَوْآتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَٰذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ أَوْ تَكُونَا مِنَ الْخَالِدِينَ -20 |
Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.” |
Derken Şeytan bunlara kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini açmak için ikisine de vesvese verdi, ve sizi rabbınız başka bir şey için değil, sırf Melek olacağınız yâhud ebediyyen kalanlardan olacağınız için bu ağaçtan nehyetti dedi |
Bunun üzerine şeytan (harekete geçip) örtülmüş olan utanç yerlerini kendilerine göstermek için ikisine vesvese verdi (fısıldadı, dürtüşlerde bulundu) ve: «Rabbınız bu ağaçtan sizi ancak melek olmanızı veya burada temelli kalıcılardan bulunmanızı önlemek için men´etmiştir» dedi. |
Derken şeytân, onların, kendilerinden gizlenmiş olan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek, ya da ebedi kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men´etti" dedi. |
Sonra şeytan, ikisine de onların kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini onlara açıvermesi için vesvese vermeğe başladı. Ve «Rabbiniz sizi bu ağaçtan nehyetmedi, ancak iki melek olacağınız veya ebedî kalacaklardan bulunacağınız için nehyetti,» dedi. |
8 / 151 |
A'raf Suresi
21.Ayet |
وَقَاسَمَهُمَا إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ النَّاصِحِينَ -21 |
“Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti. |
Ve her halde ben sizin hayrınızı istiyenlerdenim diye ikisine de yemin etti |
Ve «herhalde ben size öğüt verenlerdenim» diyerek onlara yemin etti. |
Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti. |
Ve onlara, «Ben muhakkak sizin için elbette hayırhâh olanlardanım.» diye yemin etti. |
8 / 151 |
A'raf Suresi
22.Ayet |
فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ ۚ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا وَطَفِقَا يَخْصِفَانِ عَلَيْهِمَا مِنْ وَرَقِ الْجَنَّةِ ۖ وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَنْ تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ وَأَقُلْ لَكُمَا إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمَا عَدُوٌّ مُبِينٌ -22 |
Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi. |
Bu suretle kandırarak ikisini de sarktırdı, onun üzerine vakta ki o ağacı tattılar, ikisine de çirkin yerleri açılıverdi ve başladılar Cennet yapraklarından üzerlerine üst üste yamayorlardı, rabları da kendilerine nida etti: ben sizi bu ağaçtan nehyetmedim mi? Ve size haberiniz olsun bu Şeytan açık bir düşmandır size demedim mi? |
Böylece ikisini de aldatıp saptırdı : Âdem ile eşi o ağaçtan tadınca, utanç yerleri açılıp ortaya çıktı. Cennet yapraklarından oralarının üzerine koymaya başladılar. Rabları da onlara şöyle seslendi: «Ben ikinizi de o ağaçtan men´etmedim mi ve size, "şeytan mutlaka ikinize de açık bir düşmandır," demedim mi?» |
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı, (önceki mevkilerinden indirdi). Ağac(ın meyvasın)ı tadınca çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerine örtmeğe başladılar. Rableri onlara ünledi: "Ben sizi o ağaçtan men´etmedim mi ve şeytân size apaçık düşmandır, demedim mi?" |
Artık onları bâtıl sözle aldattı. Vaktâ ki, ağaçtan tadıverdiler. O kapalı avret yerleri kendilerine görünmeğe başladı. Onların üzerine cennetin yapraklarından kat kat örtüverdiler. Ve Rableri ise onlara nidâ etti ki: «Sizi bu ağaçtan nehyetmiş değil miydim ve size şüphe yok ki şeytan, size apaçık bir düşmandır dememiş mi idim?» |
8 / 151 |