SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
En'am Suresi
9.Ayet |
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَجَعَلْنَاهُ رَجُلًا وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِمْ مَا يَلْبِسُونَ -9 |
Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk. |
Kendisini bir Melek kılaydık yine onu bir er kılacaktık ve düşmekte bulundukları şübheye onları yine düşürecektik |
Eğer o indireceğimizi melek kılsaydık, yine onu bir adam (şeklinde) yapardık da düştükleri şüpheye tekrar onları düşürmüş olurduk. |
Eğer O(Hak Elçisi)ni melek yapsaydık, yine bir adam (şeklinde) yapardık ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük. |
Ve eğer O´nu (peygamberi) bir melek kılsaydık, elbette O´nu yine bir erkek (suretinde) kılardık ve onları yine düşmüş oldukları şüpheye düşürürdük. |
7 / 128 |
En'am Suresi
10.Ayet |
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -10 |
(Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıp mahvetmişti. |
Kasem olsun ki (ya Muhammed) senden evvel gönderilen Peygamberlerle de eğlenildi, fakat o eğlenildikleri hak, o maskaralığı edenleri çebçevre kuşatıverdi |
And olsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi, o alaya aldıkları şey onların üzerine inip her taraflarından sararak mahvetti. |
Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlarla alay edenleri, alay ettikleri gerçek kuşatıverdi. |
Andolsun ki, senden evvelki peygamberler ile de elbette istihzâda bulunulmustur. Artık o kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onlardan istihzâda bulunanları her taraftan kuşatıverdi. |
7 / 128 |
En'am Suresi
11.Ayet |
قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ -11 |
De ki: “Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.” |
De ki: yer yüzünde dolaşın da bakın o Peygâmberlere yalancı diyenlerin akıbeti nasıl olmuş?» |
De ki: (Ey inkarcı sapıklar!) yeryüzünde gezip dolaşın da sonra (hakk´ı) yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün. |
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!" |
De ki: «Yeryüzünde dolaşınız, sonra bakınız ki, tekzîp edenlerin akibeti nasıl olmuştur?» |
7 / 128 |
En'am Suresi
12.Ayet |
قُلْ لِمَنْ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ قُلْ لِلَّهِ ۚ كَتَبَ عَلَىٰ نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ ۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ ۚ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ -12 |
De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” “Allah’ındır” de. O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar. |
Kimin şu Göklerdeki ve Yerdeki? de «Allahın» de, o kendi uhdesine rahmeti yazdı, her halde sizi kıyamet gününe toplıyacak, bunda şüpheye mahal yok, nefislerine yazık edenlerdir ki iyman etmezler |
De ki: Göklerde ve yerde olan kimindir? De ki: Allah´ındır. O, rahmeti kendine gerekli kılmıştır. And olsun ki, meydana geleceğinde hiç şüphe olmayan Kıyamet günü sizi bir araya getirip toplayacaktır. Kendilerine yazık edenler (var ya), işte onlar (Allah´a ve Kıyamete) inanmazlar. |
De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allâh´ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi üstüne yazmış(acımayı kendisine prensip edinmiş)tir. Sizi elbette varlığında şüphe olmayan kıyâmet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini ziyana sokanlar, inanmazlar. |
De ki: «Göklerde ve yerde olan şeyler kimindir?» De ki: «Allah Teâlâ´nındır. O kendi zâtı üzerine rahmeti yazmıştır. Elbette sizleri Kıyamet gününe toplayacaktır. Bunda şüphe yoktur.» O kimseler ki, nefislerine ziyankar olmuşlardır. İşte onlar imân etmezler. |
7 / 128 |
En'am Suresi
13.Ayet |
وَلَهُ مَا سَكَنَ فِي اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ -13 |
Gece ve gündüzde barınan her şey O’nundur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Halbuki gecede gündüzde barınan ne varsa onun, ve işiden bilen ancak o |
Gecede ve gündüzde eyleşen ne varsa hepsi O´nundur. O işiten ve bilendir. |
Gece ve gündüzde barınan her şey O´nundur. O, işitendir, bilendir. |
Halbuki, gecede ve gündüzde barınan her ne varsa O´nundur ve hakkıyle işiten, bilen de ancak O´dur. |
7 / 128 |
En'am Suresi
14.Ayet |
قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ ۗ قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَسْلَمَ ۖ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ -14 |
De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, beslediği hâlde beslenmeye ihtiyacı olmayan Allah’tan başkasını mı dost edineceğim.” De ki: “Bana, (Allah’a) teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma (denildi).” |
Ya, de: O göklerin yerin yaradanı Allahdan başkasını mı veliy ittihaz edeceğim? Halbuki o besliyor da kendisi beslenmekten münezzeh bulunuyor ve ben cidden ehli islâmın birincisi olmakla emrolundum ve sakın müşriklerden olma! buyuruldu |
De ki: Allah´tan başkasını mı dost edinirim ? O ki, göklerin ve yerin örneksiz, benzersiz yaradanıdır. O, rızık verip yedirir; kendisi yedirilip rızıklanmaz. De ki: Ben. dini Allah´a hâlis kılıp O´na teslimiyet gösterenlerin ilki olmakla emrolundum ve sakın Allah´a ortak koşanlardan olma. |
De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah´tan başka dost mu tutayım?" "Bana, İslâm olanların ilki olmam emredildi de!" ve sakın ortak koşanlardan olma! |
De ki: «Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah Teâlâ´dan başkasını velî ittihaz eder miyim? Halbuki, O besliyor ve kendisi beslenmekten münezzeh bulunuyor.» De ki: «Ben muhakkak emrolundum ki, ehl-i İslâm´ın birincisi olayım ve (bana) sakın müşriklerden olma!» (buyuruldu). |
7 / 128 |
En'am Suresi
15.Ayet |
قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -15 |
De ki: “Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.” |
Ben, de: rabbime ısyan edecek olursam cidden büyük bir günün azabından korkarım |
De ki: Eğer Rabbime karşı gelirsem, elbette büyük günün azabından korkarım. |
De ki: "Eğer Rabbime isyân edersem, büyük bir günün azâbından korkarım!" |
De ki: «Eğer ben Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım.» |
7 / 128 |
En'am Suresi
16.Ayet |
مَنْ يُصْرَفْ عَنْهُ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمَهُ ۚ وَذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْمُبِينُ -16 |
(O günün azabı) kimden savuşturulursa, gerçekten (Allah) ona acımıştır. İşte bu apaçık kurtuluştur. |
Kim kendisinden o gün azab bertaraf edilirse işte onu rahmetiyle yarlıgamıştır. Ve işte ıyan beyan kurtuluş odur. |
Artık kim o gün azâbdan çevrilirse. gerçekten Allah ona merhamet etmiştir ve bu çok açık bir kurtuluştur. |
(O öyle bir gündür ki) o gün kimden azâb çevrilip savılırsa gerçekten (Allâh) ona acımıştır. İşte apaçık başarı budur. |
«Kim kendisinden o gün azab bertaraf edilirse muhakkak ona merhamet buyurmuştur. Ve işte en açık bir kurtuluş odur.» |
7 / 128 |
En'am Suresi
17.Ayet |
وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ -17 |
Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana bir hayır dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. |
Eğer Allah sana bir keder dokundurursa onu ondan başka açacak yoktur ve eğer sana bir hayır dokundurursa yine o her şeye kadirdir |
Eğer Allah, sana bir sıkıntı ve üzüntü dokundurursa, onu O´ndan başka giderip kaldıran bulunmaz. Ve eğer sana bir hayır dokunursa, (şüphesiz ki) O. her şeye gücü yetendir. |
Allâh sana bir zarar dokundursa, onu yine kendisinden başka açacak yoktur ve eğer sana bir hayır dokundursa, kuşkusuz O, herşeyi yapabilendir. |
Ve eğer Allah Teâlâ sana bir zarar dokundurursa onu O´ndan başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundurursa, işte O herşeye hakkıyla kâdirdir. |
7 / 128 |
En'am Suresi
18.Ayet |
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ -18 |
O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. |
Kullarının üstünde kahir o, hakîm o, habîr o |
O, kullan üstünde eşsiz üstünlüğe, sınırsız tasarrufa sahiptir; O, hikmetle tasarrufta bulunandır, (her şeyden) haberlidir. |
O, kullarının üstünde tam hâkimdir (onları istediği gibi yönetir), O herşeyi yerli yerince yapan, (herşeyi) haber alandır. |
Ve O, kullarının üzerinde mutasarrıftır. Ve O hakîmdir, habîrdir. |
7 / 128 |