KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 163. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
A'raf Suresi

105.Ayet
حَقِيقٌ عَلَىٰ أَنْ لَا أَقُولَ عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ ۚ قَدْ جِئْتُكُمْ بِبَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ -105 Bana, Allah’a karşı sadece gerçeği söylemem yaraşır. Ben size Rabbinizden açık bir delil (mucize) getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder. Birinci vazifem Allaha karşı haktan başka bir şey söylememekliğimdir, hakikat ben size rabbınızdan bir beyyine ile geldim, artık Beni İsraîli benimle beraber gönder Bana yakışıp yaraşan, Allah´a karşı ancak gerçeği söylemekliğimdir. Doğrusu size Rabbinizden açık bir belge (mu´cize) ile geldim ; artık israil oğulları´nı benimle beraber gönder. "Allah´a karşı gerçekten başkasını söylememek, benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim, artık İsrâil oğullarını benimle gönder!" «Ben Allah Teâlâ´ya karşı haktan başkasını söylememekte aleddevam sâbitim. Şüphesiz ki, ben size Rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.» 9 / 163
A'raf Suresi

106.Ayet
قَالَ إِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -106 Firavun, “Eğer açık bir delil getirdiysen haydi göster onu bakalım, şayet doğru söyleyenlerden isen” dedi. Eğer, dedi: Bir âyet ile geldinse getir onu bakalım sadıklardan isen Fir´avn Ona : Bir âyet (mu´cize) ile gelmiş bulunuyorsan hemen onu getir de (ortaya koy), eğer doğrulardan isen, dedi. (Fir´avn) dedi. "Eğer bir âyet (mu´cize) getirmiş isen, hakikaten doğru söylüyorsan göster onu bakalım!" Dedi ki: «Eğer sen bir mûcize ile gelmiş isen onu getir, sen sâdıklardan isen.» 9 / 163
A'raf Suresi

107.Ayet
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ -107 Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha. Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi Bunun üzerine Musa, Asa´sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi. Bunun üzerine (Mûsâ), asâsını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi). Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi. 9 / 163
A'raf Suresi

108.Ayet
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ -108 Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş. ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor Ve elini (koynuna sokup) çıkarıverdi de o, bakanlara bembeyaz (ışık saçan, pırıl pırıl) oluverdi. Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu. Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi. 9 / 163
A'raf Suresi

109.Ayet
قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ -109 Firavun’un kavminden ileri gelenler, dediler ki: “Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır.” Fir´avnın kavminden o cemiyyet, bu, dedi: şüphesiz çok bilgiç bir sihirbaz Fir´avn´ın kavminden ileri gelenler, (bu mu´cizeyi inkâr edip), bu çok bilgili bir sihirbazdır; Fir´avn kavminden ileri gelen bir topluluk dediler ki: "Bu, çok bilgili bir büyücüdür!" Fir´avun´un kavminden ileri gelenler, «Şüphe yok ki, bu çok bilen bir sâhirdir» dedi. 9 / 163
A'raf Suresi

110.Ayet
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ ۖ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ -110 “Sizi yerinizden çıkarmak istiyor.” Firavun, ileri gelenlere, “Öyle ise siz ne düşünüyorsunuz?” dedi. Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emr edersiniz? Sizi yurdunuzdan çıkarmak ister, dediler. Bunun üzerine Fir´avn onlara : «Peki ama ne tavsiye edersiniz ?» diye sordu. "Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz?" «Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, o halde siz ne emredersiniz?» 9 / 163
A'raf Suresi

111.Ayet
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -111 Onlar şöyle dediler: “Mûsâ’yı ve kardeşini (bir süre) beklet (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere toplayıcılar yolla.” Onu ve kardeşini dediler: eğle, ve şehirlere toplayıcılar yolla Onlar da: «Musa ile kardeşini alıkoy ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder de, "Onu da kardeşini de beklet, dediler, şehirlere toplayıcılar yolla." Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy, ve şehirlere toplayıcılar yolla.» 9 / 163
A'raf Suresi

112.Ayet
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ -112 “Bütün usta sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler.” mâhir sihirbazların hepsini sana getirsinler Sana uzman olan bütün sihirbazları getirsinler,» diye cevap verdiler. "Bütün bilgili büyücüleri (toplayıp) sana getirsinler." «Her bilgin büyücüyü sana getirsinler.» 9 / 163
A'raf Suresi

113.Ayet
وَجَاءَ السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالُوا إِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ -113 Sihirbazlar Firavun’a geldiler. “Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükâfat vardır, değil mi?” dediler. Bütün sihirbazlar da Fir´avna geldiler, elbette, dediler: Galib gelenler biz olursak bize mükâfat şüphesiz ya? Sihirbazlar Fir´avn´a gelip, eğer üstün gelirsek bize mükâfat var, (değil mi ?) dediler. Büyücüler Fir´avn´a gelip: "Eğer üstün gelen biz olursak, elbet bize bir mükâfât var, değil mi?" dediler. Ve büyücüler Fir´avun´a geldiler. «Elbette bize bir mükâfaat olacaktır, eğer biz galipler olur isek (değil mi?)» dediler. 9 / 163
A'raf Suresi

114.Ayet
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ -114 Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi. Evet, dedi: Hem o vakit siz elbette gözdelerdensiniz O da, evet ve hem de (bana) yakınlardan olursunuz, dedi. (Fir´avn): "Evet, dedi, hem de siz (benim) yakınlar(ım)dan(olacak)sınız!" Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.» 9 / 163
A'raf Suresi

115.Ayet
قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِمَّا أَنْ تُلْقِيَ وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَحْنُ الْمُلْقِينَ -115 (Sihirbazlar), “Ey Mûsâ! Ya önce sen at, ya da önce atanlar biz olalım” dediler. Yâ Musâ! dediler: Sen mi hünerini ortaya atacaksın, yoksa atanlar biz mi olacağız? Ey Musa! dediler; ya sen (önce marifetini) ortaya atıver, ya da biz (hünerimizi) atıverenlerden olalım? Dediler ki "Ey Mûsâ, sen mi (önce hünerini ortaya) atacaksın, yoksa (önce) atanlar biz mi olalım?" Dediler ki: «Ya Mûsa!Ya sen (âsânı) atıver, veya (ilk evvel) atıverenler bizler olalım.» 9 / 163
A'raf Suresi

116.Ayet
قَالَ أَلْقُوا ۖ فَلَمَّا أَلْقَوْا سَحَرُوا أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءُوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ -116 (Mûsâ), “Siz atın” dedi. Bunun üzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar. Büyük bir sihir yaptılar. Siz atın, dedi, vaktaki atacaklarını attılar, Nasın gözlerini büyülediler ve onları dehşete düşürdüler, hasılı büyük bir sihir gösterdiler (Musa onlara): Önce siz atıverin, dedi. Bunun üzerine onlar hünerlerini ortaya atıverince, halkın gözlerini büyülediler ve onları hayli korkuttular da büyük bir sihir sergilediler. "Siz atın" dedi. (Hünerlerini ortaya) atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları ürküttüler ve büyük bir büyü (ortaya) getirdiler. Dedi ki: «Siz atıveriniz.» Vaktâ ki atıverdiler, nâsın gözlerini büyülediler, ve onları korkutmuş oldular ve büyük bir sihir (meydana) getirmiş oldular. 9 / 163
A'raf Suresi

117.Ayet
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ ۖ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ -117 Biz de Mûsâ’ya, “Elindeki değneğini at” diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. Biz de Mûsâya «asanı bırakıver» diye vahy ettik, bir de baktılar ki o, onların bütün uydurduklarını yalayıb yutuyor Musa´ya Asa´nı bırakıver! diye vahyettik, derken Asa onların uydurduklarını (bir bir) yutmaya başladı. Biz de Mûsâ´ya: "Asânı at!" diye vahyettik. Bir de baktılar ki o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (Mûsâ´nın ejderha olan değneği, büyücülerin büyülerini yutup yok etmişti). Ve Mûsa´ya vahyettik: «Âsânı atıver.» Hemen o (âsâ) da onların uydurmuş oldukları şeyleri yutuverdi. 9 / 163
A'raf Suresi

118.Ayet
فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -118 Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı. Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları hiçe gitti Böylece hak (bütün açıklığıyla) gerçekleşti; onların yapageldikleri (sihir, gözboyacılık ve elçabukluğu) boşa çıkıp hükümsüz kaldı. Gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları bâtıl oldu. Artık hak tezahür etmiş, onların yapar oldukları ise bâtıl olup gitmişti. 9 / 163
A'raf Suresi

119.Ayet
فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ -119 Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi. Artık orada mağlûb olmuşlardı, küçük düşmüşlerdi Artık sihirbazlar orada yenilgiye uğradılar ve alçalmış, küçülmüş olarak gerisingeri döndüler. Orada yenildiler, küçük düştüler. Artık orada mağlup oldular ve zelil kimseler olarak geri dönüverdiler. 9 / 163
A'raf Suresi

120.Ayet
وَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ -120 Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar (120-121-122) Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine imân ettik» dediler. Ve büyücüler secdeye kapandılar: Ve sahirler secde eder oldukları halde yere kapanmış oldular. 9 / 163
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014