SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
A'raf Suresi
105.Ayet |
حَقِيقٌ عَلَىٰ أَنْ لَا أَقُولَ عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ ۚ قَدْ جِئْتُكُمْ بِبَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ -105 |
Bana, Allah’a karşı sadece gerçeği söylemem yaraşır. Ben size Rabbinizden açık bir delil (mucize) getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder. |
Birinci vazifem Allaha karşı haktan başka bir şey söylememekliğimdir, hakikat ben size rabbınızdan bir beyyine ile geldim, artık Beni İsraîli benimle beraber gönder |
Bana yakışıp yaraşan, Allah´a karşı ancak gerçeği söylemekliğimdir. Doğrusu size Rabbinizden açık bir belge (mu´cize) ile geldim ; artık israil oğulları´nı benimle beraber gönder. |
"Allah´a karşı gerçekten başkasını söylememek, benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim, artık İsrâil oğullarını benimle gönder!" |
«Ben Allah Teâlâ´ya karşı haktan başkasını söylememekte aleddevam sâbitim. Şüphesiz ki, ben size Rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
106.Ayet |
قَالَ إِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ -106 |
Firavun, “Eğer açık bir delil getirdiysen haydi göster onu bakalım, şayet doğru söyleyenlerden isen” dedi. |
Eğer, dedi: Bir âyet ile geldinse getir onu bakalım sadıklardan isen |
Fir´avn Ona : Bir âyet (mu´cize) ile gelmiş bulunuyorsan hemen onu getir de (ortaya koy), eğer doğrulardan isen, dedi. |
(Fir´avn) dedi. "Eğer bir âyet (mu´cize) getirmiş isen, hakikaten doğru söylüyorsan göster onu bakalım!" |
Dedi ki: «Eğer sen bir mûcize ile gelmiş isen onu getir, sen sâdıklardan isen.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
107.Ayet |
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ -107 |
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha. |
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, ne baksın o koskoca bir ejderha kesiliverdi |
Bunun üzerine Musa, Asa´sını bırakıverdi, derken ansızın o açık ortada büyükçe bir yılan oluverdi. |
Bunun üzerine (Mûsâ), asâsını attı, birden o, açıkça bir ejderha (oluverdi). |
Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
108.Ayet |
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ -108 |
Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş. |
ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor |
Ve elini (koynuna sokup) çıkarıverdi de o, bakanlara bembeyaz (ışık saçan, pırıl pırıl) oluverdi. |
Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu. |
Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
109.Ayet |
قَالَ الْمَلَأُ مِنْ قَوْمِ فِرْعَوْنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ -109 |
Firavun’un kavminden ileri gelenler, dediler ki: “Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır.” |
Fir´avnın kavminden o cemiyyet, bu, dedi: şüphesiz çok bilgiç bir sihirbaz |
Fir´avn´ın kavminden ileri gelenler, (bu mu´cizeyi inkâr edip), bu çok bilgili bir sihirbazdır; |
Fir´avn kavminden ileri gelen bir topluluk dediler ki: "Bu, çok bilgili bir büyücüdür!" |
Fir´avun´un kavminden ileri gelenler, «Şüphe yok ki, bu çok bilen bir sâhirdir» dedi. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
110.Ayet |
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ ۖ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ -110 |
“Sizi yerinizden çıkarmak istiyor.” Firavun, ileri gelenlere, “Öyle ise siz ne düşünüyorsunuz?” dedi. |
Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emr edersiniz? |
Sizi yurdunuzdan çıkarmak ister, dediler. Bunun üzerine Fir´avn onlara : «Peki ama ne tavsiye edersiniz ?» diye sordu. |
"Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz?" |
«Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, o halde siz ne emredersiniz?» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
111.Ayet |
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ -111 |
Onlar şöyle dediler: “Mûsâ’yı ve kardeşini (bir süre) beklet (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere toplayıcılar yolla.” |
Onu ve kardeşini dediler: eğle, ve şehirlere toplayıcılar yolla |
Onlar da: «Musa ile kardeşini alıkoy ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder de, |
"Onu da kardeşini de beklet, dediler, şehirlere toplayıcılar yolla." |
Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy, ve şehirlere toplayıcılar yolla.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
112.Ayet |
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ -112 |
“Bütün usta sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler.” |
mâhir sihirbazların hepsini sana getirsinler |
Sana uzman olan bütün sihirbazları getirsinler,» diye cevap verdiler. |
"Bütün bilgili büyücüleri (toplayıp) sana getirsinler." |
«Her bilgin büyücüyü sana getirsinler.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
113.Ayet |
وَجَاءَ السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالُوا إِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ -113 |
Sihirbazlar Firavun’a geldiler. “Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükâfat vardır, değil mi?” dediler. |
Bütün sihirbazlar da Fir´avna geldiler, elbette, dediler: Galib gelenler biz olursak bize mükâfat şüphesiz ya? |
Sihirbazlar Fir´avn´a gelip, eğer üstün gelirsek bize mükâfat var, (değil mi ?) dediler. |
Büyücüler Fir´avn´a gelip: "Eğer üstün gelen biz olursak, elbet bize bir mükâfât var, değil mi?" dediler. |
Ve büyücüler Fir´avun´a geldiler. «Elbette bize bir mükâfaat olacaktır, eğer biz galipler olur isek (değil mi?)» dediler. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
114.Ayet |
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ -114 |
Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi. |
Evet, dedi: Hem o vakit siz elbette gözdelerdensiniz |
O da, evet ve hem de (bana) yakınlardan olursunuz, dedi. |
(Fir´avn): "Evet, dedi, hem de siz (benim) yakınlar(ım)dan(olacak)sınız!" |
Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
115.Ayet |
قَالُوا يَا مُوسَىٰ إِمَّا أَنْ تُلْقِيَ وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَحْنُ الْمُلْقِينَ -115 |
(Sihirbazlar), “Ey Mûsâ! Ya önce sen at, ya da önce atanlar biz olalım” dediler. |
Yâ Musâ! dediler: Sen mi hünerini ortaya atacaksın, yoksa atanlar biz mi olacağız? |
Ey Musa! dediler; ya sen (önce marifetini) ortaya atıver, ya da biz (hünerimizi) atıverenlerden olalım? |
Dediler ki "Ey Mûsâ, sen mi (önce hünerini ortaya) atacaksın, yoksa (önce) atanlar biz mi olalım?" |
Dediler ki: «Ya Mûsa!Ya sen (âsânı) atıver, veya (ilk evvel) atıverenler bizler olalım.» |
9 / 163 |
A'raf Suresi
116.Ayet |
قَالَ أَلْقُوا ۖ فَلَمَّا أَلْقَوْا سَحَرُوا أَعْيُنَ النَّاسِ وَاسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَاءُوا بِسِحْرٍ عَظِيمٍ -116 |
(Mûsâ), “Siz atın” dedi. Bunun üzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar. Büyük bir sihir yaptılar. |
Siz atın, dedi, vaktaki atacaklarını attılar, Nasın gözlerini büyülediler ve onları dehşete düşürdüler, hasılı büyük bir sihir gösterdiler |
(Musa onlara): Önce siz atıverin, dedi. Bunun üzerine onlar hünerlerini ortaya atıverince, halkın gözlerini büyülediler ve onları hayli korkuttular da büyük bir sihir sergilediler. |
"Siz atın" dedi. (Hünerlerini ortaya) atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları ürküttüler ve büyük bir büyü (ortaya) getirdiler. |
Dedi ki: «Siz atıveriniz.» Vaktâ ki atıverdiler, nâsın gözlerini büyülediler, ve onları korkutmuş oldular ve büyük bir sihir (meydana) getirmiş oldular. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
117.Ayet |
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ ۖ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ -117 |
Biz de Mûsâ’ya, “Elindeki değneğini at” diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. |
Biz de Mûsâya «asanı bırakıver» diye vahy ettik, bir de baktılar ki o, onların bütün uydurduklarını yalayıb yutuyor |
Musa´ya Asa´nı bırakıver! diye vahyettik, derken Asa onların uydurduklarını (bir bir) yutmaya başladı. |
Biz de Mûsâ´ya: "Asânı at!" diye vahyettik. Bir de baktılar ki o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (Mûsâ´nın ejderha olan değneği, büyücülerin büyülerini yutup yok etmişti). |
Ve Mûsa´ya vahyettik: «Âsânı atıver.» Hemen o (âsâ) da onların uydurmuş oldukları şeyleri yutuverdi. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
118.Ayet |
فَوَقَعَ الْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -118 |
Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı. |
Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları hiçe gitti |
Böylece hak (bütün açıklığıyla) gerçekleşti; onların yapageldikleri (sihir, gözboyacılık ve elçabukluğu) boşa çıkıp hükümsüz kaldı. |
Gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları bâtıl oldu. |
Artık hak tezahür etmiş, onların yapar oldukları ise bâtıl olup gitmişti. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
119.Ayet |
فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ -119 |
Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi. |
Artık orada mağlûb olmuşlardı, küçük düşmüşlerdi |
Artık sihirbazlar orada yenilgiye uğradılar ve alçalmış, küçülmüş olarak gerisingeri döndüler. |
Orada yenildiler, küçük düştüler. |
Artık orada mağlup oldular ve zelil kimseler olarak geri dönüverdiler. |
9 / 163 |
A'raf Suresi
120.Ayet |
وَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ -120 |
Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. |
Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar |
(120-121-122) Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine imân ettik» dediler. |
Ve büyücüler secdeye kapandılar: |
Ve sahirler secde eder oldukları halde yere kapanmış oldular. |
9 / 163 |