SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Hud Suresi
118.Ayet |
وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً ۖ وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ -118 |
(118-119) Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti. |
Hem rabbın dileseydi elbet bütün o nası bir tek ümmet yapardı, halbuki ıhtilâf edip duracaklardır |
Eğer Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet haline getirirdi. (Görüldüğü gibi) onlar durmadan anlaşmazlık halindeler. |
Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet yapardı. Ama ihtilâf edip durmaktadırlar. |
Ve eğer Rabbin dilese idi, elbette bütün nâsı bir tek ümmet kılardı. Fakat onlar ihtilâf eder kimseler olmaktan geri durmayacaklardır. |
12 / 234 |
Hud Suresi
119.Ayet |
إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ ۚ وَلِذَٰلِكَ خَلَقَهُمْ ۗ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ -119 |
(118-119) Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti. |
Ancak rabbının rahmetile yarlıgadığı kimseler müstesnâ ve onun içindir ki onları halketti ve rabbının şu kelimesi tamam oldu, ahdim olsun Cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen dolduracağım. |
Ancak Rabbinin merhamet ettiği kimseler müstesna. Zaten Rabbin insanları bunun için (bu duygu ve düşüncede) yaratmıştır. Ve Rabbinin şu sözü tamamlanıp yerini bulmuştur : «And olsun ki, Cehennem´i tamamen cinlerden ve insanlardan (olan günahkâr suçlularla) dolduracağım.» |
Yalnız Rabbinin acıdıkları (bu ihtilâfın dışında kalmışlardır). Zaten (Allâh) onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin: "Andolsun, ben cehennemi hep cinlerden ve insanlardan bir kısmıyle dolduracağım!" sözü tam yerine gelmiştir. |
Ancak Rabbinin rahmet ettiği kimseler müstesna. Ve onun içindir, onları yaratmıştır. Ve Rabbinin şu beyanı da tamam olmuştur ki, «Elbette cehennemi bütün cinlerden ve insanlardan dolduracağım.» |
12 / 234 |
Hud Suresi
120.Ayet |
وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ ۚ وَجَاءَكَ فِي هَٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ -120 |
(Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, mü’minlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir. |
Peygamberlerin haberlerinden kalbini tesbit edeceğimiz her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz, bu sûrede de sana hak ve mü´minlere bir mev´ıza ve tezkir geldi |
(İşte ey Muhammed !) Gelip gecen peygamberlerin olup biten bu haberlerinden senin kalbini yatıştırıp pekiştirecek kadarını sana anlattık. Bu sûrede de sana hak; mü´minlere öğüt ve (düşünüp gerçeği daha iyi kavrayabilmeleri için) hatırlatma gelmiştir. |
Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana anlatıyoruz. Bunda da sana hak ve inananlar için bir öğüt ve ibret gelmiştir. |
Peygamberlerin bütün haberlerinden kendisiyle kalbini tesbit edeceğimiz olanlarını sana hikaye ediyoruz. Ve bunda sana hak ve mü´minler için bir öğüt ve bir muhtıra gelmiştir. |
12 / 234 |
Hud Suresi
121.Ayet |
وَقُلْ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ -121 |
İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.” |
İyman etmeyenlere de de ki: siz yerinizde sayarak yapacağınızı yapın her halde biz çalışıyoruz |
Sen o imân etmiyenlere de ki: Yapacağınızı yapın ; doğrusu biz de (gerekeni) yapacağız. |
İnanmayanlara de: "Olduğunuz yerde yapacağınızı yapın, biz de yapıyoruz!" |
Ve imân etmeyenlere de ki: «Siz kendi iktidarınız dairesinde çalışınız, şüphe yok ki, biz de çalışanlarız.» |
12 / 234 |
Hud Suresi
122.Ayet |
وَانْتَظِرُوا إِنَّا مُنْتَظِرُونَ -122 |
“Bekleyin, biz de bekleyeceğiz.” |
Ve gözetin herhalde biz gözetiyoruz |
Bekleyip durun, biz de bekliyoruz. |
"Bekleyin, biz de bekliyoruz!" |
«Ve siz gözetiniz, şüphesiz ki biz de gözetenleriz.» |
12 / 234 |
Hud Suresi
123.Ayet |
وَلِلَّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الْأَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ ۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ -123 |
Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. |
Bununla beraber Göklerin Yerin gaybi, Allahın´dır, emrin de hepsi ona irca´ olunur, yalnız ona ıbadet et ve ona tevekkül kıl, rabbın ne yaptığınızdan ve yapacağınızdan gafil değil |
Göklerin ve yerin gaybı Allah´ındır. Bütün işler O´na döndürülür. Artık O´na ibâdet edin ve O´na güvenip dayanın. Rabbin yapageldiğinizden habersiz değildir. |
Göklerin ve yerin gaybı (görünmez bilgisi), Allah´a âittir. Bütün işler hep Allah´a döndürülüp götürülür. O´na kulluk et ve O´na dayan. Rabbin sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir. |
Ve göklerin ve yerin gaybı Allah içindir ve emrin hepsi de O´na döndürülecektir. Artık O´na ibadet et ve O´na tevekkülde bulun ve Rabbin neler yapar olduğunuzdan asla gâfil değildir. |
12 / 234 |
Yusuf Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ -1 |
Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. |
Elif, Lâm, Râ. bunlar işte âyetleridir sana o mübîn kitabın |
Elif - Lâm - Râ. Bunlar çok açık ve açıklayıcı Kitab´ın âyetleridir. |
Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın âyetleridir. |
Elif, Lâm, Râ. İşte bu, apaçık bildiren kitabın âyetleridir. |
12 / 234 |
Yusuf Suresi
2.Ayet |
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ -2 |
Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. |
Biz onu bir Kur´an olmak üzere Arabî olarak indirdik, gerek ki akıl irdiresiniz |
Akıl yoluyla rahat anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur´ân olarak indirdik. |
Biz onu Arapça bir Kur´ân olarak indirdik ki anlayasınız. |
Şüphe yok ki, Biz onu bir Arapça Kur´an olarak indirdik. Umulur ki, siz güzelce anlarsınız. |
12 / 234 |
Yusuf Suresi
3.Ayet |
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَٰذَا الْقُرْآنَ وَإِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ -3 |
Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin. |
Sana bu Kur´anı vahyetmemizle biz bir kıssa anlatıyoruz ki ahsenülkasas senin ise doğrusu bundan evvel hiç hâberin yoktu |
Sana bu Kur´ân´ı vahyetmemizle, kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce bundan haberin yoktu. |
Biz, bu Kur´ân´ı vahyetmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce (bunları) bilmeyenlerden idin. |
Biz sana bu Kur´an´ı vahyetmemizle sana en güzel kıssayı naklediyoruz. Halbuki, sen ondan evvel elbette bundan habersizdin. |
12 / 234 |
Yusuf Suresi
4.Ayet |
إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ -4 |
Hani Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı” demişti. |
Bir vakıt Yusüf babasına, babacığım dedi: ben ru´yada on bir yıldızla Güneşi ve Kameri gördüm, gördüm onları ki bana secde ediyorlar |
Hani bir vakitler Yûsuf, babasına : «Babacığım, doğrusu ben rüyamda onbir Yıldız, Güneş ve Ay´ı gördüm, gördüm ki bunlar bana secde ediyorlar,» demişti. |
Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü´yâda) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti. |
Bir vakit ki, Yusuf babasına demişti: «Ey pederim! Muhakkak ben (rüyamda) onbir yıldız ile güneşi ve kameri gördüm, onları gördüm ki benim için secde edicilerdir.» |
12 / 234 |