SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Fatır Suresi
12.Ayet |
وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَٰذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ ۖ وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا ۖ وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ -12 |
İki deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. |
Hem iki deniz müsavi olmuyor, şu tatlı, hararet keser, içerken kayar, şu da tuzlu, yakar kavurur bununla beraber herbirinden bir taze et yersiniz ve bir ziynet çıkarır giyinirsiniz, gemileri de görürsün onda yarar yarar giderler, fadlından nasîb arayasınız diye ve gerek ki şükredesiniz |
İki deniz (veya göl) bir değildir. Bu, tatlı, susuzluğu giderici, kolay içimlidir. O, tuzlu acıdır; ama her birinden taze et yersiniz ve takındığınız (bazı) süs eşyasını çıkarırsınız. Allah´ın taşan nîmetini elde etmek için gemilerin de denizde suyu yara yara yüzüp gittiğini görürsün. Ola ki şükredersiniz. |
İki deniz bir olmaz: Şu tatlıdır, susuzluğu keser, içimi (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, acıdır. Hepsinden de taze et yersiniz ve takındığınız (inci, sedef gibi) süs (eşyası) çıkarırsınız. (Allâh´ın) Lutfundan payınızı arayıp şükretmeniz için gemilerin, denizi yarıp gittiğini görürsün. |
Ve iki deniz müsavî olmaz. Bu çok temizdir, pek tatlıdır, kolayca içilir. Şu da çok tuzludur, acıdır. Hepsinden tertemiz bir et yersiniz ve kendisini giyeceğiniz bir ziynet çıkarırsınız ve O´nun fadlından arayasınız ve umulur ki, şükretmeniz için, bunun içinde gemileri yara yara bir halde gider görürsünüz. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
13.Ayet |
يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لِأَجَلٍ مُسَمًّى ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ ۚ وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ مَا يَمْلِكُونَ مِنْ قِطْمِيرٍ -13 |
Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay’ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu, Allah’tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O’nundur. Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. |
Geceyi gündüze sokuyor, Şems-ü Kameri ram etmiş her biri (müsemmâ bir ecele) mukadder bir gayeye akıp gidiyor, işte bu gördüklerinizi yapan Allah, rabbınız, mülk onun, ondan beride çağırdıklarınız bir kıtmîr idare edemezler |
Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katar. Güneş ve Ay´ı buyruk altına almış (şaşmayan kanunlara bağlamış)tır. Herbiri belirlenmiş bir süre içinde (kendi yörüngesinde) hareketini sürdürür. îşte bunları yapan (kudretiyle düzenleyen) Allah Rabbiniz (yegâne terbiyeciniz)dir. Mülk O´nundur. O´ndan başka yalvarıp taptıklarınız ise, bir çekirdeğin zarına bile mâlik değillerdir. |
(Allâh) Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte Rabbiniz Allâh budur, mülk O´nundur. O´ndan başka yalvardığınız şeyler ise bir çekirdek zarına bile sâhip değillerdir. |
Geceyi gündüzün içine girdirir, gündüzü de gecenin içine girdirir ve güneşi ve ay´ı itaatkar kılmıştır. Her biri muayyen bir müddete kadar akar gider. İşte bunları (böyle yaratan) Rabbiniz olan Allah´tır ki, mülk O´na mahsustur. O´ndan başka kendlerine ibadet ettikleriniz ise bir hurma çekirdeğinin zarına bile malik olamazlar. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
14.Ayet |
إِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَاءَكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْ ۖ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ ۚ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ -14 |
Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez. |
Kendilerine duâ ederseniz duânızı işitmezler, işitseler bile size cevabını veremezler, Kıyamet günü de şirkinize küfrederler, sana bir habîr gibi haber veren olmaz |
Onlara (el açıp) yalvararak duâ etseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise sizin (onları Allah´a) ortak koşmanızı inkâr ve reddederler. (Her şeyden) haberli olan (Allah) gibi (hiçbir şey) sana haber veremez.. |
Onları çağırsanız sizin çağırmanızı işitmezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyâmet günü de, sizin (onları Allah´a) ortak koşmanızı tanımazlar. Hiç kimse sana, herşeyi bilen (Allâh) gibi gerçekleri haber veremez. |
Eğer onlara dua etseniz, duanızı işitemezler ve işitebilseler bile sizin için cevap veremezler ve Kıyamet gününde de sizin şirkinizi inkar ederler ve sana bihakkın haber veren gibi bir haber veren olamaz. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
15.Ayet |
يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ إِلَى اللَّهِ ۖ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ -15 |
Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır. |
Ey insanlar! sizsiniz hep Allaha muhtac fukara, Allah ise zengin o, hamd ile öğülecek veliynimet o. |
Ey insanlar! Sizler hepiniz Allah´a muhtaçsınız, Allah ise ganiy (hiçbir şeye muhtaç olmayan mutlak varlıklı)dır. Övülmeğe çok lâyıktır. |
Ey insanlar, siz Allah´a muhtaçsınız, Allâh ise, işte zengin ve hamde lâyık olan O´dur. |
Ey insanlar! Sizler Allah´a muhtaç fakirlersiniz. Allah ise O ganîdir, hamîddir. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
16.Ayet |
إِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ -16 |
Eğer Allah dilerse, sizi giderir ve yeni bir halk getirir. |
Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir |
Dilerse sizi (sahneden) alıp götürür de yeni bir halk topluluğu getirir. |
Dilese sizi götürür ve yeni bir halk getirir. |
Eğer dilerse sizi giderir ve yeni bir halk vücuda getirir. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
17.Ayet |
وَمَا ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ -17 |
Bu, Allah’a göre zor bir şey değildir. |
ve Allaha göre bu zor bir şey değildir |
Bu da Allah´a göre güç değildir. |
Bu, Allah´a zor değildir. |
Ve bu, Allah´a göre zor bir şey değildir. |
22 / 435 |
Fatır Suresi
18.Ayet |
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۚ وَإِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَىٰ حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۗ إِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ ۚ وَمَنْ تَزَكَّىٰ فَإِنَّمَا يَتَزَكَّىٰ لِنَفْسِهِ ۚ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ -18 |
Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah’adır. |
Hem günah çeken bir nefis, başkasının günahını çekmiyecek, yükü ağır basan onun yükletilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmiyecek, isterse bir yakını olsun, fakat sen ancak o kimseleri sakındırırsın ki gaybde rablarının haşyetini duyarlar, namazı dürüst kılarlar, temizlenen de sırf kendisi için temizlenir, nihayet gidiş Allahadır |
Hiçbir günahkâr diğer bir günahkârın günahını taşımaz. Yükü ağır olanın, taşıması için —yakını bile olsa— yükünden hiçbir şey başkası tarafından taşınmaz. Sen ancak Rabbından gıyabında saygı ile korkanları ve namazı dosdoğru kılanları uyarırsın. Kim kendini (günah kirlerinden) pâk tutarsa, o ancak kendi lehine paklanmış olur. Varış ancak Allah´adır. |
Hiçbir günâhkâr başkasının günâhını çekmez. Eğer yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiçbir şey, taşınmaz; akrabâsı dahi olsa (kimse onun yükünü taşımaz). Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarırsın. Ma´nen arınıp yücelen, kendi yararına arınmış olur. Dönüş Allah´adır, (Allâh, herkese yaptığının karşılığını verir). |
Ve hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez ve eğer ağır yüklü bir kimse, onu taşımaya çağıracak olsa ondan hiçbir şey yükletilemez, velev ki (o çağırılan) karabet sahibi olsun. Sen ancak Rablerinden gıyaben korkar olanları ve namazı dosdoğru kılanları korkutursun ve her kim temizlenirse ancak kendi nefsi için temizlenmiş olur. Ve nihâyet dönüş Allah´adır. |
22 / 435 |