SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Enbiya Suresi
91.Ayet |
وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِنْ رُوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ -91 |
Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık. |
Ve o dişiyi de ki ırzını muhkem korudu da kendisine ruhumuzdan nefhettik ve kendisile oğlunu âlemîne bir âyet kıldık |
İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan o kadını (Meryem´i) de an ki, biz ona ruhumuzdan üfledik; kendisini de oğlunu da âlemlere açık bir âyet (belirgin bir mu´cize) yaptık, |
O ırzını korumuş olan(Meryem)i de an; ona ruhumuzdan bir çocuk üflemiş, kendisini ve oğlunu âlemlere bir ibret yapmıştık. |
Ve ismetini pek güzelce muhafaza etmiş olanı da (yâd et ki) kendisine rûhumuzdan üflemiştik. Ve O´nu ve oğlunu da âlemlere bir âyet kılmıştık. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
92.Ayet |
إِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ -92 |
Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin. |
İşte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, rabbınız da bir benim onun için hep bana kulluk edin |
Şüphesiz ki bu sizin dininiz ve şeriatınız tek bir din ve şeriattır ve ben de Rabbınızım. Artık bana ibâdet edin. |
İşte bu sizin ümmetiniz (olan tevhid ve İslâm milleti), bir tek ümmettir. Rabbiniz de benim. Yalnız bana kulluk edin. |
Şüphe yok ki bu, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de sizin Rabbinizim. Artık Bana ibadet ediniz. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
93.Ayet |
وَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ ۖ كُلٌّ إِلَيْنَا رَاجِعُونَ -93 |
(İnsanlar) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Hepsi de ancak bize dönecekler. |
Onlar kumandalarını beyinlerinde parçaladılar, fakat hepsi bize rücu´ edecekler |
(Ne var ki insanlar) kendi aralarında bölünüp parça parça oldular. (Ama sonunda) hepsi de bize döneceklerdir. |
İşlerini aralarında parçaladılar (Tanrıdan gelen dini parça parça ettiler, ayrılığa düştüler); hepsi (sonunda) bize döneceklerdir. |
(Bazı milletler) Din işlerinde kendi aralarında fırka fırka oldular. Hepsi de Bize dönücülerdir. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
94.Ayet |
فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ وَإِنَّا لَهُ كَاتِبُونَ -94 |
Şu hâlde, kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez. Şüphesiz biz onu yazmaktayız. |
İmdi her kim mü´min olarak salihattan bir amel işlerse onun sa´yine küfran yok ve her halde biz onun hisabına yazarız |
Artık kim mü´min olduğu halde iyi yararlı amellerde bulunursa, onun iş ve gayreti inkâr edilmiyecektir ve şüphesiz ki biz onları yazmaktayız. |
İmdi kim inanmış olarak iyi işlerden yaparsa onun çalışmasına nankörlük edilmez, biz (onun çalışmasını) yazanlarız. |
İmdi her kim mü´min olduğu halde sâlih sâlih amellerden işlerse artık onun çalışması için inkar yoktur ve şüphe yok ki, Biz onun için yazıcılarız. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
95.Ayet |
وَحَرَامٌ عَلَىٰ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ -95 |
Helâk ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkânsızdır. |
İhlâk ettiğimiz karyeye dahi haramdır ki rücu´ etmiyecek olsunlar |
Yok etmemiz gereken kasaba halkının (yok olduktan sonra dünyaya dönmesi veya yok olma noktasına geldikten sonra pişmanlık duyup tevbe ederek) dönüş yapması haramdır, (mümkün değildir). |
Helâk ettiğimiz bir ülkeye artık (yaşamak) harâmdır: Onlar bir daha geri dönemezler. |
Ve kendisini helâk ettiğimiz bir belde (ahalisi) için memnudur ki, onlar dönmeyecekler olsunlar. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
96.Ayet |
حَتَّىٰ إِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ -96 |
Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. |
Nihayet Ye´cûc ve Me´cûc açılıb da her tepeden saldırdıkları |
Sonunda Ye´cûc ve Me´cûc (seddi) açılır da her bir tepeden sökülüp sür´atle inerler. |
Nihâyet Ye´cûc ve Me´cûc´un önü açıldığı ve onlar her tepeden akın etmeye başladıkları zaman, |
Ye´cüc ve Me´cüc açılıp da onlar her tepeden koşmaya başlayacakları zamana kadar (bu kavimlerin halleri devam eder). |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
97.Ayet |
وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِنْ هَٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ -97 |
Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz” derler. |
ve hak va´d yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek «eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk» diyecekler |
Hak olan va´d (Kıyametin safhaları) yaklaşınca bir de bakarsın ki o inkâr edenlerin gözleri belerip kalır, «eyvah bize! Biz bundan gaflette bulunuyorduk; daha doğrusu biz zâlimler idik» derler. |
Gerçek va´d (yani kıyâmet) yaklaşmış olur. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar). |
Ve doğru olan vaad (Kıyamet günü) yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek, (ve diyeceklerdir ki:) «Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır. Biz zalimler olduk.» |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
98.Ayet |
إِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ -98 |
Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız. |
Haberiniz olsun ki siz ve Allahdan başka taptığınız nesneler hep Cehennem mermisisiniz, siz, ona vürud edeceksiniz |
Şüphesiz ki siz ve Allah´tan başka taptıklarınız Cehennem odunusunuz ve siz oraya varacaksınız. |
Siz ve Allah´tan başka taptıklarınız cehennemin odunusunuz. Siz, oraya gireceksiniz. |
Şüphe yok ki, siz ve Allah´tan başka taptığınız nesneler cehenneme atılıp yakılacak şeylersiniz. Siz oraya varıp gireceksiniz. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
99.Ayet |
لَوْ كَانَ هَٰؤُلَاءِ آلِهَةً مَا وَرَدُوهَا ۖ وَكُلٌّ فِيهَا خَالِدُونَ -99 |
Eğer onlar ilâh olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedî kalacaklardır. |
Onlar ilâh olsalardı ona vürud etmezlerdi, halbuki hepsi onda muhalled kalacaklar |
Eğer bu taptıkları (putlar) gerçek ilâhlar olsaydı, elbette Cehennem´e varmazlardı. Hepsi de orada devamlı kalıcılardır. |
Eğer onlar tanrı olsalardı oraya girmezlerdi. Oysa hepsi orada sürekli kalacaklardır. |
Eğer onlar ilâhlar olsalar idi oraya varıp girmezlerdi. Halbuki hepsi de orada ebedîyyen kalıcılardır. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
100.Ayet |
لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَهُمْ فِيهَا لَا يَسْمَعُونَ -100 |
Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler. |
Öyle ki onların orada bir zefîri var, bunlar da orada iken işitmiyecekler |
Onlara, orada ah, vah edip inlemek vardır ve orada bir şey de işitmiyeceklerdir. |
Onlar için bir inleme ve soluma vardır! Ve onlar orada (azâbın dehşeti içinde hiçbir şey) işitmezler. |
Onlar için orada gayet şiddetli bir nefes alma vardır ve onlar orada (hiçbir şey) işitemezler. |
17 / 329 |
Enbiya Suresi
101.Ayet |
إِنَّ الَّذِينَ سَبَقَتْ لَهُمْ مِنَّا الْحُسْنَىٰ أُولَٰئِكَ عَنْهَا مُبْعَدُونَ -101 |
Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. |
Şübhe yok ki haklarında bizden husnâ sebkedenler, bunlar, ondan uzaklaştırılmışlardır |
Şüphesiz ki bizden kendilerine en güzel (en doyurucu mutluluk) sözü verilmiş olanlar (var ya), işte onlar Cehennem´den uzak tutulmuşlardır. |
Ama bizden kendilerine (ezelde) güzellik geçmiş (mutluluk takdir edilmiş) olanlar, işte onlar, ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. |
Muhakkak ki, kendileri için Bizden bir güzellik sebk etmiş olanlar, oradan uzak bulundurulmuşlardır. |
17 / 329 |