SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Yusuf Suresi
44.Ayet |
قَالُوا أَضْغَاثُ أَحْلَامٍ ۖ وَمَا نَحْنُ بِتَأْوِيلِ الْأَحْلَامِ بِعَالِمِينَ -44 |
Dediler ki: “Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz.” |
Dediler ki ru´ya dediğin «edgâsü ahlâm» demet demet hayalâttır, biz ise hayalâtın te´vilini bilmiyoruz |
Onlar, «bunlar birbirine karışmış neyin nesi olduğu bilinmiyen karmaşık rüyalardır. Biz böyle karışık rüyaların yorumunu bilen kimseler değiliz» dediler. |
(Yorumcular) dediler ki: "Bu, karışık düşlerden ibârettir. Biz, karışık düşlerin yorumunu bilmeyiz." |
Dediler ki: «Karmakarışık bir rüya ve biz karışık rüyaları yormaya bilgi sahipleri değiliz.» |
12 / 240 |
Yusuf Suresi
45.Ayet |
وَقَالَ الَّذِي نَجَا مِنْهُمَا وَادَّكَرَ بَعْدَ أُمَّةٍ أَنَا أُنَبِّئُكُمْ بِتَأْوِيلِهِ فَأَرْسِلُونِ -45 |
Zindandaki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zamandan sonra (Yûsuf’u) hatırladı ve, “Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin” dedi. |
O ikisinden kurtulmuş olan da nice zamandan sonra hatırladı da dedi ki: ben size onun te´vilini haber veririm, hemen beni gönderin |
Zindandaki o ikisinden kurtulan adam, hayli zaman sonra Yûsuf´u hatırladı da, «ben size bunun yorumunu haber vereyim, beni hemen (zindana) gönderin !» dedi. |
(Zindandaki) İki kişiden kurtulan (adam), uzun bir süre sonra (bu olay üzerine Yûsuf´u) hatırladı da dedi ki: "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin." |
Ve o ikisinden kurtulmuş olan, bir uzunca müddetten sonra hatırladı da dedi ki: «Ben size onun tâbirini haber veririm, beni hemen gönderiniz.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
46.Ayet |
يُوسُفُ أَيُّهَا الصِّدِّيقُ أَفْتِنَا فِي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعِ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَأُخَرَ يَابِسَاتٍ لَعَلِّي أَرْجِعُ إِلَى النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَعْلَمُونَ -46 |
(Zindana varınca), “Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki (vereceğin bilgi ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini) bilirler” dedi. |
Yusüf! Ey sıddık! Bize şunu hallet: «yedi semiz inek bunları yedi arık yiyor ve yedi yeşil başakla diğer yedi de kuru» ümid ederim ki o nâsa cevab ile dönerim, gerektir ki kadrini bilirler |
(Adam zindana gönderilince), «Ey Yûsuf, ey doğru sözlü arkadaş, bize yedi semiz ineği yedi arık inek yiyor ve yedi yeşil başak, diğeri de bir o kadar kuru başak... şeklindeki bir rüyanın yorumunu yap ki, insanlara döneyim de olur ki (senin değerini) bilip anlarlar» dedi. |
(Zindana, Yûsuf´un yanına geldi, dedi ki): "Yûsuf, ey çok doğru söyleyen, bize şu rü´yâyı çöz: Yedi semiz ineği, yedi zayıf (inek) yiyor ve yedi yeşil, yedi de kuru başak (neyi gösterir)? Umarım ki senin yorumunla insanlara dönerim, onlar da bilirler." |
Hazret-i Yusuf´a geldi dedi ki: (Ey Yusuf!) «Ey pek doğru sözlü! Bize malumat ver, yedi semîz sığır hakkında, ki onları yedi zayıf (sığır) yiyor. Ve yedi yeşil başak ile diğer kuru başaklar (hakkında). Umulur ki o nâsa dönerim, ihtimal ki, biliverirler.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
47.Ayet |
قَالَ تَزْرَعُونَ سَبْعَ سِنِينَ دَأَبًا فَمَا حَصَدْتُمْ فَذَرُوهُ فِي سُنْبُلِهِ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّا تَأْكُلُونَ -47 |
Yûsuf dedi ki: “Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın.” |
Dedi: yedi sene bermu´tad ekeceksiniz, biçtiklerinizi başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden ma´ada |
(Yusuf ona) dedi ki: «Yedi yıl âdetiniz üzere devamlı ekersiniz; yiyeceğiniz için az bir şey ayırmanız dışında biçtiklerinizi başağında bırakınız. |
(Yûsuf) Dedi ki: "Siz, âdetiniz üzere yedi yıl (ürün) ekersiniz. Biçtiğinizi başağında bırakırsınız, ancak yiyeceğiniz az bir mikdar(ı alırsınız, gerisini depolarsınız)." |
Dedi ki: «Yedi yıl alelade ekersiniz. Sonra biçeceğiniz şeyleri başağı içinde bırakırsınız. Ancak yiyeceklerinizden biraz miktar müstesna.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
48.Ayet |
ثُمَّ يَأْتِي مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ سَبْعٌ شِدَادٌ يَأْكُلْنَ مَا قَدَّمْتُمْ لَهُنَّ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّا تُحْصِنُونَ -48 |
“Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek.” |
Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek, önce biriktirdiklerinizi yiyip götürecek, biraz saklıyacağınızdan maada |
Sonra onun ardından yedi yıl sıkıntı ve kuraklık meydana gelecek, (tohumluk için) sakladığınız az şeyin dışında, önce biriktirdiğinizi yiyip götürecek. |
"Sonra onun ardından yedi kurak (yıl) gelir ki (tohumluk olarak) sakladığınız az miktar dışında, o yıllar için önceden biriktirdiklerinizi yeyip bitirir." |
«Sonra onun ardından yedi şiddetli (sene) gelir ki: onlar için önceden biriktirmiş olduklarınızı yerler. Ancak tohumluk için saklayacağınızdan birazı müstesna.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
49.Ayet |
ثُمَّ يَأْتِي مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ عَامٌ فِيهِ يُغَاثُ النَّاسُ وَفِيهِ يَعْصِرُونَ -49 |
“Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar.” |
sonra onun arkasından bir yıl gelecek ki halk onda sıkıntıdan kurtulacak, sıkıp sağacak |
Sonra onun ardından bir yıl gelecek ki, halk yağmura kavuşacak ve o yıl içinde sıkıp sağacaklar.» |
"Sonra onun ardından bir yıl gelir ki, o yılda insanlara bol yağmur verilir ve insanlar o yıl (bol bol meyva) sıkarlar (hayvan sağarlar)." |
«Sonra bunu müteakip bir sene de gelir ki, onda nâs, yağmuruna nâil olur. Ve onda sıkıp sağacaklar.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
50.Ayet |
وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ ۚ إِنَّ رَبِّي بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ -50 |
Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.” |
Bunu duyan Melik de getirin bana onu, bunun üzerine ona gönderilen adem gelince, haydi Efendine dön de sor ona: o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş, şüphe yok ki rabbim onların hiylelerine alîmdir dedi |
Kral, «onu bana getirin !» dedi. Elçi Yûsuf´a gelince, Yûsuf ona, «Efendine dön de o kadınlara ne oldu da ellerini kestiler ? diye sor. Şüphesiz ki Rabbim onların hile ve fendini bilendir.» |
(Elçi bu yorumu getirince) Kral: "Onu bana getirin." dedi. Elçi, Yûsuf´un yanına gelince (Yûsuf): "Efendine dön de ona sor, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? (Bunu ortaya çıkarsın). Şüphesiz Rabbim, onların tuzaklarını biliyor", dedi. |
Ve hükümdar dedi ki: «O´nu bana getiriniz.» Vaktâ ki O´na elçi geliverdi. Dedi ki: «Efendine dön, O´na sor ki, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Şüphe yok ki, benim Rabbim onların hilelerini bihakkın bilicidir.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
51.Ayet |
قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ إِذْ رَاوَدْتُنَّ يُوسُفَ عَنْ نَفْسِهِ ۚ قُلْنَ حَاشَ لِلَّهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِنْ سُوءٍ ۚ قَالَتِ امْرَأَتُ الْعَزِيزِ الْآنَ حَصْحَصَ الْحَقُّ أَنَا رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ -51 |
Kral, kadınlara, “Yûsuf’tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir” dedi. |
Melik, o kadınlara, derdiniz ne idi ki o vakıt Yusüfün nefsinden murad almağa kalktınız? Dedi, hâşâ dediler Allah için biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz. Azîzin karısı şimdi, dedi, hak tezahür etti, onun nefsinden ben kâm almak istedim, o ise şeksiz şüphesiz sadıklardandır |
Kral o kadınlara : «Yûsuf´u kendinize çekmek istediğinizdeki durum ne idi ?» diye sordu. Kadınlar da «Hâşâ, Allah için biz onun aleyhine fenalıktan hiçbir şey bilmiyoruz» diye cevap verdiler. Aziz (vezir)in eşi, «Şimdi hak ortaya çıktı. Onunla ilişki kurmak isteyen ben idim ve şüphesiz Yûsuf doğrulardandır» diyerek gerçeği anlattı. |
(Kral, kadınlara): "Yûsuf´un nefsinden murad almak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" dedi. Dediler ki: "Hâşâ, Allâh için (doğru söylemek lâzım), biz onda hiçbir kötülük görmedik!" Aziz´in karısı da: "İşte şimdi hak yerini buldu, ben onun nefsinden murâd almak istemiştim. O tamamen doğrulardandır!" dedi. |
Hükümdar kadınlara dedi ki: «Mühim haliniz ne idi. O vakit ki, Yusuf´un nefsinden muradını almak istemiş idiniz?» Dediler ki: «Hâşâlillâh! Biz O´nun aleyhinde bir fenalık bilmiş değiliz.» Azîz´in karısı da dedi ki: «Şimdi hak tebeyyün etti. O´nun nefsinden ben murad almak istemiştim ve şüphe yok ki, o elbette sâdıklardandır.» |
13 / 240 |
Yusuf Suresi
52.Ayet |
ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ -52 |
(Yûsuf), “Benim böyle yapmam, Aziz’in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi” dedi. |
Bu işte şunun için ki bilsin hakıkaten ben, ona gaybında hıyanet etmedim ve hakıkaten Allah hâinlerin hiylesini muvaffakıyyete erdirmez |
Yûsuf, «İşte amacım, gıyabında ihanet etmediğimi ve Allah´ın hâinlerin hilesini başarıya eriştirmiyeceğini efendimin bilmesini ortaya koymaktı» dedi. |
(Gerçeği söyledim ki Yûsuf) Benim, arkadan kendisine hâinlik etmediğimi ve Allâh´ın, hâinlerin tuzağını başarıya ulaştırmayacağını bilsin." |
Hazret-i Yusuf dedi ki: «Bu, bilmesi içindir ki, Ben ona gıyabında hıyanet etmiş olmadım. Ve şüphesiz ki, Allah Teâlâ hain olanların hilesini muvaffakiyete erdirmez.» |
13 / 240 |