SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Furkan Suresi
33.Ayet |
وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا -33 |
Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. |
Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım |
Sana bir misâl getirmezler ki mutlaka biz (ona karşılık) hakkı yorum ve açıklama cihetiyle en güzelini getirmiş olmayalım. |
Onların sana getirdiği her misâle (her bâtıl soruya) karşı mutlaka biz sana, (o bâtılı yok edecek) gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz. |
Ve onlar sana herhangi bir mesel ile gelmezler ki, illâ Biz sana hakkı ve tefsirce daha güzelini getirmiş oluruz. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
34.Ayet |
الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُولَٰئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا -34 |
Yüzüstü cehenneme sürüklenecek olanlar var ya; işte onlar konumları itibariyle daha kötü, tuttukları yol itibariyle daha sapıktırlar. |
O yüzleri üstü Cehenneme haşrolunacaklar, onlar mevkı´ce çok fena, yolca da en sepıktırlar |
Onlar ki toplanıp yüzükoyun Cehennem´e sevkedilirler, işte onlar yer cihetiyle daha şerli, yol cihetiyle daha sapıktırlar. |
O yüzükoyun cehenneme toplanacak olanlar, işte onlar, yerce çok kötü ve yolca çok sapıktır. |
(onlar) O kimselerdir ki, yüzleri üzerine cehenneme haşrolunurlar. İşte onlar mevkice en fena ve yolca en sapkındırlar. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
35.Ayet |
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا -35 |
Andolsun, Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ve kardeşi Hârûn’u da ona yardımcı kıldık. |
Celâlim hakkı için Musâya o kitabı verdik, biraderi Harûnu da maıyyetinde vezir yaptık |
And olsun ki Musâ´ya kitap verdik ve kardeşi Harun´u maiyetinde (bulunmak üzere) vezîr yaptık. |
Andolsun biz Mûsâ´ya Kitabı verdik ve kardeşi Hârûn´u kendisinin yanında vezir yaptık. |
Ve celâlim hakkı için Mûsa´ya kitabı verdik ve O´nun maiyetinde kardeşi Harun´u vezir kıldık. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
36.Ayet |
فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا -36 |
Onlara, “Âyetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin” dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik. |
Haydi âyetlerimizi tekzib eden o kavme gidiniz, dedik, binnetice o kavmi tedmir ederek helâk ettik |
Onlara, âyetlerimizi yalanlayan millete gidin, dedik. (O millet buna rağmen yalanlama ve inkârdan vazgeçmeyince) çok geçmeden onları fena halde yok ettik. |
"Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin," dedik. (Onlara gittiler. Onlar, kendilerine gelen bu elçilerimizi kabul etmeyince biz) de onları yıkıp yok ettik. |
O vakit dedik ki: «Bizim âyetlerimizi tekzîp etmiş olan kavme gidin.» Sonra o kavmi tam bir helâk ile helâk ediverdik. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
37.Ayet |
وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً ۖ وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا -37 |
Nûh kavmini de, Peygamberleri yalanladıkları vakit suda boğduk. Onları insanlara bir ibret yaptık ve zalimlere elem dolu bir azap hazırladık. |
Nuh kavmini de Resulleri tekzib ettikleri vakıt gark edib kendilerini insanlara bir ıbret kıldık: hazırladık da zâlimlere elîm bir azâb |
Nûh kavmine de (uyarıcı peygamber) gönderdik; peygamberleri yalanlayınca onları (suda) boğduk ve kendilerini (geride kalan) insanlara bir öğüt ve ibret kıldık. Zâlimlere de elem verici bir azâb hazırladık. |
Nûh kavmi de peygamberleri yalanladıkları vakit onları da boğduk ve onları insanlara bir ibret yaptık. Zâlimlere acı bir azâb hazırladık. |
Ve Nûh kavmini de, (helâk ettik) peygamberleri tekzîp ettikleri vakit onları gark ettik ve onları nâsa bir ibret kıldık ve zalimler için bir acıklı azap hazırladık. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
38.Ayet |
وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَٰلِكَ كَثِيرًا -38 |
Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk ettik. |
Âdi de, Semûdu da, Eshabı ressi de bunların arasında daha bir çok kurunu da |
Âd´ı da, Semûd´u da, Ress (Yemame yöresindeki kasaba veya taşla örülmüş kuyu) halkını da ve bunlar arasında (gelip geçen) birçok nesilleri de (yine aynı sebeplerle) yok ettik. |
Âd´ı, Semûd´u, Res halkını ve bu arada daha birçok nesilleri (inkârları yüzünden helâk ettik). |
Ve Âd´i de, Semûd´u da ve Ress ashâbını da ve bunların arasında bir nice çok asırlar erbâbını da (helak ettik). |
18 / 362 |
Furkan Suresi
39.Ayet |
وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ ۖ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا -39 |
Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik. |
Ki her birine nasıyhat olarak emsal anlatmıştık ve her birini mahv-ü perişan ettik de ettik |
Onların herbiri için (doğru yola dönerler diye) misâller verdik ve (sonunda) herbirini yıkıp belirsiz hale getirdik. |
Hepsine de (uyarmak için) misaller (geçmişlerden hikâyeler) anlattık. (Öğüt almayıp küfürlerinde ısrar edince biz de) hepsini helâk ettik. |
Ve bütün onların kendileri için misaller irâd ettik ve hepsini de kırdık geçirdik. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
40.Ayet |
وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ ۚ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا ۚ بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا -40 |
Andolsun, senin kavmin, belâ yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı. |
Celâlim hakkı için o fenalık yağmuruna tutulan karyeye de vardılar, artık onu görüyor değiller miydi? Doğrusu nüşur arzu etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı |
And olsun ki onlar (inkarcı sapıklar) âfet yağmuruna tutulup (yok edilen) kasabaya varmışlardı, onu görmediler mi ? Hayır, yeniden dirilip kalkmayı ummazlar. |
(Şu Kureyş müşrikleri) belâ yağmuruna tutulan, (üstüne taş yağdırılan) kente vardılar. Onun durumunu görmüyorlar mıydı (ki ibret alsınlar)? Hayır, onlar (öldükten sonra) tekrar dirilip kalkmayı ummuyorlar. |
Ve andolsun ki, felaket yağmuruna tutulmuş olan karyeye varmışlardı. Artık onu görür olmamışlar mı idi? Hayır, öldükten sonra dirilip kalkmayı ummaz olmuşlardır. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
41.Ayet |
وَإِذَا رَأَوْكَ إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا -41 |
(41-42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman, yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler. |
Seni de gördükleri vakıt sırf bir eğlence yerine tutuyorlar, bu mu o Allah´ın Peygamber diye gönderdiği? diyorlar |
Seni gördükleri zaman. «Allah´ın elçi olarak gönderdiği bu mudur ?» diyerek (ciddi hiçbir tavır takınmazlar), sadece alaya alırlar. |
Seni gördükleri zaman, mutlaka seni eğlence konusu yapıyorlar; "Allâh bunu mu elçi göndermiş?" |
Ve seni görünce de seni ancak bir eğlence yerine tutuyorlar, «Allah´ın peygamber gönderdiği bu mudur?» diyorlar. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
42.Ayet |
إِنْ كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَنْ صَبَرْنَا عَلَيْهَا ۚ وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا -42 |
(41-42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman, yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler. |
Sahi be! Az kaldı bizi ma´budlarımızdan sapıtacaktı, eğer üzerlerine sebat etmesekti! diyorlar, fakat ileride bilecekler, azâbı görecekleri gün: kimmiş o yolu daha sapık olan? |
Tanrı edindiğimiz (putlara tapmakta) sabretmemiş olsaydık, neredeyse bizi saptıracaktı! derler. İleride bunlar azabı görünce kimin yol edinme bakımından daha sapık olduğunu bileceklerdir. |
"Eğer biz tanrılarımıza tapmakta ısrar etmeseydik, nerdeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı." (diyorlar). Azâbı gördükleri zaman kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir. |
«Az kaldı ki bizi mabutlarımızdan sapıtıversin, eğer biz onun üzerine sabreder olmasa idik,» (diyorlar). Ve yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu bileceklerdir. |
18 / 362 |
Furkan Suresi
43.Ayet |
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا -43 |
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? |
Gördün mü o ilâhını hevâsı ittihaz edeni? Artık ona sen mi vekîl olacaksın |
Arzu ve hevesini tanrı edineni gördün mü ? Yoksa sen mi onun üzerine (koruyucu, kurtarıcı) vekîl olacaksın ? |
Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın? |
Gördün mü o hevâsını mabut ittihaz edeni? Artık sen mi onun üzerine bir vekil olacaksın? |
18 / 362 |