SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Sebe Suresi
40.Ayet |
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ يَقُولُ لِلْمَلَائِكَةِ أَهَٰؤُلَاءِ إِيَّاكُمْ كَانُوا يَعْبُدُونَ -40 |
Allah’ın, onları hep birden toplayacağı, sonra da meleklere, “Bunlar mı size ibadet ediyorlardı?” diyeceği günü bir hatırla! |
O gün ki hep onları birlikte mahşere toplıyacağız, sonra Melâikeye diyeceğiz: şunlar size mi tapıyorlardı? |
(Allah) onların hepsini o gün biraraya toplayacak, sonra da meleklerine, «bunlar mı size tapıyorlardı ?» diyecek. |
O gün, onların hepsini bir araya toplar, sonra meleklere: "Bunlar size mi tapıyorlardı?" der. |
Ve o gün ki, onları hep toplanılmış oldukları halde haşredecektir, sonra meleklere der ki: «Ya şunlar, size mi tapar olmuşlardı?» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
41.Ayet |
قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنْتَ وَلِيُّنَا مِنْ دُونِهِمْ ۖ بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ ۖ أَكْثَرُهُمْ بِهِمْ مُؤْمِنُونَ -41 |
(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim dostumuzsun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu.” |
Demişlerdir: Zati sübhanına arzı tenzih ederiz, sensin onlara karşı bizim sığınacak veliymiz, hayır onlar cinlere tapıyorlardı, ekserisi onlara inanmışlardı. |
Melekler, «seni tesbîh ve tenzîh ederiz; onlar değil, sen bizim yegâne sahibimizsin. Hayır, onlar, cinlere tapıyorlardı; çoğu onlara inanmışlardı,» diyecekler. |
(Melekler) derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz (koruyucumuz) onlar değil, sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyorlardı." |
Melekler de (diyeceklerdir ki, Yarabbi!) «Seni tenzih ederiz. Bizim velîmiz, onlar değil Sen´sin. Hayır. Onlar cinlere tapar olmuşlardı. Onların birçokları onlara imân ediciler idi.» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
42.Ayet |
فَالْيَوْمَ لَا يَمْلِكُ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ نَفْعًا وَلَا ضَرًّا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ -42 |
İşte bugün birbirinize ne fayda ne de zarar verebilirsiniz. Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz. |
İşte o gün ba´zınız ba´zınıza ne bir menfeate, ne de bir zarara mâlik olamaz ve o zulmedenlere deriz: tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azâbını |
Bugün kiminizin kiminize ne yarar, ne de zarar vermeye gücü yeter; zulmedenlere de deriz ki: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın ! |
O gün birinizin, diğerine ne bir fayda, ne de zarar vermeğe gücü yeter. Biz zulmedenlere: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın!" deriz. |
Artık bugün bazınız bazınıza ne bir fâideye ve ne de bir zarara mâlik olamaz ve zulmetmiş olanlara deriz ki: «O ateşin azabını tadınız ki, siz onu inkâr eder olmuştunuz.» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
43.Ayet |
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَٰذَا إِلَّا رَجُلٌ يُرِيدُ أَنْ يَصُدَّكُمْ عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُكُمْ وَقَالُوا مَا هَٰذَا إِلَّا إِفْكٌ مُفْتَرًى ۚ وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ -43 |
Âyetlerimiz apaçık bir şekilde onlara okunduğunda, “Bu sadece, atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır” dediler. Bir de, “Bu (Kur’an), uydurulmuş bir yalandır” dediler. Yine hak kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler, “Bu, ancak apaçık bir büyüdür” dediler. |
Karşılarında açık beyyineler halinde âyetlerimiz tilâvet olunduğu zaman o zalimler: «bu başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı ma´budlardan men´etmek isteyen bir adam» dediler ve «bu (Kur´an) başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira» dediler ve o küfredenler hak kendilerine geldiği vakıt bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil, dediler |
Âyetlerimiz kendilerine karşı açık-seçik okunduğu zaman, dediler ki, «bu adam ancak sizi babalarınızın taptığı şeylerden alıkoymak ister ve bu Kur´ân uydurulmuş bir düzmeden başkası değildir.» İnkâr edenler de hakk (olan Kur´ân) kendilerine geldiği zaman, «bu açık bir sihirden başkası değildir» dediler. |
Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "Bu, sadece sizi babalarınızın taptığı(tanrılar)dan çevirmek isteyen bir adamdan başka bir şey değildir." Ve o nankörler dediler ki: "Bu, uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir." Ve kendilerine gelen hakkı inkâr edenler: "Bu, apaçak bir büyüdür, başka bir şey değildir" dediler. |
Ve onlara karşı bizim açık açık âyetlerimiz okunduğu vakit, dediler ki: «Bu, bir adamdır ki, sizi atalarınızın ibadet ettikleri şeyden menetmek istiyor.» Ve dediler ki: «Bu (Kur´an) başka değil, sırf uydurulmuş bir iftiradır.» Ve kâfir olanlar, hak için de kendilerine geldiği vakit dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden başka değil.» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
44.Ayet |
وَمَا آتَيْنَاهُمْ مِنْ كُتُبٍ يَدْرُسُونَهَا ۖ وَمَا أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ قَبْلَكَ مِنْ نَذِيرٍ -44 |
Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik. Onlara senden önce hiçbir uyarıcı da göndermedik. |
Halbuki biz onlara öyle ders alacakları kitablar vermedik ve kendilerine senden evvel bir nezîr de göndermedik |
Halbuki biz, onlara ders yapacakları bir kitap vermedik ve senden önce kendilerine bir uyarıcı da göndermedik. |
Halbuki biz onlara okuyacakları bir Kitap vermemiştik ve senden önce onlara bir uyarıcı göndermemiştik. |
Halbuki, onlara ders alacakları kitaplardan vermemiştik ve onlara senden evvel (azap ile) bir korkutucu göndermemiştik. |
22 / 432 |
Sebe Suresi
45.Ayet |
وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي ۖ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ -45 |
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu! |
Onlardan evvelkiler de tekzib etmişlerdi, hem bunlar onlara verdiklerimizin onda birine ermediler, Resullerimizi tekzib ettiler de nasıl oldu inkârım? |
Onlardan önce gelen (inkarcılar da) yalanlamıştı; onlara verdiğimizin onda birine olsun (bunlar) erişememişlerdir. Peygamberlerini yalanladılar. (Bir bak), beni inkârın sonu ne oldu ! |
Bunlardan önceki (millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni´met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkârım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!? |
Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu? |
22 / 432 |
Sebe Suresi
46.Ayet |
قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُمْ بِوَاحِدَةٍ ۖ أَنْ تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَىٰ وَفُرَادَىٰ ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا ۚ مَا بِصَاحِبِكُمْ مِنْ جِنَّةٍ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَكُمْ بَيْنَ يَدَيْ عَذَابٍ شَدِيدٍ -46 |
(Ey Muhammed!) De ki: “Ben size ancak bir tek şeyi, Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkıp düşünmenizi öğütlüyorum. Arkadaşınız Muhammed’de cinnetten eser yoktur. O, şiddetli bir azaptan önce sizin için ancak bir uyarıcıdır.” |
De ki: size sâde bir tek nasıhat edeceğim şöyle ki: Allah için ikişer üçer ve teker teker kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz, arkadaşınızda cinnetten eser yoktur, o yalnız şiddetli bir azâbın önünde sizi sakındıracak bir Peygamberdir |
De ki: Size tek bir öğütte bulunuyorum: Allah için ikişer ikişer, birer birer ayağa kalkmanızı, sonra da iyice düşünmenizi (istiyorum). Arkadaşınızda cinnet diye bir şey yoktur. O, ancak çok şiddetli bir azâbdan önce sizi uyaran bir peygamberdir. |
De ki: "Size bir şeyi öğütleyeyim: ´Allâh için, ikişer ikişer ve teker teker durup düşününüz! Arkadaşınızda delilikten eser yoktur. O, çetin bir azâbın arefesinde sizin için bir uyarıcıdır." |
De ki: «Size ancak bir şey ile öğüt veririm. Şöyle ki: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kalkarsınız, sonra da güzelce düşünürsünüz, sizin sahibinizde cinnetten bir eser yoktur, o sizin için şiddetli azabın önünde bir korkutucudan başka değildir.» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
47.Ayet |
قُلْ مَا سَأَلْتُكُمْ مِنْ أَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ -47 |
De ki: “Sizden herhangi bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. O, her şeye hakkıyla şahittir.” |
De ki: ben sizden ücrete dâir bir şey istersem o sırf sizin kendiniz içindir, benim ecrim ancak Allaha aiddir ve Allah her şey´e şâhiddir |
De ki: Sizden bir ücret istediysem, o size olsun. Benim ücretim ancak Allah´a aittir. O, her şeye şâhiddir. |
De ki: "Ben sizden bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim yalnız Allah´a âittir. O her şeye şâhiddir." |
De ki: «Ben sizden ücret namına bir şey istersem, o, sizin içindir. Benim mükâfaatım ise ancak Allah´a aittir ve O, her şey üzerine şahittir.» |
22 / 432 |
Sebe Suresi
48.Ayet |
قُلْ إِنَّ رَبِّي يَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَّامُ الْغُيُوبِ -48 |
De ki: “Şüphesiz Rabbim gerçeği ortaya koyar. O, gaybleri hakkıyla bilendir.” |
De ki hakıkaten rabbım hakkı fırlatır allâmül´guyubdur |
De ki: Şüphesiz ki Rabbim, hakkı (bâtılın beynine) fırlatıp çarpar. O, gaybleri en iyi bilendir. |
De ki: "Rabbim gerçeği, (dilediği kulunun kalbine) atar. (O) gaybleri bilendir." |
De ki: «Muhakkak Rabbim hakkı ilkâ eder, bütün gaybleri tamamıyla bilendir.» |
22 / 432 |