SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Enfal Suresi
53.Ayet |
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَىٰ قَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ ۙ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ -53 |
Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Bu, şundan: bir kerre Allah bir kavme in´am ettiği bir ni´meti onlar nefislerindeki sebebi değiştirinciye kadar değiştirmiş değildir, bir de Allah işitir, bilir |
Bu böyledir. Çünkü Allah bir millete verdiği nîmeti, onlar kendilerindeki (huy, yaşayış ve davranışları)nı değiştirmedikçe, değiştirici değildir ve şüphesiz Allah işitendir, bilendir. |
Bu böyledir, çünkü bir millet kendilerinde bulunan(güzel meziyet)i değiştirmedikçe Allâh onlara verdiği ni´meti değiştirmez. Allâh işitendir, bilendir. |
Bu da, şüphe yok ki Allah Teâlâ bir kavme ihsan etmiş olduğu bir nîmeti değiştirici değildir, onlar kendi nefislerinde olanı değiştirinceye değin. Ve şüphe yok ki Allah Teâlâ bihakkın işiticidir, tamamıyla bilicidir. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
54.Ayet |
كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ كَذَّبُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ ۚ وَكُلٌّ كَانُوا ظَالِمِينَ -54 |
Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helâk etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi. |
Tıbkı ali Fir´avnin ve onlardan evvelkilerin gidişi gibi ki rablarının âyetlerini tekzib ettiler biz de kendilerini günahlariyle helâk ettik ve ali Fir´avni gark eyledik, hepsi de zalimdiler |
(Bunların tutumu ve gidişi) Fir´avn´ın ve onlardan öncekilerin tutum ve gidişi gibidir. Rablarının âyetlerini yalan saydılar, o sebeple onları günahları karşılığında yok ettik; Fir´avn tarafdarını (denizde) boğduk. Onların hepsi zâlimler idi. |
(Evet) Fir´avn âilesi ve onlardan öncekilerin gidişi gibi: Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı; biz de onları günâhlarıyle mahvetmiştik ve Fir´avn âilesini boğmuştuk. Hepsi de zulmedicilerdi. |
Fir´avun´un kavminin ve onlardan evvelkilerin âdeti gibi ki, Rablerinin âyetlerini tekzîp ettiler. Artık onları günahları sebebiyle helâk ettik. Ve Fir´avun´un kavmini gark eyledik. Ve hepsi de zalimler olmuşlardı. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
55.Ayet |
إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الَّذِينَ كَفَرُوا فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ -55 |
Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkâr edenlerdir. Artık onlar iman etmezler. |
Bütün o debelenenlerin Allah ındinde en şerlisi şol kimselerdir ki küfretmişlerdir de iymana gelmezler |
Allah katında (yeryüzünde) yürüyenlerin en kötüsü, o inkâr edenlerdir. Onlar inanmazlar. |
Allah´a göre canlıların en kötüsü, kâfirlerdir; artık onlar inanmazlar. |
Şüphe yok ki, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah Teâlâ katında en şerlisi o kimselerdir ki, kâfir olmuşlardır. Artık onlar imân etmezler. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
56.Ayet |
الَّذِينَ عَاهَدْتَ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنْقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ وَهُمْ لَا يَتَّقُونَ -56 |
Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir. |
Onlar ki kendilerinden muahede almışındır da sonra her def´asında ahidlerini nakzederler ve hiç çekinmezler, |
Öyle ki, onlar kendileriyle yaptığın anlaşmayı her defasında hiç çekinmeden (ve sonucunu hesaba katmadan) bozarlar. |
Sen kendileriyle andlaşma yaptığın halde onlar, hiç çekinmeden, her defa andlaşmalarını bozarlar. |
Onlar ki, kendileriyle muâhede yapmış idin, sonra her defasında ahitlerini bozarlar ve onlar hiç çekinmezler. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
57.Ayet |
فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِمْ مَنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ -57 |
Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar. |
onun için onları ne zaman harbde yakarlarsan kendileriyle arkalarındakileri ürgüt gerek ki ıbret alırlar |
Savaşta onları (ne zaman yakalarsan,) öylesine darmadağın et ki arkalarındakiler öğüt ve ibret alsınlar. |
Savaşta onları yakalarsan, onlar(a vereceğin cezâ) ile arkalarında bulunan kimseleri de dağıt ki ibret alsınlar. |
İmdi her ne zaman muharebede onları kat´i sûrette yakalar isen onlar ile arkalarındaki kimseleri ansızın korkut. Umulur ki, ibret alırlar. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
58.Ayet |
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ -58 |
(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez. |
Her hangi bir kavmden de bir hıyanet endişe edersen evvel emirde (nebzet) ahidlerini reddettiğini düpe düz kendilerini bildir, çünkü Allah hainleri sevmez |
Eğer bir milletin hıyanetinden endişe ederseniz eşit ölçülere göre sen de anlaşmayı bozup (yüzlerine) at! Çünkü Allah, elbette hâinleri sevmez. |
Bir kavmin, (andlaşmaya) hiyânet etmesinden korkarsan, sen de (onlarla yaptığın andlaşmayı) aynı şekilde onlara at; çünkü Allâh; hâinleri sevmez. |
Ve eğer bir kavmin hiyânet edeceğinden kat´iyyen korkar isen ahdlerini kendilerine açıkça müsâvâat üzere at. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ hâin olanları sevmez. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
59.Ayet |
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا ۚ إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ -59 |
İnkâr edenler, asla yakayı kurtardıklarını zannetmesinler. Çünkü onlar (sizi) âciz bırakamazlar. |
Ve o küfr edenler asla zannetmesinler ki ileri gitmişlerdir çünkü onlar âciz bırakamazlar |
O inkâr edenler, öne geçtiklerini (ve geçeceklerini) hiç de sanmasınlar. Çünkü onlar (bizi ve sizi) âciz bırakamazlar. |
İnkâr edenler (bizim elimizden kurtulup) geçtiklerini sanmasınlar. Onlar (bizi) âciz bırakamazlar. |
Ve o kâfirler asla zannetmesinler ki, ilerleyip kurtulmuşlardır. Şüphe yok ki, onlar aciz bırakamayacaklardır. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
60.Ayet |
وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ ۚ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ -60 |
Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez. |
Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten ve cihad için beslenen atlardan hazırlık yapın, onunla hem Allah düşmanını korkutursunuz hem sizin düşmanınızı hem de onlardan başka diğerlerini ki onları siz bilmezsiniz, Allah bilir ve Allah yolunda her ne masraf verseniz ecri size tamamen ödenir, hiç de ziyan etmezsiniz. |
(Ey Müslümanlar!) Onlara karşı gücünüzün yettiğince her türlü kuvveti ve (savaş için) beslenen atları (gereken araçları) hazırlayın. Bununla hem Allah´ın düşmanlarını, hem sizin düşmanlarınızı ve sizin bilmediğiniz, Allah´ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırırsınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, (karşılığı) size tastamam ödenir, hiç de haksızlığa uğramazsınız. |
Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihâd için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Bununla Allâh´ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allâh´ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allâh yolunda ne harcarsanız tam olarak size ödenir, hiç haksızlığa uğratılmazsınız. |
Ve onlara karşı gücünüzün yettiği her kuvvetten ve bazı atlardan hazırlayınız. Bununla Allah Teâlâ´nın düşmanını ve sizin düşmanınızı ve onlardan başkalarını, (ki bunları siz bilmezsiniz, Allah Teâlâ bilir) korkutursunuz. Ve her neyi ki, Allah yolunda infak edersiniz, size tamamen ödenir ve siz asla zulme uğratılmazsınız. |
10 / 183 |
Enfal Suresi
61.Ayet |
وَإِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ -61 |
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Ve eğer selme yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allaha mütevekkil ol, çünkü işiden bilen ancak odur |
Eğer (düşmanlarınız) barışa meylederlerse, sen de ona yanaş, Allah´a güvenip dayan. Çünkü Allah muhakkak işiten ve bilendir. |
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah´a dayan, çünkü O, işitendir, bilendir. |
Ve eğer onlar sulha meylederlerse sen de ona meylet ve Allah Teâlâ´ya tevekkül kıl! Şüphe yok ki, her şeyi bihakkın işitici ve tamamıyla bilici olan ancak O´dur. |
10 / 183 |