SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Duhan Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1 |
Hâ Mîm. |
Hâ, mîm. |
Hâ-Mîm. |
Hâ mim. |
(1-2) Hâ, Mîm. Apaçık bildiren kitaba yemin olsun ki, |
25 / 495 |
Duhan Suresi
2.Ayet |
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ -2 |
(2-3) Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. |
Hem kitabı mübîn hakk için |
Açık ve açıklayıcı olan Kitab´a and olsun ki, |
Apaçık Kitaba andolsun ki, |
(1-2) Hâ, Mîm. Apaçık bildiren kitaba yemin olsun ki, |
25 / 495 |
Duhan Suresi
3.Ayet |
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ -3 |
(2-3) Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. |
Elhak biz onu bir mübârek gecede indirdik, çünkü biz nezîr gönderiyorduk |
Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz ki biz, (haktan yüzçevirenleri) uyaranlarız. |
Biz onu mübârek bir gecede indirdik. Çünkü biz, uyarıcıyız. |
Muhakkak Biz onu bir mübarek gecede indirdik, şüphe yok ki Biz indiriciler olduk. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
4.Ayet |
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ -4 |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Bir gece ki her hikmetli emir onda ayırd edilir |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
Her hikmetli emir, o gecede ayırdedilir; |
O gecede her muhkem emir, ayırdedilir. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
5.Ayet |
أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ -5 |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Tarafımızdan emir, çünkü biz Resul gönderiyorduk |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
Katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. |
Bizim tarafımızdan bir emir olarak, şüphe yok ki Biz resûl gönderir olduk. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
6.Ayet |
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ -6 |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Rabbından bir rahmet olarak, hakikat o, öyle semî´ öyle alîmdir |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
Senin Rabbinin acıması gereği olarak (gönderdiğimiz elçilere o gece emirlerimizi açıklar, vahiylerimizi bildiririz). Doğrusu O, işitendir, bilendir. |
Rabbinden bir rahmet olarak. Muhakkak ki, O´dur bihakkın işiten, bihakkın bilen O´dur. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
7.Ayet |
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ -7 |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
O Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbıdır ehli yakîn olsanız |
Eğer kesiniikle bilip inanıyorsanız, O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbıdır. |
Eğer kesin olarak inanıyorsanız (bilin ki Allâh), göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. |
Göklerin ve yerin ve bunların aralarındakilerinin Rabbidir. Eğer siz yakinen inanır kimseler oldu iseniz. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
8.Ayet |
لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -8 |
O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. |
Ondan başka Tanrı yoktur, hem diriltir hem öldürür, hem sizin rabbınız hem de evvelki atalarınızın rabbı |
O´ndan başka (hakiki) tanrı yoktur, ancak O vardır. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, önceki babalarınızın da Rabbıdır. |
O´ndan başka tanrı yoktur, yaşatır, öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. |
O´ndan başka ilâh yoktur. O diriltir ve öldürür, sizin Rabbinizdir ve evvelki atalarınızın Rabbidir. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
9.Ayet |
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ -9 |
Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar. |
Fakat onlar şekk içinde oynuyorlar |
Fakat onlar (o inkarcı sapıklar) şüphe içinde (Kur´ân´ı) alaya alıp (Onunla) eğlenmekteler. |
Ama onlar, şüphe içinde oynuyorlar. |
(9-10) Fakat onlar, şekk içinde oynarlar. Artık gözet bir günü ki, gök, bir apaçık duman ile gelecektir. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
10.Ayet |
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ -10 |
Göğün açık bir duman getireceği günü bekle. |
O halde gözet o Semânın açık bir duman ile geleceği günü |
(10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. |
Göğün, açık bir duman getireceği günü gözetle. |
(9-10) Fakat onlar, şekk içinde oynarlar. Artık gözet bir günü ki, gök, bir apaçık duman ile gelecektir. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
11.Ayet |
يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ -11 |
(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır. |
Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır |
(10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. |
(Duman) İnsanları sarar. Bu, acı bir azâbdır. |
İnsanları saracaktır. Bu, bir acıklı azabtır. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
12.Ayet |
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ -12 |
İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler. |
Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü´minleriz diyecekler |
Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; çünkü elbette biz imân edenler olacağız. |
"Rabbimiz, bizden azâbı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz" derler. |
«Ey Rabbimiz! Bizden bu azabı açıver, şüphe yok ki, biz mü´minleriz,» diyeceklerdir. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
13.Ayet |
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِينٌ -13 |
Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti. |
Onlara düşünmek, ıbret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir Resul geldi de |
(13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. |
Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar (öğüt alma zamanı geçti)? Oysa kendilerine apaçık bir elçi gelmişti. |
(13-14) Onlar için öğüt almak nerede! Halbuki, muhakkak onlara apaçık bildiren bir peygamber geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve «Öğretilmiş bir mecnûndur,» dediler. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
14.Ayet |
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ -14 |
Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler. |
Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler |
(13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. |
Ondan yüz çevirdiler: "Bu, öğretilmiştir, cinlenmiştir" dediler. |
(13-14) Onlar için öğüt almak nerede! Halbuki, muhakkak onlara apaçık bildiren bir peygamber geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve «Öğretilmiş bir mecnûndur,» dediler. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
15.Ayet |
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ -15 |
Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz. |
Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz |
Biz, azabı elbette sizden biraz kaldıracağız ama siz (yine de inkâr ve kötülüğe) döneceksiniz. |
Biz sizden azâbı birazcık kaldırırız ama siz yine (inkârınıza) dönersiniz. |
Muhakkak Biz, o azabı biraz açıcılarız, sizler ise şüphe yok ki, dönüvericilersiniz. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
16.Ayet |
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنْتَقِمُونَ -16 |
Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız. |
Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız |
Büyük bir hışımla yakalayıp sıkacağımız gün, elbette intikam alacağız. |
O gün büyük vuruşla vururuz; zira biz öç alıcıyız! |
(16-17) Pek şiddetli, satvetli bir tutuşla tutacağımız gün şüphe yok ki, Biz intikam alıcılarız. Andolsun ki, onlardan evvel Fir´avun´un kavmini bir imtihana tâbi tuttuk ve onlara kerîm bir peygamber gelmişti. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
17.Ayet |
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ -17 |
Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir peygamber (Mûsâ) gelmişti. |
Celâlım hakkı için onlardan evvel Fir´avnin kavmını fitneye düşürdük, onlara da kerîm bir Resul gelmişti |
(17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» |
Andolsun, onlardan önce Fir´avn toplumunu da (imkânlar vererek) sınadık. Onlara değerli bir elçi geldi, (şöyle diyerek): |
(16-17) Pek şiddetli, satvetli bir tutuşla tutacağımız gün şüphe yok ki, Biz intikam alıcılarız. Andolsun ki, onlardan evvel Fir´avun´un kavmini bir imtihana tâbi tuttuk ve onlara kerîm bir peygamber gelmişti. |
25 / 495 |
Duhan Suresi
18.Ayet |
أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -18 |
O, şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.” |
Şöyle diye: Allahın kullarını bana teslim edin, çünkü ben size emîn bir Resulüm |
(17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» |
"Allâh´ın kullarını bana teslim edin; çünkü ben sizin için güvenilir bir elçiyim." |
(onlara demişti ki) «Allah´ın kullarını bana teslim ediniz, Şüphe yok ki, ben sizin için emin bir peygamberim.» |
25 / 495 |