SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
44-Duhan Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1 |
Ha mım |
Hâ Mîm. |
Hâ, mîm. |
Hâ-Mîm. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
2.Ayet
Mekke |
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ -2 |
Vel kitabil mübiyn |
(2-3) Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. |
Hem kitabı mübîn hakk için |
Açık ve açıklayıcı olan Kitab´a and olsun ki, |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
3.Ayet
Mekke |
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ -3 |
İnna enzelnahü fı leyletim mübaraketin inna künna münzirın |
(2-3) Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. |
Elhak biz onu bir mübârek gecede indirdik, çünkü biz nezîr gönderiyorduk |
Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz ki biz, (haktan yüzçevirenleri) uyaranlarız. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
4.Ayet
Mekke |
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ -4 |
Fıha yüfraku küllü emrin hakiym |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Bir gece ki her hikmetli emir onda ayırd edilir |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
5.Ayet
Mekke |
أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ -5 |
Emram min ındina inna künna mürsiliyn |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Tarafımızdan emir, çünkü biz Resul gönderiyorduk |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
6.Ayet
Mekke |
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ -6 |
Rahmeten mir rabbik innehu hüves semiy´ul aliym |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
Rabbından bir rahmet olarak, hakikat o, öyle semî´ öyle alîmdir |
(4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
7.Ayet
Mekke |
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ -7 |
Rabbis semavati vel erdı ve ma beynehüma in küntüm mukıniyn |
(4-7) Katımızdan bir emirle her hikmetli iş o gecede ayırt edilir. Eğer kesin olarak inanıyorsanız, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. |
O Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbıdır ehli yakîn olsanız |
Eğer kesiniikle bilip inanıyorsanız, O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbıdır. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
8.Ayet
Mekke |
لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -8 |
La ilahe illa hüve yuhyı ve yümiyt rabbüküm ve rabbü abaikümül evveliyn |
O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. |
Ondan başka Tanrı yoktur, hem diriltir hem öldürür, hem sizin rabbınız hem de evvelki atalarınızın rabbı |
O´ndan başka (hakiki) tanrı yoktur, ancak O vardır. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, önceki babalarınızın da Rabbıdır. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
9.Ayet
Mekke |
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ -9 |
Bel hüm fı şekkiy yel´abun |
Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar. |
Fakat onlar şekk içinde oynuyorlar |
Fakat onlar (o inkarcı sapıklar) şüphe içinde (Kur´ân´ı) alaya alıp (Onunla) eğlenmekteler. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
10.Ayet
Mekke |
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ -10 |
Fertekıb yevme te´tis semaü bi dühanim mübiyn |
Göğün açık bir duman getireceği günü bekle. |
O halde gözet o Semânın açık bir duman ile geleceği günü |
(10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
11.Ayet
Mekke |
يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ -11 |
Yağşen nas haza azabün eliym |
(O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır. |
Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır |
(10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
12.Ayet
Mekke |
رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ -12 |
Rabbenekşif annel azabe inna mü´minun |
İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler. |
Rabbenâ! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü´minleriz diyecekler |
Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; çünkü elbette biz imân edenler olacağız. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
13.Ayet
Mekke |
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِينٌ -13 |
Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn |
Nerede onlarda öğüt almak?! Oysa kendilerine (gerçeği) açıklayan bir peygamber gelmişti. |
Onlara düşünmek, ıbret almak nerede? Kendilerine apaçık anlatan bir Resul geldi de |
(13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
14.Ayet
Mekke |
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ -14 |
Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun |
Sonra ondan yüz çevirdiler ve “Bu bir öğretilmiş, bu bir deli!” dediler. |
Sonra ondan döndüler, öğretilmiş dediler, bir mecnun dediler |
(13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
15.Ayet
Mekke |
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ -15 |
İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun |
Biz bu azabı kısa bir süre kaldıracağız, siz de yine eski hâlinize döneceksiniz. |
Biz o azâbı biraz biraz açacağız, fakat siz yine döneceksiniz |
Biz, azabı elbette sizden biraz kaldıracağız ama siz (yine de inkâr ve kötülüğe) döneceksiniz. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
16.Ayet
Mekke |
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنْتَقِمُونَ -16 |
Yevme nebtışül batşetel kübra inna müntekımun |
Onları o en şiddetli yakalayışla yakalayacağımız günü hatırla. Şüphesiz biz öcümüzü alırız. |
Amma o büyük satvetle sıkıvereceğimiz gün her halde biz intikam alacağız |
Büyük bir hışımla yakalayıp sıkacağımız gün, elbette intikam alacağız. |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
17.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ -17 |
Ve le kad fetenna kablehüm kavme fir´avne ve caehüm rasulün keriym |
Andolsun, onlardan önce Firavun kavmini sınamıştık. Onlara değerli bir peygamber (Mûsâ) gelmişti. |
Celâlım hakkı için onlardan evvel Fir´avnin kavmını fitneye düşürdük, onlara da kerîm bir Resul gelmişti |
(17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
18.Ayet
Mekke |
أَنْ أَدُّوا إِلَيَّ عِبَادَ اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -18 |
En eddu ileyye ıbadellah inni leküm rasulün emiyn |
O, şöyle demişti: “Allah’ın kullarını (esaret altındaki İsrailoğullarını) bana teslim edin. Çünkü ben güvenilir bir peygamberim.” |
Şöyle diye: Allahın kullarını bana teslim edin, çünkü ben size emîn bir Resulüm |
(17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» |
25
/ 495
|
44-Duhan Suresi
19.Ayet
Mekke |
وَأَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي آتِيكُمْ بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ -19 |
Ve el la ta´lu alellah innı atıküm bi sültanim mübiyn |
“Allah’a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil (mucize) getiriyorum.” |
Ve Allaha karşı baş kaldırmayın, çünkü ben size açık bir bürhan ile geliyorum |
Ve sakın Allah´a karşı kendinizi yüksek görmeyin. Şüphesiz ki ben size çok açık bir belgeyi, inandırıcı delili getirdim. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
20.Ayet
Mekke |
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ -20 |
Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun |
“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.” |
Ve haberiniz olsun ki ben sizin beni recminizden rabbım ve rabbınıza sığınmışımdır |
Hem beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbınız (olan Allah)´a sığındım. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
21.Ayet
Mekke |
وَإِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ -21 |
Ve il lem tü´minu lı fa´tezilun |
“Bana inanmadınızsa benden uzak durun.” |
Onun için eğer bana iyman etmezseniz bari benden çekilin |
Eğer bana inanmıyorsanız, beni yalnız başıma bırakıp çekilin. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
22.Ayet
Mekke |
فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ -22 |
Fe dea rabbehu enne haülai kavmüm mücrimun |
Sonra Mûsâ, Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi. |
Sonra rabbına duâ etti: bak bunlar mücrim bir kavim dedi |
Sonra da Rabbına, «bunlar suçlu günahkâr bir millettir,» diye duâ etti. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
23.Ayet
Mekke |
فَأَسْرِ بِعِبَادِي لَيْلًا إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ -23 |
Fe esri bi ıbadı leylen inneküm müttebeun |
Allah da şöyle dedi: “O hâlde kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz.” |
Hemen buyurdu; kullarımı geceleyin yürüt, çünkü siz ta´kıyb olunacaksınız |
Bunun üzerine (Allah ona:) «Kullarımı gecenin bir bölümünde yola çıkarıp götür. Şüpheniz olmasın ki takip olunacaksınız. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
24.Ayet
Mekke |
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ -24 |
Vetrukil bahra rahva innehüm cündüm muğrakun |
“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. |
Ve denizi açık bırak, çünkü onlar ordu halinde gelip gark olunacaklar |
Denizi (geçtikten sonra) sakin ve (yol verir şekilde) açık bırak. Onlar elbette boğulacak bir ordudur. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
25.Ayet
Mekke |
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -25 |
Kem teraku min cennativ ve uyun |
Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar. |
Neler terketmişlerdi: ne Cennetler, ne kaynaklar, |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
26.Ayet
Mekke |
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ -26 |
Ve züruıv ve mekamin keriym |
Nice ekinler, nice güzel konaklar! |
ne çiftlikler, ne kerîm makam |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
27.Ayet
Mekke |
وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ -27 |
Ve na´metin kanu fiyha fakihiyn |
Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler! |
Ve içinde zevk sürdükleri ne ni´met ve refah |
(25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
28.Ayet
Mekke |
كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ -28 |
Kezalike ve evrasnaha kavmen ahariyn |
İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık. |
Evet öyle ve hep onları başka bir kavma miras kıldık |
Evet bu böyledir. O nimetleri başka bir millete mîras bıraktık. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
29.Ayet
Mekke |
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَرِينَ -29 |
Fema beket aleyhimüs semaü vel erdu vema kanu münzariyn |
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular |
Üzerlerine ne gök ağladı, ne de yer... Onlara artık mühlet de ve rilmedi. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
30.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ -30 |
Ve le kad necceyna benı israiyle minel azabil mühiyn |
(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi. |
Celâlım hakkı için, Beni İsraîli kurtarmıştık o ihanetli azâbdan |
(30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
31.Ayet
Mekke |
مِنْ فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِنَ الْمُسْرِفِينَ -31 |
Min fir´avn innehu kane aliyem minel müsrifiyn |
(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi. |
Fir´avinden, çünkü o üstün müsriflerden idi |
(30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
32.Ayet
Mekke |
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ -32 |
Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemiyn |
Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık. |
Ve şanım hakkı için; biz onları bir ılim üzere âlemîne karşı ıhtıyar eylemiştik |
And olsun ki, İsrail oğulları´ nın durumunu bilerek onları Dünya milletlerinin üzerine seçip tercih ettik. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
33.Ayet
Mekke |
وَآتَيْنَاهُمْ مِنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُبِينٌ -33 |
Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaüm mübiyn |
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik. |
Ve onlara âyetlerden öylesini vermiştik ki onda açık bir ni´met ile imtihan vardı |
Onlara öylesine açık belgeler, mu´cizeler verdik ki, herbirinde hem açık nîmet ve bereket, hem de imtihan vardı. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
34.Ayet
Mekke |
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ -34 |
İnne haülai le yekülün |
(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.” |
Fakat şu berikiler diyorlar ki: |
(34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
35.Ayet
Mekke |
إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَرِينَ -35 |
İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşeriyn |
(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.” |
ilk ölümümüzden ilerisi yok ve biz yeniden neşrolunacak değiliz |
(34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
36.Ayet
Mekke |
فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -36 |
Fe´tu bi abaina in küntüm sadikıyn |
“Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin.” |
Haydi getirin babalarımızı doğru iseniz |
Eğer doğrulardan iseniz, haydi bize (ölen) babalarımızı getirin. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
37.Ayet
Mekke |
أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَاهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ -37 |
E hüm hayrun em kamü tübbeıv vellezıne min kablihim ehleknahüm innehüm kanu mücrimiyn |
Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba’ kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları helâk ettik. Çünkü onlar suçlu kimselerdi. |
Ya onlar mı hayırlı? Yoksa Tübbain kavmı ve onlardan evvelkiler mi? Hep onları helâk ettik, çünkü mücrim idiler |
Bunlar mı daha iyi, yoksa T u b b â´ milleti ve onlardan önce gelenler mi ? Onları yok ettik. Çünkü onlar cidden suçlu günahkârlar idiler. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
38.Ayet
Mekke |
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ -38 |
Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laıbiyn |
Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık. |
Ve biz o Göklerle Yeri ve aralarındakileri oyunculukla yaratmadık |
Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri oyun ve oyuncak olsun diye boş ve anlamsız yaratmadık. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
39.Ayet
Mekke |
مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ -39 |
Ma halaknahüma illa bil hakkı ve lakinne ekserahüm la ya´lemun |
Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar. |
İkisini de ancak hak sebebiyle yarattık ve lâkin pek çokları bilmezler |
Biz, ikisini de ancak hakk ile yarattık, ne var ki onların çoğu bilmezler. |
25
/ 496
|
44-Duhan Suresi
40.Ayet
Mekke |
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ -40 |
İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeıyn |
Şüphesiz, hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı zamandır. |
Haberiniz olsun ki o fasıl günü hepinizin mikatıdır |
Şüphesiz ki O, (mü´min ile kâfirin, hakk ile bâtılın, doğru ile eğrinin birbirinden) ayırd edileceği gün, hepsinin belirlenmiş (biraraya getirilip toplanma) vaktidir. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
41.Ayet
Mekke |
يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَنْ مَوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ -41 |
Yevme la yuğni mevlen ammevlen şey´ev ve la hüm yünsarun |
O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Kendilerine yardım da edilmez. |
O gün ki yar yardan bir şey def´edemez ve bir taraftan yardım da olunmazlar |
O gün, dost dosttan herhangi bir şeyi savıp yararlı olamaz ve yardım da göremezler. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
42.Ayet
Mekke |
إِلَّا مَنْ رَحِمَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -42 |
İlla mer rahımellah innehu hüvel aziyzür rahıym |
Yalnız, Allah’ın yardım ettiği kimseler bunların dışındadır. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, çok merhamet edendir. |
Ancak Allahın rahmetiyle yarlıgadığı başka, çünkü o öyle azîz öyle rahîmdir |
Ancak, Allah´ın kendi rahmetine lâyık gördüğü kimse müstesna.. Şüphesiz ki, O, çok güçlü, çok üstün ve çok merhametlidir. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
43.Ayet
Mekke |
إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ -43 |
İnne şeceratez zekkum |
(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir. |
Şübhesiz o zakkum ağacı |
(43-44) Hakikat, Zakkum ağacı, günah ve vebal taşıyanın yiyeceğidir. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
44.Ayet
Mekke |
طَعَامُ الْأَثِيمِ -44 |
Taamül esiym |
(43-44) Şüphesiz, zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir. |
çok vebal yüklenenin yemeğidir. |
(43-44) Hakikat, Zakkum ağacı, günah ve vebal taşıyanın yiyeceğidir. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
45.Ayet
Mekke |
كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ -45 |
Kel mühl yağlı fil bütun |
(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar. |
Pota gibi karınlarında kaynar, |
(45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
46.Ayet
Mekke |
كَغَلْيِ الْحَمِيمِ -46 |
Ke ğalyil hamiym |
(45-46) O, maden eriyiği gibidir. Kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar. |
Hamîm kaynar gibi. |
(45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
47.Ayet
Mekke |
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ -47 |
Huzuhü fa´tiluhü ila sevail cehıym |
(Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.” |
Tutun onu da yaka paça doğru Cehennemin ortasına sürükleyin. |
Onu yakalayın da Cehennem´in ortasına sürükleyin. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
48.Ayet
Mekke |
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ -48 |
Sümme subbu fevka ra´sihı min azabil hamiym |
“Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün.” |
Sonra da başının üstüne hamîm azâbından dökün |
Sonra da başının üstüne kaynar su azabı dökün. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
49.Ayet
Mekke |
ذُقْ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ -49 |
Zuk inneke entel aziyzül keriym |
(Deyin ki:) “Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?” |
Tat bakalım deyin: çünkü sen azîzdin, kerîmdin. |
(Azabı) tad ! (İddiana göre) üstündün, güçlüydün, saygıdeğerdin. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
50.Ayet
Mekke |
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنْتُمْ بِهِ تَمْتَرُونَ -50 |
İnne haza ma küntüm bihı temterun |
“İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir!” |
İşte o sizin şekk ve mücadele edip durduğunuz bu |
Elbette bu, hakkında şüphe edip durduğunuz şeydir. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
51.Ayet
Mekke |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ -51 |
İnnel müttekıyne fı mekamin emiyn |
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler. |
Elbette müttekiler emîn bir makamda |
(51-52) Şüphesiz ki, (Allah´tan) korkup (küfür, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanlar, güvenli makamdadırlar, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
52.Ayet
Mekke |
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -52 |
Fi cennativ ve uyun |
Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. |
Cennetlerde pınar başlarında |
(51-52) Şüphesiz ki, (Allah´tan) korkup (küfür, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanlar, güvenli makamdadırlar, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
53.Ayet
Mekke |
يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِلِينَ -53 |
Yelbesune min sündüsiv ve istebrakım mütekabiliyn |
İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek karşılıklı otururlar. |
Sündüs ve istebraktan elbiseler giyerek karşı karşıya |
Zarif yumuşak ipekten, ince ve kalın atlastan giyinirler ve karşılıklı otururlar. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
54.Ayet
Mekke |
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ -54 |
Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn |
İşte böyle. Ayrıca onları iri siyah gözlü hurilerle evlendirmişizdir. |
Evet böyle, hem onları iri gözlü hurîlerle tezvic de etmişizdir |
Evet bu böyledir. Ve biz onları iri-siyah gözlü hurilerle evlendiririz. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
55.Ayet
Mekke |
يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ -55 |
Yed´une fiha bi külli fakihetin aminiyn |
Orada güven içinde her türlü meyveyi isterler. |
Orada emniyyetler içinde her türlü yemişi çağırır getirdirler |
Orada tam bir güven içinde her türlü meyveden isteyebilirler. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
56.Ayet
Mekke |
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ ۖ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ -56 |
La yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehıym |
Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur. |
İlk ölümden başka ölüm datmazlar. Korumuştur da onları o Cahîm azâbından |
İlk ölümden sonra artık orada ölümü tadmazlar. (Allah) onları Cehennem azabından korumuştur. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
57.Ayet
Mekke |
فَضْلًا مِنْ رَبِّكَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ -57 |
Fadlem mir rabbik zalike hüvel fevzül azıym |
Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır. |
Hepsi rabbından bir fadl olarak, işte budur ancak fevzi azîm |
Rabbından geniş lütuf, bol ihsan olarak bu, büyük kurtuluştur. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
58.Ayet
Mekke |
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ -58 |
Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun |
(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar. |
Biz onu sâde senin dilinle müyesser kıldık gerek ki iyi düşünsünler |
Biz O´nu (Kur´ân´ı) iyi düşünüp anlasınlar diye senin dilinle kolaylaştırdık. |
25
/ 497
|
44-Duhan Suresi
59.Ayet
Mekke |
فَارْتَقِبْ إِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ -59 |
Fertekıb innehüm mirtek |
Artık sen (onların başına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. |
O halde gözet çünkü onlar gözetiyorlar |
O halde bekle, onlar da bekliyorlar. |
25
/ 497
|