KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİM 43-Zuhruf Suresi ne GÖRE AYETLERİ SΙRALAMAZuhrûf Suresi

SURE
AYET NO
ARAPÇA OKUNUŞU DİYANET VAKFI ELMALILI CELAL YILDIRIM  CÜZÜ
SAYFA
43-Zuhruf Suresi

1.Ayet

Mekke
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1 Ha mım Hâ Mîm. Hâ, mîm. Hâ-Mîm. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

2.Ayet

Mekke
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ -2 Vel kitabil mübın (2-3) Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. Bu parlak kitabın kadrini bilin Açık ve açıklayıcı olan Kitab´a and olsun ki, 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

3.Ayet

Mekke
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ -3 İnna cealnahü kur´anen rabiyyel lealleküm ta´kılun (2-3) Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. Hakkâ biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur´an kıldık ki akıl irdiresiniz Biz, aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur´ân indirdik. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

4.Ayet

Mekke
وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ -4 Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz’da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur. Ve hakıkat o, bizim nezdimizdeki ana kitabda çok yüksek, çok hikmetlidir Şüphesiz ki, o bizim katımızda ANA KİTAB´da (yazılı) kadri yücedir ve hikmet doludur. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

5.Ayet

Mekke
أَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنْتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ -5 E fe nadribü ankümüz zikra safhan en küntüm kavmem müsrifın Haddi aşan bir topluluk oldunuz, diye vazgeçip Zikir’le (Kur’an’la) sizi uyarmaktan geri mi duralım? Siz müsrif bir kavm olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz? Ölçüyü aşan, aşırı giden bir millet olmanızdan dolayı, öğüt ve hikmet dolu o Kitab´ı size açıklamaktan vaz mı geçelim ? 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

6.Ayet

Mekke
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ -6 Ve kem erselna min nebiyyin fil evvelın Hâlbuki daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik. Halbuki evvelkiler içinde biz nice Peygamber gönderdik Önce gelip geçenlere nice nice peygamberler gönderdik. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

7.Ayet

Mekke
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -7 Ve ma yet´tıhim min nebiyyin illa kanu bihı yestehziun (Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. Hiçbir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler. Ama onlara ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya alıp eğlendiler. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

8.Ayet

Mekke
فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ -8 Fe ehlekna eşedde minhüm batşev ve meda meselül evvelın Biz, onlardan daha çetinlerini de helâk ettik. Öncekilerin örneği geçti! Onun için biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik ve evvelkilerin meseli geçti. Bu yüzden bunlardan daha çetin, daha atılgan olan (o millet)leri yok ettik. Öncekilerin kıssaları (birçok âyetlerimizde) geçmiştir. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

9.Ayet

Mekke
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ -9 Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünne halekahünnel azızül alım Andolsun, onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka, “Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı” diyeceklerdir. Celâlim hakkı için sorsan onlara o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette diyecekler: onları o azîz, alîm yarattı Eğer onlara, «gökleri ve yeri kim yarattı ?» diye sorsan, «onları O çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen (Allah) yarattı» derler. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

10.Ayet

Mekke
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ -10 Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve veale leküm fıha sübülel lealleküm tehtedun O, yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir. O ki Arzı sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı O Allah ki, yeryüzünü size bir beşik yaptı, ve doğru yolu bulup yürümeniz için onda yollar meydana getirdi. 25 / 488
43-Zuhruf Suresi

11.Ayet

Mekke
وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنْشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ -11 Vellezı nezzele mines semai maem bi kader fe enşarna bihı beldetem meyta kezalike tuhracun O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz. Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız O (Allah) ki, gökten belli bir oranda su indirir de onunla ölü bir beldeye hayat verip canlandırırız. İşte bunun gibi siz de diriltilip kabirlerinizden çıkarılacaksınız. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

12.Ayet

Mekke
وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ -12 Vellezı halekal ezvace külleha ve ceale leküm minel fülki vel en´ami ma terkebun (12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı O ki, bütün çiftleri yaratmış, gemiyi ve davarlardan binmeniz için, 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

13.Ayet

Mekke
لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ -13 Li testevu ala zuhurihı sümme tezküru nı´mete rabbiküm izesteveytüm aleyhi ve tekulu sübhanellezı sehhara lena haza ve ma künna lehu mukrinın (12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni´metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık Sırtlarına binip doğrulmanız, sonra da üzerlerinde iyice kurulunca Rabbınızın nîmetini hatırlamanız ve «bunu bizim buyruğumuza verip baş eğdiren (Allah) yücedir, münezzehtir ; yoksa biz ona yanaşamazdık» demeniz için var kılınmıştır. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

14.Ayet

Mekke
وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ -14 Ve inna ila rabbina le münkalibun (12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. Ve her halde biz dönüp dolaşıp rabbımıza varacağız Ve elbette biz, dönüp dolaşıp Rabbımıza döneceğiz. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

15.Ayet

Mekke
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُبِينٌ -15 Ve cealu lehu min ıbadihı cüz´a innel insane le kefurum mübın Böyle iken (“melekler Allah’ın kızlarıdır” demek suretiyle) kullarından bir kısmını O’nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür. Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır (İnkarcı putperestler ve azgın sapıklar) ise, Allah´a O´nun kullarından bir cüz´ (çocuk) yakıştırdılar. Şüphesiz insan (genellikle) açıktan inkarcı ve çok nankördür. (Ancak Allah´ın korudukları müstesna). 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

16.Ayet

Mekke
أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُمْ بِالْبَنِينَ -16 Emittehaze memma yahlüku benativ ve asfaküm bil benın Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı? Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi? Yoksa Allah yaptıklarınızdan kendine kızlar edindi de oğulları size mi seçip verdi ? 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

17.Ayet

Mekke
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ -17 Ve iza büşşira ehadühüm bima darabe lir rahmani meselen zalle vechühu müsveddev ve hüze kezıym Onlardan biri, Rahmân’a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesilir. Halbuki içlerinden biri o Rahmana fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakıt yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor Onlardan biri. Rahman (olan Allah)´a yakıştırmağa çalıştığı şey (kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, üzüntü ve öfkesini yutkunarak yüzü kapkara kesilir. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

18.Ayet

Mekke
أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ -18 E ve mey yüneşşeü fil hılyeti ve hüve fil hısami ğayrumübın Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah’a isnad ediyorlar? Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi? Ya, demek onlar süs içinde yetiştirilip de tartışıp çekişmede, (hayat ile mücadelede) açıklık getirmeyeni mi (Allah´a isnad ediyorlar) ? 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

19.Ayet

Mekke
وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَٰنِ إِنَاثًا ۚ أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ ۚ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ -19 Ve cealül melaiketellezıne hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs´elun Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır. Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler Rahmân´ın kulları olan melekleri, dişiler sınıfına soktular, onların yaratılışında hazır mı bulundular ? Onların şâhidlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

20.Ayet

Mekke
وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْ ۗ مَا لَهُمْ بِذَٰلِكَ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ -20 Ve kalu lev şaer rahmanü ma abednahüm ma lehüm bi zalike min ılmin in hüm illa yahrusun “Eğer Rahmân dileseydi, biz onlara kulluk etmezdik” dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ılimleri yoktur sâde atıyorlar Dediler ki; «Eğer Rahman dileseydi biz onlara (o putlara) tapmazdık.» Bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

21.Ayet

Mekke
أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ فَهُمْ بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ -21 Em ateynahüm kitabem min kablihı fe hüm bihı müstemsikun Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar? Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitab vermişiz de ona mı tutunuyorlar? Yoksa biz, bundan (bu Kur´ân´dan) önce kendilerine kitap verdik de ona mı sıkıca tutunuyorlar ? 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

22.Ayet

Mekke
بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ -22 Bel kalu inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim mühtedun Hayır! Onlar sadece, “Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz” dediler. Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ireriz Hayır, şüphesiz ki biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk. Onların izleri üstünde giderek yolumuzu bulduk, (derler). 25 / 489
43-Zuhruf Suresi

23.Ayet

Mekke
وَكَذَٰلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ -23 Ve kezalike ma erselna min kablike fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim muktedun İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, “Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz” demiş olmasınlar. Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız İşte böylece senden önce bir kasabaya ne kadar uyarıcı bir peygamber gönderdikse mutlaka oranın ileri gelen refah içindeki şımarık zenginleri şöyle dediler: «Doğrusu biz babalarımızı bir din ve inanç üzerinde bulduk ve şüphesiz onların izlerine uyup gitmekteyiz.» 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

24.Ayet

Mekke
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ ۖ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ -24 Kale e ve lev ci´tüküm bi ehda mimma vecedtüm aleyhi abaeküm kalu inna bima ürsiltüm bihı kafirun (Gönderilen uyarıcı,) “Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” dedi. Onlar, “Biz kesinlikle sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz” dediler. Ya, dedi: size atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirdimse de mi? Ha! dediler: biz o sizin gönderildiğiniz şeylere inanmıyoruz (Uyarıcı peygamber onlara): «Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirecek olsam da mı ?» dedi. «Biz, şüpheniz olmasın ki, sizinle gönderileni inkâr edip tanımıyoruz,» diye cevap verdiler. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

25.Ayet

Mekke
فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ ۖ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ -25 Fentekamna mihüm fenzur keyfe kane akıbetül mükezzibın Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonu, bak nasıl oldu! Onun üzerine biz de onlardan intikamını aldık da bak o tekzib edenlerin akıbeti nasıl oldu? Onlardan intikam aldık. O (hakkı) yalanlayanların sonlarının ne olduğuna bir bak!. ( 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

26.Ayet

Mekke
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَ -26 Ve iz kale ibrahımü li ebıhi ve kavmihı innenı beraüm mimma ta´büdun Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.” Bir vakıt da İbrahim babasına ve kavmına dedi: haberiniz olsun ben o sizin taptıklarınızdan beriyim. (26-27) Hani bir vakit İbrahim, babasına ve kavmine dedi ki: «Hakikat ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, onlarla bir ilişiğim yoktur. Ancak beni yoktan örneksiz yaratan (Rabbim) müstesna (ancak O´na taparım). Gerçek O, beni doğru yola eriştirecektir. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

27.Ayet

Mekke
إِلَّا الَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُ سَيَهْدِينِ -27 İllellezı fetaranı fe innehu seyehdın “Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.” O beni yaratandan başka, zira odur ki beni irdirecektir (26-27) Hani bir vakit İbrahim, babasına ve kavmine dedi ki: «Hakikat ben, sizin taptıklarınızdan uzağım, onlarla bir ilişiğim yoktur. Ancak beni yoktan örneksiz yaratan (Rabbim) müstesna (ancak O´na taparım). Gerçek O, beni doğru yola eriştirecektir. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

28.Ayet

Mekke
وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ -28 Ve cealeha kelimetem bakıyeten fı akıbihı leallehüm yarciun İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı. Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu´ edeler İbrahim bunu, (hakka) dönerler diye soyu arasında baki kalacak bir söz olarak bıraktı. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

29.Ayet

Mekke
بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُبِينٌ -29 Vel metta´tü haülai ve abaehüm hatta caehümül hakku ve rasulüm mübın Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur’an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım. Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım Fakat bunları ve babalarını, kendilerine hakk ve (onu) açıklayan peygamber gelinceye kadar bir süre geçindirip yararlandırdık. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

30.Ayet

Mekke
وَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ -30 Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhruv ve inna bihı kafirun Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler. Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler Hakk onlara geldiği zaman, «bu bir sihirdir ve biz elbette onu inkâr edenlerizdir,» dediler. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

31.Ayet

Mekke
وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ -31 Ve kalu lev la nüzzile hazel kur´anü ala racülim minel karyeteyni azıym “Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Ve «ne olurdu şu Kur´an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi» dediler Ve bir de dediler ki: «Bu Kur´ân, şu iki şehirden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?» 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

32.Ayet

Mekke
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ ۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا ۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ -32 E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa´na ba´dahüm fevka ba´dın deracatil li yettehıze ba´duhüm ba´dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır. Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki ba´zısı ba´zısını tutsun, çalıştırsın rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır Rabbin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar ? Oysa Dünya hayatında onların geçimliğini aralarında taksim eden, bir kısmını diğerine iş gördürmek için kimini kiminin üstüne derecelerle yükselttik. Rabbin rahmeti ise, onların toplayıp biriktirdiklerinden hayırlıdır. 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

33.Ayet

Mekke
وَلَوْلَا أَنْ يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ -33 Ve lev la ey yekunen nasü ümmetev vahıdetel le cealna li mey yekfüru bir rahmani li büyutihim şükufem min fiddativ ve mearice aleyha yazherun Eğer bütün insanlar (kâfirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık. Ve eğer insanlar hep (küfre sapacak) bir ümmet olacak olması idi biz o Rahman’a küfreden kimselerin her halde evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerinde çıkacakları asansörler. Eğer insanların (küfür ve sapıklıkta toplanıp) bir tek ümmet olma sakıncası olmasaydı. Rahman (olan Allah)´ı inkâr edenlerin evlerinin tavanını, üzerine çıktıkları merdivenleri ; 25 / 490
43-Zuhruf Suresi

34.Ayet

Mekke
وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ -34 Ve li büyutihim ebvabev ve süruran aleyha yettekiun (34-35) Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır. Ve odalarına kapılar ve üzerlerine kurulacakları koltuklar kanepeler (34-35) Evlerinin kapılarını, üzerine yaslandıkları kanepeleri gümüşten yapar ve altın kaplamalarla işlerdik. Bunların hepsi dünya hayatının kısa süreli yararlanılan geçimliğinden başkası değildir. Âhiret ise, Rabbin yanında korkup sakınanlar içindir. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

35.Ayet

Mekke
وَزُخْرُفًا ۚ وَإِنْ كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَالْآخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ -35 Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul haytiod dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekıyn (34-35) Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır. Ve altın ziynetler yapardık ve doğrusu bütün bunlar Dünya hayatın geçici metaı, rabbının ındinde. Âhıret ise korunan müttekîler içindir. (34-35) Evlerinin kapılarını, üzerine yaslandıkları kanepeleri gümüşten yapar ve altın kaplamalarla işlerdik. Bunların hepsi dünya hayatının kısa süreli yararlanılan geçimliğinden başkası değildir. Âhiret ise, Rabbin yanında korkup sakınanlar içindir. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

36.Ayet

Mekke
وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمَٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ -36 Ve mey ya´şü an zikrir rahmani nükayyıd lehu şeytanen fe hüve lehu karın Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır Kim de Rahmân´ı anmaktan yana körlük gösterirse, biz ona yandaş olmak üzere bir şeytan sardırırız. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

37.Ayet

Mekke
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ -37 Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. Ve her halde onlar onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar Ve gerçekten onlar, bunları doğru yoldan alıkorlar da bunlar, doğru yolda bulunduklarını sanırlar. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

38.Ayet

Mekke
حَتَّىٰ إِذَا جَاءَنَا قَالَ يَا لَيْتَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ بُعْدَ الْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ الْقَرِينُ -38 Hatta iza caena kale ya leyte beynı ve beyneke bu´del meşrikayni fe bi´sel karın Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!” der. Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu´du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın Sonunda bize gelince, yandaşına : «Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. (Meğer) sen ne kötü arkadaşmışsın !.» der. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

39.Ayet

Mekke
وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ الْيَوْمَ إِذْ ظَلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ -39 Ve ley yenfeakümül yevme iz zalemtüm enneküm fil azabe müşterikun Onlara, “(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” denir. Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir Zulmettiğiniz için bugün (buradaki pişmanlığınız) size fayda vermez. Sizler elbette azâbda birleşen ortaklarsınızdır. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

40.Ayet

Mekke
أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ -40 E fe ente tüsmius summe ev tehdil umye ve men kane fı dalalim mübın Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin? O halde sen mi işittireceksin o sağırlara? Yâhud hidâyet edeceksin, o körlere ve açık bir dalâl içinde bulunanlara Sen mi sağırlara işittirecek sin veya körleri ve açık bir sapıklık içinde bulunanı doğru yola ulaştıra çaksın ? 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

41.Ayet

Mekke
فَإِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَ -41 Fe imma nezhebenne bike fe inna minhüm müntekımun Ya biz seni (bu dünyadan) alır götürürüz de, onlardan intikam alırız. Şu halde şayed biz seni alır götürür isek elbette onlardan intikam alacağız Eğer biz seni (alıp kendimize) götürsek bile şüphesiz onlardan intikam alacağız. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

42.Ayet

Mekke
أَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَيْهِمْ مُقْتَدِرُونَ -42 Ev nüriyenne kellezı veadnahüm fe inna aleyhim muktedoirun Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi sana gösteririz ki, bizim onlara gücümüz yeter. Yâhud onlara yaptığımız vaîdi sana gösterirsek şübhe yok ki biz ona da muktediriz Ya da onlara va´dettiğimiz şeyi (azabı) sana göstereceğiz. Çünkü bizim, onlara kudretimiz elbette yeter. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

43.Ayet

Mekke
فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ -43 Festemsik billezı uhıye ileyk inneke ala sıratım müstekıym Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin. Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin Artık sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen dosdoğru yol üzerindesin. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

44.Ayet

Mekke
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ -44 Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs´elun Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz. Ve muhakkak ki o, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes´ul olacaksınız O Kur´ân sana ve milletine elbette hem öğüt, hem anılmaya değer bir şereftir. İleride bundan sorulacaksınız. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

45.Ayet

Mekke
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رُسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِنْ دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ -45 Ves´el men erselna min kablike mir rusülina e cealna min dunir rahmani alihetey yu´bedun Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân’dan başka kulluk edilecek ilâhlar var etmiş miyiz? Senden evvel gönderdiklerimize sor Resullerimizden! biz Rahmandan başka ıbadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız? Senden önce elçi olarak gönderdiğimiz peygamberlerimize sor: «Rahmân´dan başka tapılacak tanrılar meydana getirdiler mi?» 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

46.Ayet

Mekke
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ -46 Ve le kad erselna musa bi ayatina ila fir´avne ve meleihı fe kale inni rasulü rabbil alemın Andolsun, biz Mûsâ’yı mucizelerimizle Firavun’a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik de o, “Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim” demişti. Celâlim hakkı için Musâyı âyetlerimizle Fir´avne ve cem´ıyyetine gönderdik, vardı haberiniz olsun, dedi: ben bütün âlemlerin rabbının Resulüyüm And olsun ki biz, Musa´yı açık belge ve mu´cizelerle Fir´avn´a ve ileri gelen yandaşlarına peygamber olarak gönderdik. (O da onlara:) «Şüphesiz ki ben, âlemlerin Rabbı´nın peygamberiyim ve elçisiyim,» dedi. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

47.Ayet

Mekke
فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِآيَاتِنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ -47 Felemma caehüm bi ayatina iza hüm minha yadhakun (Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar! Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler Ne vakit ki onlara mu´cizelerimizle geldi, onlar birdenbire (işi alaya alıp) buna gülüverdiler. 25 / 491
43-Zuhruf Suresi

48.Ayet

Mekke
وَمَا نُرِيهِمْ مِنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا ۖ وَأَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ -48 Ve ma nürıhim min ayetin illa hiye ekberu min uhtiha ve ehaznahüm bil azabi leallehüm yarciun Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık. Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu´ edeler Onlara hiçbir âyet (belge ve mu´cize) göstermedik ki, diğerinden daha büyük olmasın. Belki dönerler diye onları azâb ile yakalayıverdik. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

49.Ayet

Mekke
وَقَالُوا يَا أَيُّهَ السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ إِنَّنَا لَمُهْتَدُونَ -49 Ve kalu ya eyyühes sahırud´u lena rabbeke bima ahide ındeke innena le mühtedun (Onlar azabı görünce) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz” dediler. Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz Böyle iken, «ey sihirbaz büyücü !» dediler. «Sana verdiği sözü gereği, Rabbına bizim için duâ edip yalvar, bizler elbette doğru yola geleceğiz.» 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

50.Ayet

Mekke
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ -50 Felemma keşefna anhümül azabe izahüm yenküsun Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar. Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler Kendilerinden o azabı kaldırdığımızda, birden verdikleri sözü bozdular (yerine getirmediler). 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

51.Ayet

Mekke
وَنَادَىٰ فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَٰذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِنْ تَحْتِي ۖ أَفَلَا تُبْصِرُونَ -51 Ve nada fir´avnü fı kamihı kale ya kavmi e leyse lı mülkü mısra ve hazihil enharu tecrı min tahtı e fe la tübsırün Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?” Ve Fir´avn kavmının içinde şöyle bağırdı: ey kavmım! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a Fir´avn kendi milleti içinde şöyle seslendi: «Ey milletim !» dedi, «Mısır mülkü ve krallığı benim değil midir? Şu ırmaklar benim altımdan akmıyor mu ? Görmüyor musunuz ? 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

52.Ayet

Mekke
أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ -52 Em ene hayrum min hazellezı hüve mehınüv ve la yekadü yübın “Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?” Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor Yoksa ben, şu zavallı ve neredeyse açık şekilde meramını anlatamıyan kimseden daha hayırlı değil miyim ?» 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

53.Ayet

Mekke
فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِنْ ذَهَبٍ أَوْ جَاءَ مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ -53 Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin ev cae meahül melaiketü mukterinın “(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?” Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında Melâikeler dizilse gelse ya! (Eğer doğru sözlü ise) «üzerine altından bilezikler atılmalı veya beraberinde melekler yer alıp gelmeli değil miydi ?» 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

54.Ayet

Mekke
فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ -54 Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikıyn Firavun, kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu. Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler çünkü dinden çıkmış fâsık bir kavm idiler Böylece o, kendi milletini hafife aldı (da aldatıcı sözler söyledi). Bu sebeple ona itaat ettiler. Şüphesiz ki onlar hakkın yolundan çıkmış ahlâksız bir milletti. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

55.Ayet

Mekke
فَلَمَّا آسَفُونَا انْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ -55 Felemma asefununtekamna minhüm fe ağraknahüm ecmeıyn Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk. Böyle vaktâ ki bizi gadaba da´vet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik Ne vakit ki, bizi öfkelendirip gazabımızı çektiler, kendilerinden intikam aldık da böylece hepsini (Kızıldeniz´de) boğduk. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

56.Ayet

Mekke
فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِلْآخِرِينَ -56 Fe cealnahüm selefev ve meselel lil ahırın Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık. Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık Onları sonra gelecekler için geçmiş bir ibret ve misâl yaptık. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

57.Ayet

Mekke
وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ -57 Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesıddun Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin, senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar. Ve vaktâ ki Meryemin oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar Ve ne vakit ki, Meryem oğlu misâl verildi, senin kavmin hemen bağrışıp çağrıştılar, 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

58.Ayet

Mekke
وَقَالُوا أَآلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَ ۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًا ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ -58 Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasımun “Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?” dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur. Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler Ve dediler ki: Bizim tanrılarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu hayırlıdır? Bu misâli sırf bir tartışma ve sürtüşme konusu olsun diye sana getirdiler. Zaten onlar yaygaracı, tar-tışıcı bir millettir. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

59.Ayet

Mekke
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ -59 İn hüve illa abdün en´amna aleyhi ve cealnahü meselel li benı israıl İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona in´am ettik ve kendisini Benî İsraîl için bir mesel yaptık O (Meryem oğlu İsâ) kendisine nîmet verdiğimiz ve İsrail oğulları´na örnek gösterdiğimiz bir kuldur.. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

60.Ayet

Mekke
وَلَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَا مِنْكُمْ مَلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ -60 Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdı yahlüfun Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık. Ve dilersek sizlerden de Melâike yaparız Arzda halef olurlar Eğer biz, dileseydik yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık. 25 / 492
43-Zuhruf Suresi

61.Ayet

Mekke
وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ -61 Ve innehu le ılmül lissaati fe la temterunne biha vettebiun haza sıratum müstekıym Şüphesiz o Kıyametin (kopacağının) bir bilgisidir. Artık onun hakkında asla şüphe etmeyin, bana uyun, bu doğru bir yoldur. Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi´ olun, işte bu yegâne doğru yoldur Ve şüphesiz O (İsâ veya Kur´ân), Kıyâmet´in kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin ; bana uyun. Dosdoğru yol da budur! 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

62.Ayet

Mekke
وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ الشَّيْطَانُ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ -62 Ve la yesudodennekümüş şeytan innehu leküm adüvvün mübın Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. Ve sakın sizi Şeytan çelmesin, çünkü o size belli bir düşmandır Sakın şeytan sizi (doğru yoldan) alıkoymasın. Çünkü hakikat o, açık bir düşmandır. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

63.Ayet

Mekke
وَلَمَّا جَاءَ عِيسَىٰ بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُمْ بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -63 Ve lemma cae ıysa bil beyyinati kale kad ci´tüküm bil hıkmeti ve li übeyyine leküm ba´dallezı tahtelifune fıh fettekullahe ve etıy´un İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba´zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin, İsâ, açık belgeler ve mu´cizelerle gelince, «ben gerçekten size hikmetle ve görüş ayrılığına düştüğünüz bazı hususları size açıklamak için geldim; artık Allah´tan korkun da bana itaat edin,» dedi. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

64.Ayet

Mekke
إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ -64 İnnellahe hüve rabbı ve rabbüküm fa´büduh haza sıratum müstekıym Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur. haberiniz olsun Allah benim rabbım sizin de rabbınız ancak odur, onun için hep ona ıbadet edin, işte bu yegâne doğru yoldur «Şüphesiz ki, Allah, benim de Rabbımdır, sizin de Rabbinizdir. O halde O´na ibâdet edin. Dosdoğru yol budur!» 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

65.Ayet

Mekke
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ -65 Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne zalemu min azabi yevmin elım Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin hâline! Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere Hizipleşenler, kendi aralarında ayrılığa düştüler. O elîm günün azabından, zulmedenlerin vay hâline! 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

66.Ayet

Mekke
هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ -66 Hel yenzurune illes saate en te´tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş´urun Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, hâlbuki bunun farkında değillerdir. Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar Onlar ancak beklenen o saatin, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

67.Ayet

Mekke
الْأَخِلَّاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ -67 El ehıllaü yevmeizim ba´duhüm li ba´dın adüvvün illel müttekıyn O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar. Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar, müstesnâ ancak müttekîler O gün yakın dostlar birbirlerine düşmandır. Ancak (Allah´tan) korkup (küfür ve nifaktan, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanların (dostluğu) bunun dışındadır. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

68.Ayet

Mekke
يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا أَنْتُمْ تَحْزَنُونَ -68 Ya ıbadi la havfün aleykümül yevme ve la entüm tanzenun (68-69) (Allah, şöyle der:) “Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.” Ey benim kullarım! Size hiç korku yoktur bugün ve siz mahzun da olmıyacaksınız Ey kullarım! Bugün size bir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

69.Ayet

Mekke
الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ -69 Ellezıne amenu bi ayatina ve kanu müslimın (68-69) (Allah, şöyle der:) “Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de.” Benim âyetlerime iyman edip de halîs müsliman olan kullarım O kullar ki, âyetlerimize inandılar ve (bize, buyruklarımıza) teslimiyet gösterdiler. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

70.Ayet

Mekke
ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنْتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ -70 Üdhulül cennete entüm ve ezvacüküm tuhberun “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş´eler içinde Sizler ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde girin Cennet´e! 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

71.Ayet

Mekke
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ ۖ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ ۖ وَأَنْتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ -71 Yütafü aleyhim bi sıhafim min zehebiv ve ekvab ve fıha ma teştehıhil enfüsü ve telezzül a´yün ve entüm fıha halidün Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız. Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz Çevrelerinde tavaf edercesine altın tepsiler ve bardaklar dolaştırırlar ve orada canlarının çektiği, gözlerin lezzet duyduğu şeyler vardır ve sizler orada devamlı kalıcılarsınız. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

72.Ayet

Mekke
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -72 Ve tilkel cennetülletı uristümuha bima küntüm ta´melun İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir. Ve işte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle vâris kılındığınız Cennet İşte işleyip geldiğiniz (sevap ve iyilikler)e karşılık vâris kılındığınız Cennet!. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

73.Ayet

Mekke
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِنْهَا تَأْكُلُونَ -73 Leküm fiha fakihetün kesıratüm miha te´külun Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz. Sizin için onda çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz Orada sizin için (sayısı belirsiz) çok meyveler vardır ki, onlardan yiyeceksiniz. 25 / 493
43-Zuhruf Suresi

74.Ayet

Mekke
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ -74 İnnel mücrimıne fı azabi cehenneme halidun Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklardır. Haberiniz olsun ki mücrimler Cehennem azâbında muhalleddirler Suçlu günahkârlar ise elbette Cehennem azabında devamlı kalıcılardır. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

75.Ayet

Mekke
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ -75 La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler. Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir Kendilerinden azaba ara verilip gevşetilmiyecek ve orada ümitsizlik içindedirler. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

76.Ayet

Mekke
وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِمِينَ -76 Ve ma zalemnahüm ve lakin kanu hümüz zalimın Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim idiler. Ve biz onlara zulmetmemişizdir ve lâkin kendileri zalim idiler Biz onlara zulmetmedik, ama onlar kendileri zâlimlerdir. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

77.Ayet

Mekke
وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ ۖ قَالَ إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ -77 Ve nadev ya malikü li yakdı aleyna rabbük kale inneküm makisun (Görevli meleğe şöyle seslenirler:) “Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle kalacaksınız” der. Ve şöyle çığrışmaktadırlar: ya mâlik! Rabbın işimizi bitiriversin, o demiştir ki: her halde siz duracaksınız Cehennem bekçisine : «Ey bekçi! Rabbin hükmünü verip işimizi bitiriversin (canımızı alsın)» diye seslenirler. Bekçi: «Hayır, siz burada (ölmeden) kalmaya mahkûmsunuz» der. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

78.Ayet

Mekke
لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ -78 Lekad ci´naküm bil hakkı ve lakinne ekseraküm lil hakkı karihun Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız. Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız And olsun ki, biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakktan hoşlanmayıp tiksinenlersiniz. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

79.Ayet

Mekke
أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ -79 Em ebramu emran fe inna mübrimun Yoksa (gerçeği kabul etmeme konusunda) bir işe kesin karar mı verdiler? Şüphesiz biz de (onları cezalandırmakta) kararlıyız. İşi sıkı mı büktüler, fakat işte sıkı büken biziz Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular ? Doğrusu biz de sıkı tutanlarız. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

80.Ayet

Mekke
أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ -80 Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm bela ve rusülüna ledeyhüm yektübun Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar. Yoksa biz onların sirlerini ve fısıltılarını işitmeyiz mi sanıyorlar? Hayır işitiriz hem de yanlarında elçilerimiz vardır yazarlar Yoksa onların sırlarını, gizli fısıltılarını işitmediğimizi mi sanırlar ? Hayır, yanlarındaki elcilerimiz yazıyorlar. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

81.Ayet

Mekke
قُلْ إِنْ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ -81 Kul in kane lirrahmani veledün fe ene evvelül abidın (Ey Muhammed!) De ki: “Eğer Rahmân’ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum.” De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum De ki: Eğer (bilfarz) Rahmân´ın çocuğu olsa idi, ben ona kulluk edenlerin ilki olurdum. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

82.Ayet

Mekke
سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ -82 Sübhüne rabbis semavati vel erdı rabbil arşi amma yesıfun Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden uzaktır. Tenzih o sübhâna o Göklerin ve Yerin rabbı, rabbül´arşe onların vasıflarından Göklerin ve yerin Rabbi, Arş´ın Rabbi onların vasfedegeldiklerinden yücedir, münezzehtir. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

83.Ayet

Mekke
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ -83 Fezerhüm yahudu ve yel´abu hatta yülaku yevmehümüllezı yuadun Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar. Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va´dolundukları günlerine çatasıya kadar Bırak onları, (tehdîd anlamında) va´d olundukları günlerine kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

84.Ayet

Mekke
وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ إِلَٰهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَٰهٌ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ -84 Ve hüvellezı fis semai ilahüv ve fil erdı ilah ve hüvel hakımül alım O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilâh olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. Hem o odur ki Gökte de ilâh Yerde de ilâhdır ve hakîm odur alîm o O ki, gökte de tek Tanrı´dır, yerde de tek Tanrı´dır. O hikmet sahibidir, bilendir. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

85.Ayet

Mekke
وَتَبَارَكَ الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ -85 Ve tebarakellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ındehu ılmüs saah ve ileyhi türceun Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz. Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin mülk ü saltanatı kendisine ait olan O Allah´ın, şanı çok yücedir. Kıyâmet´in kopuş saatinin bilgisi O´nun katındadır ve ancak O´na döndürüleceksiniz. 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

86.Ayet

Mekke
وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ -86 Ve la yemliküllezıne yed´une min dunihiş şefaate illa men şehide bil hakkı ve hüm ya´lemun O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ Allah´tan başkasına duâ edip yalvaranlar, yalvardıkları şeyin şefaatine eremezler. Ancak bilerek hakk ile (hakk adına) şehâdet edenler müstesna... 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

87.Ayet

Mekke
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۖ فَأَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ -87 Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü´fekun Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar? Celâlım hakkı için sorsan onlara: kendilerini kim yarattı elbette Allah derler, o halde nasıl çevrilirler? Eğer onlara kendilerini kimin yarattığını soracak olsan, elbette «Allah...» derler. O halde nasıl (Hakk´tan, O´na kulluktan) döndürülüyorlar ?! 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

88.Ayet

Mekke
وَقِيلِهِ يَا رَبِّ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَ -88 Ve kıylihı ya rabbi inne haülai kavmül la yü´minun Onun (Muhammed’in), “Ya Rabbi!” demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir. Onun ya rab! demesi hakkı için her halde onlar iymana gelmez bir kavımdırlar (88-89) (Peygamberin) «Ey Rabbim ! Şüphesiz ki bunlar imân etmeyen bir millettir», sözüne karşılık, «sen, onlardan vazgeç de selâm (size), ileride bileceklerdir.» (buyuruldu). 25 / 494
43-Zuhruf Suresi

89.Ayet

Mekke
فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ -89 Fasfah anhüm ve kul selam fe sevfe ya´lemun Şimdilik sen onları hoş gör ve “size selâm olsun” de. Yakında bilecekler. Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de ´selâm!´ de, artık ileride bileceklerdir! (88-89) (Peygamberin) «Ey Rabbim ! Şüphesiz ki bunlar imân etmeyen bir millettir», sözüne karşılık, «sen, onlardan vazgeç de selâm (size), ileride bileceklerdir.» (buyuruldu). 25 / 494
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014