SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
56-Vakia Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ -1 |
İza veka´atilvaki´atu. |
(1-2) Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. |
Koptu mu o Vakı´a bir |
(1-2) Kıyamet olayı meydana gelince ki onun meydana gelmesini (inkâr edecek) bir yalancı bulunmaz. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
2.Ayet
Mekke |
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ -2 |
Leyse livak´atiha kazibetun. |
(1-2) Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. |
Olmaz vak´asına yalan diyen dil |
(1-2) Kıyamet olayı meydana gelince ki onun meydana gelmesini (inkâr edecek) bir yalancı bulunmaz. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
3.Ayet
Mekke |
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌ -3 |
Hafıdatun rafi´tun. |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
İndirir bindirir |
(Bu büyük olay kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
4.Ayet
Mekke |
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا -4 |
İza ruccetil´ardu reccen. |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
Yer bir sarsılış sarsıldığı |
Yer sarsıldıkça sarsıldığı, |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
5.Ayet
Mekke |
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا -5 |
Ve bussetilcibalu bessen. |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
Dağlar bir serpiliş serpildiği |
(5-6) Dağlar tuz-buz olup parçalandığı, toz halinde dağıldığı zaman, |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
6.Ayet
Mekke |
فَكَانَتْ هَبَاءً مُنْبَثًّا -6 |
Ve fekanet hebaen munbessen. |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu |
(5-6) Dağlar tuz-buz olup parçalandığı, toz halinde dağıldığı zaman, |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
7.Ayet
Mekke |
وَكُنْتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً -7 |
Ve kuntum ezvacen selaseten. |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. |
Siz de üç sınıf olduğunuz zaman |
Sizler üç sınıfa ayrılmış bulunacaksınız. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
8.Ayet
Mekke |
فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ -8 |
Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti. |
Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! |
Ki sağda «Ashab-ı Meymene»: Ne «Ashab-ı Meymene!» |
Meymenetliler, ne mutludur meymenetliler! |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
9.Ayet
Mekke |
وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ -9 |
Ve ashabulmeş´emeti ma ashabulmeş´emeti. |
Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! |
Solda «Ashab-ı Meş´eme»: Ne «Ashab-ı Meş´eme!» |
Şeâmetliler, ne bedbahttır şeâmetliler! |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
10.Ayet
Mekke |
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ -10 |
Vessabikunessabikune. |
(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir. |
İlerde sabikun, işte o sabikun |
İyilikte öne geçenler, (mükâfatta da) öne geçenlerdir. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
11.Ayet
Mekke |
أُولَٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ -11 |
Ulaikelmukarrabune. |
(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir. |
(11-12) Onlar ne´ıym Cennetlerinde mukarrebun |
işte (Allah´a) yakın olanlar bunlardır. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
12.Ayet
Mekke |
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ -12 |
Fiy cennatin na´ıymi. |
Onlar, Naîm cennetlerindedirler. |
(11-12) Onlar ne´ıym Cennetlerinde mukarrebun |
Bunlar Nîmet (veya Naim) Cennetlerindedirler. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
13.Ayet
Mekke |
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ -13 |
Sulletun minel´evveliyne. |
(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. |
Bir çok evvelînden |
(13-14) Öncekilerden büyük bir cemaattir, sonrakilerden az bir topluluktur. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
14.Ayet
Mekke |
وَقَلِيلٌ مِنَ الْآخِرِينَ -14 |
Ve kaliylun minel´ahıriyne. |
(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. |
Biraz da âhirînden |
(13-14) Öncekilerden büyük bir cemaattir, sonrakilerden az bir topluluktur. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
15.Ayet
Mekke |
عَلَىٰ سُرُرٍ مَوْضُونَةٍ -15 |
´ala sururin medunetun. |
(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. |
Murassa´ tahtlar üstünde |
işlenmiş motifli tahtlar üzerindedirler. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
16.Ayet
Mekke |
مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ -16 |
Muttekiiyne ´aleyha mutekabiliyne. |
(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. |
Karşı karşıya kurulmuşlar |
Yaslanıp karşılıklı otururlar. |
27
/ 533
|
56-Vakia Suresi
17.Ayet
Mekke |
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ -17 |
Yetufu ´aleyhim veldanun muhalledune. |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar |
Çevrelerinde sonsuzluğa erişmiş çocuklar, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
18.Ayet
Mekke |
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ -18 |
Biekvabin ve ebariyka ve ke´sin min ma´ıynin. |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
Kübler ve ibrıklerle me´ıynden bir piyâle |
Kaynaktan (doldurup getirdikleri) küpler, ibrikler ve kadehlerle dönüp dolaşırlar. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
19.Ayet
Mekke |
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَ -19 |
La yusadda´une ´anha ve la yunzifune. |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
Ne başları ağrıtılır ondan ne de irer zevâle |
Ondan ne başlan ağırır, ne de başdönmesi ve bitkinlik meydana gelir. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
20.Ayet
Mekke |
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَ -20 |
Ve fakihetin mimma yetehayyerune. |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
Meyve beğendiklerinden |
Ve bir de seçip beğenecekleri meyvalar; |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
21.Ayet
Mekke |
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ -21 |
Ve lahmi tayrin mimma yeştehune. |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
Kuş eti istediklerinden |
Canlarının çektiği cinsten kuş eti; |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
22.Ayet
Mekke |
وَحُورٌ عِينٌ -22 |
Ve hurun ´ıynun. |
(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. |
Huri ıyn |
Ve iri kara gözlü eşler ki, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
23.Ayet
Mekke |
كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ -23 |
Keemsalillu´luilmeknuni. |
(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. |
Saklı inci timsalleri gibi |
Sedefinde saklı inciller misâli.. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
24.Ayet
Mekke |
جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -24 |
Cezaen bima kanu ya´melune. |
(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.) |
İşledikleri amellere mükâfat için |
(Bütün bunlar) işlediklerinin karşılığı.. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
25.Ayet
Mekke |
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا -25 |
La yesme´une fiyha lağven ve la te´siymen. |
Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. |
Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te´sîm |
Orada boş-anlamsız söz işitmezler ; |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
26.Ayet
Mekke |
إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا -26 |
İlla kıylen selamen selamen. |
Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler. |
Ancak bir kelâm: Selâmen selâm |
Ancak «selâm !. Selâm !.» sözü işitilir. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
27.Ayet
Mekke |
وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ -27 |
Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni. |
Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! |
Ashabı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn! |
Meymenetliler, ne mutludur meymenetliler!. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
28.Ayet
Mekke |
فِي سِدْرٍ مَخْضُودٍ -28 |
Fiy sidrin mahdudin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Dal bastı kirazlar |
Dikensiz kiraz, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
29.Ayet
Mekke |
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍ -29 |
Ve talhın mendudin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Sıvama muzlar içinde |
Salkım salkım muzlar, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
30.Ayet
Mekke |
وَظِلٍّ مَمْدُودٍ -30 |
Ve zıllin memdudin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Memdud bir saye |
Yaygın gölgeler, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
31.Ayet
Mekke |
وَمَاءٍ مَسْكُوبٍ -31 |
Ve main meskubin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Çağlıyan bir su |
Devamlı akan sular, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
32.Ayet
Mekke |
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ -32 |
Ve fakihetin kesiyretin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Bir çok meyve |
(32-33) Eksilmeyen, sonu gelmeyen, alıkonmayan birçok meyvalar arasında ; |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
33.Ayet
Mekke |
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ -33 |
La maktu´atin ve la memnu´atin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Ne eksilir, ne men´edilir |
(32-33) Eksilmeyen, sonu gelmeyen, alıkonmayan birçok meyvalar arasında ; |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
34.Ayet
Mekke |
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍ -34 |
Ve furuşin merfu´atin. |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
Yüksek döşekler |
Yüksek döşekler üstündedirler. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
35.Ayet
Mekke |
إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً -35 |
İnna enşe´nahunne inşaen. |
Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. |
Biz etmişizdir de onları yeniden inşa |
Biz onları (Cennet´teki Hurileri) yepyeni bir yaratılışla yaratıp meydana getirdik. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
36.Ayet
Mekke |
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا -36 |
Fece´alnahunne ebkaren. |
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. |
(36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda |
(36-37-38) Onları hep bakire, meymenetli olan eşlerine karşı sevgi dolu ve hep bir yaşıt kıldık. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
37.Ayet
Mekke |
عُرُبًا أَتْرَابًا -37 |
´Uruben etraben. |
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. |
(36-37) Kılmışızdır bir yaşıd ebkâr-i şeyda |
(36-37-38) Onları hep bakire, meymenetli olan eşlerine karşı sevgi dolu ve hep bir yaşıt kıldık. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
38.Ayet
Mekke |
لِأَصْحَابِ الْيَمِينِ -38 |
Liashabilyemiyni. |
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. |
Ashabı yemîn için |
(36-37-38) Onları hep bakire, meymenetli olan eşlerine karşı sevgi dolu ve hep bir yaşıt kıldık. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
39.Ayet
Mekke |
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ -39 |
Sulletun minel´evveliyne. |
(39-40) Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. |
Bir çok evvelînden |
(39-40) Bunlar öncekilerden bir büyük cemaattir, sonrakilerden de büyük bir cemaat. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
40.Ayet
Mekke |
وَثُلَّةٌ مِنَ الْآخِرِينَ -40 |
Ve sulletun minelahiriyne. |
(39-40) Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. |
Ve bir çok âhirînden |
(39-40) Bunlar öncekilerden bir büyük cemaattir, sonrakilerden de büyük bir cemaat. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
41.Ayet
Mekke |
وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ -41 |
Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali. |
Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! |
Eshab-i Şimal ise ne Eshab-i Şimal! |
Şeâmetliler, ne bedbahttır şeâmetliler! |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
42.Ayet
Mekke |
فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ -42 |
Fiy semumin ve hamiymin. |
(42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. |
Bir semum ve hamîm |
Çok kızgın ateşte ve kaynarca su içindedirler. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
43.Ayet
Mekke |
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍ -43 |
Ve zıllin min yahmumin. |
(42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. |
Ve zifirden bir zıll-i mağmum içinde |
Ve kara boğucu bir dumandan meydana gelen gölgededirler. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
44.Ayet
Mekke |
لَا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ -44 |
La baridin ve la keriymin. |
(42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. |
Ne serin ne de kerîm |
O ne serindir, ne de okşayıcı ve rahatlatıcıdır. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
45.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ -45 |
İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne. |
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. |
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler |
Şüphesiz onlar bundan önce refah içinde, |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
46.Ayet
Mekke |
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظِيمِ -46 |
Ve kanu yusırrune ´alelhınsil´azıymi. |
Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. |
Ve büyük cinayete ısrar ediyorlardı |
Büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
47.Ayet
Mekke |
وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ -47 |
Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve ´ızamen einne lemeb´usune. |
Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” |
Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba´solunacakmışız? |
Ve derlerdi ki, «sahi biz öldükten, toprak ve (ufalmış) kemik haline geldikten sonra gerçekten tekrar diriltilip kaldırılacak mıyız ?» |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
48.Ayet
Mekke |
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ -48 |
Eve abaunel´evvelune. |
“Evvelki atalarımız da mı?” |
Ya evvelki atalarımız da mı? |
«Önce gelip geçen babalarımız da mı ?..» |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
49.Ayet
Mekke |
قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ -49 |
Kul innel´evveliyne vel´ahıriyne. |
(49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” |
De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn |
(49-50) De ki: Öncekiler de, sen rakiler de mutlaka belli bir günün belirlenmiş vaktinde elbette biraraya toplanacaklar.. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
50.Ayet
Mekke |
لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ -50 |
Lemecmu´une ila miykati yevmin ma´lumin. |
(49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” |
Lâbüd cem´ olunacaklar mikatına ma´lûm bir günün |
(49-50) De ki: Öncekiler de, sen rakiler de mutlaka belli bir günün belirlenmiş vaktinde elbette biraraya toplanacaklar.. |
27
/ 534
|
56-Vakia Suresi
51.Ayet
Mekke |
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ -51 |
Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune. |
(51-52) Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. |
Sonra siz, ey sapgın münkirler! |
Sonra siz, ey şaşkın sapıklar, (hakkı) yalan sayanlar! |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
52.Ayet
Mekke |
لَآكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍ -52 |
Leakilune min şecerin min zakkumin. |
(51-52) Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. |
Lâbüd yersiniz de bir ağaçtan, zakkumdan |
Şüpheniz olmasın ki, Zakkum ağacından yiyeceksiniz. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
53.Ayet
Mekke |
فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ -53 |
Femaliune minhelbutune. |
Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. |
Doldurursunuz da karınlarınızı ondan |
Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
54.Ayet
Mekke |
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ -54 |
Feşaribune ´aleyhi minelhamiymi. |
Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. |
İçersiniz de üstüne o hamîmden |
Üzerine de kaynar su içeceksiniz. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
55.Ayet
Mekke |
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ -55 |
Feşaribune şurbelhiymi. |
Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. |
İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi |
Hem de susamış develer gibi içeceksiniz. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
56.Ayet
Mekke |
هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ -56 |
Haza nuzuluhum yevmeddiyni. |
İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. |
İşte bu onların konuklukları o din günü (ceza günü) |
Hesap ve ceza gününde onların konacakları (sofra) işte budur! |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
57.Ayet
Mekke |
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ -57 |
Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. |
Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? |
Biz, yarattık sizi hâlâ tasdık etmiyecek misiniz? |
Biz, sizi yarattık; hâlâ (bu gerçeği) tasdîk etmiyecek misiniz ? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
58.Ayet
Mekke |
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تُمْنُونَ -58 |
Efereeytum ma tumnune. |
Attığınız o meniye ne dersiniz?! |
Şimdi gördünüz mü o döktüğünüz menîyi? |
(58-59) Gördünüz mü o akıttığınız meniyi ? Siz mi onu yaratıyorsunuz, yoksa biz mi yaratıyoruz? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
59.Ayet
Mekke |
أَأَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ -59 |
Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune. |
Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? |
Siz mi yaratıyorsunuz onu yoksa biz miyiz yaratan? |
(58-59) Gördünüz mü o akıttığınız meniyi ? Siz mi onu yaratıyorsunuz, yoksa biz mi yaratıyoruz? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
60.Ayet
Mekke |
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ -60 |
Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne. |
(60-61) Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. |
Biz takdir ettik aranızda o ölümü ve bizim önümüze geçilmez |
Sizi (yok edip yerinize) benzerlerinizi getirmemize ve sizi bilemiyeceğiniz (şekil ve vasıfta) yaratıp ortaya çıkarmamıza karşı önümüze geçilecek de değiliz. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
61.Ayet
Mekke |
عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ -61 |
´Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta´lemune. |
(60-61) Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. |
Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemiyeceğiniz bir neş´ette inşa etmek üzereyiz |
Sizi (yok edip yerinize) benzerlerinizi getirmemize ve sizi bilemiyeceğiniz (şekil ve vasıfta) yaratıp ortaya çıkarmamıza karşı önümüze geçilecek de değiliz. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
62.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ -62 |
Ve lekad ´alimtumunneş´etel´ula felevla tezekkerune. |
Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya! |
Her halde ilk neş´eti biliyorsunuz o halde düşünseniz a |
And olsun ki, siz, ilk yaratılıp ortaya çıkarılışınızı biliyorsunuzdur. Artık düşünüp ibret almaz mısınız ? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
63.Ayet
Mekke |
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَ -63 |
Efereeytum ma tahrusune. |
Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! |
Şimdi gördünüz mü o ekdiğiniz tohumu? |
Söyleseniz ya, o ektiklerinizi, |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
64.Ayet
Mekke |
أَأَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ -64 |
Eeentum tezre´unehu em nahnuzzari´une. |
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? |
Siz mi bitiriyorsunuz onu? Yoksa biz miyiz bitiren? |
Siz mi onları bitiriyorsunuz, yoksa biz mi bitiriyoruz? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
65.Ayet
Mekke |
لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ -65 |
Lev neşa´u lece´alnahu hutamen fezaltum tefekkehune. |
Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: |
Onları elbet bir çöpe çeviriverdik de şöyle geveler dururdunuz: |
istesek onu çer-çöp yapardık da siz de şaşırıp kalırdınız.. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
66.Ayet
Mekke |
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ -66 |
İnna lemuğremune. |
“Muhakkak biz çok ziyandayız!” |
Her halde biz çok ziyandayız |
(66-67) Ve «doğrusu borç altına girdik, hattâ büsbütün mahrum kaldık» (dersiniz). |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
67.Ayet
Mekke |
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ -67 |
Bel nahnu mahrumune. |
“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” |
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!.. |
(66-67) Ve «doğrusu borç altına girdik, hattâ büsbütün mahrum kaldık» (dersiniz). |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
68.Ayet
Mekke |
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاءَ الَّذِي تَشْرَبُونَ -68 |
Efereeytumulmaelleziy teşrebune. |
İçtiğiniz suya ne dersiniz?! |
Şimdi gördünüz mü o içdiğiniz suyu? |
İçtiğiniz suya ne dersiniz? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
69.Ayet
Mekke |
أَأَنْتُمْ أَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ -69 |
Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune. |
Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? |
Siz mi indiriyorsunuz onu buluttan yoksa biz miyiz indiren? |
Onu siz mi buluttan indirdiniz, yoksa biz mi indirenleriz ? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
70.Ayet
Mekke |
لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ -70 |
Lev neşa´u ce´alnahu ucacen felevla teşkurune. |
Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. |
Dilesek onu acı bir çorak ediverirdik o halde şükretseniz a |
Dileseydik onu acı yapardık. Artık şükretmez misiniz ? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
71.Ayet
Mekke |
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ -71 |
Efereeytumunnarelletiy turune. |
Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! |
bir de gördünüz mü o çakdığınız ateşi? |
Ya yaktığınız ateşe ne dersiniz ? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
72.Ayet
Mekke |
أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ -72 |
Eentum enşe´tum şecereteha em nahnul munşiune. |
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? |
Siz mi inşa ettiniz onun ağacını? Yoksa biz miyiz inşa eden? |
Onun ağacını siz mi yaratıp meydana getirdiniz, yoksa biz mi yaratıp meydana getirenleriz? |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
73.Ayet
Mekke |
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْوِينَ -73 |
Nahnu ce´alnaha tezkireten ve meta´an lilmukviyne. |
Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. |
Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade; alandaki muhtaclar için. |
Biz, onu bir öğüt ve ibret ve hem de boş arazide yolculuk yapanlar (gezip dolaşanlar, rahat ve temiz hava almak isteyenler) için bir fayda kıldık. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
74.Ayet
Mekke |
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ -74 |
Fesibbıh bismi rabbikel´azıymi. |
O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). |
O halde tesbih et rabbine azîm ismiyle |
O halde sen, O Büyük Rabbın´ın adını tesbîh ve tenzîh et. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
75.Ayet
Mekke |
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ -75 |
Fela uksimu bimevakı´ınnnucumi. |
(75-76) Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- |
Artık yok, o nücumun mevkı´lerine kasem ederim |
(75-76) Hayır, (bu nimetleri inkâr edemezsiniz ?) Parça parça inen Kur´ân´ın (iniş) mevki´lerine yemin ederim ki, eğer bilirseniz bu cidden büyük bir yemindir. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
76.Ayet
Mekke |
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ -76 |
Ve innehu lekasemun lev ta´lemune ´azıymun. |
(75-76) Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- |
ve filhakika o, bilseniz çok büyük bir kasemdir |
(75-76) Hayır, (bu nimetleri inkâr edemezsiniz ?) Parça parça inen Kur´ân´ın (iniş) mevki´lerine yemin ederim ki, eğer bilirseniz bu cidden büyük bir yemindir. |
27
/ 535
|
56-Vakia Suresi
77.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ -77 |
İnnehu lekur´anun keriymun. |
O, elbette değerli bir Kur’an’dır. |
ki hakıkaten o bir Kur´an-ı Kerîm´dir |
Şüphesiz bu, çok yüce, çok değerli Kur´ân´dır. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
78.Ayet
Mekke |
فِي كِتَابٍ مَكْنُونٍ -78 |
Fiy kitamin meknunin. |
Korunmuş bir kitaptadır. |
Öyle bir kitabda ki mahfuz tutulur |
Saklı bir kitaptadır. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
79.Ayet
Mekke |
لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ -79 |
Lya yemessuhu illelmutahherune. |
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. |
ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez |
O´na ancak arınıp temizlenmiş olanlar dokunabilir. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
80.Ayet
Mekke |
تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ -80 |
Tenziylun min rabbil´alemiyne. |
Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. |
Rabbül´âlemînden indirilmedir |
Âlemlerin Rabbı´ndan indirilmedir. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
81.Ayet
Mekke |
أَفَبِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَنْتُمْ مُدْهِنُونَ -81 |
Efebihazelhadiysi entum mudhinune. |
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? |
Şimdi bu kelâma siz yağ mı süreceksiniz? |
Siz, bu sözü mü küçümseyip değersiz görüyorsunuz? |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
82.Ayet
Mekke |
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ -82 |
Ve tec´alune rizkakum ennekum tukezzibune. |
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? |
Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız? |
Siz, rızkınızı (şükürle karşılıyacağınız yerde) yalan saymanıza çeviriyor (onunla nankörlük yapıyorsunuz. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
83.Ayet
Mekke |
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ -83 |
Felevla iza beleğatilhulkume. |
Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! |
O halde haydiseniz â can hulkuma geldiği vakıt |
Can boğaza gelip dayandı ğında, |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
84.Ayet
Mekke |
وَأَنْتُمْ حِينَئِذٍ تَنْظُرُونَ -84 |
Ve entum hıyneizin tenzurune. |
Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. |
ki siz o vakıt bakar durursunuz |
Siz de bakıp dururken, |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
85.Ayet
Mekke |
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ -85 |
Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune. |
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. |
Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz |
Biz ona sizden daha yakınızdır, ama siz göremezsiniz. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
86.Ayet
Mekke |
فَلَوْلَا إِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ -86 |
Felevla in kuntum ğayre mediyniyne. |
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! |
Evet haydiseniz â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz, |
(86-87) Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, haydi iddianızda doğrular iseniz o (çıkmak üzere olan) canı geri çevirin!. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
87.Ayet
Mekke |
تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -87 |
Terci´uneha in kuntum sadikıyne. |
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! |
onu giri çevirseniz â! da´vanızda doğru iseniz |
(86-87) Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, haydi iddianızda doğrular iseniz o (çıkmak üzere olan) canı geri çevirin!. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
88.Ayet
Mekke |
فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ -88 |
Feemma in kane minelmukarrebiyne. |
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. |
Amma o mukarrebînden ise |
(88-89) Fakat o (ölmek üzere olan kimse Allah´a) yakınlık sağlayanlardan ise, rahatlık, huzur, neş´e ve Nîmet Cenneti onundur. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
89.Ayet
Mekke |
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ -89 |
Feravhun ve reyhanun ve cennetu na´ıymin. |
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. |
artık bir revh-u reyhan ve bir Cenneti ne´îm |
(88-89) Fakat o (ölmek üzere olan kimse Allah´a) yakınlık sağlayanlardan ise, rahatlık, huzur, neş´e ve Nîmet Cenneti onundur. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
90.Ayet
Mekke |
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ -90 |
Ve emma in kane min ashabilyemiyni. |
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. |
Ve amma Eshab-ı Yemîn´den ise |
(90-91) Ve eğer meymenetlilerden ise, meymenetlilerden sana selâm olsun ! |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
91.Ayet
Mekke |
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ -91 |
Feselamun leke min ashabilyemiyni. |
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. |
artık selâm sana Eshab-ı Yemîn´den |
(90-91) Ve eğer meymenetlilerden ise, meymenetlilerden sana selâm olsun ! |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
92.Ayet
Mekke |
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ -92 |
Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne. |
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. |
Ve amma o tekzib eden sapgınlardan ise |
(92-93-94) Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
93.Ayet
Mekke |
فَنُزُلٌ مِنْ حَمِيمٍ -93 |
Fenuzulun min hamiymin. |
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. |
her halde konukluğu hamîm |
(92-93-94) Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
94.Ayet
Mekke |
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ -94 |
Ve tasliyetu cahıymin. |
Bir de cehenneme atılma vardır. |
Ve yaslanacağı Cahîmdir |
Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
95.Ayet
Mekke |
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ -95 |
İnne haza lehuve hakkulyakıyni. |
Şüphesiz bu, kesin gerçektir. |
İşte budur hakikat hakkulyakîn |
Şüphesiz ki bu, kesin bilgi derecesinde bir gerçektir. |
27
/ 536
|
56-Vakia Suresi
96.Ayet
Mekke |
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ -96 |
Fesebbih bismi rabbikel´azıymi. |
Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. |
Haydi tesbih et Rabbına azîm ismiyle |
O halde O çok büyük Rabbın´ın ismini tesbîh ve tenzîh et.. |
27
/ 536
|