SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Vakia Suresi
77.Ayet |
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ -77 |
O, elbette değerli bir Kur’an’dır. |
ki hakıkaten o bir Kur´an-ı Kerîm´dir |
Şüphesiz bu, çok yüce, çok değerli Kur´ân´dır. |
O, elbette değerli bir Kur´ân´dır, |
(77-78) Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur´an´dır. Bir mahfûz kitaptadır. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
78.Ayet |
فِي كِتَابٍ مَكْنُونٍ -78 |
Korunmuş bir kitaptadır. |
Öyle bir kitabda ki mahfuz tutulur |
Saklı bir kitaptadır. |
Saklı bir Kitâptadır. |
(77-78) Muhakkak ki o, elbette bir kerîm Kur´an´dır. Bir mahfûz kitaptadır. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
79.Ayet |
لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ -79 |
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. |
ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez |
O´na ancak arınıp temizlenmiş olanlar dokunabilir. |
Ki ona temizlerden başkası dokunmaz. |
Ona tamamen temiz olanlardan başkası el süremez. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
80.Ayet |
تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ -80 |
Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. |
Rabbül´âlemînden indirilmedir |
Âlemlerin Rabbı´ndan indirilmedir. |
(O), Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. |
Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
81.Ayet |
أَفَبِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَنْتُمْ مُدْهِنُونَ -81 |
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? |
Şimdi bu kelâma siz yağ mı süreceksiniz? |
Siz, bu sözü mü küçümseyip değersiz görüyorsunuz? |
Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz? |
Şimdi siz bu kelâma ehemmiyet vermeyiciler misiniz? |
27 / 536 |
Vakia Suresi
82.Ayet |
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ -82 |
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? |
Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız? |
Siz, rızkınızı (şükürle karşılıyacağınız yerde) yalan saymanıza çeviriyor (onunla nankörlük yapıyorsunuz. |
(Kur´ân´dan istifade edeceğiniz yerde) Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz (sizin ondan elde ettiğiniz nasib, sadece onu yalanlamanız mıdır)? |
Ve rızkınızı siz muhakkak kendinizin yalanlamanızdan ibaret mi kılacaksınız? |
27 / 536 |
Vakia Suresi
83.Ayet |
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ -83 |
Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! |
O halde haydiseniz â can hulkuma geldiği vakıt |
Can boğaza gelip dayandı ğında, |
Ya can boğaza dayandığı zaman? |
(83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
84.Ayet |
وَأَنْتُمْ حِينَئِذٍ تَنْظُرُونَ -84 |
Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. |
ki siz o vakıt bakar durursunuz |
Siz de bakıp dururken, |
Ki siz de o zaman (can çekişen kimseye) bakıp durursunuz. |
(83-84) Artık değil mi ki, (can) boğaza geldiği vakit. Ve siz o zaman bakar durursunuz. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
85.Ayet |
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ -85 |
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. |
Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz |
Biz ona sizden daha yakınızdır, ama siz göremezsiniz. |
Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz. |
Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
86.Ayet |
فَلَوْلَا إِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ -86 |
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! |
Evet haydiseniz â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz, |
(86-87) Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, haydi iddianızda doğrular iseniz o (çıkmak üzere olan) canı geri çevirin!. |
Eğer (öldükten sonra) cezâlandırılmayacaksanız |
O halde haydi, eğer siz ceza görmeyecekler oldunuz iseniz. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
87.Ayet |
تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -87 |
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! |
onu giri çevirseniz â! da´vanızda doğru iseniz |
(86-87) Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, haydi iddianızda doğrular iseniz o (çıkmak üzere olan) canı geri çevirin!. |
(Bu sözünüzde doğru iseniz) o (çıkmakta olan ca)nı geri döndürsenize! |
Onu (o çıkmak üzere olan canı) geri çevirseniz ya. Eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz! |
27 / 536 |
Vakia Suresi
88.Ayet |
فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ -88 |
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. |
Amma o mukarrebînden ise |
(88-89) Fakat o (ölmek üzere olan kimse Allah´a) yakınlık sağlayanlardan ise, rahatlık, huzur, neş´e ve Nîmet Cenneti onundur. |
(O can, Allah´a) Yaklaştırılanlardan ise, |
Artık (o ölen) eğer mukarreblerden oldu ise, |
27 / 536 |
Vakia Suresi
89.Ayet |
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ -89 |
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. |
artık bir revh-u reyhan ve bir Cenneti ne´îm |
(88-89) Fakat o (ölmek üzere olan kimse Allah´a) yakınlık sağlayanlardan ise, rahatlık, huzur, neş´e ve Nîmet Cenneti onundur. |
O´na rahatlık, güzel rızık ve ni´met cenneti var. |
İşte (ona) bir rahat, bir güzel rızk ve bir Nâim cenneti (vardır). |
27 / 536 |
Vakia Suresi
90.Ayet |
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ -90 |
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. |
Ve amma Eshab-ı Yemîn´den ise |
(90-91) Ve eğer meymenetlilerden ise, meymenetlilerden sana selâm olsun ! |
Eğer sağcılardan (amel defteri sağ tarafından verilenlerden) ise, |
Ve eğer Ashâb-ı Yemîn´den ise, |
27 / 536 |
Vakia Suresi
91.Ayet |
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ -91 |
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. |
artık selâm sana Eshab-ı Yemîn´den |
(90-91) Ve eğer meymenetlilerden ise, meymenetlilerden sana selâm olsun ! |
"(Ey sağcı) Sana sağcılardan selâm var!" |
İmdi sana Ashâb-ı Yemîn´den bir selâm (denilecektir). |
27 / 536 |
Vakia Suresi
92.Ayet |
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ -92 |
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. |
Ve amma o tekzib eden sapgınlardan ise |
(92-93-94) Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
Ama yalanlayıcı sapıklardan ise; |
Ve fakat eğer tekzîp edenlerden, sapıklardan oldu ise, |
27 / 536 |
Vakia Suresi
93.Ayet |
فَنُزُلٌ مِنْ حَمِيمٍ -93 |
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. |
her halde konukluğu hamîm |
(92-93-94) Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
Kaynar sudan bir ziyafet, |
Artık (ona da) pek kaynar sudan bir ziyafet vardır. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
94.Ayet |
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ -94 |
Bir de cehenneme atılma vardır. |
Ve yaslanacağı Cahîmdir |
Eğer o (hakkı) yalanlayan sapık şaşkınlardan ise, ona da kaynar sudan bir konukluk ve Cehennem´e yaslanmak vardır. |
Ve cehenneme atılma var. |
Ve cehenneme bir atılış (da vardır). |
27 / 536 |
Vakia Suresi
95.Ayet |
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ -95 |
Şüphesiz bu, kesin gerçektir. |
İşte budur hakikat hakkulyakîn |
Şüphesiz ki bu, kesin bilgi derecesinde bir gerçektir. |
Kesin gerçek budur işte. |
Şüphe yok ki bu, elbette bu, (verilen haberler) dosdoğru bir hakikattır. |
27 / 536 |
Vakia Suresi
96.Ayet |
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ -96 |
Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. |
Haydi tesbih et Rabbına azîm ismiyle |
O halde O çok büyük Rabbın´ın ismini tesbîh ve tenzîh et.. |
Öyleyse büyük Rabbinin adını tesbih et (O´nu, kendisine lâyık olmayan sıfatlardan tenzih eyle). |
Artık azim olan Rabbinin ismiyle tesbihte bulun. |
27 / 536 |
Hadid Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ -1 |
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Tesbih etmekte Allahı Göklerde ve yerdeki, o öyle azîz, öyle hakîmdir |
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah´ı tesbîh ve tenzîh eder. O, çok üstün, çok güçlüdür, hikmet sahibidir. |
Göklerde ve yerde bulunan her şey Allâh´ı tesbih etmiştir. O, azizdir, hakimdir. |
Göklerde ve yerde ne var ise Allah için tesbih etmektedır. Ve O, azîzdir, hakîmdir. |
27 / 536 |
Hadid Suresi
2.Ayet |
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ -2 |
Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir. |
Göklerin ve yerin mülkü onun, hem diriltir hem öldürür, hem o her şey´e kadîrdir |
Göklerin ve yerin mülkü (tasarruf ve hükümranlığı) O´na aittir. Diriltir ve öldürür. O´nun kudreti her şeye yeter. |
Göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Yaşatır, öldürür, O her şeyi yapabilir. |
(2-3) Göklerin ve yerin mülkü O´nun içindir. Diriltir ve öldürür ve O, her şey üzerine tamamen kâdirdir. O, evveldir ve ahirdir ve zahirdir ve batındır ve O, her şeye alîmdir. |
27 / 536 |
Hadid Suresi
3.Ayet |
هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ -3 |
O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. |
Odur, evvel-ü âhir ve zâhir-ü bâtın, hem o her şey´e alîmdir |
O, Evvel´dir (O´ndan önce hiçbir şey yoktur ve O´nun öncesi de yoktur). Âhir´dir (her şey O´nda son bulur, O´nun sonu ve sınırı yoktur). Zâhir´dir (sıfatlarının tezahürüyle, ilim ve kudretinin tecelli ve eserleriyle varlığı ortada açık olarak bilinmektedir). Bâtın´dır (zâtı ve mahiyeti kavranamaz, niceliği ve nasıltığı bilinemez, idrâk edilemez). O, her şeyi bilendir. |
O, ilktir (kendisinden önce hiçbir varlık yoktur,) sondur (kendisinden sonra hiçbir varlık yoktur. Her şey yok olurken O kalacaktır,) zâhirdir (delilleriyle varlığı gün gibi açıktır,) bâtındır (zâtının hakikati gizlidir, akıllar O´nun özünü idrak edemez,) O, her şeyi bilendir. |
(2-3) Göklerin ve yerin mülkü O´nun içindir. Diriltir ve öldürür ve O, her şey üzerine tamamen kâdirdir. O, evveldir ve ahirdir ve zahirdir ve batındır ve O, her şeye alîmdir. |
27 / 536 |