SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
45-Casiye Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ حم -1 |
Ha mım |
Hâ Mîm. |
Hâ, mîm. |
Hâ - Mîm. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
2.Ayet
Mekke |
تَنْزِيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ -2 |
Tenzılül kitabi minellahil azızil hakım |
Kitab’ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır. |
Kitab indirilmek o azîz, hakîm Allahdan |
Kitab´ın indirilişi, çok üstün, çok güçlü hikmet sahibi Allah´tandır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
3.Ayet
Mekke |
إِنَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِلْمُؤْمِنِينَ -3 |
İnne fis semavati vel erdı le ayatil lil mü´minın |
Şüphesiz, göklerde ve yerde, inananlar için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) nice deliller vardır. |
Her halde Göklerde ve Yerde mü´minler için âyetler var |
Şüphesiz ki, göklerde ve yerde imân edenler için açık belgeler, isbatlayıcı deliller vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
4.Ayet
Mekke |
وَفِي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَابَّةٍ آيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ -4 |
Ve fı halkıküm ve ma yebüssü min dabbetin ayatül li kavmiy yukınun |
Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır. |
Hayvanâtı tenevvü´ ettirip üreterek sizi yaratmasında da yakîn edinecek bir kavm için çok âyetler var |
Sizi yaratmasında, hayvanları üretip yaymasında, kesin olarak inanan bir millet için öğütler, açık deliller ve ibretler vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
5.Ayet
Mekke |
وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ آيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ -5 |
Vahtilafil leyli ven nehari ve ma enzelellahü mines semai mir rizkın fe ahya bihil erda ba´de mevtiha ve tasıfir riyahi ayatül li kavmiy ya´kılun |
Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır. |
Gece ile gündüzün ıhtilâfında ve Allahın Semâdan bir rızk indirip de onunla Arzı ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları çevirmesinde de aklı olan bir kavm için bir çok âyetler var |
Gece ile gündüzün birbirini izleyip durmasında; Allah´ın gökten indirip öldükten sonra onunla dirilttiği yeryüzündeki rızıkta ; rüzgârları değiştirip çevirmesinde, aklını kullanan bir millet için açık belgeler, isbatlayıcı deliller vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
6.Ayet
Mekke |
تِلْكَ آيَاتُ اللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ ۖ فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَ اللَّهِ وَآيَاتِهِ يُؤْمِنُونَ -6 |
Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi hadısim ba´dellahi ve ayatihı yü´minun |
İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? |
İşte bunlar Allahın âyetleri, sana onları bihakkın okuyoruz. Artık Allahın âyetlerine inanmadıktan sonra hangi söze inanırlar? |
İşte bunlar, sana hakk ile okuduğumuz Allah´ın âyetleridir. Artık onlar, Allah´tan ve âyetlerinden sonra hangi söze inanırlar ? |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
7.Ayet
Mekke |
وَيْلٌ لِكُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ -7 |
Veylül li külli effakin esım |
Her günahkâr yalancının vay hâline! |
Veyl o her bir vebal yüklü sahtekâra |
Çok yalan söyleyip iftira atan her günahkârın vay hâline ! |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
8.Ayet
Mekke |
يَسْمَعُ آيَاتِ اللَّهِ تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَأَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا ۖ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ -8 |
Yesmeu ayatillahi tütla aleyhi sümme yüsırru müstekbiran ke el lem yesma´ha fe beşşirhü bi azabin elım |
Kendisine Allah’ın âyetlerinin okunduğunu işitir de, sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç duymamış gibi direnir. İşte onu elem dolu bir azap ile müjdele! |
Allahın âyetleri karşısında okunurken işitir de sonra kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eyler, işte onu elîm bir azâb ile müjdele |
Allah´ın âyetleri kendisine karşı okununca dinler ve hemen sonra büyüklük taslayarak sanki hiç işitmemiş gibi ısrar edip durur. Artık onu elem verici bir azâb ile müjdele. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
9.Ayet
Mekke |
وَإِذَا عَلِمَ مِنْ آيَاتِنَا شَيْئًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ -9 |
Ve iza alime min ayatina şey´enittehazeha hüzüva ülaike lehüm azabüm mühın |
Âyetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır! |
Âyetlerimizden bir şey, ma´lûmu olduğu vakıt da onu eğlenceye tutar, işte onlar için mühîn bir azâb var |
Âyetlerimizden bir şey anlayıp öğrenince onu alay konusu edinir. İşte bunlar için horlayıcı, alçaltıcı, aşağılayıcı bir azâb vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
10.Ayet
Mekke |
مِنْ وَرَائِهِمْ جَهَنَّمُ ۖ وَلَا يُغْنِي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ -10 |
Miv veraihim cehennem ve la yuğnı anhüm ma kesebu şey´ev ve la mettehazu min dunillahi evliya´ ve lehüm azabün azıym |
Arkalarında da cehennem vardır. Dünyada kazandıkları ve Allah’tan başka edindikleri dostlar onlara hiçbir fayda vermez. Onlar için elbette büyük bir azap vardır. |
Peşlerinde Cehennem ve onlardan ne kazandıkları bir şey def´edebilir, ne de Allahdan başka evliya edindikleri şeyler, hem onlara azîm bir azâb var |
Ve önlerinde de Cehennem. Kazandıkları hiçbir şey ve Allah´ı bırakıp edindikleri dostlar fayda vermez, (azabı geri çevirmez). Onlar için büyük bir azâb vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
11.Ayet
Mekke |
هَٰذَا هُدًى ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ أَلِيمٌ -11 |
Haza hüda vellezıne keferu bi ayati rabbihim lehüm azabüm mir riczin elım |
İşte bu (Kur’an) bir hidayettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir azap vardır. |
Bu bir irşaddır, rablarının âyetlerine küfredenler ise onlara en fenâsından bir elîm azâb var |
İşte bu (Kur´ân), doğru yolu gösterendir. Rabblarının âyetlerini inkâr edenlere gelince : Onlara da pek fena murdar elemli bir azâb hazırlanmıştır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
12.Ayet
Mekke |
اللَّهُ الَّذِي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ -12 |
Allahüllezi sehhara lekümül bahra li tecriyel fülkü fıhi bi emrihı ve li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun |
Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi, O’nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için denizi sizin hizmetinize verendir. |
Allah odur ki sizin için denizi musahhar kıldı, onda emri ile gemiler aksın diye, hem fadlından talebde bulunasınız diye ve gerek ki şükredesiniz |
O Allah ki, buyruğu gereği, gemiler yüzüp yol alsın; geniş lütuf, bol ihsanını arayasınız ve şükredesiniz diye denize başeğdirip emrinize vermiştir. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
13.Ayet
Mekke |
وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِنْهُ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ -13 |
Ve sehhara leküm ma fis semavati ve ma fil erdı cemıam minh inne fi zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun |
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır. |
Hem Göklerde ne var Yerde ne varsa hepsini kendinden olarak sizin için musahhar kıldı, şübhesiz ki bunda düşünecek bir kavm için âyetler var |
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsini kendi tarafından sizin emrinize vermiştir. Şüphesiz ki, bunda iyice düşünen bir millet için açık belgeler vardır. |
25
/ 498
|
45-Casiye Suresi
14.Ayet
Mekke |
قُلْ لِلَّذِينَ آمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ أَيَّامَ اللَّهِ لِيَجْزِيَ قَوْمًا بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ -14 |
Kul lillezıne amenu yağfiru lillezıne la yercune eyyamellahi li yecziye kavmem bima kanu yeksibun |
İnananlara söyle, Allah’ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar ki Allah herhangi bir topluma (kendi) kazandığının karşılığını versin. |
Söyle iyman edenlere: Allah günlerini ümid etmiyen kimselere mağrifetle muamele etsinler, çünkü her kavmı kesibleriyle cezalandıracak |
İmân edenlere de ki: Allah´ın her milleti, işleyip elde ettikleriyle cezalandıracağı günlerin (geleceğini) ümit etmeyenleri bağışlasınlar. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
15.Ayet
Mekke |
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ۖ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ -15 |
Men amile salihan fe linefsih ve men esae fe aleyha sümme ila rabbiküm türceun |
Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. |
Her kim iyi bir iş yaparsa kendi lehine, her kim de kötü yaparsa kendi aleyhinedir, sonra hep döndürülüp rabbınıza götürüleceksiniz |
Kim iyi-yararlı amelde bulunursa kendi lehinedir. Kim de kötülük işlerse kendi aleyhinedir. Sonra da (hepiniz) Rabbınıza döndürüleceksiniz. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
16.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ آتَيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ -16 |
Ve le kad ateyna benı israılel kitabe vel hukme ven nübüvvete ve razaknahüm minet tayyibati ve faddalnahüm alel alemın |
Andolsun biz, İsrailoğullarına kitap, hükümranlık ve peygamberlik verdik. Onları güzel ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık. |
Şanım hakkı için, biz vaktıyle Beni İsraîle kitab vermiş, huküm vermiş, nübüvvet vermiştik ve kendilerini pâk rızıklardan merzuk kılmıştık, hem âlemlerin üstüne geçirmiştik. |
And olsun ki, İsrail oğulları´na kitap, hüküm ve peygamberlik verdik; onları iyi-temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları (o çağda yaşayan mevcut) milletlerden üstünkıldık. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
17.Ayet
Mekke |
وَآتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْأَمْرِ ۖ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ -17 |
Ve ateynahüm beyyinatim minel emr femahtelefu illa mim ba´di ma caehümül ılmü bağyem beynehüm inne rabbeke yakdıy beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun |
Onlara din işi konusunda açık deliller verdik. Ama onlar ancak kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki hasetten dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm verecektir. |
Bu emirden onlara beyyineler de vermiştik, imdi ıhtilâf etmeleri sırf kendilerine ılim geldikten sonra aralarında bagy-ü ıhtırastan dolayıdır, muhakkak ki rabbın onların ıhtilâf edip durdukları şeyde Kıyamet günü beynlerinde hukmünü verecektir. |
Onlara (din ve dünya) işinde açık belgeler; deliller verdik. Kendilerine ancak ilim (son Kitap ve son Peygamber) geldikten sonra aralarındaki haklara tecâvüz ve ihtirastan dolayı görüş ayrılığına düştüler. Şüphesiz ki, Rabbin, görüş ayrılığına düştükleri hususlar hakkında Kıyamet günü aralarında hükmedecektir. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
18.Ayet
Mekke |
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَىٰ شَرِيعَةٍ مِنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ -18 |
Sümme cealnake ala şarıatim minel emri fettebı´ha ve la tettebı´ ehvaellezıne la ya´lemun |
Sonra da seni din işi konusunda açık bir yola koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. |
Sonra emirden bir şerîat üzere seni me´mur kıldık, onun için sen o şerîate ittiba´ eyle de ılmi olmıyanların hevalarına uyma |
Sonra da (din ve dünya) işinde seni ayrı bir şeriat üzere görevlendirdik. Artık sen o şeriata uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma !. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
19.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۖ وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ -19 |
İnnehüm ley yuğnu anke minellahi şey´a ve innez zalimıne ba´duhüm evliyaü ba´d vallahü veliyyül müttekıyn |
Çünkü onlar, Allah’a karşı sana asla bir fayda sağlayamazlar. Şüphesiz zalimler birbirinin dostlarıdır. Allah ise kendisine karşı gelmekten sakınanların dostudur. |
Çünkü onlar Allahdan gelecek hiçbir şeyi senden defedemezler ve çünkü zalimler birbirlerinin veliyleri, Allah ise müttekilerin veliysidir. |
Çünkü onlar elbette Allah´a karşı seni koruyup (gelecek azâbdan) kurtaramazlar. Şüphesiz ki zâlimler birbirinin dostu ve sahip çıkanlarıdır. Allah ise korkup (inkâr ve azgınlıktan, şerr ve fesâddan) sakınanların dostu ve sahip çıkanıdır. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
20.Ayet
Mekke |
هَٰذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ -20 |
Haza besairu lin nasi ve hüdev ve rahmetül li kavmiy yukınun |
Bu Kur’an, insanlar için kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir hidayet ve bir rahmettir. |
Bu (Kur´an) insanlara basîret nurları ve yakîn edinecek bir kavm için mahzı hidâyet ve rahmettir |
Bu Kitap, insanlar için gönül gözleri; kesinlikle inanan bir millet için doğru yolu gösteren bir rehber ve bir rahmettir. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
21.Ayet
Mekke |
أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ ۚ سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ -21 |
Em hasibel lezınecterahus seyyiati en nec´alehüm kellezıne amenu ve amilus salihati sevaem mahyahüm ve mematühüm sae ma yahkümun |
Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı sanıyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar! |
Yoksa o kötülükleri yapıp duran kimseler, kendilerini o iyman edip salih ameller yapan kimseler gibi yapacağız, hayat ve memâtlarını müsavî kılacağız mı sandılar? Ne fena hukmediyorlar! |
Yoksa o kötülükleri işleyip duranları; imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar gibi mi yapacağız, hayatlarını, ölümlerini bir mi tutacağımızı sanıyorlar ? Ne kötü hüküm veriyorlar! |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
22.Ayet
Mekke |
وَخَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزَىٰ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ -22 |
Ve halekallahüs semavati vel erda bil hakkı ve li tücza küllü nefsim bima kesebet ve hüm la yuzlemun |
Allah, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak, herkese kazandığının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlara zulm edilmez. |
Halbuki Allah o Gökleri ve Yeri hakk ile halk etti, hem de her nefsi hiç hakları yenmeksizin kazandığı ile cezalandırmak için |
Allah, gökleri ve yeri hakk ile yarattı. Herkes kazanıp elde ettiğinin karşılığını görsün diye (onları Dünya´ya getirdi). Onlar (amellerinin karşılığı verilirken) hiç de haksızlığa uğratılmazlar. |
25
/ 499
|
45-Casiye Suresi
23.Ayet
Mekke |
أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَىٰ عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَىٰ سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَىٰ بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدِيهِ مِنْ بَعْدِ اللَّهِ ۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ -23 |
Feraeyte menittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ılmiv ve hateme ala sem´ıhı ve kalbihı ve ceale ala besarihı ğışaveh fe mey yehdıhi mim ba´dillah e fe la tezekkerun |
Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? |
Ya şimdi baksan a o kimseye ki ilâhını hevası ittihaz etmiş, Allah da onu bir ılm üzerine şaşırtmış, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne de bir perde çekmiştir, artık onu Allahdan sonra kim yola getirir? Hâlâ da düşünmezmisiniz? |
Kendi hevesini ilâh edinen ; Allah´ın, (durumunu) bildiği için saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği; gözünün üstüne bir perde gerdiği kimseye ne dersin ? Allah´tan sonra kim onu doğru yola çıkarabilir ? Artık iyice düşünmez misiniz ? |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
24.Ayet
Mekke |
وَقَالُوا مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا إِلَّا الدَّهْرُ ۚ وَمَا لَهُمْ بِذَٰلِكَ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ -24 |
Ve kalu ma hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma yühliküna illed dehr ve ma lehüm bi zalike min ılm in hüm illa yezunun |
Dediler ki: “Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder.” Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar. |
Hem dediler ki o hayat sırf bizim Dünya hayatımızdan ıbarettir ölürüz ve yaşarız ve bizi ancak dehir helâk eder, halbuki buna dâir bir ılimleri yoktur, onlar sâde zannederler |
Onlar dediler ki: «Bizim ancak dünya hayatımızdır; ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman (aşındırıp) yok eder.» Onların bu hususta bir bilgisi yoktur; onlar sadece öyle sanırlar. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
25.Ayet
Mekke |
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَنْ قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -25 |
Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatim ma kane huccetehüm illa en kalü´tu bi abaina in küntüm sadikıyn |
Onlara âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman onların delilleri ancak, “Doğru söyleyenler iseniz babalarımızı getirin” demek oldu. |
Karşılarında açık açık beyyineler halinde âyetlerimiz okunurken şöyle demekten başka bir tutunacakları yoktur: haydi babalarımızı getirin doğru iseniz! |
Âyetlerimiz onlara karşı açık-seçik okununca, ileri sürdükleri tek delilleri şöyle demeleri olur . «Eğer doğrulardan iseniz haydi babalarımızı (geri) getirin.» |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
26.Ayet
Mekke |
قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ -26 |
Kullillahü yuhyıküm sümme yümıtüküm sümme yecmeuküm ila yevmil kıyameti la raybe fıhi ve lakinne ekseran nasi la ya´lemun |
De ki: “Allah sizi yaşatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da kendisinde şüphe olmayan Kıyamet gününde sizi bir araya getirecek, ama insanların çoğu bilmezler.” |
De ki size Allah hayat veriyor, sonra sizi o öldürür, sonra da sizi Kıyamet gününe toplayacak ve lâkin nâsın ekserisi bilmezler |
De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür, sonra da (vuku´unda) hiç şüphe olmayan Kıyamet günü sizi (diriltip) biraraya toplar. Ne var ki, insanların çoğu bilmezler. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
27.Ayet
Mekke |
وَلِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ -27 |
Ve lillahi mülküs semavati vel ard ve yevme tekumüs saatü yevmeiziy yahserul mübtılun |
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Kıyamet kopacağı gün, işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır. |
Ve Allahındır bütün Göklerin ve Yerin mülkü ve o gün ki saat gelecek o gün o mubtıller hep husrâna düşeceklerdir |
Göklerin ve yerin mülkü, saltanatı Allah´ındır. Kıyâmet´in kopuşu, meydana geleceği gün, evet o gün (daha önce) bâtıla saplanıp kalanlar hüsrana uğrayacak. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
28.Ayet
Mekke |
وَتَرَىٰ كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً ۚ كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَىٰ إِلَىٰ كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -28 |
Ve tera külle ümmetin casiyeten küllü ümmetin tüd´a ila kitabiha elyevme tüczevne ma küntüm ta´melun |
O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle denilir:) “Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.” |
Ve her ümmeti görürsün ki diz çökmüştür, her ümmet kitabına da´vet olunuyordur, bu gün o yaptığınız amellerin cezâsı verilecek |
(O gün) her ümmeti dizüstü çökmüş görürsün ve her ümmet kendi kitabına çağrılır. Bugün yapageldiğiniz şeylerin karşılığını görürsünüz. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
29.Ayet
Mekke |
هَٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ ۚ إِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -29 |
Haza kitabuna yentıku aleyküm bil hakk inna künna nestensihu ma küntüm ta´melun |
İşte kitabımız, size karşı gerçeği söylüyor. Çünkü biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk. |
İşte kitabımız, yüzünüze karşı hakkı söylüyor, çünkü biz sizin yaptıklarınızı hep istinsah ediyorduk |
İşte bu kitabımız size karşı hakkı söyler; çünkü gerçekten biz sizin işlediklerinizi yazdırdık. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
30.Ayet
Mekke |
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُبِينُ -30 |
Fe emmelzıne amenu ve amilus salihati fe yüdhılühüm rabbühüm fı rametih zalike hüvel fevzül mübın |
İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte bu apaçık başarıdır. |
İşte o iyman edip de yaraşıklı işler yapmış olan kimseler o vakıt onları rabları rahmeti içine koyacak, işte o fevzi mübîn o |
İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara gelince : Rabbları onları rahmetine sokar. Bu açık bir kurtuluştur. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
31.Ayet
Mekke |
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا أَفَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنْتُمْ قَوْمًا مُجْرِمِينَ -31 |
Ve emmellezıne keferu e fe lem tekün ayatı tütla aleyküm festekbertüm ve küntüm kavmen mücrimın |
İnkâr edenlere gelince, onlara şöyle denir: “Âyetlerim size okunmuştu da sizler büyüklük taslamış ve günahkâr bir kavim olmuş değil miydiniz?” |
Küfredenlere gelince: değil mi karşınızda benim âyetlerim okunurdu da siz kibirlenmek istedinizdi ve mücrim bir kavm idiniz? |
İnkâr edenlere gelince: Âyetlerimiz size okundu da büyüklük tasladınız ve böylece suçlu günahkâr bir millet oldunuz değil mi ? |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
32.Ayet
Mekke |
وَإِذَا قِيلَ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ فِيهَا قُلْتُمْ مَا نَدْرِي مَا السَّاعَةُ إِنْ نَظُنُّ إِلَّا ظَنًّا وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِنِينَ -32 |
Ve iza kıyle inne va´dellahi hakkuv ves saatü la raybe fıha kultüm ma nedrı mes saatü in nezunnü illa zannev ve ma nahnü bi müsteykının |
“Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman ise; “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece zannediyoruz. Biz bu konuda kesin kanaat sahibi değiliz” demiştiniz. |
Hem Allahın va´dı haktır ve o saatın geleceğinde şübhe yoktur denildiğinde demiştiniz ki: bilmiyoruz saat nedir? Yalnız bir zandır zannediyoruz fakat biz yakîn edinmiş değiliz |
Allah´ın va´di (verdiği söz) mutlaka hakktır; Kıyâmet´in kopacağında hiç şüphe yoktur, denilince de, «biz, Kıyâmet´in kopuşu nedir bilmiyoruz, sadece zan ve tahminde bulunuyoruz ; bizim bu konuda kesin bilgimiz yoktur,» diye cevap verdiniz. |
25
/ 500
|
45-Casiye Suresi
33.Ayet
Mekke |
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ -33 |
Ve beda lehüm seyyiatü ma amilu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun |
Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıvermiştir. |
Derken onlara yaptıkları amellerin kötülüklerini yüz göstermiş ve o istihza edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir |
Yapageldikleri işlerin kötülükleri kendilerine belli oldu ve alaya aldıkları şeyler(in vebali) her taraftan onları kuşatıverdi. |
25
/ 501
|
45-Casiye Suresi
34.Ayet
Mekke |
وَقِيلَ الْيَوْمَ نَنْسَاكُمْ كَمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ -34 |
Ve kıylel yevme nensaküm kema nesıtüm likae yevmiküm haza ve me´vakümün naru ve ma leküm min nasırın |
Onlara şöyle denir: “Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, bu gün biz de sizi unutuyoruz. Barınağınız ateştir. Yardımcılarınız da yoktur.” |
Ve denilmiştir ki bu gün biz sizi sizin bu gününüzün geleceğini unuttuğunuz gibi unutacağız, yatağınız ateştir ve sizin için yardımcılardan bir eser de yoktur |
Onlara: «Bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi, bugün de biz, sizi kendi hâlinize bırakacağız. Oturup karar kılacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur,» denilecek. |
25
/ 501
|
45-Casiye Suresi
35.Ayet
Mekke |
ذَٰلِكُمْ بِأَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا ۚ فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ -35 |
Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüvev ve ğarratkümül hayatüd dünya felyevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta´tebun |
“Bunun sebebi, Allah’ın âyetlerini alaya almanız ve dünya hayatının sizi aldatmasıdır.” Artık bugün ateşten çıkarılmazlar ve Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işleme istekleri kabul edilmez. |
Bunun sebebi, çünkü siz Allahın âyetlerini eğlence yerine tuttunuz ve Dünya hayat sizi mağrur etti, onun için bugün ateşten çıkarılmazlar ve kendilerinden tarzıye de kabul edilmez |
Bu böyledir; çünkü siz, Allah´ın âyetlerini alay ve eğlence konusu edindiniz. Dünya hayatı sizi iyice aldattı. Bugün artık ne ateşten çıkarılırlar, ne de özür ve dilekleri kabul edilir. |
25
/ 501
|
45-Casiye Suresi
36.Ayet
Mekke |
فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ -36 |
Fe lillahil hamdü rabbis semavati ve rabbil erdı rabbil alemın |
Hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. |
Binâenaleyh hamd, Allahın, o Göklerin rabbı, Yerin de rabbı rabbil´âlemînin |
Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi Allah´a hamd olsun. |
25
/ 501
|
45-Casiye Suresi
37.Ayet
Mekke |
وَلَهُ الْكِبْرِيَاءُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ -37 |
Ve lehül kibriyaü fis semavati vel erdı ve hüvel azızül hakım |
Göklerde ve yerde ululuk O’na aittir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Ve Göklerde, Yerde büyüklük onun, o öyle azîz, öyle hakîm |
Göklerde ve yerde gerçek büyüklük ve ululuk O´nundur. O, çok güçlüdür, çok üstündür, hikmet sahibidir. |
25
/ 501
|