SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
69-Hakka Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الْحَاقَّةُ -1 |
Elhakkatu. |
Gerçekleşecek olan kıyamet! |
O Hâkka |
(1-2-3) Sabit olan hakk; nedir sabit olan hakk ? Sabit olan hakkın ne olduğunu bilir misin? |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
2.Ayet
Mekke |
مَا الْحَاقَّةُ -2 |
Melhakkatu. |
Nedir o gerçekleşecek olan kıyamet? |
Ne Hâkka? |
(1-2-3) Sabit olan hakk; nedir sabit olan hakk ? Sabit olan hakkın ne olduğunu bilir misin? |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
3.Ayet
Mekke |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ -3 |
Ve ma edrake melhakkatu. |
Gerçekleşecek olan kıyametin ne olduğunu sen ne bileceksin? |
Ve ne bildirdi sana dirayetle? Nedir o Hâkka? |
(1-2-3) Sabit olan hakk; nedir sabit olan hakk ? Sabit olan hakkın ne olduğunu bilir misin? |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
4.Ayet
Mekke |
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ -4 |
Kezzebet semudu ve ´adun bilkari´ati. |
Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar. |
İnanmadı Semud-ü Âd o kariaya. |
Semûd ve Âd (kavimleri), inecek o müthiş felâketi yalan saydılar. |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
5.Ayet
Mekke |
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ -5 |
Feemma semudu feuhliku bittağıyeti. |
Semûd kavmi korkunç bir sarsıntı ile helâk edildi. |
Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile |
Semûd´a gelince: Sınırları aşan bir haykırışla yok edildiler. |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
6.Ayet
Mekke |
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ -6 |
Ve emma ´adun feuhliku birıyhın sarsarin ´atiyetin. |
Âd kavmine gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi. |
Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgâr, azgın bir fırtına ile |
Âd ise, yıkıcı bir kasırgayla yok edildiler. |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
7.Ayet
Mekke |
سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَىٰ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ -7 |
Sahhareha ´aleyhim seb´a leyalin ve semaniyete eyyamin husumen feterelkavme fiyha sar´a keennehum a´cazu nahlin haviyetin. |
Allah, onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün. |
müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde, köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmı o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler |
(7-8) O kasırgayı onların üzerine aralıksız olarak yedi gece, sekiz gündüz musallat edip estirdi; o kavmi, içleri kof hurma kütükleri gibi yere serilmiş görürsün. Onlardan geriye kalan bir şey görebilir misin ? |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
8.Ayet
Mekke |
فَهَلْ تَرَىٰ لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ -8 |
Fehel tera hehum min bakıyetin. |
Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun? |
Bak şimdi görebilir misin onlardan bir bakıyye. |
(7-8) O kasırgayı onların üzerine aralıksız olarak yedi gece, sekiz gündüz musallat edip estirdi; o kavmi, içleri kof hurma kütükleri gibi yere serilmiş görürsün. Onlardan geriye kalan bir şey görebilir misin ? |
29
/ 565
|
69-Hakka Suresi
9.Ayet
Mekke |
وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَنْ قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ -9 |
Ve cae fir´avnu ve men kablehu velmu´tefikatu bilhatıeti. |
Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu işlediler. |
Firavin de geldi, ondan evvelkiler de, mü´tefikeler de hep o hatâ ile |
Fir´avn da, ondan önceki altı üstüne getirilip yok edilen kasabalar da hep o suç ve azgınlıkla geldiler. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
10.Ayet
Mekke |
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً -10 |
Fe´asav resule rabbihim feehazehum ahzeten rabiyeten. |
Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı. |
Hep rablarının Resulüne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile |
Rabblarının peygamberlerine karşı geldiler. O sebeple Rabbları, onları fazla şiddetli bir tutuşla yakalayıverdi. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
11.Ayet
Mekke |
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاءُ حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ -11 |
İnna lemma tağalmau hamelnakum fiylcariyeti. |
(11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin. |
Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakıt sizi akan gemide taşıdık |
(11-12) Doğrusu biz, su iyice kabarıp taştığında size ibret ve öğüt kılmamız için ve anlayabilen kulaklar anlasın diye sizi yüzüp giden gemide taşıdık. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
12.Ayet
Mekke |
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ -12 |
Linec´aleha lekum tezkireten ve te´ıyeha uzunun va´ıyetun. |
(11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin. |
Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye |
(11-12) Doğrusu biz, su iyice kabarıp taştığında size ibret ve öğüt kılmamız için ve anlayabilen kulaklar anlasın diye sizi yüzüp giden gemide taşıdık. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
13.Ayet
Mekke |
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ -13 |
Feiza nufiha fiysuri nefhatun vahıdetun. |
(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur. |
Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha |
Sûr´a bir tek defa üfürüldüğünde, |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
14.Ayet
Mekke |
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً -14 |
Ve humiletil´ardu velcibalu fedukketa dekketen vahıdeten. |
(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur. |
O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf´a |
Yerküre ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir tek çarpılışla paramparça edildiğinde, |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
15.Ayet
Mekke |
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ -15 |
Feyevmeizin veka´atilvakı´atu. |
(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur. |
İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir |
İşte o gün olan olur, müthiş olay meydana gelir. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
16.Ayet
Mekke |
وَانْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ -16 |
Venşakkatissema´u fehiye yevmeizin vahiyetun. |
Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur. |
Ve Semâ yarılmış o da o gün sarkmıştır, |
Gök yarılır; o gün artık o bütün güç ve ölçüsünü kaybetmiştir. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
17.Ayet
Mekke |
وَالْمَلَكُ عَلَىٰ أَرْجَائِهَا ۚ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ -17 |
Velmeleku ´ala ercaiha ve yahmilu ´arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyetun. |
Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır. |
öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün rabbının Arşını sekiz hâmil olur |
Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbının Arş´ını, bunların üstünde sekiz tanesi taşır. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
18.Ayet
Mekke |
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنْكُمْ خَافِيَةٌ -18 |
Yevmeizin tu´radune la tahfa minkum hafiyetun. |
O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz. |
O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz |
O gün (hesaba) çıkarılacaksınız, sizden hiçbir şey gizli kalmaz. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
19.Ayet
Mekke |
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَءُوا كِتَابِيَهْ -19 |
Feemma men utiye kitabehu bi yemiynihi feyekulu haumu´krau kitabiyeh. |
İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!” |
İşte o vakıt kitabına sağıyle irdirilmiş olan kimse der ki: ha alın okuyun kitabımı |
Artık kimin kitabı (amel defteri) sağından verilirse, «gelin de kitabımı okuyun ! |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
20.Ayet
Mekke |
إِنِّي ظَنَنْتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيَهْ -20 |
İnniy zanentu enniy mulakın hısabiyeh. |
“Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum.” |
Çünkü ben sezmiştim ki ben kavuşacağım hisabıma |
Çünkü gerçekten ben, hesabımla karşılaşacağımı kesinlikle biliyordum» der. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
21.Ayet
Mekke |
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ -21 |
Fehuve fiy ´ıyşetin radıyetin. |
Artık o, hoşnut bir hayat içindedir. |
Artık o, hoşnud bir hayatta |
Bu kimse hoşnut olacağı bir hayat içindedir. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
22.Ayet
Mekke |
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ -22 |
Fiy cennetin ´aliyetin. |
Yüksek bir cennettedir. |
Yüksek bir Cennettedir |
Yüksekçe bir Cennet´tedir. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
23.Ayet
Mekke |
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ -23 |
Kutufuha daniyetun. |
Onun meyveleri sarkar (kolaylıkla devşirilebilir). |
Divşirimleri yakında |
Meyveleri yakıncacık külfetsiz koparılmaya elverişlidir. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
24.Ayet
Mekke |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ -24 |
Kulu veşrebu heniyen bima esleftum fiyl´eyyamilhaliyeti. |
(Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için. |
Yeyin için afiyet olsun, takdim ettiklerinize mukabil geçmiş günlerde |
Geçirdiğiniz günlerde (işlediğiniz güzel amellerinize) karşılık afiyetle, gönül rahatlığıyla yeyiniz, içiniz !. (denilir). |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
25.Ayet
Mekke |
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيَهْ -25 |
Ve emma men utiye kitabehu bişimalihi feyekulu ya leyteniy lem ute kitabiyeh. |
Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.” |
Amma kitabına soliyle irdirilmiş olan da der ki: eyvah keşke erdirilmese idim kitabıma |
Kitabı sol tarafından verilene gelince: Ah keşke kitabım solumdan verilmeseydi! |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
26.Ayet
Mekke |
وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ -26 |
Ve lem edri ma hısabiyeh. |
“Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.” |
Ve vâkıf olmasa idim ne imiş? Hisabıma |
Ve keşke hesabımın da ne ölçüde olacağını bilmeseydim ! |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
27.Ayet
Mekke |
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ -27 |
Ya leyteha kanetilkadıyete. |
“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.” |
nolurdu iş bitiren olaydı o ölüm |
Keşke bu iş olup bitseydi (ölümle son bulsaydı)! |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
28.Ayet
Mekke |
مَا أَغْنَىٰ عَنِّي مَالِيَهْ ۜ -28 |
Ma ağna ´anniy maliyeh. |
“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.” |
Hiçbir şey´e yaramadı benden yana malım |
Malım bana bir yarar sağlamadı. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
29.Ayet
Mekke |
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيَهْ -29 |
Heleke ´anniy sultaniyeh. |
“Saltanatım da yok olup gitti.” |
Mahv oldu benden saltanat-ü sâmanım |
Güç ve kudretim benden (ayrılıp) yok oldu, der. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
30.Ayet
Mekke |
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ -30 |
Huzuhu feğulluhu . |
(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.” |
Tutun onu hemen bağlayın onu |
(Sonra şu emir verilir:) Onu yakalayın ,da zincire vurun. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
31.Ayet
Mekke |
ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ -31 |
Summel cehıyme salluhu. |
“Sonra onu cehenneme atın.” |
Sonra ancak Cahîme yaslayın onu |
Sonra da Cehennem´e itip atın. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
32.Ayet
Mekke |
ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ -32 |
Summe fiy silsi letin zer´uha seb´une zira´an feslukuhu. |
“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.” |
Sonra bir zincirde, ki boyu yetmiş arşın, yollayın onu |
Sonra boyu yetmiş arşın bir zincire vurup yollayın. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
33.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ -33 |
İnnehu kane la yu´minu billahil´a zıymi. |
“Çünkü o, azamet sahibi Allah’a iman etmiyordu.” |
Çünkü o Allahu Azîmü´ş-şan´a inanmıyordu |
Çünkü gerçekten o, o büyük kadri yüce Allah´a inanmazdı. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
34.Ayet
Mekke |
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ -34 |
Ve la yehuddu ´ala ta´amil miskiyni. |
“Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.” |
Ve fukaranın yiyeceğine hiç bakmıyordu |
Yoksulu yedirmek üzere kimseyi tahrîk-teşvîk etmezdi. |
29
/ 566
|
69-Hakka Suresi
35.Ayet
Mekke |
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ -35 |
Feleyse lehulyevme hahuna hamiymun. |
“Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.” |
bu gün de ona yok kanı sıcak bir hısım |
O sebeple bugün onun, burada candan sıcak bir dostu ve yakını yoktur. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
36.Ayet
Mekke |
وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ -36 |
Ve la ta´amun illa min ğısliynin. |
“Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.” |
Ne de bir taam, bir «gıslîn» den başka |
Yiyecek olarak da ancak Gıslîn (=Zakkum´a benzer bir ağaç veya kan irin karışımını andıran fena bir sıvı) vardır. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
37.Ayet
Mekke |
لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِئُونَ -37 |
La ye´kuluhu illelhatıune. |
Onu günahkârlardan başkası yemez.” |
Ki onu kimse yemez hatâkâr canîlerden başka. |
Onu da ancak günahkârlar yerler. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
38.Ayet
Mekke |
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ -38 |
Fela uksimu bima tubsırune. |
(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür. |
Artık yok, kasem ederim ki gördüklerinize |
(38-39) Hayır, gördüklerinize ve görmediklerinize and içerim ki, |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
39.Ayet
Mekke |
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ -39 |
Ve ma la tubsırune. |
(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür. |
Ve görmediklerinize |
(38-39) Hayır, gördüklerinize ve görmediklerinize and içerim ki, |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
40.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ -40 |
İnnehu lekavlu resulin keriymin. |
(38-40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah’tan alıp tebliğ ettiği) sözüdür. |
O hiç şübhesiz kerîm bir Resulün getirdiği sözdür |
Şüphesiz bu (söz) şerefli saygıdeğer bir elçinin sözüdür. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
41.Ayet
Mekke |
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ ۚ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ -41 |
Ve ma huve bikavli şa´ırin kaliylen ma tu´minune. |
O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! |
Ve o bir şâir sözü değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz |
O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
42.Ayet
Mekke |
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ ۚ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ -42 |
Ve la bilkavli kahinin kaliylen ma tezekkerune. |
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! |
bir kâhin sözü de değildir, siz pek az düşünüyorsunuz |
O bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
43.Ayet
Mekke |
تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ -43 |
Tenziylun min rabbil´alemiyne. |
O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. |
O rabbül´âlemînden bir tenzildir |
Âlemlerin Rabbından indirilmedir. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
44.Ayet
Mekke |
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ -44 |
Velev tekavvele ´aleyna ba´dal´ekaviyli. |
(44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. |
O bize isnaden ba´zı lâflar uydurmağa kalkışsaydı |
Eğer (o elçi) bize karşı kendi kafasından birtakım sözler uydursaydı, |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
45.Ayet
Mekke |
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ -45 |
Leehazna minhu bilyemiyni. |
(44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. |
Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır)dık. |
Elbette biz, onu sağ elimiz (kudret ve kahrımız)le yakalar, |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
46.Ayet
Mekke |
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ -46 |
Summe lekata´na minhulvetiyne. |
Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik. |
Sonra da ondan vetînini (iliğini) keser atardık |
Sonra da elbette onun kalb damarını koparırdık. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
47.Ayet
Mekke |
فَمَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ -47 |
Fema minkum min ehadin ´anhu haciziyne. |
Hiçbiriniz de bu cezayı engelleyip ondan savamazdı. |
O vakıt sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız |
Sizden hiç biriniz de O´ndan (gelecek olan azabı), arayerde engeller olup savamazdı. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
48.Ayet
Mekke |
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّقِينَ -48 |
Ve innehu letezkiretun lilmuttekıyne. |
Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. |
Ve o hiç şüphesiz unutulmıyacak bir öğüddür korunacaklar için |
Ve şüphesiz ki bu söz (Kur´ân), muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup yalandan ve kötü düşünce ve davranışlardan sakınanlar) için bir öğüttür. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
49.Ayet
Mekke |
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنْكُمْ مُكَذِّبِينَ -49 |
Ve inna lena´lemu enne minkum mukezzibiyne. |
Şüphesiz biz, içinizden yalanlayanların olduğunu elbette biliyoruz. |
Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmıyanlar var |
Biz, elbette sizden (Kur´ân´ı) yalan sayanları biliriz. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
50.Ayet
Mekke |
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ -50 |
Ve innehu lehasretun ´alelkafiriyne. |
Şüphesiz Kur’an, kâfirler için mutlaka bir pişmanlık sebebidir. |
Ve her halde o, kâfirler üzerinde bir hasrettir |
Şüphesiz ki O, (Kur´ân), kâfirler üzerinde bir hasret, üzüntü ve iç sıkıntısıdır. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
51.Ayet
Mekke |
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ -51 |
Ve innehu lehakkulyakıyni. |
Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir. |
Ve o hiç şübhesiz hakkulyakîn´dir |
Gerçekten o, kesinlik ifâde eden bir hakikattir. |
29
/ 567
|
69-Hakka Suresi
52.Ayet
Mekke |
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ -52 |
Fesebbih bismi rabbikel´azıymi. |
O hâlde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et. |
haydi tesbih et rabbının azîm ismiyle |
Çok yüce ulu Rabbin ismini tesbîh et. |
29
/ 567
|